Abdullah Saydam kimdir? Abdullah Saydam kitapları ve sözleri
Akademisyen, Yazar Abdullah Saydam hayatı araştırılıyor. Peki Abdullah Saydam kimdir? Abdullah Saydam aslen nerelidir? Abdullah Saydam ne zaman, nerede doğdu? Abdullah Saydam hayatta mı? İşte Abdullah Saydam hayatı...
Akademisyen, Yazar Abdullah Saydam edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Abdullah Saydam hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Abdullah Saydam hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Abdullah Saydam hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 1960
Doğum Yeri:
Abdullah Saydam kimdir?
Prof. Dr. Abdullah Saydam, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden 1980 yılında mezun oldu.Bir süre tarih öğretmenliği yaptı. 1987 yılında KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1992’de yardımcı doçent, 2000’de doçent, 2006’da profesör oldu. Bölüm başkanlığı, dekan yardımcılığı, dekanlık görevlerinde bulundu. Halen Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde görev yapmaktadır. Akademik çalışmalarını Yakınçağ Tarihi alanında yürütmektedir.
Abdullah Saydam Kitapları - Eserleri
- Kırım ve Kafkas Göçleri
- Osmanlı Medeniyeti Tarihi
- Pontus Meselesi ve Yunanistan'ın Politikası
- Farklı Ama Bir Arada
Abdullah Saydam Alıntıları - Sözleri
- Tarihçinin görevi insanları kahramanlar, hainler diye yargılamak, övmek veya yermek değildir. Böyle bir zihniyetin yararı da yoktur. Devlet cemiyetin sürekliliğine o da fertlerin fedakarlığına muhtaçtır. (Osmanlı Medeniyeti Tarihi)
- Pontus faaliyetlerinin dimağ merkezlerinden birini teşkil eden Merzifon havalisinde dahi, Rum çetelerinin faaliyetleri oldukça fazladır. (Pontus Meselesi ve Yunanistan'ın Politikası)
- Devlet, islâm hukuku ile kendisini meşrulaştırırken, adalet mefhumu ile de her ferdin kanunlar dahilindeki hürriyetini korumayı kastetmekteydi. "Çadır islamiyet, direk devlet, çomak ve ipler halktır. Hiçbiri diğerleri olmadan işe yaramaz." (Osmanlı Medeniyeti Tarihi)
- Belki bir devlet adamına göre düzenin sağlanması için birkaç masumun hayatını kaybetmesi önemli değildi ama bir hukukçu için tek bir kişinin dahi haksız yere cezalandırılması savunulamazdı. (Osmanlı Medeniyeti Tarihi)
- Yeniçeri Ocağı'nın teşkilinde Bektaşîliğin ölü olduğu iddiasıyla ocakla bu tarikat arasında bir bağ kurulmaya çalışılmakta ve yeniçerilerin bizzat Hacı Bektaş-ı Veli'den dua aldıkları ve giydikleri ak börkün Bektaşîliğe ait olduğu rivayetleri tarihi gerçeklere uygun değildir. (Osmanlı Medeniyeti Tarihi)
- 1923 yılının ilk aylarında Pontus isyanı tamamen bastırılmıștır. Bu olaylar sırasında Pontus çeteleri tarafından 1817 Türk öldürülmüş, 3723 ev yakılmış, 1800 civarında soygun ve gasp olayı gerçekleşmiştir. (Pontus Meselesi ve Yunanistan'ın Politikası)
- Şu beş şeyin bulunmadığü bir ülkede durmayın: güçlü bir yönetim, adli bir yargıç, sabit bir pazar, bilge bir hekim ve bir akarsu. (Osmanlı Medeniyeti Tarihi)
- ...tarihçilerin fert ve cemiyet anlayışında ne derece büyük rolü olduğunu anlarız. Hiç mübalağaya kaçmadan bir milleti oluşturan fertlerin ortak hafızalarını tarihçilerin oluşturduğunu söyleyebiliriz. Hafızanın önemini tartışmaya gerek var mı? Kişiler için hafızaları ne kadar gerekli ise milletler için de tarihî bilgiler o kadar gereklidir. (Osmanlı Medeniyeti Tarihi)
- Türk dünyasını derinden etkileyen hadise, İslamiyet'in sekizinci yüzyıl ortalarından itibaren Türkler tarafından büyük çoğunlukla benimsenmesi olmuştur. Zamanla Türk milleti İslam dininin emrettiği ilkeler doğrultusunda kültür hayatında değişikliğe gitmiş ve Türk-İslam kültürü diye adlandırabileceğimiz bir senteze bağlı olarak çok sayıda devletler kurmuştur. Osmanlı Devleti de bunlardan biridir. (Osmanlı Medeniyeti Tarihi)
- Yalnız Samsun bölgesindeki Rum köylerinde Eylül 1921 tarihine kadar 2500 tüfek, bir milyon ikiyüz bin mermi ele geçirilmiştir. (Pontus Meselesi ve Yunanistan'ın Politikası)
- Örfî hukuk denince, şu anda akla geldiği gibi bir örf ve adet hukuku kastedilmemektedir. Örften kasıt; devletin hakimiyeti korumak ve sürdürmek, halkın idaresini gerçekleştirebilmek için şeriatın müsaade ettiği ölçüde ve şeriatın dışındaki konularda padişahın kullandığı yetki ve salâhiyettir. (Osmanlı Medeniyeti Tarihi)