tatlidede

"Silahsızlanma Kongresi"

"Silahsızlanma Kongresi"

Hükümetin Binbir zorlukla ve karşısına çıkan tüm engellemelere rağmen başlattığı,zaman zaman yol kazalarının da yaşandığı fakat buna rağmen ısrarla vazgeçmediği çözüm süreci,görünen O ki meyvelerini vermeye başladı. 


Dolmabahçe'de yapılan tarihi "Silahlara Veda" çağrısından sonra,21Mart'ta Diyarbakır Newroz Meydanı'ndan bu defa da "Silahsızlanma Kongresi" için çalışmaların başlatılması talebi okundu.Bu andan sonra İspanya'da ETA,Britanya'da da IRA'nın fiili manada silah bırakmaları örnek alınarak,silahların tamamen bırakılacağı bir sürece girileceğini umuyorum.

 Türkiye'nin içinden geçeceği "Silahsızlanma" ya yönelik Milli bir çözüm,Ortadoğu halklarına  da örnek teşkil etmesi bakımından ayrıca bir öneme sahip.Giderek artan şiddet,yıkıcılık ve saldırganlık maalesef Ortadoğu'nun  her yerini sarmış durumda,bunun da önüne,başı çekecek Türkiye gibi Lider bir ülke ve her kesimin kabul ettiği bir liderle ancak geçilebileceğine de ayrıca parantez açmak gerekir.

Biz kendi Milli çözümümüze dönecek olursak;"silahsızlanma" ya yönelik fikirler son yıllar da her ne kadar açıktan açığa konuşulmaya başlandıysa da bunun fiili anlamda nasıl yapılacağı veya hangi yöntemlerin kullanılacağı,yapılsa bile kabul görüp-göremeyeceği açıkçası bizlerinde oldukça merak ettiği büyük bir muammaydı.

Ben,ortaya konulacak bir çözümden önce,eldeki silahların bırakılması için,önce kafalardaki silahların bırakılması gerektiğini düşünenlerdenim ve sanırım bir çok kişiyle de bu konuda hem fikirizdir.Bahsettiğimiz bu düşünceye giden yolun da yaklaşım ve davranış farkı olacağının bilincin de olan AK Parti hükümeti,önce demokratikleşme Paketleriyle,sonra da çözümü belli bir sürece bağlayarak ılıman bir iklim yarattı.Bu iklimde insanlar birbirini dinledi,notlar tutuldu ve çözüme giden yolunda önü açılmış oldu.İnkar politikalarının kenara itildiği bu dönem,doğal olarak son gelinen barış sürecinin de başlamasını sağladı.Aslında hiç başlamaması gereken şiddete dayalı hak aramanın hem miadının dolduğu,hem de içinde bulunduğumuz zamanın ruhuna aykırı olduğu gerçeği,belki de "silahsızlanma" tohumlarını akıllara eken ilk nedenlerin başında geldi.Eskinin şiddet sarmalını bugünlere taşımanın vereceği anlamsızlık bizleri çözümü aramaya itti ve kendi çözümünü yaratarak Dünya halklarına örnek olmanın eşiğine varan  bir topluma dönüşebilmemizi sağladı.

Bu dönüşüm esnasında sürekli değişen,kendini yenileyen,ihtiyaç ve talepleri oldukça değişen bir toplum haline geldik.Kürtlerin şiddetin olmadığı,modern ve çağdaş nitelikler taşıyan,kendini ifade biçimi ve araçlarıda çağdaş olan bir yapıda hareket ederek,siyasi partilerde ve sivil toplum kuruluşlarında gerektiği ölçüde konum alma kararlılıkları,kendilerini dinlenebilir kıldığı gibi önemli kazanımlarda da bulunmalarının önünü açmış durumda.

Çözüm sürecinde atılan her bir yeni adımın,tüm bu toplumsal kazanımlar,emek,çaba,huzur ve çocuklarımızın geleceğine olan inancımızı arttırdığı bir ortamda,2015 Newroz'unun Barışın Miladı olmasını dilemek yegane temenni olacaktır sanırım.


Yorum Yaz