Abidin Dino kimdir? Abidin Dino kitapları ve sözleri
Türk Ressam, Karikatürist, Yazar, Film Yönetmeni Abidin Dino hayatı araştırılıyor. Peki Abidin Dino kimdir? Abidin Dino aslen nerelidir? Abidin Dino ne zaman, nerede doğdu? Abidin Dino hayatta mı? İşte Abidin Dino hayatı... Abidin Dino yaşıyor mu? Abidin Dino ne zaman, nerede öldü?
Türk Ressam, Karikatürist, Yazar, Film Yönetmeni Abidin Dino edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Abidin Dino hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Abidin Dino hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Abidin Dino hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 23 Mart 1913
Doğum Yeri: İstanbul
Ölüm Tarihi: 7 Aralık 1993
Ölüm Yeri: Paris
Abidin Dino kimdir?
Divanı Muhasebat Müdürü Rasih Bey ile müzik ve edebiyatla ilgili bir hanım olan Saffet Hanım'ın oğlu olan Abidin, ailenin beşinci çocuğu idi. Doğduğu yıl ailesi Cenevre'ye, ardından Fransa'ya yerleştiğinden çocukluğu Avrupa'da geçti.
1925'te ailesiyle birlikte İstanbul'a döndü. Robert Kolej'de öğrenim görmeye başladı. Önce babasının ve ardından annesinin ölümünden sonra sanata olan ilgisinin ağır basması nedeniyle öğrenimini yarıda bıraktı ve ağabeyi şair Arif Dino'nun desteğiyle resim, karikatür ve yazı alanında kendini geliştirmeye başladı.lk çizimleri Yarın gazetesinde, ilk yazıları Artist dergisinde 1930'lu yılların başında yayımlandı. Bu yıllarda Nazım Hikmet'in Sesini Kaybeden Şehir (1931) ve Bir Ölü Evi (1932) adlı kitaplarına kapak desenleri de çizdi ve kendini çok genç yaşta "ressam" olarak kabul ettirdi. Halkın Dostu Gazetesi’nde yayımlanan Atatürk’ü konu alan, çizgilerle süslü röportajı ile Atatürk’ün de beğenisini kazandı.
1933 yılında "D Grubu" adlı sanat grubunun kurucuları arasında yer aldı. Bu grubun amacı, memlekette sanatın gelişmesini ve yayılmasını sağlamak, düşünce yanı ağır basan resimler yaparak, batıdaki çağdaş akımlarla boy ölçüşecek yenilikler getirmekti.Aynı yıl Türkiye'nin Kalbi Ankara isimli belgesel filmi çekmek için Türkiye'ye gelen Sovyetler Birliği'nin ünlü yönetmenlerinden Sergey Yutkeviç bir sergide resimlerini görüp beğendi. Yutkeviç'in filmini izleyen Atatürk, kendisinden bir Türk gencini yetiştirmesine olanak olup olmadığını sormuştu. Böylece Yutkeviç, Dino'dan dekoratör ve ressam olarak çalışmak üzere kendisiyle SSCB'ye gelmesini istedi. Dino, 1934 yılında sinema öğrenimi görmek üzere SSCB'ye gitti ve üç yıl kaldı. Üç yıl boyuncaLeningrad'da Eisenstein ve Yutkeviç'in yanında makyajdan dekora, rejiden senaryoya tüm yönleriyle sinema eğitimi aldı. Yutkeviç'in yönettiği Madenciler filminde çalıştı. Bu dönemde sol fikirlerle tanıştı. 1937'de II. Dünya Savaşı nedeniyle Sovyetler Birliği tüm yabancı öğrencileri geri gönderince Leningrad'dan ayrılmak zorunda kaldı.
Dino, Sovyetler Birliği'nden sonra Londra'ya ve oradan da Paris'e gitti. İspanya'daki iç savaşta Cumhuriyetçiler safındaki uluslararası gönüllü tugaylar bünyesinde savaşmak için Paris bürosuna başvurduysa da cumhuriyetçiler açıkça kaybetmek üzere olduğundan kabul edilmedi. 1937'de yerleştiği Paris'te ressam ve dekoratör olarak film çekim çalışmalarında bulundu. Gertrude Stein, Tristan Tzara, Eisenstein, Andre Malraux ve Pablo Picasso gibi dönemin önde gelen sanatçılarıyla dostluklar kurdu.Abidin Dino 1939'da Türkiye'ye döndü, 1941'de arkadaşlarıyla Yeniler Grubu'nu oluşturdu. Grubun açtığı ve Liman çevresindeki balıkçıları konu alan sergi, büyük ilgi uyandırdı.
Dino, çizgi ve desenlerin ön plana çıktığı resimlerinde işçi ve köylü tiplerini özgün bir üslupla işledi. Başlangıçta Picasso'nun etkisinde kalan sanatçı, daha sonraları yapıtlarında özgün ve yerel bir senteze ulaştı.
Çeşitli dergilerde çizgi ve yazılarıyla halktan yana, gerçekçi bir sanat görüşünü savundu. İlk sayısı 18 Kasım 1938'de çıkan S.E.S (Sanat.Edebiyat.Sosyoloji) adlı derginin çıkmasına büyük katkı veren sanatçı, bu derginin kapanmasından sonra pek çok başka dergi çıkardı. Amacı, faşizm ile mücadelede mümkün olduğunca çok kişiyi harekete geçirmekti. Türkiye Komünist Partisi'nin önemli üyelerinden birisi oldu.Liman Sergisi'nin açıldığı 1941 yılında Abidin Dino, siyasi nedenlerle önce Mecitözü'ne (Çorum), sonra Adana'ya sürgüne gönderildi. Adana'da Türk Sözü gazetesini yönetti. "Kel" adlı bir oyun yazdı, ancak oyun hemen toplatıldı. Çukurova'nın pamuk işçilerini konu alan resimler yaptı ve heykel ile ilgilenmeye başladı. 1943 yılında yazar ve dilbilimci Güzin Dikel ile evlendi. Sürgün sona erince İstanbul'a döndü.1950'de "Çingeneler" adlı filmin senaryosunu yazdı, senaryo yasaklandı.1952'de yurt dışına çıkış yasağı kalkınca kesin olarak Paris'e yerleşti. 1954'ten itbiaren sekiz yıl boyunca Paris'teki Mayıs Salonu sergilerine katıldı. Fransa, Cezayir, Amerika gibi değişik ülkelerde sergiler açtı. Fransa Plastik Sanatlar Birliği onur başkanlığı New York Dünya Sanat Sergisi danışmanlığı gibi görevlerde bulundu.
'İşkence', 'Atom Korkusu', 'Savaş ve Barış', 'Çıplaklar', 'Dört Kent', 'Dağ-Deniz' gibi birçok yapıtı çeşitli galeri, müze ve koleksiyonlarda yer aldı.
1966'da yönettiği Dünya Futbol Kupası'nı konu alan "Gol" adlı belgesel filmle İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi tarafından yönetmen Robert Joseph Flaherty anısına verilen belgesel film ödülünü aldı.
1968 öğrenci olayları sırasında Paris sokaklarında yürüyüşlere, toplantılara katıldı, sokaklardaki etkinlikleri çizdi. Türkiye'deki ilk kişisel sergisini 1969'da açarak Paris çalışmalarının bir bölümünü gösterdi.
1979 yılında Fransız Plastik Sanatlar Birliği"nin Onursal Başkanlığı'na seçildi, 1989'da Fransız Kültür Bakanlığı’nın Sanat ve Edebiyat Altın Şövalye Nişanı ile ödüllendirildi.
Zaman zaman Türkiye'de kişisel sergiler açan Abidin Dino'nun sergileri arasında "Eller, Parmaklar, Acılar, Acayipler, Tedirginler, Domatesler" başlıklı sergisi (1984, İstanbul) ve "Bu Dünya Sergisi" (1987, İstanbul) vardır. El motiflerinden oluşan heykeli 1993'te Maçka'ya yerleştirildi. Aynı yıl, 'Biçimden Öte' ve 'Acıyı Çizmek' adlı kitaplarını yayımladı.
1990'da troid kanseri teşhisi konan sanatçı, 7 Aralık 1993 günü Paris'te yaşamını yitirdi. Cenazesi İstanbul'a getirilerek Aşiyan'daki aile mezarlığında toprağa verildi.
Abidin Dino Kitapları - Eserleri
- Ölüm mü? Ne Buluş!
- Nâzım Üstüne
- Sinan
- Yeditepe Öyküleri
- Sensiz Her Şey Renksiz
- Kısa Hayat Öyküm
- Eller
- Pera Palas
- Abidin Londra'da
- Adana Yazıları
- El Yüz
- Gören Göz İçin Fikret Mualla
- Kızılbaş Günlerim
- Kültür, Sanat ve Politika Üzerine Yazılar
- Ne Güzel Çocukluktu
- Verese Kel
- Toplu Yazılar
- Güzin Dino - Abidin Dino Mektupları
- Acıyı Çizmek
Abidin Dino Alıntıları - Sözleri
- “İz bırakmak. Bundan başka ne ki resim yapma dürtüsü?” (Eller)
- Gelgelelim İstanbul her zaman, hem önceden kestirilemeyen, hem de apansız değişimlere sahne olmuştur... (Pera Palas)
- Büyükler "çocuk" ister illa, bir de bebeklere sorun (dilleri yetse) büyükleri istiyorlar mı bakalım ? (Kısa Hayat Öyküm)
- Padişah bile olsa insanoğlu haddini bilmeliydi. (Sinan)
- Ölüm gelip geçtikten sonra salt eller kalır aslına uygun. (Eller)
- İstanbul şehrinin fethi 1453'te başlamış ve Süleymaniye'nin bittiği güne kadar sürmüştür. (Sinan)
- Sert ve siyah kirpiklerinden öperim, onlar alnıma değse, isteksizliğim kalmayacak. (Güzin Dino - Abidin Dino Mektupları)
- Kahve telvesinin vaatlerine güvenerek yaşayan sanatkâr fincan dibinde ki coğrafyadan ümidini kesti. Sanat sanat için, sanat kendin için,sanat komşun için cinsinden muskaları bırakıp başımızın çaresine bakalım. (Toplu Yazılar)
- Felek, "Yürü yâ kulum!" demeye görsün, devşirmenin başına devlet kuşu bile konabilirdi günün birinde. (Sinan)
- Şairler ölmez. Hiç kuşkusuz. Ama göreceksiniz, dostluklar da ölmüyor... (Nâzım Üstüne)
- Yine de ölmekle, dünyadan ayrılmak kadar zordu doğmakla dünyaya alışmak. (Kısa Hayat Öyküm)
- Saray gibi adam, içi dışı bilinmedik cinsten. (Kültür, Sanat ve Politika Üzerine Yazılar)
- Dört ayaklı bir yaratık olan atın gözlerine dikkatli baktınız mı hiç? Parmaksız bacaklarının küt uçları, ne verecek, ne de bir şey alacak durumda, böylece at ne resim yapabilir, ne de okşayabilir. Gözlerinin sonsuz kederi işte bu yüzden. (Eller)
- Reis ne bilsin ki kadınların ve denizin hafızası yok! (Yeditepe Öyküleri)
- Bedri Rahmi - maazallah - cehenneme gitse, cehennemin bile sevilecek bir tarafını bulur. (Kültür, Sanat ve Politika Üzerine Yazılar)
- Sevgimizde aşınma şöyle dursun, yepyeni dalbudaklar fışkırmış her taraftan, hangisine bakacağıma şaşırdım, hem de ne güzelleştin! (Sensiz Her Şey Renksiz)
- Bütün bunların hiçbiri umurumda değil, seninle beraber bir Sputnik hızı ile dünyayı dolanıyorum durmadan, başka bir şey bilmiyorum. (Sensiz Her Şey Renksiz)
- Derken denizlerden haber gelir; Uskumru geliyor! "Uskumru geliyor" çığlıklarını işiten gebe hatunlar çocuk düşürür, Rum balıkçılar ıstavroz çıkarır, minarelerde müezzinler haykırır, askerler selam verir; meyhane müşterileri ayağa kalkar, genelevde faaliyet durur, deniz dibinde iki sıra çurçur, iki sıra kayabalığı heyecanla haykırır: Yaşa, yaşa, bin yaşa! (Yeditepe Öyküleri)
- Mikelanj'ın Zapata adında birine yazdığı mektupta dediği gibi: "Ne zaman büyük bir ressam - ki öylesi az - yapay ve sahte görünen bir iş yapmışsa, bu sahtelik gerçektir; bir yerde daha büyük bir gerçek, yalan olur." (Kültür, Sanat ve Politika Üzerine Yazılar)
- "ey sevgili kardeş, kimi zaman öylesine iyi biliyorum ki istediğimi. hem hayatımda hem resmimde Allah'sız edebilirim, fakat hastalığıma rağmen, kendimden büyük olan bir şey var ki onsuz edemem. bu hayatımdır, yaratma gücüm." Van Gogh (Gören Göz İçin Fikret Mualla)