tatlidede
tatlidede

Yavuz'un Çamurlu Kaftanı - Soner Demirsoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yavuz'un Çamurlu Kaftanı kimin eseri? Yavuz'un Çamurlu Kaftanı kitabının yazarı kimdir? Yavuz'un Çamurlu Kaftanı konusu ve anafikri nedir? Yavuz'un Çamurlu Kaftanı kitabı ne anlatıyor? Yavuz'un Çamurlu Kaftanı PDF indirme linki var mı? Yavuz'un Çamurlu Kaftanı kitabının yazarı Soner Demirsoy kimdir? İşte Yavuz'un Çamurlu Kaftanı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 19.06.2022 09:00
Yavuz'un Çamurlu Kaftanı - Soner Demirsoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Soner Demirsoy

Yayın Evi: Çamlıca Basın Yayın

İSBN: 9786055101503

Sayfa Sayısı: 152

Yavuz'un Çamurlu Kaftanı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sultan Selim Han, Mısır'ın Osmanlı idaresine geçmesinden sonra Kahire'den geri dönüş yoluna geçmişti. Yağmurlu bir havada yolda giderken sohbet etmek üzere Anadolu kazaskeri Kemalpaşazade'yi yanına davet etti. Çeşitli mevzular hakkında konuşurlarken Kemalpaşazade'nin atı birden bir su çukuruna bastı ve padişahın kaftanına çamur sıçradı. Herkes pür dikkat padişahın bu hadise karşısında hiddetleneceğini ve Kemalpaşazade'yi cezalandıracağını beklerken padişah gayet sakin bir şekilde;

"Bir âlimin atının ayağından sıçrayan çamur benim için şereftir. Öldüğüm zaman bu kaftanı böylece sandukamın üstüne koysunlar", diye söyledi ve sırtından çıkartıp vazifelilere teslim etti. Padişah vefat ettiğinde de vasiyeti gereği bu kaftan sandukanın üstüne örtüldü.

Yavuz'un Çamurlu Kaftanı Alıntıları - Sözleri

  • Ahmet Cevdet Paşa "tarih bilmeyen bir devlet adamının pusula okuyamayan Bir kaptan kadar tehlikeli" olduğunu belirterek "her ikisinde de karaya oturmak tehlikesi vardır" demektedir.
  • Aile ocağını muharebe sahasına değişecek askere ihtiyacım yok. İsteyen geri dönsün. #kitapşuuru
  • Asker değil miyim komutanım. Vatana olan borcumu elbette ödeyeceğim. Zaten vatan elden gittikten sonra hayatımın ne önemi kalır ki? #kitapşuuru
  • Bu yirmi mayının seferin talihi üzerindeki etkisi ölçülemez. #kitapşuuru
  • "Besmele ve duadan sonra, Müslümanlar bilin ve uyanık olun, bu tâife-i Şîa ki reisleri Erdebiloğlu Şâh İsmail'dir. Peygamberimiz (s.a.v.)in şerîat ve sünnetini ve dîn-i İslâm ve Kur'ân-ı Kerîm'i tahrif edilmiş kabul ettikleri ve dâhi Allah Teâlâ'nın haram kıldığı günahlara "helâldir" dedikleri ve hafife aldıkları ve Kur'ân-ı Kerîm'i, mushafları ve İslâm kitaplarını tahkir ettikleri ve toplatıp yaktıkları ve ulemâya ve evliyâya ihanet edip, mescitleri yaktıkları ve Şah İsmaili ilah yerine koyup secde ettikleri ve dâhi Hazret-i Ebû Bekir(r.a.)'e ve Hazret-i Ömer(r.a.)'e sövüp hilafetlerini inkâr ettikleri ve dahi Peygamberimizin hanımı Hazret-i Aişe anamıza(r.anha) hakaret ettikleri ve Peygamberimizin şerîatini kaldırmak kastında oldukları ve bunlar gibi şeriata muhalif halleri ve fiilleri bu fakir katında ve bütün ulemâ yanında malum olduğu sebepten biz dâhi şerîatın hükmü ve kitaplarımızın nakli ile fetvâ verdik ki; zikrolunan tâife kâfir ve mülhiddirler ve dahi her kimse ki onlara meyledip onların bâtıl dinlerine razı ve yardımcı olsalar, onlar dâhi kâfir ve mülhiddirler, bunları kırıp cemaatlerini dağıtmak bütün Müslümanlara vâcip ve farzdır. Müslümanlardan ölen şehid ve cennet-i a'lâdadır ve onlardan ölenler hor ve hakir olarak cehennem'in dibindedir." (El-Müftî Hamza el-Fakîr eş-Şehir Bi-Sarı Gürz)
  • Gösterişten hoşlanmayan Yavuz, her türlü israf ve debdebeye karşıydı. Sadeliği sever, "mücevveze" denilen başlık yerine kendi adıyla anılan "selîmî" kavuk giyerdi. Niçin böyle giyindiği sorulduğunda "vezirlerin ve beylerin süslü giyinmeleri, padişahlarına saygıdan ileri gelir. Biz kime şirin görünmek için süslü giyinelim ki? Bizim padişahımız, vücudun dışına değil, içindeki cevhere bakar." diyerek çok veciz bir cevap vermişti.
  • Büyük İslâm alimi İbn-i Kemal Yavuz Sultan Selim Han'ın vefatı üzerine yazdığı mersiyede şöyle demektedir: Az zaman içre çok iş etmiş idi Sayesi olmuş idi âlem-gîr Şems-i asr idi, asırda şemsin Zılli memdûd olur, zamanı kasîr Tâc ü tahtıyla fahr eder beyler Fahr eder anınla tâc ü serîr
  • Türk şiarı kuvvettir. O kuvveti yeniden ihya etmeli.
  • Büyük islam alimi ibn-i kemal paşa yavuz sultan selim han’ın vefatı üzerine yazdığı mersiyesi; Az zaman içre çok iş etmiş idi Sayesi olmuş idi âlem-gîr Şems-i asr idi ,asırda şemsin Zılli memdûd olur,zamanı kasîr Tâc ü tahtıyla fahr eder beyler Fahr ederdi anınla tâc ü serîr...
  • Yavuz,vefat ettiği zaman 50 yaşında idi.sekiz senelik saltanatı müddetince yaptığı işler seksen senelik saltanatta yapılacak kadar büyüktü..osmanlı devleti’nin topraklarını 2,5 mislinden fazla genişletmişti.
  • "Bir çınar için toprak altındaki kökleri ne ise ve bu kökler kurudukça çınar nasıl kurumaya başlarsa bir millet için de tarih odur.Tarihini bilen millet kökü sağlam çınar gibidir.Zamanla eski adet ve ananesini,hayat tarzını unutan,tarihini bilmeyen,ecdadının neler yapmış olduğundan haberi olmayan bir millet kendisini ayakta tutan köklerinden birkaçını kurutmuş demektir.Tarih okuyarak onu sulamak lâzımdır."~Kazım Karabekir Paşa~ Geçmişe bakarak geleceği görebilmek temennisiyle...
  • Türk şiarı kuvvettir. O kuvveti yeniden ihya etmeli.
  • Bazı tarihçiler Yavuz Sultan Selim'in Anadolu'da 40 bin aleviyi katlettirdiğini her fırsatta dile getirir. Fakat nedense Akkoyunlu Devleti'ne son veren Şah İsmail'in Sünni halka yaptığı zulümlerden hiç bahsetmezler. Çağdaş Osmanlı ve İran kaynaklarına baktığımızda ise durum hiç de söylendiği gibi değildir. Hatta Venedikli bir seyyahın eserinde Şah İsmail'in Akkoyunlulardan aldığı şehirlerde Sünni halka çok şiddetli davrandığı, bunlardan 40-50 bin kişiyi öldürttüğü, öfkesini alamayan Şah'ın bazı ileri gelen kişilerin mezarlarını açtırıp kemiklerini yaktırdığı nakledilir. İşin daha korkunç tarafı da Uzun Hasan'ın kızı olan öz annesini Sünni olduğu için kendi elleriyle boğarak öldürdüğünü pek çok kimse bilmez. Eski Akkoyunlu şehirlerinde Sünni nüfusun yok denecek kadar az olması bu katliamın yapıldığını doğrular niteliktedir. Şimdi işe birde Anadolu cihetinden bakalım. Yavuz Sultan Selim eğer söylendiği gibi Anadoluda katliam yapsaydı nüfus dağılımında alevilerin yer almaması icap ederdi. Oysa bu inancı paylaşanların asırlarca varlıklarını sürdüre gelmeleri bu katliamın aslı olmayan bir rivayet olduğunu gösterir.
  • Sultan Selim Han, Mısır'ın Osmanlı idaresine geçmesinden sonra Kahire'den geri dönüş yoluna geçmişti. Yağmurlu bir havada yolda giderken sohbet etmek üzere Anadolu kazaskeri Kemalpaşazade'yi yanına davet etti. Çeşitli mevzular hakkında konuşurlarken Kemalpaşazade'nin atı birden bir su çukuruna bastı ve padişahın kaftanına çamur sıçradı. Herkes pür dikkat padişahın bu hadise karşısında hiddetleneceğini ve Kemalpaşazade'yi cezalandıracağını beklerken padişah gayet sakin bir şekilde; Bir âlimin atının ayağından sıçrayan çamur benim için şereftir. Öldüğüm zaman bu kaftanı böylece sandukamın üstüne koysunlar?, diye söyledi ve sırtından çıkartıp vazifelilere teslim etti. 
  • Şah İsmail’in akkoyunlulardan aldığı şehirlerde SÜNNİ halka çok şiddetli davrandığı Bunlardan 40-50 bin kişiyi öldürttüğü Bazı ileri gelenlerin mezarlarını açtırıp kemiklerini yaktırdığı nakledilir.

Yavuz'un Çamurlu Kaftanı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Tarihten muhtelif hikayelerin olduğu bir derleme. Hikayelerden biri kitaba başlık olmuş, bildiğimiz şeyler genel olarak, genç kardeşlerimizi tarihe yönlendirmek için okutulabilir. #kitapşuuru (GK)

10/10: "Yavuz’un Çamurlu Kaftanı: Vasiyet mi Gelenek mi"? Yavuz'un Çamurlu Kaftanı Hikayesini Duymayan kalmamıştır. Günümüzde Fatih/Yavuzselim semtindeki türbesinde, bir camekân içinde I. Selim’in kaftanı sergileniyor olan Bu kaftanın olayı şöyle ; Mısır Seferi dönüşü Kemalpaşazâde’nin atının ayağından sıçrayan çamurla kirlendiğine ve Sultan tarafından sandukası üzerine örtülmesinin vasiyet edildiğine neredeyse emin olan kaynaklar var. Ancak bu bilgi, Kemalpaşazâde’nin 1527 civarında tamamladığı Tevârîh-i Âl-i Osman (Osmanlı Hanedanı Tarihleri) isimli eserinden -Mısır Seferi bölümü kayıp ya da hiç yazılmamış olduğu için- ne yazık ki doğrulanamıyor. vasiyet rivayetinin en yakın ve bilindik yazılı kaynağı 1916 tarihinde Şeyhülislâmlık tarafından yayımlanan İlmiyye Salnâmesi. Rivayeti kabul eden ve toplumsal belleği bu yönde etkileyen pek çok önemli yayın buraya atıf yapıyor. Bu hâliyle rivayeti 1877-78 tarihine kadar taşıyan, erişebildiğim en eski kaynak; Mustafa Nûri Paşa’nın Netâyicü’l Vukûat adlı eseri. Sırasıyla bu iki eserden ilgili kısımları günümüz Türkçesine yaklaştırarak aktarıyorum: Mustafa Nûri Paşa, Netâyicü’l-vukûât, c. I, 1877-78 diyor ki: Yunus Paşa’nın öldürülmesinden sonra Yavuz Anadolu kazaskeri bulunan Kemalpaşazâde’yi yanına çağırıp sohbet ederek yola devam eyledi. Kemalpaşazâde’nin atı nasılsa bir su birikintisine basarak serpintisi Sultan Selim’i baştan ayağa kadar çamura gark eylediğinden Kemalpaşazâde Efendi endişeye düşünce [Padişah], “Ulema atı ayağından üzerime sıçrayan çamur bâis-i fahr ve mübâhâtimdir [övüncümdür], ölümümden sonra sandukam üzerine örtsünler” diye feracesini çıkarıp hıfzettirdi ve bu muamele ile kadirbilirliğini âleme bildirdi. Bu ferace elan sandukaları üzerinde durur.(93 Syf.) İlmiyye Salnâmesinde ise 1916; Mısır Seferi’nde kahraman Selim’in yanından ayrılmadı. Seferden dönüşte atının ayağından sıçrayan çamurlar Yavuz’un elbisesine geldiğinde Sultan Selim “Ulema ayağından sıçrayan çamurun medâr-ı ziynet ve bâis-i mefharet [süs ve övünç vesilesi] olacağını beyan ederek çamurlu elbisenin vefatından sonra sandukası üzerine konulmasını vasiyet etmiş, İbn Kemal üstünlük derecesini bir kat daha artırmıştır.(346 Syf.) bu konuda sonuç olarak Yavuz Sultan Selim’in “ilme ve âlime duyduğu saygıdan ötürü çamurlu kaftanının sandukası üzerine örtülmesini vasiyet ettiği” anlatısı, görünen o ki 19. yüzyıldan geriye gitmiyor. 16. yüzyıl sonu/17. yüzyıl başı rivayetlerinde ise vasiyet yerine Padişah’ın kaftanını kirletmekten mahcup olan Kemalpaşazâde’nin “hile-engiz ve nasihat verici” bir hikâye ile durumu kurtardığı betimleniyor. güzel araştırma tarihi sevenlere önerebileceğim kitap iyi okumalar dilerim #Okudumbitti. (UlU 〄)

Yavuz'un Çamurlu Kaftanı PDF indirme linki var mı?

Soner Demirsoy - Yavuz'un Çamurlu Kaftanı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yavuz'un Çamurlu Kaftanı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Soner Demirsoy Kimdir?

Soner Demirsoy Kitapları - Eserleri

  • Yavuz'un Çamurlu Kaftanı
  • Çanakkale
  • Orta Doğu'nun Kalbi Kudüs
  • Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema
  • Osmanlı'dan Tarihe Not Düşen Kareler
  • Şark'ın Büyük Alimleri

Soner Demirsoy Alıntıları - Sözleri

  • Bu yirmi mayının seferin talihi üzerindeki etkisi ölçülemez. #kitapşuuru (Yavuz'un Çamurlu Kaftanı)
  • Nizamiye Medreseleri ile başlayan sistemli eğitim modeli, sonraki dönemde kurulacak medreseler için numune teşkil etti. Daha önce değişik mekanlarda dağınık olarak yürütülen eğitim faaliyetleri bu medreseler sayesinde bir yere toplandı. Böylelikle medrese açılan şehirler, birer ilim ve kültür merkezi oldu (Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema)
  • Osmanlılar’da yeni fetih edilen şehirlere medrese inşa edilmesi yerleşmiş bir âdetti (Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema)
  • Akaid:”İnanılması zaruri olan iman esası”demektir (Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema)
  • "Besmele ve duadan sonra, Müslümanlar bilin ve uyanık olun, bu tâife-i Şîa ki reisleri Erdebiloğlu Şâh İsmail'dir. Peygamberimiz (s.a.v.)in şerîat ve sünnetini ve dîn-i İslâm ve Kur'ân-ı Kerîm'i tahrif edilmiş kabul ettikleri ve dâhi Allah Teâlâ'nın haram kıldığı günahlara "helâldir" dedikleri ve hafife aldıkları ve Kur'ân-ı Kerîm'i, mushafları ve İslâm kitaplarını tahkir ettikleri ve toplatıp yaktıkları ve ulemâya ve evliyâya ihanet edip, mescitleri yaktıkları ve Şah İsmaili ilah yerine koyup secde ettikleri ve dâhi Hazret-i Ebû Bekir(r.a.)'e ve Hazret-i Ömer(r.a.)'e sövüp hilafetlerini inkâr ettikleri ve dahi Peygamberimizin hanımı Hazret-i Aişe anamıza(r.anha) hakaret ettikleri ve Peygamberimizin şerîatini kaldırmak kastında oldukları ve bunlar gibi şeriata muhalif halleri ve fiilleri bu fakir katında ve bütün ulemâ yanında malum olduğu sebepten biz dâhi şerîatın hükmü ve kitaplarımızın nakli ile fetvâ verdik ki; zikrolunan tâife kâfir ve mülhiddirler ve dahi her kimse ki onlara meyledip onların bâtıl dinlerine razı ve yardımcı olsalar, onlar dâhi kâfir ve mülhiddirler, bunları kırıp cemaatlerini dağıtmak bütün Müslümanlara vâcip ve farzdır. Müslümanlardan ölen şehid ve cennet-i a'lâdadır ve onlardan ölenler hor ve hakir olarak cehennem'in dibindedir." (El-Müftî Hamza el-Fakîr eş-Şehir Bi-Sarı Gürz) (Yavuz'un Çamurlu Kaftanı)
  • Ahmet Cevdet Paşa "tarih bilmeyen bir devlet adamının pusula okuyamayan Bir kaptan kadar tehlikeli" olduğunu belirterek "her ikisinde de karaya oturmak tehlikesi vardır" demektedir. (Yavuz'un Çamurlu Kaftanı)
  • Büyük İslâm alimi İbn-i Kemal Yavuz Sultan Selim Han'ın vefatı üzerine yazdığı mersiyede şöyle demektedir: Az zaman içre çok iş etmiş idi Sayesi olmuş idi âlem-gîr Şems-i asr idi, asırda şemsin Zılli memdûd olur, zamanı kasîr Tâc ü tahtıyla fahr eder beyler Fahr eder anınla tâc ü serîr (Yavuz'un Çamurlu Kaftanı)
  • İslam aleminde İmam-ı Rabbani Hazret’lerinin Mektubat-ı Şerife’si çok kıymetli bir mevkiye sahiptir. (Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema)
  • Bazı tarihçiler Yavuz Sultan Selim'in Anadolu'da 40 bin aleviyi katlettirdiğini her fırsatta dile getirir. Fakat nedense Akkoyunlu Devleti'ne son veren Şah İsmail'in Sünni halka yaptığı zulümlerden hiç bahsetmezler. Çağdaş Osmanlı ve İran kaynaklarına baktığımızda ise durum hiç de söylendiği gibi değildir. Hatta Venedikli bir seyyahın eserinde Şah İsmail'in Akkoyunlulardan aldığı şehirlerde Sünni halka çok şiddetli davrandığı, bunlardan 40-50 bin kişiyi öldürttüğü, öfkesini alamayan Şah'ın bazı ileri gelen kişilerin mezarlarını açtırıp kemiklerini yaktırdığı nakledilir. İşin daha korkunç tarafı da Uzun Hasan'ın kızı olan öz annesini Sünni olduğu için kendi elleriyle boğarak öldürdüğünü pek çok kimse bilmez. Eski Akkoyunlu şehirlerinde Sünni nüfusun yok denecek kadar az olması bu katliamın yapıldığını doğrular niteliktedir. Şimdi işe birde Anadolu cihetinden bakalım. Yavuz Sultan Selim eğer söylendiği gibi Anadoluda katliam yapsaydı nüfus dağılımında alevilerin yer almaması icap ederdi. Oysa bu inancı paylaşanların asırlarca varlıklarını sürdüre gelmeleri bu katliamın aslı olmayan bir rivayet olduğunu gösterir. (Yavuz'un Çamurlu Kaftanı)
  • İnsanı diğer canlılardan ayıran en büyük hususiyet, düşünmek için akıl ve kendini ifade edebilmesi için dil melekesine sahip olmasıdır. Sözün anlaşılır ve tutarlı olabilmesi için gramer adı verilen dil yasaları olmakla beraber, düşüncenin de hatalardan uzak olarak ortaya çıkması ve maksadının gerçekleşmesi İçin başka bir kanuna ihtiyaç vardır. Bu ise mantık ilmidir. (Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema)
  • İmam-I Azam Hazretleri ,Sahabe-i Kiram’dan sonra yetişen büyük alimlerin başında gelir. (Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema)
  • Tasavvuf,bir müslümanın İslam ahlakı ile ahlaklaklanması için lazım olan bilgileri ve yolları öğreten ilimdir.Tıb ilmi,beden sağlığına ait bilgileri öğrettiği gibi,tasavvufumla de kalbin ve ruhun kötü huylardan kurtulmasını öğretir. (Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema)
  • Gösterişten hoşlanmayan Yavuz, her türlü israf ve debdebeye karşıydı. Sadeliği sever, "mücevveze" denilen başlık yerine kendi adıyla anılan "selîmî" kavuk giyerdi. Niçin böyle giyindiği sorulduğunda "vezirlerin ve beylerin süslü giyinmeleri, padişahlarına saygıdan ileri gelir. Biz kime şirin görünmek için süslü giyinelim ki? Bizim padişahımız, vücudun dışına değil, içindeki cevhere bakar." diyerek çok veciz bir cevap vermişti. (Yavuz'un Çamurlu Kaftanı)
  • Sultan Selim Han, Mısır'ın Osmanlı idaresine geçmesinden sonra Kahire'den geri dönüş yoluna geçmişti. Yağmurlu bir havada yolda giderken sohbet etmek üzere Anadolu kazaskeri Kemalpaşazade'yi yanına davet etti. Çeşitli mevzular hakkında konuşurlarken Kemalpaşazade'nin atı birden bir su çukuruna bastı ve padişahın kaftanına çamur sıçradı. Herkes pür dikkat padişahın bu hadise karşısında hiddetleneceğini ve Kemalpaşazade'yi cezalandıracağını beklerken padişah gayet sakin bir şekilde; Bir âlimin atının ayağından sıçrayan çamur benim için şereftir. Öldüğüm zaman bu kaftanı böylece sandukamın üstüne koysunlar?, diye söyledi ve sırtından çıkartıp vazifelilere teslim etti.  (Yavuz'un Çamurlu Kaftanı)
  • Molla Aliyyü’l-Kari,”Alim mezarda,ilim kitapta dinlenir.” sözünden hareketle bütün ömrünü ilme adamış kıymetli bir şahsiyettir (Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema)
  • İslam eğitim tarihinde ilmiye hayatın merkezinde müesseseler değil hocalar yer alıyordu. Okutulan dersler ve eserler, müderrisin kariyeri ile doğrudan alakalı olduğu için medrese, müderrisin merkezde yer aldığı bir eğitim kurumuydu. (Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema)
  • Coğrafi konumu sebebiyle tarih boyunca pekçok mücadeleye şahit olan Halep, Mercidâbık Savaşı’ndan sonra Osmanlı hakimiyetine girdi.Yavuz sultan Selim han, şehrin Memlükler devrindeki idari yapısına müdahale etmedi. Tayin edilen kadıların da Mahkemelerde şer-i şerife göre hükümler vermesi, halkın kısa sürede Osmanlı yönetim sistemini benimsemesine vesile oldu.Eski Memlik beylerinden olup yavuz sultan Selim tarafından kendisine Şam Beylerbeyliği verilen Canbirdi Gazali, padişahın vefatını müteakip isyan ile Halep şehrini kuşattı.Lakin halk, kalede bulunan Osmanlı askerinin tarafında saf tuttu. İsyanın bastırılmasından sonra bazı düzenlemelere gidildi. Buna göre Halep, Şam’dan ayrılarak müstakil beylerbeyilik yaptı. İlmi, kültürel, ticari hemen her sahada büyük gelişme kaydeden şehir en parlak devrini Osmanlı Devleti zamanında yaşadı. (Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema)
  • Yıldırım Bayezid Han devrinde askeri başarılarının yanında eğitim-öğretim sahasında da ciddi düzenlemeler yapıldı. Ulema yetiştirmek için ilk talebe kanunnamesi bu devirde hazırlandığını gibi Osmanlı padişahları içinde kendi adına en çok medreseyi yaptıran da Yıldırım Bayezid Han oldu. (Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema)
  • Düvel-i Muazzama emindi kendinden; zafer muhakkaktı. Churchill ''Bir elimizi arkamıza bağlar, bir elimizle ezer geçeriz onları!'' diyordu. Amiral de Robeck, boğazı çoktan geçmiş gibi tertibini planladığı ikindi çayına davet ediyordu eşi dostu. Ama yazık ki daveti iptal etmek zorunda kalmıştı! (Çanakkale)
  • Kahire’deki Ezher cami, ilk olarak Mısır’ın Fatımiler tarafından alınmasından sonra Şiı-Bâtınî inançlarının yayılmasına yardım eden bir eğitim kurumu olarak inşa edildi.Selahaddin eyyubi, fethettikten sonra Ehl-i Sünnet’e mugayir eğitim veren bu müessesede cuma namazını kılınmasını yasakladı. Memlükler devrinde Ezher cami, Ehl-i Sünnet itikadı üzere ilim tahsili yapılan, bütün ilimlerin öğretildiği yüksek bir ilim merkezi haline geldi. (Şark'ın Büyük Alimleri & Eserleriyle Yaşayan Ulema)

Yorum Yaz