tatlidede

Tarih Dönekleri Affetmez

Tarih Dönekleri Affetmez

Çapsız insanlar, kendilerini dünyanın merkezi zannederler ve düşüncelerinin kısırlığını görmezler… Şovmenler ise yaptıkları işin neye mal olacağını değil şovlarının kendilerini o an için nereye taşıyacağını düşünürler… Maalesef ülkemiz hala çapsız ve şovmen siyasetçilerin elinde kısır döngüleri yaşıyor… Halk, kendileri gibi asilleri vekil seçmedikçe, vekiller asillere kulak vermedikçe refaha ulaşılmayacaktır…

       Kendilerine adam demekten bilerek ictinap ettiğim kimi siyasetçiler, makam ve mevki merdivenlerini tırmanırlarken kendilerini bir partinin kapısında buluyorlar ve sonra da halkın güvenini toplamış parti liderinin önerisi ile halk tarafından vekil atanıyorlar… Sonra umduğunu bulamayanlar, emzikleri geri alınanlar bir bakıyorsunuz halkın vekâleti ile geldikleri vekillik koltuğunu bırakmadan partiden ayrılıyorlar…

       Bunlara siz hain, düzenbaz, üçkâğıtçı, kalleş, utanmaz deseniz, haksız mı olacaksınız? Bence haksız sayılmazsınız… Çünkü bu insanlar istifa ettikleri A partisinden değil de B partisinden seçimlere girselerdi milletvekili değil muhtar dahi olmazlardı… Ama gel gör ki asaletin düşmanı hep ihanet olmuştur… Asalet, hainlerin giyemedikleri şeref elbisesidir…

      Tayyip Erdoğan sayesinde bir yerlere gelen Hakan Şükür, İdris Naim Şahin, Erdoğan Bayraktar, Ertuğrul Günay, Abdullatif Şener, Erkan Mumcu vs. bakan ve vekillerin partiden ayrılıp milletvekilliğinden ayrılmamaları ne kadar dürüst(!) olduklarının kanıtıdır değil mi? Bu Ülkede bakanlık yapacaksın sonra da bakanlıktan alınınca partiyi eleştirmeye, kınamaya, hakaret etmeye başlayacaksın olacak şey mi? Olur, vekili olduğu halkın taşıdığı asaleti taşımayanlar yemek yediği kaba tükürmeyi asaletten sayarlar…

          İki gündür sosyal medyada tüm Türkiye’ye, özellikle de yargıya seslenen ve iğrenç sözleri paralel şakşakçılar tarafından alkışlanan bir şovmeni izliyorum… Bu şovmen yanlışlıkla siyasetçi olan İdris Naim Şahin’den başkası değil… Yine kendisine şov yapacak bir malzeme bulmuştu… Bilirsiniz şovmenlik zor bir meslek ve bunun için “her kılığa girebilme” yeteneği önemlidir… Bu yetenek hayvanlar içinde en çok Bukalemunlarda bulunurmuş… Helal olsun bu yetenek İdris Naim Şahin’de fazlası ile mevcutmuş…

         İçişleri bakanlığı döneminde arı kovanına çomak sokan, milliyetçi duyguları harekete geçiren, skandal sözlere imza atan, kışkırtıcı dilini kılıç gibi kullanan ve her hareketi ile barış sürecine zarar veren İdris Naim Şahin’i izlediğimde yüzünde İçişleri bakanlığından alınmış olmanın kinini taşıdığını gördüm… Konuşmalarında ve duruşunda paralelcilerin ihanet şebekesine bağlılıktaki samimiyetlerini göremedim… Şovmenliğin gereğiymiş meğer…

        Erdoğan’ın onu içişleri bakanlığından azletmesini ve yerine Güneydoğulu, Mardinli Muammer Güler’i atamasını milliyetçiliğe sıkı sıkıya bağlı bir İdris Naim Şahin neden kabullensin ki… Bu ona bir hakaret gibi gelmiştir… Nitekim de öyle oldu… Nerden mi biliyorum? Paralelcilerin gücüne inanıp, Ak Partiden ayrıldıktan sonra aleyhte düşmesinden biliyorum…

         Bunlar Ak Partiden istifa ederek paralelcilerin ellerini güçlendirmek istediler… Şeytanların kendilerine va’dettiklerine kandılar… Zamanlama önemli bir taş ile iki kuş vuracaklardı, hem paralelcilerin ellerinde bulunan kasetlerinin yayınlanmasından kurtulacaklar hem de makamdan alaşağı edilmenin adavetini güdeceklerdi… Erdoğan Bayraktar, Ertuğrul Günay’da böyle yapmadı mı? Cumhurbaşkanlığı için önerilmediğinde Ak Parti ile yollarını ayıran Abdullatif Şener bunların ilk örneği değil miydi?

          Şovmenimizin İçişleri Bakanlığından azledilmesi tesadüf değildi zaten… Ülkeyi resmen iç savaşa sürüklüyordu… Her konuşması skandal oluyordu… Şov üstüne şov yapıyordu… Politikası MHP’ye uyuyordu… Ak Partinin doğulu milletvekilleri ile arası hep bozuktu… Uyarıları dinlemiyor, başına buyruk hareket ediyordu… Sanki kiralanmış, programlanmış gibiydi… Ve sonunda ülke güvenliğini tehdit eden bu şahıs şükür azledilmişti…

         İdris Naim Şahin, paralel yapı ile birlik oldu… Muammer Güler’in İçişleri Bakanı olduğu dönemde, oğluna yapılan operasyonda onun da parmağı olabilir ve bu kuvvetle muhtemeldir… Bu iddianın peşine düşülürse gerçekler gün yüzüne çıkacaktır…

          İdris Naim Şahin,geçen gün ekranlarda paralel yapının içeriye alınan birkaç polisi için kahraman nitelemesinde bulunuyordu…Bu anakuzusu polislerin PKK, KCK, Hizbullah, Tevhid ve Selam Örgütü gibi adam öldürenlere karşı mücadele verdiklerini söylüyordu… Şimdi her lafı gaf olan gaflet adamına sormak gerekmiyor mu? Tevhid ve Selam Örgütü diye bir örgüt mü varmış ki adam kesmiş olsunlar? “Bu dava; koş İsmail koş, kaç İsmail kaç davasıdır” diyen Naim Şahin’e halk; “Coş İdris Şahin coş kim tutar seni(!)” diyor…

         İdris Naim Şahin ve diğerleri! Siz ne masum ne temiz insanlarmışsınız… Siz o kadar temiz ve iyisiniz ki yıllarca Ak Parti de bakanlık vekillik yaparsınız sonra da bakanlıktan düşünce yanlışlıkları görür kınamaya başlarsınız… Gerçekten siz çok dürüstmüşsünüz(!)

          Siz mi çok uyanıksınız biz mi çok safız anlamadım ama bildiğim bir şey var; bu halk artık sizinle, söylediklerinizle alay ediyor… Hatta siz Tv’lere çıktığınızda mideleri bulanıyor… Hadi siz paralel ağa bağlanın, bir daha seçilin bakalım… Unutmayın bu halk herkesi affeder ama Oy’a ihanet edenleri affetmez…

           Hz. Ömer arkasında saf bağlayanlara güvendiği için hançerlenmişti, namaza duranlardan kötülük gelmez zannetmişti ve bunun bedelini canıyla ödemişti… İyi niyetin kurbanı olarak şahadet şerbetini içmişti… Şükür Erdoğan ucuz atlattı, iyi niyetinin kurbanı olmadı… Tarih yeniden vuku bulmadı…

         Döneklik, kaypaklık defterine dünya kuruldu kurulalı her dönemde başka başka isimler ekleniyor ve döneklere şeref madalyası olarak tarihi okuyanların lanetleri takılıyor… Döneklere, kaypaklara lanet olsun…

29. 07. 2014

Yorum Yaz