tatlidede
tatlidede

Yerel Basının Sessiz Çığlığı…

Yerel Basının Sessiz Çığlığı…

                                

Elinde makinen, koltuk altında ajandan ve ses kayıt cihazın haber peşinde koşmak ve rafine edip toplum yararını gözeterek insanların önüne servis etmek hiç de öyle kolay bir iş değildir.

Hele ki küçük boyutlu yerlerde; ikili ilişkilerin daha yoğun olduğu, hal hatır vaziyetlerinin geçerliliğini yitirmeksizin hala tedavülden kalkmadığı Mardin tarzı bir şehirde, yerel bazda gazetecilik yapmak daha bir zordur.

Habercilik virüsü bulaşmışsa kanınıza, çoğu sıkıntı vız gelir tırıs gider…

Bir şekilde aşık olduğunuz işi yapmaktan vaz geçmez, her türlü zorluğa karşı durur yine de kamu yararını gözetir, iyi haber yapmanın hazzını yaşamaktan asla vazgeçmezsiniz.

Lakin bunları yapmaktan gocunmazken, bıçağın kemiğe dayandığı hal olmaktan çıkan ve artık kemiği delip geçen bıçağın, ciğere dayanıp nefesleri kestiği zamanı yaşıyoruz yerel basında.

Devlet hastanesinde sıkıntı var, hadi yazsana basın…

Şehirde temizlik neden yok, hadi yaz basın…

İmarda şu şu yanlışlar yapılıyor, hadi yaz basın…

Trafik kazası olmuş, kime olmuş ne olmuş foto ve görüntüsü nerde, hadi yaz basın…

Tarım, turizm, eğitimde kentte şöyle yanlışlar yapılıyor, hadi yazsana basın.

Geçmişte yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığının esas güçler olarak belirtildiği ülkemizde, 4. güç olarak tanımlanan basın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya ne yazık ki.

Nitekim son iki yılda Mardin ve ilçelerinde 25 gazeteden 16 tanesi kapanırken, elde kalan 9 gazetenin durumu ise zaten vahim denebilecek boyutta.

Resmen belli sayıda basın sigortalı eleman çalıştırma zorunluluğu, devamında en az 500 adet gazete satma mecburiyeti, akabinde kağıt fiyatlarındaki 2 katına ulaşan zam oranı gazetecilik yapan ve bu işten ekmeğini çıkaran basın emekçilerinin nefesini kesiyor, çığlık bile atmalarını engelliyor.

Büyükşehir statüsünde olması vasfıyla diğer büyükşehirlerin yanında bayağı küçük kalan Mardin’imizin İzmir gibi bir büyükşehirle denk tutulması, Basın İlan Kurumunun getirdiği mevzuat ve dağıtım kaynaklı sorunlara gazetecilik etiği ve haber özgünlüğünün sıkı çalışma temposunu eklediğimizde, yerel basının nefes alamama kaynaklı çığlık atabilecek hali bile kalmamış durumda.

İyi kötü resmi ilandan gelen gelirle bir nebze olsun ayakta kalmaya çalışan basının, ihalelerde doğrudan temin yolunun sıklıkla tercih edilmesi sonucu, ilan gelirinin ciddi durumda düşmesi, yerel basının can suyunu ciddi bir şekilde kesiyor.

Üstelik bu tarz ihalelerde ki doğrudan temin tarzı; yetkili kurum ihaleyi ilan etmediğinden keyfi ilişkiler doğabiliyor, ihale kırım oranlarını düşürdüğünden gayri meşruluğa açık olması hasebiyle, hem devleti hem de basını zarara uğratan bir durum olarak ortaya çıkabiliyor.

Ülkenin içinde bulunduğu ve dışardan özellikle desteklenen ekonomik saldırılar karşısında, mutlaka hep beraber bir mücadele verilecek ve pozisyon alınacak.

Birçok ekonomik paket eşliğinde, üretime yönelik hibe ve istihdam çabaları ortaya çıkarılmaya çalışılırken, basının kamu yararına yaptığı ve haber alma özgürlüğünün demokratik ve hukuk devletinin olmazsa olmazı olduğu çerçeveden dışarı çıkmaması …

Yaşaması ve yaşatılması bir gereklilik olarak çıkıyor karşımıza.

İçinde bulunulan bu açmazdan en azından nefes alabilecek kanuni düzenleme ve pratiğin bir an önce hayata geçirilmesi zarureti için, ilgililerin ivedilikle harekete geçmesi gerekiyor.

Canla başla çalışıp görevlerini insan olma bilinciyle yerine getiren tüm basın emekçisi kardeşlerimi yürekten kutlarken…

Nefessizlikten avaz avaz attığı çığlık duyulmayan basının, niye sesi çıkmıyor demeyelim lütfen…

Çünkü çığlık atmak için dahi olsa…

Bir nebze nefes gerekiyor…     

.

 

 

 

Yorum Yaz