tatlidede
tatlidede

Suriye İmtihanı ve İhtilaflar

Suriye İmtihanı ve İhtilaflar

Allah’ın adıyla…

Ramazan ayının son günlerine doğru giderken ümmet üzerindeki acılar, kederler, elemler bir türlü bitmek bilmiyor. Müslüman kardeşlerimiz dünyanın birçok yerinde acı ve hüzünleri iliklerine kadar hissetmektedirler.

Yıllar yılı Müslüman ülkeler, diktatörlerin zulümleri altında inim inim inliyorlarken; Tunus’taki hayırlı çıkış, tüm Müslümanlara bir umut ışığı oldu. Ardından Mısır, Libya, Bahreyn derken umut ışığı devam etti.

Bu umut ışığı Suriye’ye gelince orda kaybolmaya yüz tuttu. Zalim Esat gitmemek için her yola başvurdu. Zulüm üstüne zulüm, katliam üstüne katliam yapmaya başladı. Çünkü diktatörlerde zerre kadar akıl yok. Biraz akıllı olsalar önceki zorbaların başına gelenlerden dersler çıkarıp halklarına zulüm yapmaktan vazgeçerlerdi. Ama nafile. Ders alacakları yerde zulüm hanelerine birçok zulüm, katliam, talan yazmayı daha akıllıca görüyorlar.

Suriye ile beraber büyük bir fitne kapısı aralanmış oldu. Bu fitneye biraz dikkat çekmek istiyoruz. İslam düşmanlarına yeniden gün doğdu. Özellikle bazı mahfiller yeniden bir Şii-Sünni çatışması çıkarmak için kollarını sıvadılar. Bütün imkânlarını seferber ettiler. Yalan dolanlarla nifak yapmaya başladılar. Bunda da kısmi bir başarı sağladılar. Dost olan Müslüman ülkeler yeniden düşman olmaya başladılar. Eylem ve söylemleri birden değişti.

Esat’ın zulmünü dile getirdikçe Amerikancı ve Batı yanlısı, Suriye’deki muhalefetin net olmadığını söylediğin zamanda İrancı veya Esat’çı olmakla itham ediliyorsun. Şunu belirtmekte fayda var; ne Esat’çıyız ne de büyük şeytan Amerika ve Batı yanlısıyız. Biz her zaman zulme karşı ve halkın yanında olduğumuzu söylüyoruz.

Maalesef yapılan propagandalar etkisini gösterdikçe; Müslüman halklar da eleştirme konusunda sınır tanımaz ve hadlerini aşacak hale geldiler.

Bir grup Müslüman, itidali elden bırakmayıp Suriye’den gelen haberlerin net ve doğru haberler olmadığı, bununla beraber halkın haklı direnişini desteklediklerini ve zulümle abad olunamayacağını, zalim Esat’ın bir önce yıkılmasını dile getirdiler.

Başka bir grup ise; “İran ve Hizbullah bu işe karşı çıkmıyorlarsa bir bildikleri vardır. Esat giderse yerine daha iyi birisi mi gelecek? Kötünün iyisi olsa daha iyi olur” dediler. Sünni Müslümanları Batı yanlısı hareket etmekle suçladılar. Hatta bazıları, sırf Esat’ın “hayırlı olsun” tebriğini geri çevirdi diye Muhammed Mursi’yi firavun olmakla bile itham ettiler.

Başka bir grup ise Esat’ın zalim olduğunu,, ona destek verenlerin zulme rıza gösterdiklerini söyleyerek; “İran ve Hizbullah da zulme destek veriyor” dediler. Hatta o kadar ileri gittiler ki “İran israil’den daha kötüdür” demeye getirdiler.

Evet, gelinen durum ortada…

Müslümanlar feraseti elden bırakmamalı. Fitnelere alet olmamalı. Meselelere tek pencereden bakmamalı.

Suriye’de bir zulüm var bu zulmün bitmesi için de Esat’ın gitmesi ve yıkılması gerekiyor. Her zaman halkın haklı direnişinin yanında olmak lazımdır. Bununla beraber oradaki muhalefetin net olmadığı ve bir kısmının Batı ve Amerika adına çalıştığını da görmek lazımdır. Başta Türkiye olmak üzere birçok ülkenin ulusal çıkarları dışında başka bir şey düşünmedikleri açıktır. Hele hele Türkiye’nin oradaki Kürtlerle ilgili politikası kabul edilemez bir durumdur.

Hiç kimse layüsel değildir. Her insan veya her ülke yanlış yapabilir. Her Müslümana düşen görev; sağduyuyu elden bırakmadan ifrat ve tefrite kaçmadan, fitnelere alet olmadan, olaylara Kur ’ani ve İslami bakış açısıyla bakmaktır.

Zalimlerin oyun ve tuzakları varsa bilelim ki yüce Allah’ın da oyun ve tuzakları daha güçlüdür. Zulüm altına bulunan tüm Müslümanlara dua edelim. Fitnelere kapı aralamayalım. Fitnenin adam öldürmekten daha kötü olduğunu bilelim ve akıldan çıkarmayalım. Bugün Müslümanların ayrılıklardan çok birleşmeye ihtiyaçları vardır. Zaten Müslüman âlemin başına gelenler İttihad-ı İslam’ın olmamasından dolayı değil midir?

Vesselam.

Yorumlar

Image
Haktan
09.08.2012 / 20:59

Yazarın belirttiği gibi gerçekten Suriye büyük bir fitneye dönüşmüş ve ümmet bununla imtihan oluyor. Olayları okuyabilmek, mutedil-vasat bir duruş sergilemek için basiret ve feraset lazımdır. Yazar da basiret ve feraset çerçevesinde mutedil bir duruşu kağıda dökmüş. Aydın bir tavırla meseleye yaklaşmış. Bu burda kalsın. Yazarı geçtik şimdi ahkam kesmekte ve allame-i cihan olarak kendilerini bellemekte olanlara bir çift söz demek için aç parantez diyorum. Ne basiretsiz feraset ne de ferasetsiz basiret olur. Basiretsiz ve ferasetsiz olmakla da ne mutedil olunur ne de aydın. Hatta kendi nefsine paye vermekle basiret ve feraset sahibi olduklarını düşünenler o kadar ileriye gider ki deve kuşu gibi başlarını kuma gömdüklerinin farkında olmadan laf cambazlığı yaparlar. Bilmezler ki herkes onları görüyor, bir görmeyen kendileri. Ve dikkat edin, bunların adı basiret de feraset de olsa hatta ve hatta adları ve soyadları aydın da olsun iş değişmez. Kapat parantez.

Image
alican
09.08.2012 / 20:36

muhalefetin içinde batı amerika ve israil adına çalışan guruplar çok yalan mı yani. ama yine de esat ve baasın gitmeis için engel değil...basiret bey olaylara tek zaviyeden bakmasan ne olur...

Image
Feraset
09.08.2012 / 12:43

'SURİYE MUHALEFETİ İÇİNDE BATICI/AMERİKANCI OLANLAR VAR' mış...<br><br>Yahu tabii ki muhalefet çeşitli ve farklı olacak. Suriyede Baasçılığın devrilmesi için sadece islamcılar mı olacak! Bazı mihrakların suriyede Esad ve rejimine nefes aldırmaya yönelik bu tür yaklaşımları bugün dile getirmek kime ve neye fayada sağlar? Hergün oluk oluk akan kan var ve bunun sorumlusu Baas rejimi ve yöneticileridir. Dahası, aması yok bu işin.

Image
Basiret
09.08.2012 / 12:36

Türkiyenin Suriyedeki kürtlerle ilgili politikasına katılmak mümkün değil diyor yazar! Başbakan R.Tayyip Erdoğan da, Dışişleri Bakanı Davutoğlu da kaç kere ve açıkça söyledi; 'Suriyedeki devrimciler Esad sonrası bir araya gelerek oluşturdukları meclis ve çıkardıkları anayasada nasıl bir yönetim kuracaklarsa (federatif, otonom, üniter vs) hepsi de bizim için meşru ve makbuldür'. <br>Şimdi Baas işbirlikçisi ve PKK uzantısı PYD, bir oldu-bitti ve rejimin göz kırpmasıyla otorite alanı oluşturacak ve baskıyla herkesi buna boyun eğdirecek... Bu kabul edilebilir mi? PYD nin otoritesine karşı olmayı birileri Kürtlere düşmanlık olarak lanse ediyor. Sizi tenzih ediyorum ama buna dikkat edilmelidir.

Yorum Yaz