tatlidede

Yaşamın Adaleti

Yaşamın Adaleti

Fala inanma falsız da kalma derler ya hani.

Tamam fala inanmayalım, iyi peki.

Madem inanmıyoruz, o zaman niye falsız kalmıyoruz.

Bir umut olması mı?

Duymak istediklerimizin yüzümüze karşı söylenme ihtimali mi?

Yoksa gelecek karşısında aciz olan biz insan evlatlarının, geleceği de kapsayan hayata ve onun sürprizlerine karşı hazır olma halimi?

Hadi falcılığı geçtik, aynı merak astroloji ve rüyaların incelenmesi için de geçerli değil mi?

Varlığımızla vücut bulduğumuz şu dünya adlı gezegende, geleceği bilmek ve kurgulamak arzusu, müthiş bir merak olarak çıkıyor karşımıza.

Yaşama gözlerimizi açtığımız anla başlayan ömür serüveninde insan olan halimiz, tarihten bu yana belirsizlik ve bilinmezlik karşısında ürkmüş, korkmuş ve çaresizlik hissetmiş her nedense.

Geleceği bilememek.

Belirsizliği ortadan kaldıramamak.

Zamanı kavrayamamak ve istikrarsızlığın gizemli dizilişi.

Tüm bunların toplamında bilinmezlik karşısında ürken, korkan ve kendini çaresiz hisseden insanlığın, geleceği tasarımlamaya çalışarak kendini garanti altına alma çabasının bir sonucu olarak, ortaya çıkardığı bilim.

Medeniyetin gelişmesiyle paralel bilimin ışığını yol gösteren bir pusula gibi kullanıp, sebep-sonuç ilişkileri kurma eşliğinde madde üzerinde hakimiyet kurup, bu hakimiyet güçlendikçe de belirsizlik ve bilinmezliğin önüne geçmeye çalışan biz insanlar.

Bilimin gelişimi eşliğinde belirsizlik ve bilinmeyeni azaltarak rahata kavuşarak, geleceği garanti altına alma yolunu; emeklilik, sigorta, kasko, sağlık taramaları gibi medeniyetin ortaya çıkardığı yeni tedbirler sayesinde düzenleyerek huzuru elde etme gayretimiz.

Birçoğumuza yöneltilen gelecekte ne yapacaksın, neler planlıyorsun gibi soruların cevaplarını rahat bir şekilde verip, omuzumuza yüklenen kaygının ağırlığından kurtuluyor gibi gözüksek de…

Beynimizi bir kıskaç gibi sarmaya devam ediyor aslında gelecek sorgusu.

Bilinmezlikle dolu olan gelecek, bir gün sonrasının bile muhasebesini yapamayabiliyor.

Teknolojinin getirmiş olduğu bilinmezi bilinir kılma, geleceği kontrol altına alma, tehlikeyle beraber bilinmezliği ve belirsizliği de aynı oranda artırıyor esasında.

Evet, geleceği öğrenme isteğimizin temel olgusu, yine aynı geleceğe ait olan belirsizlik duygusu ve önünü görememe öngörüsü.

Kahve diplerinde, iskambil kağıtlarında, tarot fallarında ya da astrolojiyle bile olsa geleceği kurgulamaya çalışan kendi türümüz, dünün ışığında bu gününü değerlendirip, hep yarınlara kalmak istiyor.

Yani anlayacağınız…

Biraz da ölümsüzlüğün peşinde koşturuyoruz.

Sanki ölüm, yaşamın adaleti değilmiş gibi.

Yorum Yaz