tatlidede

Yola Çıktım Mardin'e

Yola Çıktım Mardin'e
  Tüm renkleri içine nakşetmiş, medeniyet zincirinin son halkası, canlı mozaik. Tarih koridorunda zaman tüneli... 

   Minare, kubbe, kemer ve taşına işli engin motiflerinle, mecz'i levhasın. Göğü delen doğal Piramit gibi heybetli duruşunla, kartallara yuva, Kaşiflere konu, dervişlere kuh'i ilhamsın Mardin. İzz Bin Abdusselam'ın ilim meclisinde, uzayda kaşif; Sultan Şeyhmus'un İrfan dergahında, lahuti aleme kanat çırpansın. Cana can katan arifan sohbeti kadar demli havanla hastalara şifasın. Ovaya nazır seyranlık terasında, paçalı Güvercinlere takla attırıp, gam uçuransın. Hilal Gerdanlığınla, ova denizinde yüzen kervanlara; geceleri fener, gündüzleri ise pusulasın. Ben, benim diyen şehirlere sertacsın. Gizemli yamacında yankılanan Deyrüzzaferan'da çansın. Hikmet deryasında yüzen, Kasımiye, Şehidiye ve Zinciriyesin Mardin. Ezan, sela ve çan sesinin akustik yankısı, varyantlı sokaklardan Abbaraları aşıp mistik hanelerde armonik terennümsün. Halid Bin Velid, Selahaddini Eyyubi, Alpaslan, Mor petrus torunları, asırlardır huzur, barış ve hoşgörü yaşamıyla düşman çatlatansın. 

Bilene şiir, roman, kitap ve destan; dinleyene Davudi Seda ile yakılan, Yola Çıktım Mardine türküsü gibi aramsın. Dara'da tarih platosu, Telkari gibi hüner, Kalen kadar dik ve mağrur; tahtında kır kızın sıcak nefesi, solunda Kal'ıt Maranın sana tav olmuş mest'u hayran bakışı, İbrahim Halil'in ova sofrasında birçok kişinin kulplarından zor taşıdığı Etlifırik dolu bakırdan cifni, fincanda Mırra'sın. Bereketli Zergan deresini doğuran Ğurs'sun Alipaşa pınar ağzında, kalaylı barkaçsın. Yamacında incir, badem, kiraz ve Narsın. Mutfağında sevgi ile pişen kaburga, işkembe dolması, Sembusek, Irok... Vitrinleri süsleyen badem şekeri, Mahlep ile Menengiçten Kahvesin. Kızıltepe ovansında, başak, koçan bereketi ile tahıl anbarı, Mazıdağ Fosfat madeninle odaksın. Derikte Halhal Zeytini, Ömerlide Mazruna üzümü, çatlak seslere çimentosun Yeşilli. Dargeçit'te Hes Barajı; Tur Abidin, Midyat'ta, Gelüşke Hanı ile Deyrül Umur Manastırı; Nusaybin'de Beyaz su, Selman-i pak ile Zeynel Abidin; Savur'da bağ, bahçe; tarih sarmalında sukunetsin. İlmik, ilmik, dokunmuş, kültürel, mimari ve otantik deseninle, bir nazargahı tamaşasın Mardin. Akıp giden  asimetrik ruhlara huzur, güven ve terapisin. Kadirbilmez asilere ise ateşten pırangasın Mardin.

   Engin evsafınla her türlü övgüyü hakeden, Kabeye dönük bağdaş kurmuş Mah yüzlüm. "Biliyorum; Bağdat, Kudüs, Şam ve Halep kardeşlerin için mahzunsun. Binlerce yıldır zamana meydan okuyan tarihinle mazlumlara  umutsun." Sana aşık olmamak elde değil. Zira Ferhad'ın avazı Şirin, Mem'in hülyası Zin'sin sen. Ekinci, daha ne desin ki, bilmem. Elhasıl, la'lu güher, Misk-i ambersin Mardin.
  

Yorum Yaz