tatlidede

Terör Örgütlerinin Sonu - İlker Başbuğ Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Terör Örgütlerinin Sonu kimin eseri? Terör Örgütlerinin Sonu kitabının yazarı kimdir? Terör Örgütlerinin Sonu konusu ve anafikri nedir? Terör Örgütlerinin Sonu kitabı ne anlatıyor? Terör Örgütlerinin Sonu PDF indirme linki var mı? Terör Örgütlerinin Sonu kitabının yazarı İlker Başbuğ kimdir? İşte Terör Örgütlerinin Sonu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 13.08.2022 17:00
Terör Örgütlerinin Sonu - İlker Başbuğ Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İlker Başbuğ

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751414465

Sayfa Sayısı: 232

Terör Örgütlerinin Sonu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Terör örgütlerinin de bir sonu vardır. Terör eylemlerinin geri tepen sonuçlar doğurabileceği bilinen bir gerçek... Ülke yönetimlerinin, uygulayacakları terörle mücadele stratejisini, terör örgütlerinin nasıl sonlandırılabileceği, bir başka deyişle nasıl marjinalize edilebileceği üzerine kurmaları yararlı olacaktır.

Her ulusun tarihinde elbette yaşanılan acı ve tatlı olaylar bulunabilir. Geçmişte yaşanılan acıları bugünlere taşımak toplumun ihtiyaç duyduğu huzur ve barışın korunmasına katkı sağlamaz. Etnik farklılıkların olduğu ülkelerde, bu farklılıkların derinleşmesine neden olabilecek söz, tutum ve davranışlardan da kaçınılması gerekir. Aksi takdirde, ortaya çıkacak gelişmelerin kontrolü ve yönetilmesi zorlaşabilir.

Terör Örgütlerinin Sonu Alıntıları - Sözleri

  • Cronin'in analizine göre, 450 terörist örgütten sadece 20'si tam hedeflerine ulaşmıştır. Bu sadece %4,4'ünün başarılı olduğunu göstermektedir.
  • Terör örgütlerinin varlıklarını uzun süre sürdürecekleri düşünülür, fakat hepsinin bir sonu vardır. Sondan kastedilen, terör örgütünün son elemanına kadar etkisiz hale getirilmesi değildir. Kastedilen, terör örgütünün en azından marjinalize edilmesi, terörün ülkenin gündeminden düşmesidir.
  • Medyanın bu konuda iki genel sorumluluğu vardır; Birincisi kamuoyunu bilgilendirmektir. Medya demokratik ülkelerde, kamuoyunun "bilme hakkı"nı garanti eden bir kuruluştur. Bu bir kamu görevidir. İkincisi ise yine bir kamu görevidir. Bu görev ise topluma karşı olan sorumluluktur. Bu sorumluluk, medyanın toplumun moralini bozmasına, karamsarlık içine girmesine, korku, endişe ve güvensizlik duymasına neden olmamasıdır. Buna bazıları "toplumun bilmeme hakkı" diyor. Medyanın işi zordur. Bilme hakkı ile bilmeme hakkı arasında uygun dengenin sağlanması hiç de kolay değildir.
  • Terör örgütleri mücadele ettikleri devletin etkili şekilde terörle mücadele hareketini yürüttüğü durumlarda komşu ülkelerde sağlanacak güvenli bölgelere ihtiyaç duymaktadır. Güvenli bölgelere ilişkin olarak bir terör uzmanı şunları söylüyor: "İkinci Dünya Harbi'nden itibaren yaşanılan isyanların başarılı ve başarısız olması tamamen dışarıda, güvenli bir bölgenin olup olmamasına bağlıdır."
  • Etkisiz hale getirilen teröristlerin yaş durumu incelendiğinde ortalama olarak, örgüte katılım yaşının 19, örgütte kalma süresinin 7 yıl, ölüm yaşının ise 26 olduğu görülmektedir.
  • Toplumu terörle mücadelenin süresi hakkında yanlış beklentiler içine sokacak söylem ve ifadelerden kaçınılmalıdır. Terörle mücadele karmaşık bir süreçtir. 1967 Arap-İsrail Savaşı'nda altı günde zafer kazanan İsrail Silahlı Kuvvetleri, 2007'de birkaç bin kişiden oluşan Hizbullah örgütünü Lübnan'da etkisiz hale getirememiştir.
  • Teröristlerde ruhsal bir bölünme de söz konusudur. Bölünme duygusu, teröriste insanlık dışı eylemler yaptırır, aynı zamanda kendisini, normal bir kişi olarak görmesini sağlar. Bunlar için suçlanacak bir düşmana ihtiyaç vardır. "Bizim sorunlarımızın nedeni biz değil, onlardır." görüşü onlar için doyurucu bir psikolojik açıklamadır.
  • Terörle mücadelede kesin ifadeler kullanılması uygun değildir. Terörün kökünü kazıyacağız gibi ifadeler oldukça iddialı olur. Bu açıdan birçok kişinin kabul ettiği, terörle mücadelede ana hedef; terör eylemlerini, terörizmi, ülkenin gündemini etkilemeyecek bir seviyeye indirmektir.
  • Teröristlerin bir bölümü teslim olmayı, kimliğini ve hedeflerini kaybetme olarak görür. Bu duygu bazen, fiziksel ölüm tercihine yol açabilir. Teslim olma onlar için, psikolojik ölümdür.
  • Devletler, uluslararası hukuka ve yasalara uymak zorundadır. Teröristler ise böyle kısıtlamalarla karşı karşıya değildir. Bu, terörle mücadeleyi elbette zorlaştırmaktadır.

Terör Örgütlerinin Sonu İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Eski genelkurmay başkanımız İlker Başbuğ, kendini ulusalcı olarak nitelendiren, Atatürkçü bir subay. Hem hayatında sürdürdüğü terörle mücadele tecrübeleri, hem de bir entelektüel olarak yaptığı terör araştırmalarının neticesinde, kendince bir sentez yaratarak terörle mücadeleye karşı bir eser bırakmış. Kitap hem dünyadaki terör örgütlerini hem de Türkiye’de faaliyet gösteren Asala ve Pkk gibi örgütlerin detaylarını da anlatıyor. Kitabın ismi “Terör Örgütlerinin Sonu” olsa da, Osmanlı’daki durum, Türkiye’nin kuruluşu gibi ögeler de kitap içinde anlatılıyor. Bunlar Pkk ve amaçlarına dair okuyucuya birer giriş olarak yazılmış, ancak kitabın genel mesajı göz önüne alınırsa çok spesifik kalıyor ve konudan saptırıyor. İlker Başbuğ neticede bir yazar değil, askerdir. Kitabı içinde de çeşitli tekrarlar, konudan hafif sapmalar mevcut. Yine de dikkatli okuyucular kitabın içinden çok faydalı bilgiler çıkarabilir. Terör örgütlerinin nasıl ortadan kalkacağı konusunda İlker Başbuğ, son adamın öldürülmesi çözümünü çoğunlukla hayal olarak görüyor. Kitaba göre terör örgütlerinin sonunu getirmek, çoğunlukla eylemlerini halkın gündeminde olmayacak şekilde azaltmak ve basitleştirmekle mümkün. “Terör örgütlerinin varlıklarını uzun süre sürdürecekleri düşünülür, fakat hepsinin bir sonu vardır. Sondan kastedilen, terör örgütünün son elemanına kadar etkisiz hale getirilmesi değildir. Kastedilen, terör örgütünün en azından marjinalize edilmesi, terörün ülkenin gündeminden düşmesidir.” Örgütlerin başta belirledikleri net hedeflere ulaşma oranının çok düşük olduğunu görüyoruz. “Cronin'in analizine göre, 450 terörist örgütten sadece 20'si tam hedeflerine ulaşmıştır. Bu sadece %4,4'ünün başarılı olduğunu göstermektedir.” Terör örgütlerinin en önemli silahlarından birinin dış destek ve dış lojistik olduğundan bahsediyor. “Terör örgütlerine sağlanan dış destek dört bölüme ayrılır. Bunlar moral desteği, politik destek, malzeme desteği ve güvenli bölge desteğidir.” Buna göre bir örgütün, faaliyet gösterdiği ülkenin dışında bir bölgeye, alana hâkim olması, başarısının en önemli sebeplerinden biri. Türkiye’de faaliyet gösteren Pkk’nın Irak’ta kamplarının olması buna örnek olarak gösterilebilir. Pkk, büyük darbeler yediği zaman Irak’a çekiliyor, tek taraflı ateşkes ilan ediyor ve gücünü toparlayınca tekrar Türkiye’ye saldırıyor. Eğer gidebileceği bir yurt dışı bölgesi olmasaydı, Pkk’nın çok daha önceden çökertileceği düşünülebilir. İlker Başbuğ bir teröristin psikolojisini de açıklamaya çalışıyor: “Teröristi motive eden hususların başında mağdurluk ve eziklik duygusu gelir. Burada önemli olan husus, mağdurlukla ilgili travmanın halen hayatta olan kişilerle yaşanmasının da koşul olmamasıdır. Atalarının yaşadığı mağduriyet kuşaktan kuşağa anlatılarak, mağduriyet psikolojisi yaratılabilir.” “Teröristlerde ruhsal bir bölünme de söz konusudur. Bölünme duygusu, teröriste insanlık dışı eylemler yaptırır, aynı zamanda kendisini, normal bir kişi olarak görmesini sağlar. Bunlar için suçlanacak bir düşmana ihtiyaç vardır. "Bizim sorunlarımızın nedeni biz değil, onlardır." görüşü onlar için doyurucu bir psikolojik açıklamadır.” “Teröristlerin bir bölümü teslim olmayı, kimliğini ve hedeflerini kaybetme olarak görür. Bu duygu bazen, fiziksel ölüm tercihine yol açabilir. Teslim olma onlar için, psikolojik ölümdür.” Türkiye özelinde çeşitli örnekler de veriliyor. Özellikle Pkk konusunda, nasıl kurulduğunu, ilk eylemlerini, yaşadığı süreçleri anlatıyor. Pkk’nın birkaç defa çözülmenin eşiğine geldiğini ama bu fırsatların doğru kullanılmadığını söylüyor. Özellikle örgüt liderinin yakalanmasından sonra büyük bir fırsatın tepildiğini anlatıyor. Pkk’ya katılımın batıda yetişmiş ikinci nesil Kürtlerde son derece düşük olduğu görülüyor. “Türkiye doğumlu katılımlara bakılınca %17 ile Diyarbakır, %12 ile Mardin ve %9 ile Hakkari doğumlular öne çıkıyor. İstanbul doğumlularda bu oran %3. İstanbul doğumlularda yüzdenin düşüklüğü, İstanbul'da ikinci kuşak olarak doğanların örgüte katılımlarının düşük olduğunu gösteriyor.” Örgütte ortalama yaşamın 7 yıl olduğunu görüyoruz. Tabii ki bu ömür çatışmalara katılmayan, yönetici kadrosu için geçerli olmuyor. “Etkisiz hale getirilen teröristlerin yaş durumu incelendiğinde ortalama olarak, örgüte katılım yaşının 19, örgütte kalma süresinin 7 yıl, ölüm yaşının ise 26 olduğu görülmektedir.” İlker Başbuğ, bir terör örgütünü bitirmek için vicdanlarda ve kalplerde yer edinmek gerektiğini anlatıyor. Özellikle hedef bölgenin ya da hedef milletin kendini aşağılanmış hissetmemesi, herkesle eşit şartlarda olması en önemli stratejiler. Operasyonlarda suçlu ile masumun iyi ayrılmasının, insan haklarına aykırı faaliyetlere girilmemesinin, terör örgütünün elini zayıflattığını anlatıyor. (Ediz)

Terör Örgütlerinin Sonu PDF indirme linki var mı?

İlker Başbuğ - Terör Örgütlerinin Sonu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Terör Örgütlerinin Sonu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İlker Başbuğ Kimdir?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 26. Genelkurmay Başkanı. Görevini 30 Ağustos 2008 tarihinde, 25. Genelkurmay Başkanı Mehmet Yaşar Büyükanıt’tan devralmış olan Başbuğ, TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, TSK Üstün Hizmet Madalyası ve TSK Şeref Madalyası sahibidir. Başbuğ 9 Ağustos 2010 tarihinde yapılan Y.A.Ş. sonrasında görevini 27. Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'e bırakmıştır.

Mehmet İlker Başbuğ, 29 Nisan 1943 tarihinde Afyonkarahisar’da doğmuştur. Balkan Savaşı'ndan sonra Makedonya'nın Manastır şehrinden Türkiye Karaman’a göç eden ailesi daha sonra Afyonkarahisar’a yerleşmiştir. İlkokulu Afyon 27 Ağustos İlkokulu'nda, ortaokulu Afyon Lisesi’nin orta kısmında okuduktan sonra Kuleli Askeri Lisesi’ne gitmiştir. 1962 yılında Kara Harp Okulu’ndan mezun olan Başbuğ, 1963 yılında Piyade Okulu’nu başarıyla bitirdi. 1963-1971 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı birimlerde görev alan Başbuğ, 1973 yılında Kara Harp Akademisi’ni bitirerek kurmay subay ünvanı aldı.

Kara Harp Akademisi’nden mezun olmasının ardından Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığında Karargâh Subaylığı, Kara Harp Akademisi Öğretim Üyeliği, Belçika / Brüksel'de NATO Uluslararası Askerî Karargâhında Cari İstihbarat Plan Subaylığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Plan ve Prensipler Başkanlığı Savunma Araştırma Şube Müdürlüğü ve 51'inci Piyade Tümeni 247'nci Piyade Alay Komutanlığı görevlerini yürüten Başbuğ, ayrıca İngiltere Kara Harp Akademisi ve NATO Savunma Koleji’ndeki eğitimlerini de başarıyla tamamladı.

1989 yılında Tuğgeneral rütbesine terfi ettirilen Başbuğ, 1993 yılında ise Tümgeneral’liğe terfi ettirildi. Tümgeneral olarak Belçika’da, Milli Askeri Temsil Heyeti Başkanı olarak görev yapmasının ardından 1997 yılında Korgeneralliğe terfi ettirilen Başbuğ, Korgeneral olarak görev yaptığı sırada 2. Kolordu Komutanlığı ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Başyardımcılığı görevlerinde bulundu.

2002 yılında Orgeneral rütbesine terfi eden İlker Başbuğ, 30 Ağustos 2008 tarihinde, Mehmet Yaşar Büyükanıt’dan Genel Kurmay Başkanlığı görevini devralarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı ünvanını aldı.

TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, TSK Üstün Hizmet Madalyası ve TSK Şeref Madalyası sahibi olan Orgeneral İlker Başbuğ, Sevil Başbuğ ile evlidir ve çiftin iki çocuğu bulunmaktadır.

Başbuğ 9 Ağustos 2010 tarihinde yapılan Y.A.Ş. sonrasında görevini 27. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner'e bırakmıştır.

İlker Başbuğ, Emekliliğinde kitap yazmaya başladı.

6 Ocak 2012 tarihinde “silahlı terör örgütü yöneticiliği ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamalarından tutuklandı. 5 Ağustos 2013 tarihinde Mahkemenin karar duruşması yapılarak kararın açıklanması bekleniyor.

Yazdığı Kitaplar :

2011 - Terör Örgütlerinin Sonu

2012 - 20. Yüzyılın En Büyük Lideri: Mustafa Kemal

2012 - 20. Yüzyılın En Büyük Lideri: Atatür

İlker Başbuğ Kitapları - Eserleri

  • Suçlamalara Karşı Gerçekler
  • Nasıl Bir Türkiye
  • Osmanlı’dan Cumhuriyete Güç Odaklarının Mücadelesi
  • Ergenekon'dan Çıkış
  • 20. Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal
  • 15 Temmuz Öncesi ve Sonrası
  • Sorunlarla Yüzleşmek
  • Unutulan Ada Kıbrıs
  • 20. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk
  • Türkiye Cumhuriyeti'nde Güç Odaklarının Mücadelesi
  • Terör Örgütlerinin Sonu
  • Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler
  • Türkiye Cumhuriyeti’nde Güç Odaklarının Mücadelesi
  • Mustafa Kemal Atatürk (2 Cilt)
  • Güç Odaklarının Mücadelesi

İlker Başbuğ Alıntıları - Sözleri

  • Ermeni ihtilalcilerin amaçları diğer milliyetçi ihtilalcilerinkinden çok farklıydı. İtalya'da yaşayan insanlar İtalyan idi ve İtalyan devrimcileri çoğunluğun yönettiği bir devlet istiyorlardı. Polonyalı milliyetçiler, Rus bir azınlık tarafından yönetilen ve bastırılmış bir çoğunluk olan Polonyalılar için bir devlet oluşturmak istiyorlardı. Aynı şey tüm dünyada geçerliydi, yöntemleri her ne olursa olsun, iyi ya da kötü, milliyetçiler en azından çoğunluğun kendini yönetebileceği bir devlet için savaştılar. Ermeni milliyetçileri için bu böyle değildi. Ermeni isyancıları, kendilerinin nüfusun %20'sinden daha az bir kısmını oluşturdukları bir toprağı ele geçirmek için savaştılar. Altı vilayet dedikleri bölgede, Müslümanlar Ermenilerin dört katı fazlaydı. Polonyalılar, İtalyanlar, Özbekler, Güney Afrikalılar, Cezayirliler ya da İrlandalıların aksine, Ermeniler imparatorluk tarafından yönetilen büyük bir çoğunluk değildiler. Çoğunluğu yenerek topraklarını ele geçirmek isteyen küçük bir gruptular. Ülkelerinin düşmanlarından yardım alan küçük bir gruptular; çünkü dışarıdan yardım almadan Müslüman çoğunluğu yenmeleri imkânsızdı. Eğer başarılı olsalardı, Ermeni milliyetçileri ne yapacaktı? Balkanlar'daki Türklerin acı kaderini örnek vererek gösteriyor tarih bunu bize. Bir Ermenistan kurmanın tek yolu çoğunluğu sürmek ya da öldürmekti. İhtilalciler Müslümanları saf dışı etmediği sürece, Anadolu'da bir Ermeni devleti kurulamazdı. Osmanlıların Ermeni isyancılara verdiği karşılık her düşünüldüğünde, bu gerçek hatırlanmalı. Osmanlılar sadece iktidarlarını savunmuyorlardı. Çoğunluğun yönetimini reddedenlere karşı çoğunluk olan halkı savunuyorlardı. Dahası, isyancılar başarıya ulaştıkları takdirde isyancıların öldüreceği ya da yurtlarından süreceği insanları savunuyorlardı. (Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler)
  • Mustafa Kemal Atatürk'e göre; lider, ülkesinin ve ulusunun şerefi ve kurtuluşu için çalışandır. Kendilerini ilahlaştırmak için çalışanlar lider olamaz. Kamu hizmetinin en yüce şekli, bencil olmayan çabadır. (20. Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal)
  • İyi durum da olmayan ülke yönetimi için tek çıkış yolu vardır. O da meşruti idarededir. Bunu sağlayacak tek güç de ordudur. (15 Temmuz Öncesi ve Sonrası)
  • Diplomaside yapılan hatanın daha sonra düzeltilebilmesi hemen hemen imkânsızdır. (Unutulan Ada Kıbrıs)
  • Türkler ve Ermeniler arasında oluşan gerginliğin rasyonel sebeplerini aramak daha uygun olacaktır. Türklerin Ermenilere karşı savaşmalarının gerçek nedeni kolayca açıklanabilir ve tamamen rasyoneldir. Türkler kendilerini savunuyorlardı.* * Justin McCarthy, "Kim başlattı?", 24 Nisan 2002 tarihinde İstanbul'da yaptığı konuşma. (Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler)
  • "Türkiye'de seçimler yapılacak olursa, CHP bu seçimleri kazanabilecektir." –cia başkanı alen dulles / 28 nisan 1960 (Türkiye Cumhuriyeti’nde Güç Odaklarının Mücadelesi)
  • McCarthy'nin dediği gibi "Bir taraf ölülerini sayarken diğer tarafın kendi ölülerinden bihaber olması" olaylara soykırım görüntüsü veriyor. (Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler)
  • Okuduğunu, gördüğünü, isittigini sorgulayan insandan korkmayın. Onlardan zarar gelmez. (Nasıl Bir Türkiye)
  • Biz teslim etmezsek, kendimize olan saygımızı alamazlar. (Ergenekon'dan Çıkış)
  • Hunlar bu topluluklar içinde yer alan ve günümüze kadar taninan bir halktır. (Osmanlı’dan Cumhuriyete Güç Odaklarının Mücadelesi)
  • Cemaatlerin oluşumunda ekonomik çıkarlar var. Din bu amaç için bir araç olarak kullanılıyor. Bu olay sonra eğitim, daha sonra da siyaset alanına sıçrıyor. (Ergenekon'dan Çıkış)
  • Fırtınalı denizde gemisini en az hasarla karaya yanaştıran kaptanların tarihi başka, gemisini terk edenlerin tarihi başka yazılır. (Suçlamalara Karşı Gerçekler)
  • Toplumu terörle mücadelenin süresi hakkında yanlış beklentiler içine sokacak söylem ve ifadelerden kaçınılmalıdır. Terörle mücadele karmaşık bir süreçtir. 1967 Arap-İsrail Savaşı'nda altı günde zafer kazanan İsrail Silahlı Kuvvetleri, 2007'de birkaç bin kişiden oluşan Hizbullah örgütünü Lübnan'da etkisiz hale getirememiştir. (Terör Örgütlerinin Sonu)
  • Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler , dervişler , müritler , meczuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat , medeniyet tarikatıdır. Medeniyetin emir ve taleplerini yapmak , insan olmak İçin kâfidir. (15 Temmuz Öncesi ve Sonrası)
  • Etkisiz hale getirilen teröristlerin yaş durumu incelendiğinde ortalama olarak, örgüte katılım yaşının 19, örgütte kalma süresinin 7 yıl, ölüm yaşının ise 26 olduğu görülmektedir. (Terör Örgütlerinin Sonu)
  • Uluslararası alanda ciddi bir konuda adım atmadan önce her şeyi çok detaylı ve iyi şekilde değerlendirmek zorundasınız. Hesapsız olarak atılan adımlardan geriye çekilme o ülkeye çok büyük zararlar da verebilir. Dış politikaya; sağduyulu, gerçekçi ve ideolojik görüşlerden arındırılmış şekilde yaklaşılmalıdır. (Unutulan Ada Kıbrıs)
  • Mustafa Kemal 1922'de eğitim ve öğretime ilişkin şunları da not defterine yazmıştır: "Milleti kurtarmak isteyen her vatansever için milli onur ve fedakarlık başlıca özelliklerdir. Fakat bunlar yeterli değildir. Bir milleti kurtarmak için iyi niyet de yeterli değildir. Aynı zamanda ilim ve eğitim lazımdır. Düşmanı mağlup eden ordularımızın sevk ve idaresinde fenni bilim ve ilmi kurallar rehberimiz olmuştur. Bir milletin geleceğini elde etmesi ve idare etmesi için de eğitim bilimi lazımdır. Eğitim biliminin faaliyet merkezi: Mekteptir. Milletin siyasi ve toplumsal hayatında, düşünce yapısında; her türlü dış etkiye koyabilmesi için ilmi ve fenni bilimi rehber kabul edeceğiz." (Sorunlarla Yüzleşmek)
  • Sıkıştığımız zaman bizim başvuracağımız tek rehber vardır, o da Mustafa Kemal Atatürk'tür. (Sorunlarla Yüzleşmek)
  • Başarı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin harekata katılan bütün personeline ve özellikle bu harekatta şehit düşen, 498 ölümsüz kahramana aittir. (Unutulan Ada Kıbrıs)
  • Bu nedenle, Malta Yargılaması tarihi bir gerçektir. Bu yargılamada, Malta'da o günün deyimiyle “Ermeni Kırımı” bugünün deyimiyle ise “soykırım” iddiasıyla yargılanan Türkler yargı önünde aklanmışlardır. Suçsuz bulunmuşlardır. Malta kararı, Osmanlı devletinin ve İttihatçı liderlerin “soykırım” suçunu işlemediklerini ortaya koyan tarihi bir yargı kararıdır. Bu kararın, uluslararası meşruiyetini kimse sorgulayamaz. Savcılıkların, “suçsuzluk” anlamı taşıyan “kovuşturmaya yer olmadığı”, ya da “takipsizlik” kararı da yargı sürecinin bir parçasıdır. 1919-1921 Malta Yargılaması, yargısal olarak “bir soykırım soruşturması”dır. Bu açıdan çok önemli bir olaydır. Bu gerçeği hiçbir şey ortadan kaldıramaz. Son söz; 1915 Tehcir olayı; Malta'da yargılanmıştır. Kraliyet Savcılığı, soruşturma sonunda verdiği “kovuşturmaya yer olmadığı” veya “takipsizlik” kararı ile Tehcir olayında kovuşturma açılmasını gerektirecek, herhangi bir “suç unsuruna” veya “deliline” ulaşamamıştır. Bu, bir şekilde “suçsuzluk” anlamına gelmektedir. (Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler)

Yorum Yaz