tatlidede
tatlidede

Şu Şiir İşçiliği - Jorge Luis Borges Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şu Şiir İşçiliği kimin eseri? Şu Şiir İşçiliği kitabının yazarı kimdir? Şu Şiir İşçiliği konusu ve anafikri nedir? Şu Şiir İşçiliği kitabı ne anlatıyor? Şu Şiir İşçiliği PDF indirme linki var mı? Şu Şiir İşçiliği kitabının yazarı Jorge Luis Borges kimdir? İşte Şu Şiir İşçiliği kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 27.05.2022 00:00
Şu Şiir İşçiliği - Jorge Luis Borges Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Jorge Luis Borges

Çevirmen: Mukadder Erkan

Yayın Evi: De Ki Yayınları

İSBN: 9789944492195

Sayfa Sayısı: 112

Şu Şiir İşçiliği Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yakın zaman önce bulunan bantlardan metne aktarılan Şu Şiir İşçiliği, dünyanın hazlarına son derece kişisel, yine de çok kapsamlı bir giriş ve edebiyat yaşamına ilk ağızdan bir tanıklık sunuyor. "Şu Şiir İşçiliği'nde [Borges], babasının Buenos Aires'teki kütüphanesinde başlayan bir edebi yolculuğu aktararak gözde metinlerinden bazılarını ele alıyor... Borges'in son armağanı, düşler ve fikirler dünyasına duyduğu sarsılmaz inancı, yaşamın 'şiirden yapılmış' olduğu duygusudur."- Micaela Kramer, New York Times Book Review "Borges'in en etkileyici olduğu an, en dostane biçimde kendisini aşağıladığı andır... Burada her şey Borges'in geri kalan eserleri hakkında yorumdur; bu yorumun etkisi, onun eserlerini geri kalan bütün edebiyatın içinde belli belirsiz eritmek olsa da: Türsel kalıpları, anlatma tutkusu, deyiş hazinesi tuhaflaşır ve böylece zaman içinde daha da güzelleşir... Burada Borges'in huzurundayız, onunla birlikteyiz, kendimizi daima burada bulacağız ve yine de esrarengiz biçimde, her seferinde bunu yeni bir keşif gibi, daha önce hiç görülmemiş bir şeye anlık bir bakış gibi hissedeceğiz." - Geoffrey O'Brien, Artforum

(Tanıtım Yazısından)

Şu Şiir İşçiliği Alıntıları - Sözleri

  • Cahil bir adamın eline kitap vermek , çocukların eline kılıç vermek kadar tehlikelidir...
  • Sanırım Emerson bir yerde , bir kütüphanenin ölü insanlarla dolu bir büyülü mağara olduğunu yazmıştı. Ve sayfalarını açtığınız zaman, bu ölü insanlar yeniden doğabilir, dirilitilebilir.
  • Bir kelebek olduğunu gördü düşünde , uyandığında düşünde kelebek olduğunu gören bir insan mı yoksa şimdi düşünde insan olduğunu gören bir kelebek mi olduğunu bilmiyordu.
  • Yine de bir okurun mutluluğunun bir yazarın mutluluğunu aştığını düşünüyorum, çünkü okurun sıkıntı, kaygı duymasına gerek yok: O yalnızca mutluluğun peşindedir.
  • . Bir kitap, fiziksel nesneler dünyasında fiziksel bir nesnedir. Bu bir dizi ölü semboldür. Ve sonra doğru okuyucu gelir ve kelimeler daha doğrusu kelimelerin ardındaki şiir, çünkü kelimelerin kendisi sadece semboldür, canlanır ve kelimenin yeniden dirilişini yaşarız. ...
  • Ölmek için Doğmadın, ölümsüz Kuş! Aç kuşaklar seni çiğnemeyecek; Bu fani gecede duyduğum ses işitildi Eski günlerde imparator ya da soytarı tarafından: Belki de aynı şarkı bir yol buldu Ruth’un üzgün kalbinde, evini özlediğinde, Yaban ellerde gözyaşları içinde. (John Keats, “Ode to a Nightingale,” dize 61-67 kıta’7).
  • Gençtim ve şimdi çok da yaşlı değilim; Gördüm doğru insanın terk edildiğini, Sağlığının, onurunun ve doğruluğunun elinden alındığını, Daha önce bize anlatılan bu değildi.
  • Ve eminim ki yaşam şiirden yapılmıştır.
  • Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,  İkincisinde, daha çok hata yapardım.  Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.  Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, Çok az şeyi  Ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doğuşu izler, Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim bir çok yere giderdim.  Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu. Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.  Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın. Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,  Gitmeyen insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım. Eğer yeniden başlayabilseydim, İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.  Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,  Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.  Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...  ÖLÜYORUM... 
  • “İnsan ömrü binlerce ve binlerce anda ve günden oluşsa da, o pek çok anın ve pek çok günün bir tek ana, insanın kim olduğunu bildiği, kendisiyle yüz yüze geldiği ana indirgenebileceği fikri kurcalamaktayım”
  • Love, that had robbed us of immortal things, This little movement mercifully gave, Where I have seen across the twilight wave The swan sail with her young beneath her wings
  • "Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, İkincisinde, daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, Çok az şeyi ciddiyetle yapardım. Daha çok riske girerdim. Seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneşin doğuşunu izler, daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim bir çok yere giderdim. Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu. Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten. Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın. Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan, Gitmeyen insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım. Eğer yeniden başlayabilseydim, İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım. Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer. Ama işte 85'indeyim ve biliyorum... ÖLÜYORUM..."

Şu Şiir İşçiliği İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Norton konferanslarını böyle büyük isimleri altı konferansta dinleme ve yıllar sonra okuma şansı yüzünden çok seviyorum. Borges zamansız bir usta, büyük bir yazar ve şair. Okuduklarımın az bir kısmını anladım muhtemelen ve yine de çok besleyiciydi. Özellikle son konferansın yeri başka oldu. Borges okuyan ve çalışanlar için güzel bir kaynak Şu Şiir İşçiliği, genel manada ise norton konferansları yazarları eserlerinin ardından da tanımak isteyenler için iyi birer kaynak. (Betül)

Şu Şiir İşçiliği PDF indirme linki var mı?

Jorge Luis Borges - Şu Şiir İşçiliği kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Şu Şiir İşçiliği PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Jorge Luis Borges Kimdir?

Jorge Francisco Isidoro Luis Borges Acevedo veya bilinen adıyla Jorge Luis Borges (d. 24 Ağustos 1899 - ö. 14 Haziran 1986), Arjantinli öykü ve deneme yazarı, şair ve çevirmen. Büyülü gerçekçilik akımının önde gelen isimlerindendir ve gerçeküstücülük konusunda yazdığı denemeleri ile ünlüdür.

Borges, 24 Ağustos 1899 tarihinde Buenos Aires'te doğdu. Babasının annesi İngiliz olduğu ve evde iki lisan birden konuşulduğu için daha çocukken her iki lisanı da çok güzel konuşabiliyordu. Oğluna satranç tahtasında Zeno'nun paradoksunu öğreten Jorge Guillermo Borges avukat ve psikoloji öğretmeniydi. Evlerinde Borges'in muhayyilesini sürekli olarak işgal edecek bir bahçe ve kütüphane vardı.

Babasının görme yetisinin azalması üzerine, aile tedavi için I. Dünya Savaşı'ndan önce (1914) Cenevre'ye taşındı. Burada kaldıkları süre boyunca Borges Calvin Koleji'ne devam ederek, Lâtince, Fransızca ve Almanca öğrendi. Sembolizm akımının örneklerinden Verlaine, Rimbaud ve Mallarmé'in eserleriyle bu sırada tanıştı. Schopenhauer'a olan sevgisi ve Walt Whitman'ı keşfetmesi de Cenevre'deyken başladı.

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ailesiyle birlikte İspanya'ya taşındı. Borges artık yazar olmaya karar vermişti, babasına 1870'lerde geçen bir roman yazmaya yardım ediyordu. Birkaç edebi gruba girme çalışmasından sonra, kendine akıl hocası buldu: Endülüslü şair Rafael Cansinos-Asséns. Onun etkisiyle kendisini "ultraistler" grubundan saymaya başladı ama kısa zamanda aidiyet hissinden sıkılarak kimseye bağlı olmadan birşeyler yapmaya çalıştı. Denemelerle ve şiirle pasifizm, anarşi, Rus devrimi gibi bâzı şeyleri övdüğü, genel düşüncelerini dile getirdiği iki kitap yazdı. Ama sonra yazdıklarından utanarak, her iki kitabı da İspanya'dan ayrılmadan önce imha etti.

1921'de ailesiyle Buenos Aires'e geri dönmesinden sonra, babasının arkadaşı Macedonio Fernandéz'in düşüncelerinden etkilenmesi, düşüncenin yeni yollarına yönelmesine neden oldu. Fernandez'in düşünceleri Schopenhauer, Berkeley ve Hume'ün bir yansıması idi. Edebi stili ekzantrik ve düşünce tarzı karmaşıktı. Borges'e en büyük etkisi her şeye kuşkuculukla bakmasını sağlamasıdır.

1923'te ilk kitabı olan Buenos Aires Tutkusu (Ferver de Buenos Aires)'i çıkardı. 1924-1933 arası Borges için oldukça heyecan verici bir zamandı. Bu dönemde pek çok yazısı ve şiiri basıldı. Luna de Enfrente 1925'te, San Martin Defteri (Cuaderno San Martin) 1929'da basıldı. 1933-1934 yıllarında Critica'da Alçaklığın Evrensel Tarihi (Historia universal de la infamia) yayımlandı. Bu öykü dizisi, önceden basılmış bâzı hikâyelerden alınan karakterler ve fikirler üzerine yeniden hikâye yazmakla oluşmuştu. Gerçeği ve hikâyeyi harmanladığı bu hikâyeler gerçeküstü bir otantizm taşıyorlardı. Daha sonraları bu tarz "büyülü gerçekçilik"in ilk örneklerinden sayılacaktı. Ama onun asıl kariyeri 1935'te yazdığı "Borges stili"nin ilk örneği denilen, hayâli bir romanı eleştirdiği Al-Motasim'e Bir Bakış isimli öyküsüdür. 1936'da denemelerini topladığı "Sonsuzluğun Tarihi Historia de la Eternidad" basıldı. Bu sırada maddi sıkıntılar çekiyordu, bu nedenle 1937'de Belediye Kütüphânesi'nde çalışmaya başladı. Kütüphânedeki işi hafif olan yazar, iş günlerinin kalanını klâsikleri okuyarak ve modern edebiyatın uluslar arası örneklerini İspanyolca'ya çevirerek geçirmiştir. Virginia Woolf'un ve William Faulkner'ın kitapları İspanyolcaya ilk kez bu dönemde Borges tarafından kazandırılmıştır. Yaratıcılığını kaybetmekten korkan Borges, eşşiz bir eser yazmak istedi ve Pierre Menard, Don Quixote'un Yazarı'nı kaleme aldı. Ardından da Tlön, Uqbar, Orbis Tertius geldi. Her iki hikâye Victoria Ocampo'nun Sur edebiyat dergisinde yayınlandı. Bunların başarısının verdiği motivasyonla Babil Kütüphanesi'nin çalışmalarına başladı. 1941'de bu öykülerin toplandığı Yolları Çatallanan Bahçe basıldı. Aynı hikâyeler toparlanarak Artifices'e eklendi ve ve 1944'de Ficciones adıyla yeniden basıldı. 1942'de "Bustos Domecq" takma adı altında Adolfo Bioy Casares ile birlikte polisiye hikâyeler dizisi olan Don İsidro İçin Altı Problem'i yazdılar. Felsefe, gerçekler, fantazi ve gizemleri harmanladığı bu yeni öykülerin yanında, El Hogar'da anti-semitizmi, faşizmi ve nazizmi eşeltiren politik makaleler de yazıyordu. Bu makalelerle oldukça tanındı. 1946'da Juan Peron'un iktidara gelişiyle, kütüphânedeki işinden atıldı. Bu işten atılma onun için bir tür kurtuluş olmuştu, çünkü hem Arjantin'den Uruguay'a kadar pek çok yeri gezip, Budizm'den Blake'e kadar pek çok konuda seminerler veriyor, hem de iyi para kazanıyordu. Ama ailesi Peron'un baskıcı rejiminde zor günler geçirdi, annesi ve kız kardeşi hapse girdi. 1949'da ikinci önemli kısa hikâyeler kitabı Alef (El Alef)basıldı.

1955'de Peron devrilince Borges hayâlindeki meslek olan Arjantin Ulusal Kütüphânesi Müdürlüğü'ne getirildi. Ailesinden gelen hastalık nedeniyle görme bozukluğu çeken Borges bu dönemde görme yetisini tamamen kaybetti. "Bana aynı anda hem 800,000 kitabı hem de karanlığı veren Tanrı'nın muhteşem ironisi" diyerek bu gerçeği kabullenmiştir. (Umberto Eco unutulmaz romanı Gülün Adı'nda yer alan ana karakterlerden kör kütüphaneciyi Borges'ten esinlenerek oluşturmuştur.) 1956'da Buenos Aires Üniversitesi'nde İngiliz ve Amerikan edebiyatı profesörlüğüne atandı ve 12 yıl bu görevi yürüttü. 1961'de Samuel Beckett'le birlikte Uluslararası Yayımcılar Ödülü'nü (Formentor Ödülü) kazandı. Bu ödül ona gecikmiş bir uluslararası ün kazandırdı. Gözlerinin görmeyişini şiire yönelerek telâfi etmeye çalıştı. 1970'li yıllarda ABD'de çeşitli üniversitelerde dersler verdi. 1973'te Peron geri dönünce, görevinden istifa etti. Ders vererek ve yolculuk yaparak geçirdiği zamanın meyvesi 1975'te basılan toplama hikâyelerin olduğu Kum Kitabı (El libro de arena) oldu. Dünya gezilerinin sonucu ona eşlik eden Maria Kodama'nın resimlerini çektiği yazılarını ise kendi yazdığı Atlas(1984)'la sonuçlandı.

Zannedilenin aksine, Nobel ödülünü alamadan 87 yaşında, 14 Haziran 1986'da Cenevre'de karaciğer kanserinden hayatını kaybetti.

Jorge Luis Borges Kitapları - Eserleri

  • Kum Kitabı
  • Alçaklığın Evrensel Tarihi
  • Sonsuz Gül
  • Alef
  • Ficciones
  • 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler
  • Ölüm ve Pusula
  • Brodie Raporu
  • Yedi Gece
  • Atlas
  • Düşsel Varlıklar Kitabı
  • Yolları Çatallanan Bahçe
  • Sonsuzluğun Tarihi
  • Yaratan
  • Şifre
  • Rüyalar Kitabı
  • Dantevari Denemeler - Shakespeare'in Belleği
  • Olağanüstü Masallar
  • Borges Sekseninde - Sohbetler
  • Öteki Soruşturmalar
  • Borges ve Ben
  • Şu Şiir İşçiliği
  • İngiliz Edebiyatına Giriş
  • Gölgeye Övgü
  • Tartışmalar
  • Evaristo Carriego
  • Don Isidro Parodi'ye Altı Bilmece
  • Altın ve Gölge
  • Xewn ü Xeyal
  • Bustos Domecq Vakayinameleri
  • The Story from Rosendo Juarez
  • The South
  • Alef

Jorge Luis Borges Alıntıları - Sözleri

  • Hayat ölümsüz olmayacak kadar fakirdir aslında. (Sonsuzluğun Tarihi)
  • Xew dûrketina ji dinyayê bû. (Xewn ü Xeyal)
  • mantık denen şey bir deliliktir.. (25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler)
  • ... beni derinden ilgilendiriyor, ama -nasıl söyleyeyim?- vazgeçilmez gelmiyor bana. (Ficciones)
  • ...Sonsuzluk daha bereketli 1icattır. Akla mantığa sığmaz oluşu doğrudur ancak sıradan zamanın akışı da öyle değil midir zaten? Sonsuzluğu inkar etmek, şehirlerle, nehirlerle, şenliklerle yüklenmiş yılların topyekün ortadan kalktığını farz etmek, onların topyekûn kurtarıldığını hayal etmek kadar, hatta ondan daha az inandırıcıdır... (Sonsuzluğun Tarihi)
  • Müslüman inanışına göre, Allah akıl melekesine sahip üç tür varlık yarattı: Nurdan yaratılmış Melekler; ateşten yaratılmış Cinler (tekil hali 'Jinnee' ya da 'Genie') ve topraktan yaratılmış İnsanlar. Cinler, Adem'den binlerce yıl önce, siyah, dumansız bir ateşten yaratıldılar; beş sınıfa ayrılırlar. Bunların arasında iyi ve kötü Cinler ile erkek ve dişi Cinler'i görüyoruz. Evrenbilimci El-Kasvini, "cinler şeffaf bedenli hava hayvanlarıdır, kılıktan kılığa girebilirler" diyor. Kendilerini ilk önce bulut ya da kocaman sütunlar olarak gösterebilirler; ama biçimleri yoğunlaştığında, belki bir insan, bir çakal, bir kurt, bir aslan, bir akrep ya da bir yılan biçiminde görünür olurlar. Bazıları gerçek mümin, diğerleriyse sapkın ya da dinsizdirler. (Düşsel Varlıklar Kitabı)
  • Biri dedi ki: Sen uyanıklığa değil, önceki bir düşe uyanmışsın. O düş, bir başka düşle sarmallıdır, o da bir başkasıyla ve bu böyle sonsuza kadar gider, sonsuz da kum tanelerinin sayısıdır. Geriye dönerken izlemen gereken yolun sonu yoktur ve sen bir daha gerçekten uyanmadan öleceksin. (Ölüm ve Pusula)
  • Yalnızlık bana acı vermiyor, insanın kendisine ve kendi huylarına katlanmasıyla hayat zaten yeterince zor. (Kum Kitabı)
  • "Hiç aklımda olmadan, böyle bir şeyin başıma geleceğini hiç düşünmeden, inzivaya çekildim. Bir tutukluya dönüştüm, bir hücreye kapandım, ve şimdi anahtarı bulamıyorum; kapı açık da olsa çıkmaya korkacağım." (Öteki Soruşturmalar)
  • Belki de yoksul, ilkel yaşamlarının tek serveti kindi ve bu yüzden kinlerini biriktiriyorlardı. Hiç farkında olmadan birbirlerinin kölesi olup çıktılar (Brodie Raporu)
  • . Şimdi istediğim şey barış, düşüncenin ve dostluğun hazzı. Ve çok hırslı görünse de sevme ve sevilme duygusu. ... (Borges ve Ben)
  • ... ne bir söz, ne bir özlem, ne de bir anı, hiçbir şey bize dokunmadığında biz çoktan ölmüşüzdür. Ben ölü olmadığımı biliyorum. (Altın ve Gölge)
  • Oscar Wilde, insanın, hayatının her anında, olmuş olduğu her şey ve olacağı her şey olduğunu yazar. (Atlas)
  • . Bir kitap, fiziksel nesneler dünyasında fiziksel bir nesnedir. Bu bir dizi ölü semboldür. Ve sonra doğru okuyucu gelir ve kelimeler daha doğrusu kelimelerin ardındaki şiir, çünkü kelimelerin kendisi sadece semboldür, canlanır ve kelimenin yeniden dirilişini yaşarız. ... (Şu Şiir İşçiliği)
  • ...ilahi iyilik kötülüğü tüketti, sonsuz hayat ölümü, güzellik sefaleti eritti içinde... (Sonsuzluğun Tarihi)
  • "Dante, bir tanrı bilimci, inançlı, erdemli bir insan olarak günahkarları mahkûm ediyor ama duygusal olarak ne mahkûm ediyor ne de bağışlıyor" (La poesia di Dante, 78) (Dantevari Denemeler - Shakespeare'in Belleği)
  • Kipling'in yazdığı herhangi bir sayfada ki onun eserlerinde tüm Hindistan ve bir şekilde tüm yerküresinin özeti bulunduğundan... (25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler)
  • Bradley, şimdiki anın, bize doğru akmakta olan geleceğin, geçmişin bağrında parçalanıp dağıldığı an olduğuna inanır; başka bir deyişle, var olmak, yok olup gitmekte olan bir var oluştur; ya da Boileau’nun özleme kapılmadan dediği gibi: ‘Le moment où je parle est deja loin de moi.’ [Konuşmaya başladığım an, daha şimdiden uzak benden.] (Atlas)
  • "Yaşadığımız dünya bir yanılgı, gülünç bir yanılsamaydı." (Alçaklığın Evrensel Tarihi)
  • Geçmişimin maskelerinden kurtulacağım, ölüp tamamen unutulunca. (Atlas)

Yorum Yaz