tatlidede

TOPLUMLARIN HELAKININ SEBEBİ- 2

TOPLUMLARIN HELAKININ SEBEBİ- 2

Sorumlu olduğumuz ‘Sözümüze sadık kalmak’ alanı ikiye ayrılabilir: Allah’a verdiğimiz sözler ve hemcinslerimize verdiğimiz sözler. Bununla beraber bu sözlerimizi yerine getirdiğimiz takdirde nelerle karşılaşacağımız konusudur. Sadık kaldığımızda veya caydığımızda Allah’ın bu sadakatimizin karşılığında verdiği söz/vaad ile caymamız karşılığında bize verdiği söz/ve’îd…

 

“İman edip iyi işler yapanları, içinde ebedî kalmak üzere,  zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah’ın vaadi gerçektir. Allah’tan daha doğru sözlü olan kimdir? 4/122”

 

Allah’ın bizlere verdiğini ve söz konusu ettiğimiz söz(leri) de iki ana başlıkta toplanabilir: 

a-Allah’a karşı gelmekten sakınanlara vaat ettiği; “Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır. 3/198” 

b-Allah’a ve hükümlerine baş kaldırıp onların dışında hareket edenler;  “Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder (verdiği sözden cayar) ve O’nun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedî kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır. 4/14” 

 

Sözünde sadık kalanlara verdiği söz ile sözünden cayanlara ne yapacağı konusunda verdiği söz...    

1-Allah, sözünde sadık kalanlara; “Şüphesiz Allah, iman edip iyi işler işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir. Onlar hem sözün hoş olanına (sözün en temizini söylemeye) ulaştırılmışlar, hem de övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna iletilmişlerdir. 22/24-25” Orada “… Koyu (tatlı) bir gölgede onlar için tertemiz eşler vardır ve” onlar oraya “… Ebediyen kalmak üzere gireceklerdir. 4/57” “İşte bu (hükümler) Allah’ın koyduğu sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. İşte bu büyük başarıdır. 4/14” “Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız. 4/31” “Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler vaadetti. Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır. 9/72” bunu vaad etmiştir…

2-Allah, sözünden cayanlara va’di de; “Onlar (Fasıklar), Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah’ın korunmasını emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşerî ve ahlâkî bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. 2/27” “Allah, erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşini vaadetti. O, onlara yeter. Allah, onlara lânet etmiştir. Onlar için sürekli bir azap vardır. 9/68” budur…

 

Ve unutmayın ki , “Muhakkak ki Allah vaadinden (sözünden) dönmez. 3/9; 2/80” “Ve Allah'tan daha doğru sözlü kim vardır? 4/87” Şöyle ki; “Cennetlikler cehennemliklere, “Rabbimizin bize vaad ettiğini biz gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenirler. Onlar, ‘Evet’ derler. O zaman aralarında bir duyurucu, ‘Allah’ın lâneti zalimlere!’ diye seslenir. 7/44”

Bizim Allah’a verdiğimiz söz(ler). ‘Lailahe illellah Muhamed resullüllah’, yani; "Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed O’nun elçisidir." sözü ile başlar… Bu, tarafımızdan Allah’a verilmiş sözlerden bir sözdür. Bu söz, aynı zamanda Allah’a verilen ilk sözdür. Zira bu söz ile sorumluluk dairesine girilir… İşte, bu sözün bize yüklediği bazı sorumluluklar vardır. Bu sorumlulukları yerine getirdiğimizde; sözümüzü de yerine getirmiş sayılırız.

 

‘La ilahe’ derken Allah dışında her şeye dur demek… Allah dışında her şeyi yok saymak ve O’nun dışında her şeyi geçersiz kılmak. Yalnız O’nu ve hükümlerini bağlayıcı ve amir kılmak demek olduğunu bilip bu şekilde inanıp bu inancı hayatımızda eyleme dönüştürdüğümüzde; ‘İllellah’ demeliyiz… Biz bu gerçeği şuradan anlıyoruz: “Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! 7/3” 

İman etmek için kimseden izin alamaya gerek de yok, kimin ne diyeceğini hesaba katmak da. Musa’ya (a.s) iman eden sihirbazlara; “Firavun, ‘Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha! “Mutlaka sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da (ibret olsun diye) sizin tümünüzü elbette asacağım.’ dedi. 7/123-124” Onların Firavun’a verdikleri cevap, firavunun kulaklarında patlama yarattığı kadar günümüz müslümanlarına da net bir şekilde fısıldamaktadır: “Dediler ki: ‘Biz mutlaka Rabbimize döneceğiz. Sen sırf, Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde iman ettiğimiz için bize hınç duyuyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al.’ 7/126-127” Onlar, ölmek pahasına ne peygamberlerine ne de Allah’a verdikleri sözden caymadılar. 

Allah, “Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin. Bile bile kendi (aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin. 8/27” demek suretiyle bizlerin de, Allah’a ve peygamberimize ve hatta birbirimize verdiğimiz sözlerden caymamamızı emretmektedir.

Biz, iman ederek; Allah’a, yasakladıklarından uzak kalacağımızın, O’nun arzu ettiği tarzın dışında hareket ettiğimizde ise; “Kim kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır. 4/123” hitabının gerektirdiği gibi bir hayat yaşayacağımızın sözünü de vermişiz. 

 “Allah’a verdiği sözde sadık olmayanlardan başkasına/hemcinsine verdiği sözde vefalı olması beklenebilir mi? 

 

Sözünden dönmek, nifak alametlerinden sayılırken en başta Allah’a verdiği sözden cayan, geri dönen, işte bu, bu konunun yani ahde vefanın ilk sırasında işlenmelidir. Zaten Allah’a verdiği sözde sadık olanlar, başkalarına verdiği sözden de cayamaz…  

 

Allah’a verilen söz; ‘Kalu Bela’dan’ “Evet, sen bizim rabbimizsin” kabulünün getirdiği sorumluluklar mucibince yaşamaktır. Allah’ın bize verdiği söz ise; “Altından nehirler akan cennetlerde cemalini göstermesidir.” Allah, verdiği sözden caymaz. “Ve şayet siz (harbe, inkâra) dönerseniz, Biz de döneriz. 8/19” tuzağına düşmediğimiz müddetçe…

“Şüphesiz siz, içinizden cumartesi (günündeki avlanma)yasağını çiğneyenleri bilirsiniz. Biz onlara, ‘Aşağılık maymunlar olun’ demiştik. 2/65”

 

Rahman’ın, bizleri öldükten sonraki yaşamımızda şerefli bir dirilmeyi haber veren; “Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. 9/111” hitabı gereğince unutulmuş veya terk edilmiş bir halde kenara bırakılan sorumluluğumuzu, verdiğimiz sözleri ve yaptığımız antlaşmaları yerine getirme şuuruyla diriltmeyi nasip etmesi dileğiyle…

 

Yorumlar

Image
melle
24.07.2015 / 14:14

toplumların helakinin en önemli nedeni kötülüğe engel olmamalarıdır. Kötülüğü desteklediğimiz müddetçe dizlerimizi vurmaya devam edeceğiz. Ahiret hesabını da Allah en iyi şekilde görür. Hoca, kötülüğün defi iyiliğin emrinden evladır. buradan olaya bak. Allah bizi Kötülerle bir arada haşretmesin inş.

Yorum Yaz