tatlidede

Sorumluluğumuzun farkında mıyız?

Sorumluluğumuzun farkında mıyız?

İş bulma ümidiyle sabah erkenden evden çıkmıştı Ahmet Bey.

Evli ve 3 çocuk babasıydı.

Kavurucu sıcağa aldırmadan “Belki bu sefer olur” diye kapı kapı dolaştı.

Ancak umutla çaldığı tüm kapılardan buruk ayrıldı. 

Derken iftar saati iyice yaklaşmıştı.

Ağır adımlarla evinin yolunu tuttu.

Evine varınca da çocuklarının arasına oturdu.

Sonra da eşine seslendi.

“Hanım… Hanım… İftar için ne yemek yaptın”

Eşi önce sustu, sonra cevap verdi:

“Çorba yaptım, zaten yapacak başka bir şey yok” dedi.

Bu cevap karşısında sustu.

Gözleri doldu.

Baba şefkatiyle çocuklarına sarıldı.

Onları öpüp kokladı.

Ahmet beyin duygulandığını fark eden vefakâr eşi araya girdi;

“Üzülme Bey! Halimize şükretmemiz lazım. Çok şükür; günlerdir çorba ile karnımız doyurabiliyoruz ama çorbayı bulamayanlar var” diyerek eşini teselli etmeye çalıştı.

 

Bu hikâyeyi niye anlattım biliyor musunuz? Çünkü gerçekten çorba bile bulamayan insanlarımız var aramızda… Paylaşacak çok şeyimiz olmasına rağmen, paylaşmayı unutmuş, ahlaki ve manevi değerlerimizi kaybetmeyle karşı karşıya kalmışız.

 

Bizler her akşam farklı mekânlardaki görkemli iftar safranlarındayken yanı başımızdaki komşumuzun halini bilemez ve elini tutamaz olmuşuz. Bugün kaç kişi alttaki, üstteki, yanındaki veya karşısındaki komşusunun durumundan haberdardır. Eğer bir insanımız iftarda bile bir çorba bulamıyorsa ve aç olarak uyuyorsa bundan kim veya kimler sorumludur biliyor musunuz? Biliyorsunuz ama ben gene de söyleyeyim. Önce o ilin valisi, sonra belediye başkanları, ardından STK’ları, siyasileri, akraba ve komşuları, daha sonra o şehirde yaşayan herkes bundan sorumludur. Yani topyekûn hepimiz sorumluyuz.

 

Mensubu olduğumuz yüce İslam dini, sosyal ilişkilere büyük önem vermiştir. Dinimiz ve insanlığımız bir gereği olarak; çevremizdeki yoksulları görüp, gözetmeliyiz.

 

 Sorumluluğumuzun farkına varıp tam olarak yerine getirebilme umuduyla Rahman’a emanet olunuz.   

Yorum Yaz