tatlidede

Son Tanıklar - Svetlana Aleksiyeviç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Son Tanıklar kimin eseri? Son Tanıklar kitabının yazarı kimdir? Son Tanıklar konusu ve anafikri nedir? Son Tanıklar kitabı ne anlatıyor? Son Tanıklar PDF indirme linki var mı? Son Tanıklar kitabının yazarı Svetlana Aleksiyeviç kimdir? İşte Son Tanıklar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 04.02.2023 15:00
Son Tanıklar - Svetlana Aleksiyeviç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Svetlana Aleksiyeviç

Çevirmen: Aslı Takanay

Orijinal Adı: Posledniye Svideteli – Sto Nedetskih Rasskazov

Yayın Evi: Kafka Yayınları

İSBN: 9786054820818

Sayfa Sayısı: 293

Son Tanıklar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

2015 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi Svetlana Aleksiyeviç’in önemli eserlerinden Son Tanıklar, 1941 Haziran’ında başlayan Nazi işgalini çocuk olarak yaşamış insanların öykülerine odaklanan etkileyici bir sözlü tarih çalışması…

İsveç Akademisi, Svetlana Aleksiyeviç’e Nobel Ödülü verdiğinde yazarın “yeni bir edebi tür” yarattığını belirtmiş, eserlerini de “duyguların ve ruhun bir tarihi” sözcükleriyle betimlemişti. Aleksiyeviç uzun bireysel monologları farklı seslerin duyulduğu bir kolaja dönüştüren özgün dokümanter tarzıyla, kendilerine nadiren konuşma fırsatı verilen, yaşantıları da çoğu zaman ülkenin resmi tarihine karışarak yitip giden sokaktaki insanların hikâyelerini kayıt altına alıyor.

Son Tanıklar’da Aleksiyeviç 1941’de güneşli bir yaz günü başlayan ve 1945’e gelinene dek SSCB’de yirmi milyonu aşkın insanın hayatını kaybetmesine yol açan Nazi işgali ve II. Dünya Savaşı dönemini, o zamanı çocuk olarak yaşamış insanların tanıklıklarıyla aktarıyor.

Kuşaktan kuşağa aktarılarak Sovyet insanının kaderini sonsuza kadar değiştiren bu büyük travmanın, uzak köylere, küçük şehir ve kasabalara, ormanın derinliklerine sığınmış korku dolu anne ve çocuklara kadar tüm Sovyet coğrafyasına nasıl yayıldığını o günlerin çocuklarının deneyimleriyle anlatan kitap, belki de en çok, hep büyüklere özgü kahramanlıklarla, kayıplarla özdeşleştirilen savaşın, asıl olarak çocukları bir anda ne büyük acılarla büyüttüğünü, büyümek zorunda bıraktığını gözler önüne seriyor. Neredeyse hepsi babasız, hatta kimi zaman da annesiz büyümüş, oyuncaklarla oynamak yerine bomba gümbürtüleri olunca kulaklarını kapamayı öğrenmiş, güzel çikolatalar, şekerlemeler yerine ot yemiş, toprak yemiş, hatta ev hayvanlarını, sokak hayvanlarını yemek zorunda kalmış çocukların öyküleri, savaşın ne kadar büyük acılara yol açabileceği konusunda bize bir kez daha uyarıda bulunuyor.

“Vaktinde Dostoyevski şöyle bir soru atmıştı ortaya:

Eğer masum bir çocuğun gözünden tek damla yaş dökülecekse, barışın, mutluluğumuzun ve hatta yeryüzünde ebedi uyumun sağlanması ve temellerinin güçlü bir şekilde atılması için yaşanacakla mazur görülebilir mi? Sorusunu yine kendi yanıtlamıştı Dostoyevski; hiçbir ilerleme, hiçbir devrim o gözyaşının dökülmesini haklı gösteremez.

Hiçbir savaş. O gözyaşı damlası her daim her şeyden kıymetlidir. O tek damlacık gözyaşı…

“Köyde hiç çocuk kalmamıştı. Sokakta beraber oyun oynayacak kimse yoktu…”

Son Tanıklar Alıntıları - Sözleri

  • “Yaşamak istiyorum! Yaşamak istiyorum!..”
  • Savaş, babanın yanında olmadığı zamandır...
  • Çocukluk ne zaman sona erer: Ded Moroz'a inanmaktan vazgeçtiğinde; Su birikintilerine basmayıp etrafından dolanmaya başladığında; Artık televizyon kumandasını telefon gibi eline alıp anneni arayamadığında; Geceleyin tuvalete koştururken orada biri seni yiyecek diye korkmadığında; Elini uzatsan Ay'a dokunabileceğine artık inanmadığında; Sınıf arkadaşının saçını çektiğinde arkadaşın ağlamayıp güldüğünde...
  • Bazı kitaplardan bahsediyorduk... Ama aslında bunlar hiç ilgimizi cezbetmiyordu. Bizi heyecanlandıran şey hayal kurmaktı
  • Hata yapmamayı öğren öyleyse.
  • Annemin gözünden süzülen yaşları fark edince, mızmızlanmayı bırakmıştım.
  • ... Bir melek görmüştüm...
  • Filmlerde gözyaşları oluyor, sımsıkı sarılmalar, trene atlayıp yola çıkmalar... öyle geçmedi.
  • Bizim olan kaldırımlara ayaklarını vura vura yürüyorlardı. Onlar yürüdükçe yerin bile canı yanıyormuş gibi geliyordu bana.
  • Çocukluğum sona ermişti... İlk silah sesleriyle birlikte sona ermişti, içimde yaşayan bir çocuk vardı hâlâ, ama onun hemen yanında başka biri duruyordu artık...

Son Tanıklar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

HER YERDE KAR VAR, HER YERDE ACI: Kütüphaneye ne zaman adımımı atsam yeni gelenler rafının ön bölümlerinde bu kitap bana göz kırpıyor. Sanki birisi bilerek oraya bu kitabı koymuş ve ilkin benim okumamı istiyor gibi geldi uzun süre. Geçen hafta küçük bir okuma grubu kuralım ve okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler üstüne bol demli çaylar eşliğinde sohbet edelim önerisinde bulunmuştum birkaç arkadaşa. Az yavaş gidelim, ayda 2 kitap 1 filmle başlayalım deyip samimiyetle yola çıktık. Kitapları belirleme ve oturumu yönetme işini de fikir sahibi olarak ilk ay ben üstlendim. Öyle bir kitapla açılış yapmalıydık ki okurken iliklerimize işlesin, 2022 için unutulmaz bir başlangıç olsun. Sabah akşam çocuk sesleriyle haşır neşir olan biz öğretmenler, çocukluğa aykırı yüz öykünün peşine düştük böylelikle. Diğerlerinin yorumunu henüz bilmiyorum ama benim kemiklerim sızladı okurken, kanım dondu. Geceleri okumaya ara verdiğimde beyaz duvara boş boş bakarken buldum kendimi. Çünkü aklım kesmedi anlatılanları. Evet, savaşta ölüm, acı, açlık ve yoksulluk vardı. Bunlar hep yaşandı dünyanın dört bir tarafında ve söylenegeldi geçmişten bugüne. Ancak zor olan şu ki bizler bu kitapları, yaşanılanları ilk ağızdan veya kurgu şeklinde okurken bile psikolojimiz alt üst oluyor. Peki ya tüm bunlara maruz kalanlar, yaşadıkları acıların farklı sarsıntılar şeklinde yaşamları boyunca belleklerinde yer ettiği çocuklar? İşte bu kitap o çocuklardan geriye ne kaldığının, hazin öykülerinin toplamı. Şimdiye kadar İkinci Dünya Savaşı’nı ele alan pek çok roman okumuş veya okumasanız dahi ismini duymuşsunuzdur. Cengiz Aytmatov’un “Cemile / Toprak Ana”, Günter Grass’ın “Danzig Üçlemesi”, Polonyalı yazar Jerzy Kosinski’nin “Boyalı Kuş”, Cengiz Dağcı’nın “Korkunç Yıllar”, Mihail Şolohov’un “İnsanın Kaderi”, Anne Frank’ın “Anne Franke’ın Günlüğü”, John Boyne’nin “Çizgili Pijamalı Çocuk”, Markus Zusak’ın “Kitap Hırsızı” gibi pek çok roman farklı açılardan İkinci Dünya Savaşı’nı anlatır. 1941-1945 yılları arasında yaşanan açlık ve hastalıklardan dolayı ölümler de dâhil edildiğinde, yaklaşık 60-80 milyon insanın öldüğü İkinci Dünya Savaşı’nı. Bu kitaplardan hangisini okursanız okuyun insanın insana ettikleri ile yerin dibine giriyorsunuz, ölümün en acımasız hallerine tanık oluyorsunuz. Gelelim bizim kitabımıza, Son Tanıklar’a. Babası Belarus, annesi Ukraynalı olan ve Ukrayna’da doğup büyüyen gazeteci ve yazar Svetlana Aleksiyeviç’in (1948- ) kaleme aldığı kitaplar “savaş” üzerinedir. Bir gazeteci olarak yazarın ilgi odağı, ülkenin yakın tarihinde yaşanan olaylar ve bunların toplumsal ve psikolojik sonuçlarıdır. 2015 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi olan yazar, yirminci yüzyıl Sovyet dönemi Rus edebiyatında belirgin olmaya başlayan sanatsal-belgesel edebiyat alanındaki kitaplarıyla dikkat çeker. 1985 yılında kaleme aldığı bu eserde savaştan sağ çıksalar bile yaşamlarının geri kalan bölümünde her daim acıyla, ölümle varlığını devam ettirmek zorunda kalan çocukları anlatır. O çocuklar yaşları ne kadar küçük olursa olsun unutamazlar yaşadıklarını, anbean kaydederler belleklerine çocukluklarını kana bulayan ayrıntıları. Nasıl unutsunlar ormanda karınlarını doyururken geride kalan Alman kurt köpeklerinin, insan kanının tadına alıştırılan köpeklerin, çocuklara ansızın saldırmalarını? Ninesini çırılçıplak yatağa bağlı halde gören, tecavüz edilerek öldürüldüğünü anlayan küçücük çocuk o ilk çığlığını, bas bas bağırdığını nasıl unutsun? Alman doktorlar beş yaş altı çocuklardan alınan kanın yaralıların iyileşme sürecini hızlandırdığına kanaat getirdiği için gözlerinin önünde yetimhaneden alınan ve şekerle kandırılan arkadaşlarının birer birer solduklarını nasıl unutsunlar? “Vagonun köşesinde kovalar duruyordu, tren hareket halindeyken küçük tuvaletimizi onlara yapıyorduk. Ufak bir kız çocuğu vardı... Emekleye emekleye kovaların oraya gidip bir tanesini elleriyle sımsıkı kavramış, kendine doğru çekip içindekini içmeye başlamıştı. Kana kana içmişti. Ama sonra kusmaya başladı...Kusup kusup tekrar kovaya doğru emekliyordu... Sonra tekrar kusuyordu...” Bu sahneyi gören bir çocuk nasıl umut yeşertsin yaşama dair ve kaldığı yerden devam etsin? Ölülerini toprağa gömmelerine dahi izin verilmeyen ve kargaların ceset yere konar konmaz nasıl havalandıklarını gören bir çocuk ansızın neden zangır zangır titremesin? Savaşın içinde ölümle kol kola gezerken, daha önce ölen bir kişi görmedikleri halde usta bir mezar kazıcı olan çocuklar bile ne ister yaşları gereği? “Öyle çok istiyordum ki oyuncağım olmasını! Çocukluğumu istiyordum... Bir tuğla parçası alıyoruz elimize ve onun bir oyuncak bebek olduğunu hayal ediyoruz. Ya da bazen en küçüklerimizden biri oyuncak bebek taklidi yapıyordu. Bugün bile kumun içinde renkli bonbonlardan görsem, içimden onları toplamak gelir. Bu yaşta bile güzel görünüyorlar gözüme.” Çocukluğunu geri isteyen bu çocukların, çocukluğa aykırı yüz öyküsünü, acı ama gerçek hayat hikâyelerini okumaya hazır değilseniz tavsiye etmiyorum bu kitabı. Böyle bir şeye insan kendini ne zaman ve nasıl hisseder orası da ayrı bir konu. Her ne kadar birebir sohbetler sonucunda oluşturulmuş olsa da aslında her biri kendi sesi ile ortak bir şarkıyı seslendiren bu kitapta acı, açlık, ölüm ve özlem var. Bunlarla arkadaşlarımı yüzleştirdiğim için, 2022’ye böyle bir başlangıç yapmayı seçtiğim için kendilerinden özür diliyorum. Bir sonraki kitabımız güllük gülistanlık konuları ele alacak inşallah. (Hayat)

Bir savaş düşünün ve bu savaşın tanıklarının çocuklar olduğunu düşünün ne kadar büyük bir acı...her bir çocuk hikayesinde ayrı bir hüzün bir çocuk olarak böyle bir savaşa tanıklık etmeyi eminim kimse istemezdi...tarihe çocukların tanıklığıyla şahit olmak istiyorsanız mutlaka okuyun sevgiyle ve kitapla kalın (metin korkmaz)

Son Tanıklar PDF indirme linki var mı?

Svetlana Aleksiyeviç - Son Tanıklar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Son Tanıklar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Svetlana Aleksiyeviç Kimdir?

Svetlana Aleksandrovna Aleksiyeviç (Rusça: Светлана Александровна Алексиевич; Beyaz Rusça:Святлана Аляксандраўна Алексіевіч Svyatlana Alyaksandrawna Alyeksiyevich; d. 31 Mayıs 1948) Beyaz Rusyalı araştırmacı gazeteci, yazar. 2014 yılında, Ural Federal Üniversitesi tarafından Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterildi.

Ukrayna'nın Stanislav (1962'den sonra adı Ivano-Frankivsk olan yerleşim birimi) şehrinde, Beyaz Rusyalı baba ve Ukraynalı bir annenden dünyaya geldi. Çocukluğu Beyaz Rusya'da geçen yazar, Beyaz Rusya Devlet Üniversitesi gazetecilik bölümünden 1972'de mezun oldu. Sonrasında bazı yerel gazetelerde çalıştıktan sonra, Minsk'te yayınlanan Neman isimli edebiyat dergisinin muhabiri oldu.

II. Dünya Savaşı, Sovyet-Afgan Savaşı, Çernobil faciası, SSCB'nin dağılması gibi dramatik olayları yaşamış, bu olaylara tanık olmuş kişilerle röportajlar yaptı. Bu insanlardan dinlediklerinin izlerini yazdığı kitaplarda kolayca görmek mümkündür.

Yazıları Lukashenko rejimini rahatsız etti. 2000 yılında hakkında yasal kovuşturma başlatıldı. Bunun üzerine ülkesini terk etti. Hayatının sonraki on yıllık kısmını, kendisine kucak açan Paris, Gothenburg ve Berlin gibi şehirlerde, siyasi sürgün olarak geçirdi. Nihayet 2011 yılında ülkesine, Minsk şehrine geri döndü.

Yazarın kitapları, SSCB'de yaşamış insanların, ülke dağılmadan önce ve sonrasındaki, duygusal hayatlarındaki değişimlerin edebi kroniği olarak tanımlanmaktadır. Sovyet-Afgan Savaşı'nın ilk ağızdan anlatıldığı Çinko Çocukları ve Çernobil kazasının ele alındığı Çernobil'den Sesler isimli kitapları en önemli eserleridir. Kitaplarında ele aldığı konuları şu şekilde tanımlamaktadır:

« SSCB dönemine ve sonrasına dönüp baktığımızda, tarihimizin koca bir mezar ve büyük bir kan banyosundan ibaret olduğunu görürüz. Kurbanlarla cellatlar arasındaki tükenmek bilmez diyalogları duyarız. Sürekli olarak karşımıza aynı lanetli sorunsallar çıkar: Ne yapmalı, suçlu kim? Devrim, toplama kampları, II. Dünya Savaşı, Sovyet-Afgan Savaşı sırasında halktan gizlenen gerçekler, büyük bir imparatorluğun çöküşü, devasa ölçekte bir sosyalist ütopyanın paramparça dağılması, yeni ortaya çıkan evrensel problemler, Çernobil faciası vs. Bunlar, Dünya üstündeki tüm insanların cevaplaması gereken sorulardır ki, tümü bizim kendi gerçek tarihimizdir. İşte tüm bu cehennemden çıkma soru ve sorunlar, benim kitaplarımın izleğini oluştururlar. »

Savaşın Kadınsı Olmayan Yüzü isimli ilk kitabını 1985 yılında yazdı. Kitap, kısa sürede birçok baskı yaparak, iki milyon adetten daha fazla satış rakamına ulaştı. Romanda, II. Dünya Savaşı daha önce çok da ele alınmayan yönleriyle, bir kadının monologları şeklinde anlatılmaktadır. The Last Witnesses: the Book of Unchildlike Stories (Son Tanıklar: Çocuksu Olmayan Öyküler) isimli kitabında, savaşı yaşayan çocukların anıları yer almakta, savaş kadın ve çocukların gözünden adeta yeniden anlatılmakta, yepyeni bir duygu dünyasına kapı aralamaktadır. 1993 yılında, SSCB'nin dağılması sonucunda umutsuzluğa kapılıp, intihara teşebbüs eden insanların öykülerinin anlatıldığı Ölümle Efsunlananlar (Enchanted with Death) isimli kitabını yayınladı. Gerçekten de kendilerini ve yaşam biçimlerini komünist ideoloji ile özdeşleştirmiş çok sayıda Sovyet vatandaşı, ortaya çıkan yeni düzeni kabullenmekte ve bu tarihsel gerçekliği algılamakta zorluk çekmişti.

Aleksiyeviç'in kitapları, aralarında Türkçenin de bulunduğu toplam 19 farklı dile çevrilmiştir. Kitapların yanı sıra 21 adet belgeselin metnini hazırlamış ve üç adet de tiyatro oyununun senaryosunu yazmıştır. Tiyatro eserleri, Fransa, Almanya ve Bulgaristan'da sahnelenmiştir.

Svetlana Aleksiyeviç Kitapları - Eserleri

  • Çernobil Duası
  • Kadın Yok Savaşın Yüzünde
  • İkinci El Zaman
  • Son Tanıklar
  • Çinko Çocuklar

Svetlana Aleksiyeviç Alıntıları - Sözleri

  • Tarihe inanıyorum ben. Tarihin yapacağı yargılamaya inanıyorum... Çernobil sonlanmadı, daha şimdi başlıyor... (Çernobil Duası)
  • Üzerine ölümün gölgesi düşmeden hiçbir şeyi anlamak mümkün değil. (Çernobil Duası)
  • Mezarların başına taşlar dikin, taşların üzerine de “her şey boşunaydı” diye nakşedin! (Çinko Çocuklar)
  • Ülke, iktidardakilerin ülkesi, insanların değil. (Çernobil Duası)
  • Annemin gözünden süzülen yaşları fark edince, mızmızlanmayı bırakmıştım. (Son Tanıklar)
  • “Yaşamak istiyorum! Yaşamak istiyorum!..” (Son Tanıklar)
  • Burada gerçekten de sanki başka bir zaman yaşanmakta, takvimler on dördündü yüzyılı gösteriyor. (Çinko Çocuklar)
  • Her zaman uykulu ve yorgunlar.. (Çernobil Duası)
  • “Nefret etmekten yorulmuş kalbe öğretemezsin sevmeyi.” (İkinci El Zaman)
  • İnsandan daha acayip başka bir hayvan yok. Yok! (Çinko Çocuklar)
  • İnsandan daha kötü bir hayvan yok. İnsan insanı öldürür, mermi değil. İnsan insanı... (İkinci El Zaman)
  • Gerçek her zaman onu dile getirene pahalıya mal olmuştur. (Çinko Çocuklar)
  • Gerçi buradaki her şey olağandışıydı. (Çernobil Duası)
  • İnsan mutlu olmayı beceremiyor. (Çernobil Duası)
  • "En güçlü ilacınız sevginizdir. Sevgi korur, hayatta kalma gücü verir." (Kadın Yok Savaşın Yüzünde)
  • İnsan en iyi savaşta, bir de belki aşkta gösterir, belli eder kendini. En derinine, derisinin alt katmanlarına dek... (Kadın Yok Savaşın Yüzünde)
  • Tanrı insanı ateş etsin diye değil, sevsin diye yaratmış. (Kadın Yok Savaşın Yüzünde)
  • Çocukluğum sona ermişti... İlk silah sesleriyle birlikte sona ermişti, içimde yaşayan bir çocuk vardı hâlâ, ama onun hemen yanında başka biri duruyordu artık... (Son Tanıklar)
  • Ağlayamıyordu artık, çünkü ağlamak da güç ister. (Kadın Yok Savaşın Yüzünde)
  • Hangisi daha iyi, hatırlamak mı yoksa unutmak mı? (Çernobil Duası)

Yorum Yaz