tatlidede

Şehadetin ayıdır Şubat!...

Şehadetin ayıdır Şubat!...

“Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Hayır! Onlar ölü değil diridirler, fakat siz bunu fark edemezsiniz.” (Bakara/154) 

Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a, selat ve selam ümmetin göz bebeği Hz. Muhammed Mustafa’ya, ailesine, ashabına ve kıyamete kadar yollarını sürdürenlerin üzerine olsun… 

 Malum Şubat ayı içerisindeyiz. Hasan El-Benna’dan İskilipli Atıf Hoca’ya, Metin Yüksel’den Malcolm X’e, Abbas Musavi’den Şeyh Şamil’e ve Molla Giyasettin’e kadar birçok sembol isim Şubat ayında şehit edildi. Farklı yıllarda ama aynı ayda şehit oldular. Ki bu yüzden “Şubat ayı şehadet ayı” olarak tanımlanıyor ve bu ayda yurdun dört bir yanında dualar ve anma programları düzenleniyor. 

Evet; Şubat şehadet ayıdır. Hakkın şahitleri ayıdır. İslam fedailerin, yiğitlerin, kahramanların, azizlerin ayıdır. Onlar Allah’a verdikleri ahde sadık kalmakla yetinmeyip geride kalan yani bizlere ahde nasıl sadık kalınacağını öğrettiler, öğretmeye devam ediyorlar. 

 Aslında şubatta daha adını bilemediğimiz binlerce şehid var. Ancak biz öne bazı isimlerin hayatlarını merak edilen okuyucularımız için araştırıp kaleme aldık.


Hasan el Benna

17 Ekim 1906’da Mısır’da doğan Hasan el Benna, dini ve ilmi yönden köklü bir aileye mensuptur. İslam’ın tam anlamıyla yaşandığı bir evde doğması onun hayatını çok etkilemiştir. Daha küçük yaşlardan itibaren takva ve zühd dairesinde yaşamaya başlamış, henüz çocuk denebilecek yaşlarda, gece namazlarına ve Pazartesi - Perşembe oruçlarını tutmaya özen göstermiştir. Kendi kendisine Kur`an-i Kerim`in yarısını ezberleyen Benna, 15 yaşında da hafızlığını tamamlamıştır. Liseden mezun olduğunda Mısır`da ki tüm öğrenciler arasında, ders notları bakımından ilk beşe giren Hasan el Benna, üniversiteyi bitirdiğinde ise kendisi kadar yüksek dereceli hiçbir öğrenci bulunmuyordu. Üniversiteyi birincilikle bitirdi. 1947 yılında İngilizler, işgal ettikleri bir başka Müslüman toprağı olan Filistin’den çekilip yerlerine Yahudileri bıraktılar. Hasan el Benna bu işgal ve Müslüman katliamına şiddetle karşı çıktı. Müslüman kardeşleri örgütleyip, direniş için Filistin’e gönderdi. Bütün bu gelişmeler, İngilizler ve Yahudilere yaranmaya çalışan Mısır`ın kukla idarecisi Kral Faruk`u kaygılandırmıştı. Kral Faruk, Benna`nın öldürülme emrini verdi. Hasan el Benna, 12 Şubat 1949`da Kahire’nin en büyük caddelerinden birinde arabası durdurularak polisler tarafından kurşunlandı. Hastaneye kaldırıldı ve orada müdahale edilmeyerek kan kaybından ölmesi sağlandı. Metin Yüksel Metin Yüksel 17 Temmuz 1958 yılında Bitlis Kolongo’da e dünyaya geldi. İslâm âlimi Sadrettin Yüksel'in oğlu, Edip Yüksel'in kardeşidir. Dokuz yaşında ailesiyle İstanbul'un Fatih İlçesine yerleşen Yüksel, eğitim hayatı boyunca öğrenci olaylarında ön saflarda rol aldı ve Akıncılar adı verilen öğrenci hareketinin liderliğine yükseldi. 23 Şubat 1979 tarihinde Fatih Camii'nin avlusunda sonradan MHP milletvekili olacak bir kişi tarafından tekrar vurulan Yüksel, şehit oldu. 


Malcom X

Amerika’nın siyaset tarihine damga vurduğu gibi, İslam düşüncesine yaptığı katkılarla da adından söz ettiren liderlerden biri olan Malcolm X, 1925’te doğdu. Malcolm Little adıyla dünyaya gelen bu insan hakları eylemcisi, adını daha sonra Malcolm X olarak değiştirdi. Soyadı olarak “X”i seçmesi, onun için bir başkaldırıydı. 1950’lerin sonuna gelindiğinde Malik el-Şahbaz adını kullanıyordu. A.B.D’deki siyahların Afrika’daki kökleriyle ilişki kurmalarını teşvik etti, onların hakları için çalıştı ve İslam’ın sözcülerinden biri oldu. 21 Şubat 1965’te uğradığı silahlı saldırı sonucu hayata veda etti ve cenazesine binlerce kişi katıldı. 


Abbas Musavi 

Yakın tarihimizin İslami direniş önderlerinden ve Siyonistlere karşı verilen mücadelenin yapı taşlarından biri olan Şehit Abbas Musavi, 1952 yılında Nebi Şit şehrinde dünyaya gelir. Babası Musavi, Kerbela’da Hz. Hüseyin tarafından kuşatılan Yezid’in orduları ile savaşta büyük fedakârlık ve kahramanlıklar gösteren Abbas bin Ali (ra)’ın yolunda gitmesini ümit ederek ona “Abbas” ismini koyar. Çocukluğu Lübnan’ın güneyinde bir caminin bitişiğinde olan bir evde geçer. 1967’deki Arapların İsrail’e yenildikleri savaş esnasında Abbas Musavi henüz 15 yaşındadır. Abbas Musavi yaklaşık on yıl Necef’te kaldıktan sonra 1978’de ülkesindeki Aşura etkinliklerine katılmak için Lübnan’a gider. O Lübnan’da iken, onun Sadr ailesi ile olan yakın ilişkilerinden ayrıca fikir ve çalışmalarından rahatsız olan Irak’taki Baas rejimi onu tutuklamak için evine baskın yapar. Ancak kendisi evde olmadığı için elleri boş dönerler. Bu baskından sonra hanımı Ümmü Yasir, Abbas Musavi’yi bu baskından haberdar eder. Bu durumdan sonra Seyyid Abbas Musavi, bir daha Irak’a dönmez, bu arada çocuklarını Lübnan’a getirterek buraya yerleşir. Kendisini sorumluluk sahibi his edip İslam ümmetinin de kurtuluşunun ancak imanlı ve bilinçli mümin bir nesil ile olabileceğini çok iyi bilen Abbas Musavi, Ba’lebek şehrinde “İmam’ül Muntazar” adında bir ilim merkezini (küçük bir evde) kurar. Burasını, Necef’e gitme imkânı olmayan talebeler için uygun bir hale getirir. 1978’de kurduğu bu eğitim merkezini bir yıl sonra artık küçük geldiğinden 1979 yılında İmam Ali Camisi’nin yanında bulanan bir binaya taşır. Bu eğitim merkezinde birçok doktor, mühendis, asker, profesör ve İslam âlimi çıkmıştır. Hatta bugün tüm ümmetin gönlünde taht kuran ve İsrail’in yenilmezlik efsanesine 2006’daki 33 günlük savaşta son veren Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah da bu eğitim merkezinde yetişmiştir. Hizbullah'ın Nasrullah'tan önceki kurucu lideri Abbas Musevi, 16 Şubat 1992'de, Şehid Ragıb Harb'ı anma programından dönerken Güney Lübnan'ın Cibşit bölgesinde Siyonist hava kuvvetlerinin aracına saldırısı sonucu hanımı ve bir çocuğuyla beraber şehid edildi. 


İskilipli Atıf Hoca 

Atıf Hoca, İskilip’in Tophane köyünde doğdu. İlk tahsilini köyde yaptı.1893’te İstanbul’a gelip medrese tahsili yaptı.1902’de icazet alarak Darü’l Fünun İlahiyat Fakültesine girdi.1903’te fakülteyi bitirip Fatih Camisinde Ders-i Amm olarak kürsüye çıktı. İskilipli Atıf Hoca yazdığı Firenk Mukallitliği isimli kitap bahane edilerek tutuklandı. Giresun İstiklal Mahkemesi’nde yargılanarak suç bulunamaması nedeni ile İstanbul’a gönderildi. Ancak kısa bir süre sonra tekrar tutuklandı. 26.Aralık 1925’te arkadaşları ile beraber 13 kolluk kuvveti gözetiminde Ankara’ya gönderildi.26 Ocak 1926 günü Ankara İstiklal mahkemesinde yargılandı. Savcı İskilipli Atıf Hoca için 3 yıl hapis cezası istedi. Mahkeme müdafaa için bir gün sonraya bıraktı. Ertesi gün mahkeme reisi Kel Ali, müdafaa yapmaya gerek göremeden İskilipli Atıf Hoca için alınan kararı açıkladılar. 4 Şubat 1926’ds idam edilerek şehit edildi.


 Esat Erbilli 

Şeyh Muhammed Esad Efendi hazretleri 1264(1847) tarihinde, şimdi Irak hudutları içinde bulunan Erbil kasabasında dünyaya gelmiştir. İlköğrenimini Erbil ve Deyr'de tamamladı. Gençliğinde ata binmeye çok meraklı olduğunu bir mektuplarından anlıyoruz. Babasının hângahında yani tekyesinde dini ilimlerini tahsil ettikten sonra, 23 yaşında 1870'de Taha el Hariri'ye intisap etti. Beş yılda seyri sulukünu tamamlayarak, hilafet aldı ve Hacca gitti. 23 Aralık 1930'da Menemen vakasıyla ilgili olarak tutuklanarak Menemen'e sevk edildi. İdam talebiyle yargılandı. İlerlemiş yaşı sebebiyle cezası müebbede çevrildi. Oğlu Ali Efendi idam edildi. Menemen'de askeri hastanede üremiden tedavisi yapıldığı sırada 3 Mart'ı 4 Mart'a bağlayan gece yarısı vefat etti. Zehirlendiği de söylenir. Cenazesi ailesine verilmeyerek Menemen'de defnedildi. 


İmam Muğniye 

Hac Rıdvan adıyla tanına İmad Muğniye 1962 yılında Lübnan’ın güneyindeki Sur kentine bağlı Tayr köyünde dünyaya geldi. Hizbullah’ın kurulmasından sonra İsrail’e karşı mücadelesini Hizbullah’a katılarak vermeye başlayan İmad Muğniye, operasyonlarda üstlendiği komutanlık göreviyle İsrail’in 2000 yılında güney Lübnan’dan çekilmesinde son derece önemli bir rol oynadı. İsrail’le son yapılan 2006 yılındaki Temmuz Savaşı’na da komuta eden İmad Muğniye, “İsrail’in yenilmezlik efsanesine son veren Arap komutan” diye ünlendi. İmad Muğniye, 12 Şubat 2008’de Şam’da uğradığı bombalı saldırı sonucu şehit edildi. 


 Şeyh Şamil 

Kuzey Kafkasya'nın efsanevi lideri ve "devletleşme" çabalarının en kayda değer ismi İmam Şamil, 1797 yılında Dağıstan'da Gimri (Genu) köyünde dünyaya geldi. Şamil daha genç yaşlarında iken ciddi çalışmaları, spor aktiviteleri ve kahramanlıkları ile adından sözettirdi. Şamil sadece asker kişiliği ile tanınan biri değildi. Uyguladığı başarılı harp taktiklerinin yanısıra adli, idari ve sivil bir devlet mekanizması geliştirdi. Medreselerdeki tedrisata ehemmiyet verdi, fikir ve san'at sahasında büyük adımlar attı. Tarihteki en büyük gerilla lideri sayılan Şamil 4 Şubat 1871'de yetmiş dört yaşında Medine'de vefat etti. Cennet-ül Baki mezarlığına defnedildi. 


 Molla Gıyasettin Barlak 

Gıyasettin, 1966 yılında babasının fahri imamlık görevi yaptığı Van’ın Özalp İlçesi’nin Yünkuşak Köyü’nde dünyaya geldi. Çocukluğunu Yünkuşak Köyü’nde geçirdi. Gıyaseddin’in ailesi 1974 yılında asıl memleketi olan Batman’ın Gercüş İlçesine yerleşti. Gıyaseddin, eğitim öğretim hayatına Gercüş’te başladı. İlk, orta ve liseyi Gercüş’te okudu. Albino hastası olan Gıyasettin; saçı, kirpikleri ve vücudu bembeyaz olduğundan gözleri iyi görmüyordu. Buna rağmen okumaktan geri durmadı. Okuldaki başarısı ve güzel ahlakı nedeni ile okul öğrencileri arasında sevilip sayılan biri idi. Okul çıkışında Kur’an–ı Kerim dersini alabilmek için caminin yolunu tutardı. Liseden sonra Siirt, Gercüş, Silvan, Ergani, Cizre ve Sason’da medrese öğrenimini sürdürerek Molla Cami kitabına kadar okudu. 1989–1990 yıllarında Mardin İmam Hatip Lisesin’de fark derslerini vererek İmam Hatip Lisesi diplomasını aldı. 1990 yılında girdiği imamlık sınavını kazandı. Yaklaşık üç sene kadrosu gelmedi. 1993 yılında Bitlis’in Tatvan İlçesi’nde müezzinlik görevine başladı. Görev yaptığı Tatvan Merkez Camisinde güzel ahlakı ile cami cemaatinin sevgisini kazanmış, okuduğu Kur’an–ı Kerim ve ezanlarla büyük takdir almıştı. Tarih 23.02.1994’ü göstermektedir. Aylardan mübarek Ramazan Ayı’dır. Molla Gıyasettin camide teravih namazını kıldıktan sonra hain pusudan habersiz olarak evine doğru yol alır. Bu mübarek zat cami ile evi arasında silahlı saldırıya uğrar. Molla Gıyasettin, tekbir sedalarıyla ruhunu Rabbine teslim ederek şehid olur. 


 Molla Zeki Atak 

Şehid Şeyh Muhammed Zeki 1957 yılında Şırnak’a bağlı Güneyçam (Navyan) köyünde dünyaya geldi. Şeyh Zeki, küçük yaştan itibaren medrese ilimlerini tahsile başlamış, köyünde ilkokulu okuduktan sonra ilim eğitimi için bölgenin çeşitli yerlerinde medreselerde kalmış, zamanın ilim sahiplerinden ders almıştır. Şeyh üstün zekâsı sayesinde kısa sürede okulu ileri seviyede bitirdi. 20 yaşlarında medrese eğitimini tamamlayarak çevre köylerde fahri imamlık yapmaya başlamıştır. Bu yaşına rağmen bölgede hatırı sayılır imamlar arasına girmişti. İlim, edep, terbiye ve çalışkanlığı ile hem halk hem de ilim çevreleri arasında çokça seviliyordu. Seyda kısa zamanda İmam Hatip diploması alarak Kur’an Kursu öğretmeni oldu ve Cizre ilçesi Şeyh Ahmet Cezeri’nin Kırmızı Medresesinde(Medresa Sor) da hocalığa başladı. 19 Şubat 1992 Perşembe günü bir zaruret üzerine çarşıya çıkan Seyda’nın bu çıkışını fırsat bilen PKK’liler, yolu üzerine 4- 5 yerde ayrı ayrı pusu kurmuşlardı. O güne kadar Seyda’nın arkadaşları taksilerde onun ön koltuğa oturmasına müsaade etmezlerdi. Bu defa adeta herkese görünmek için önde oturmakta ısrar etmişti. Çarşı dönüşünde Seyda ile arkadaşları örgüt elemanlarının kurmuş olduğu pusuda düşerler. Seyda’nın önde oturması katillerin işini kolaylaştırmıştı. Çıkan çatışmada Seyda Şehid olurken, katillerinden de iki kişi öldürülmüştür. Seyda’nın na’şı tekbir sesleriyle Cizre Asri Mezarlığına defnedilir.


 Rabbim bizleri bu şahsiyetlerin yolundan ayırmasın ÂMİN…

Yorum Yaz