tatlidede
tatlidede

Siyasi Hesaplar ve Kirli İttifaklar

Siyasi Hesaplar ve Kirli  İttifaklar

 

 

            Ak Partiden beklediği teveccühü görmeyen kimi yazar, çizer, uzman ve akademisyenler, felakete ilerleyen cemaat gemisini durdurmak yerine, hızına hız katıyorlar… Sözde uzman olan bu şerirlerin tek becerdikleri şey, muhalefettir… Ak Partiye güçlü bir muhalefet sergileyemeyen siyasi partiler, dün düşman oldukları ve her fırsatta kendilerinden yakındıkları cemaatin eteğine tutunmuş ve onu mutlak kurtarıcı olarak görmeye başlamışlardır…

 

         28 Şubatta asıl kösteği kardeş bildiği hizmet camiasından alan Saadet kanadı artık Fethullah Gülen’in bir yan kuruluşu olarak siyasetini icra etmektedir… Utanılası böyle bir duruşu sergileyen Kamalak, artık Halk TV ekranlarında Ak Partiye insafsız bir şekilde saldırmaktadır… Ak Partiye yönelmiş halktan teveccüh bulamayan bu siyasi lider, soluğu Halk TV ekranlarında alıyorsa, halkın böyle birini desteklememekle ferasetli davrandığını söyleyebiliriz…

 

           Bin yıl süreceği söylenen 28 Şubat bu hükümet sayesinde bitti… Süreç Müslümanların lehine işlemeye başladı… Ancak ne hikmet ki bu olumlu süreç, daha çok hizmet camiasını ve Saadetçileri rahatsız ediyor… Tüm İslami camialar hükümete destek verirken bu iki camianın eski düşmanlığı bırakıp Ak Parti aleyhinde ittifak yapmaları kafalarda soru işareti bırakmaktadır…

 

        Kamalak, hak ve hukukun yanında durduğunu söylese de aslında oy kaygısının, partisel menfaatin yanında durmuş ve diğer siyasi partiler gibi hizmet camiasının Ak Partiye hezimet yaşatabileceğini düşünerek mazlumun yanında değil zalimin yanında yer almayı tercih etmiştir… Erbakan hocanın siyasi çizgisinden ayrılan, 28 Şubatçıların yanında seyreden Kamalak ve ekibinin yönetimindeki Saadetin eski Saadet olmadığı aşikârdır…

 

          Birkaç seçimdir sürekli düşüş yaşayan, iktidar olmayı artık düşleyemeyen CHP, MHP, SP, BBP gibi siyasi oluşumlar, bu süreçte hizmet camiasından medet diler hale gelmişlerdir… BDP ise “Özerklik” vaadi ile, hizmet hareketinin batıda Ak Parti aleyhinde sürdürdüğü “seçimlerden sonra özerk Kürdistan kurulacak” propagandasına bilinçli veya bilinçsiz destek olmaktadır… Cemaatin uzattığı iple kuyuya inen bu oluşumların kirli ittifaklarının bozulması için yapılması gereken şey, halkı aldatanın değil halka adananın yanında yer almaktır…

 

         Güçlüden yana olmak, mazluma sırt dönmek Allaha ve resulüne inanmış hiçbir mü’minin ahlakı değildir… Hakkın yanında olmak, hakkı her ne pahasına olursa olsun seslendirmek her Müslüman için bir cihad vazifesidir… Ak Partiyi gücü elinde bulundurduğu için desteklemek menfaat düşkünlerinin işidir… Bizim bu süreçte Ak Partinin yanında yer almamızın tek nedeni; devleti ele geçirmeye çalışan muhteris cemaatin, dış güçlerle anlaşarak hükümeti alaşağı etmeye çalışmasından başka değildir…

 

        Bu devlet, bu millet bu günlere kolay gelmedi… Bu istikrar kolay elde edilmedi… Eğer bugün bir barış sürecinden söz ediliyorsa ve dış güçlerin hoşnutsuzluğuna rağmen bu barış süreci hala destekleniyorsa bu halka ihanet etmeyen bir iktidarın varlığındandır… Eğer bugün bu ülkede kardeşkanı akmıyorsa, devletin eski politikalarından vazgeçilmişse, yıllardır hakların mahrumu olarak yaşayan Kürt halkına hakları iade edilmeye başlanmışsa bizi gerilere döndürmeye çalışanlara prim vermememiz gerekmiyor mu?

 

        Uydurma kasetlerden medet umanlar, ne kadar “çıkar akıllı” olduklarını göstermektedirler… “Ak Parti devrilsin de nasıl devrilirse devrilsin” mantığına sahip bu kirli ittifakların ilkeli siyasetle hiçbir ilgi ve alakaları bulunmaktadır… Tam aksine zulüm, sömürü ve aldatma üzerine bina edilmiş siyasi hesaplar peşinde koşmaktadırlar…

 

         Hizmet camiası, bu süreçte Ak Partiye muhalif tüm partileri kendi çizgisine çekmiş ve siyasetin tepesine kurulmuştur… Farklı ideolojilere mensup partileri kendi çizgisinde tutmayı başaran bu camianın neden siyasi parti kurmadığını anlatmaya gerek var mı? Cebrail gelip bu ülkede parti kuracak olsa kendisine destek vermeyeceğini söyleyen Pensilvanya’da ki paralel liderin neden bu farklı zihniyetlere sahip partileri desteklediğini sorgulamak gerekmiyor mu?

 

         “Kaset ve Haset siyaseti” yürüten bu camiaya halk sandıkta cevabını verecektir… Camianın elini sıkan ve kapalı kapılar ardında antlaşmalar yapan bütün siyasi oluşumlar, sandıkta tam bir hayal kırıklığı yaşayacaklardır… Kimse halka işini öğretmesin… Halk, doğudan batıya, güneyden kuzeye kadar neyi, niçin tercih edeceğini ve kime neden oy vereceğini çok iyi bilmektedir…

 

         Kapı kapı dolaşıp, “Ak Partiye oy vermeyin” diyen paralel yapıya halk kapıda soruyor: “Hayırdır evlat! Para musluklarınız artık akmıyor mu? Halkın refah ve huzuru size batıyor mu? Haydi, başka kapıya, hatta mümkünse Pensilvanya’ya…”

 

02.03.2014

Yorum Yaz