tatlidede
tatlidede

“Zalim de Olsa Kardeşine Yardım Et!”

“Zalim de Olsa Kardeşine Yardım Et!”

Kardeş, اخ -اخوة (< kardaş < karındaş), anne veya babadan en az birinin ortak olduğu kişilere verilen addır.

Arkadaş, اخوان birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren, aynı hedef ve amaç için birlikte bulunanlardan her birine verilen addır. Yâren veya yoldaş!

Bildiğiniz gibi Allah, müminleri kardeş olarak tanımlamıştır. Fakat hedef ev amaçları ‘ila i kelimetullah’ yani; her türlü küfür ve şirke karşı Allah'ın varlığını, birliğini, İslâm’ın yüceliğini ve Kuran-ı kerim' in üstünlüğünü savunmak olduğu için müminler kardeş oldukları gibi aynı zamanda arkadaştırlar.

Peki, İyi arkadaş kimdir ve nasıldır? Peygamberimizin değimiyle “En iyi arkadaş, Allah’ı andığında yardım eden, unuttuğunda sana hatırlatandır. En iyi arkadaş, sözleri ilminizi artıran, ameli de ahreti hatırlatandır.” [Hâkim]

Hal böyle olunca, Allah’ı ve Allah’ın hükümlerini birbirimize hatırlatmalı ve diğeri de bundan gocunmamalıdır.

Kardeşlik ve hukuku konusunda göz ardı veya görmezden geldiğimiz bazı hususları birbirimize hatırlatalım. Kardeşlik hukukuna gelince hepimiz Hucurat suresinin onuncu ayetini ezberden okur hemen de mealini veririz. “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşleriniz arasında sulhu, barışı sağlayın.” Ayetin ikinci kısmı olan “Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Ola ki, ilâhî merhamete mazhar olursunuz.” Bölümünde geçen “Allah’tan korkun” cümlesinin işaret ettiği; burada yapacağınız sulhun adalete dayalı olması gerektiği kısmı hep gözden kaçırılıyor. Ayrıca bu ayetten önce yani aynı surenin dokuzuncu ayetinde geçen ve altı çizilesi düsturlar içeren; “Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle savaşırlarsa, aralarında sulh ve sükûn temin edin, aralarını, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzeltin, geliştirin. Şayet biri diğerine saldırmaya, haksızlığa devam ederse, Allah’ın koyduğu düzenin kurallarına dönünceye kadar, saldıran tarafla savaşın. Eğer Allah’ın emrine dönerse, aralarında adaletle sulhu sağlayın. Ekonomik hakların ve sorumlulukların taksiminde de âdil davranın. Allah adaleti yerine getirerek düzen sağlayanları sever. 49/9” ayeti hiç konuşulmaz ve tartışılmaz. Oysaki bu ayetin hükmü icra edilmedikçe arabuluculuk yapacak kişilerin güvenilir ve adil vasıfları olamayacağı için yapacakları arabuluculuk, sulh veya barış da hayırlı ve kalıcı bir netice vermez.

Böylesi bir tavır içinde olanların hali meşhur Bektaşi’nin halinden pek de ötede değildir. Malum olduğu üzere, "neden namaz kılmıyorsun?" diye Bektaşi'ye sormuşlar. Kur’an’da “Namaza yaklaşmayın” deniyor da ondan.  Orada bulunanlardan bazısı şaşırmış. Bunun üzerine ayetin tamamını okusana demişler, “Hafizul Kur’an değilim ki” demiş Bektaşi. Çünkü ayetin tamamı okunduğunda işin aslının ortaya çıkacağını çok iyi biliyormuş Bektaşi. Nitekim soranlar, “Namaza yaklaşmayın”  cümlesini içeren “Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. 4/43” ayetinin tümünü okuyup işin aslını orada bulunanlara ifşa etmişler.

Bizler de ayetlerin tümünü bağlamından koparmayarak okuyup hayatımıza geçirmediğimiz müddetçe işin aslı anlaşılamayacağı için kardeşliğimiz Ensar ve Muhacir kardeşliğine dönüşemeyeceği gibi sorunlarımız da çözülemeyecektir.

Yazının başlığında da olduğu gibi! Şöyle ki Enes (r.a.)den rivayet olunduğuna göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Din kardeşin zalim de olsa mazlum da olsa ona yardım et."
Bir adam:
-Ya Resulallah! Kardeşim mazlumsa ona yardım edeyim. Ama zalimse ona nasıl yardım edeyim, söyler misin? dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz:
"Onu zulümden alıkoyar, zulmüne engel olursun. Şüphesiz ki bu ona yardım etmektir" buyurdu.  

Bilindiği üzere İslam’dan önce birçoğu kan davasından, bazıları da sudan sebeplerden ötürü Arap kabileleri arasında bitmek tükenmek bilmeyen savaşlar çıkardı. Kabileler arasında oluşan bu savaşlarda haklıya haksıza bakılmaz, herkes kendi kabilesinin yanında yer alır, ona yardımda bulunurdu. Prensip şu idi: "Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et." Daha sonra Peygamberimiz (s.a.s), yukarıda bahse konu ettiğimiz hadis-i şeriflerinde, Arapların cahiliye dönemindeki anlayışlarının yanlış oluğunu vurgulamış, aynı kelimelerle fakat bambaşka bir mana ile “zalim kardeşe yardımın, onu zulmünden vazgeçirmek olduğunu” buyurmuştur.

Ayrıca peygamberimiz, "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez.” Sizden biriniz kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olamaz” buyurmuştur.

İslam coğrafyasında yaşanan kardeş kavgasının son bulması ve Müslümanların birbirinin zulmünden kaçarak batıya sığınma zilletinin son bulması için gelin hep beraber bu prensiplere uygun bir kardeşlik tesis edelim. 

 

{ OHAK-DER YKB M. Burhan Hedbi }

Yorum Yaz