Ahmet Say kimdir? Ahmet Say kitapları ve sözleri
Müzik Eğitimcisi, Müzik Yazarı Ahmet Say hayatı araştırılıyor. Peki Ahmet Say kimdir? Ahmet Say aslen nerelidir? Ahmet Say ne zaman, nerede doğdu? Ahmet Say hayatta mı? İşte Ahmet Say hayatı...
Müzik Eğitimcisi, Müzik Yazarı Ahmet Say edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ahmet Say hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ahmet Say hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ahmet Say hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 1935
Doğum Yeri: İstanbul
Ahmet Say kimdir?
Ahmet Say, müzik eğitimcisi ve müzik yazarı. Çeşitli ödüller kazanan beş edebiyat eserinin ve konservatuvarlar ile üniversitelerin müzik bölümlerinde temel eser olarak okutulan müzik kitaplarının yazarı. Türk piyanisti ve bestecisi Fazıl Say’ın babası.
1935 yılında İstanbul’da, Kadıköy’de doğdu. Küçük yaşta piyano eğitimine başladı. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. 1946’da İstanbul Belediye Konservatuvarı’na girdi.1950’de konservatuvarı terk etti. 1954 yılında basın-yayın eğitimi almak için Almanya’ya gidip altı yıl orada yaşadı. Yurda döndüğünde Bingöl’de üç yıl öğretmen, halk eğitimcisi ve folklorcu olarak çalıştı. Bu dönemde türkü, ağıt ve masallar derledi, halk dansları toplulukları kurdu ve çocuk toplulukları yetiştirdi. Bingöl Hikayeleriadlı eseri bu dönemin ürünüdür.
1964’te Ankara’ya yerleşti. 1967’de Türk Solu adlı derginin yazı işleri müdürlüğüne getirildi. 12 Mart darbesi döneminde 17 ay hapis yattı. Hapisten çıktıktan sonraKocakurt romanını yazdı (1976). 1977’de ise Cemal Süreya, Vecihi Timuroğlu, Ragıp Gelencik, Demir Özlü, Ali Püsküllüoğlu ile aylık Türkiye Yazıları'nı çıkarttı.1980’den başlayarak kendisini bütünüyle müzik yazarlığına verdi.
Ahmet Say Kitapları - Eserleri
- Müzik Tarihi
- Ağaçlar Çiçekteydi
- İpek Halıya Ters Binen Kedi
- Müzik Nedir, Nasıl Bir Sanattır ?
- Mozart
- Müzik Üzerine
- Kocakurt
- Güneşin Savrulduğu Yerden
- Müziğin Kitabı
- İnsanoğlu İnsanlar
- Türkiye'nin Müzik Atlası
- Müzik Yazıları
- Müzik Sözlüğü
- Müzik Ansiklopedisi
- Ca Yo Ke Tij Ti Ra Bena Vila
Ahmet Say Alıntıları - Sözleri
- Bir taş bulamazsın ki doğu ovalarında Küfretmesin bana da, benim zamanıma da Yüz adım yürü bak, bir dertli insan görürsün Bunalmış oturakalmış yolun kenarında. < Ömer Hayyam> (Güneşin Savrulduğu Yerden)
- Ağlamak! Ey güzel ağlamak! Ey koca ağlamak! Ey insanların en nazik suyu! Ey insanlığın tükenmez pınarı! Ey gözyaşlarımız! (Kocakurt)
- Olağanüstü olan işte budur; sanatını her zaman başarıya yöneltmiş olmasıdır; ama bunu yaparken müziğinden ödün vermemiştir. (Mozart)
- Ben aşıkın birisiyim Ölü değil dirisiyim Siyah tilki derisiyim Kapla samur kürke beni SEYRANİ (Kocakurt)
- Opera sanatının gelişiminde önemli bir dönemeç olan Venedik operası, 17. Yüzyılın sonlarında düşüş göstermiş, müzik ve şiir ikinci plana itilerek sahne gösterişine ve dekora ağırlık verildiği için sanatsal değerini oldukça yitirmiştir. Aslında Venedik'teki opera hareketi, soyluların saray ve şatolarının dışînda, zengin kesimin ilgi gösterdiği operaevi çatısına da kavuşmuştu (Müzik Tarihi)
- "Goethe" İlk karşılaşmasından sonra Beethoven için şöyle demiştir: Şimdiye dek onun gibi, içtenliğini enerjisiyle birleştirebilmiş başka bir sanatçı görmedim. Dünyanın karşısında onun nasıl dikilip durduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. (Müzik Tarihi)
- N'edeyim? Tavandaki lekelerle konuşuyorum. Lekelere açıyorum derdimi. Hayatta hep böyle olur zati: Lekelerle anlaştım, lekelerle haşir neşir oldum... (Kocakurt)
- "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. Sanatlar içinde en çabuk, en önde götürülmesi gereken müziktir. Çünkü bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, müzikte değişikliği alabilmesi kavrayabilmesidir." Mustafa kemal atatürk (Müzik Üzerine)
- Özellikle tektanncı görüş, Hristiyanlığı güç durumda bırakmıştı. Hristiyanlık, kendisine bağlananların yalnız kendi Tanrı’sına tapmalannı istiyordu. îşte bu tekelciliği, onu Roma devletiyle çatışmaya sürüklemiştir. Yalnız kendi Tanrısı’nın sayılmasını isteyen Hristiyanlık, bu yüzden devlete karşı gelme diye anlaşılıp uzun zaman (2.5 yüzyıl) baskı altında kalmış, ağır işkence ve kovuşturmalara uğramıştır. Bu kovuşturmalar ancak büyük Konstantin'in 313 yılında Hristiyanlığı öteki dinler yanında resmen bir din olarak tanımasıyla sona ermiştir. (Müzik Tarihi)
- "Ve onun (Osmin'in) öfkesi giderek büyüdüğü için, orada aryanın bitmekte olduğu sanılacağından, bambaşka bir tempoda başka bir tondaki allegro assai ile en iyi etki yaratılmalıdır. Çünkü, böylesi şiddetli bir öfkeye kapılmış bir insan, her türlü kuralı, ölçüyü ve amacı aşar; o artık kendini tanıyamaz haldedir; işte müzik de aynı şekilde kendini tanımaz halde olmalıdır." (26 Eylül 1781) (Mozart)
- Lan millet işsiz be! Milletin karnı gurulduyor! (Kocakurt)
- Dağların çene kemikleri vardır ama çeneleri yoktur. Konuşmaktan hoşlanmazlar. Ağır başlıdır dağlar. (Güneşin Savrulduğu Yerden)
- Çünkü arkadaşım, sevda böyle bişeydir. Sevda, yüz istikametlidir. Sevdanın için de bacak, ten ve ter olduğu kadar, kızgınlık, hırs, hasımlık ve ateş de vardır! (Kocakurt)
- Niccolo Paganini(1782-1840),bir konser sırasında kemanın üç telini bilerek koparmış,sadece dördüncü telle çalmayı sürdürerek kemanın tek teliyle ne gibi mucizeler yaratabileceğini göstermiştir. (Müzik Nedir, Nasıl Bir Sanattır ?)
- ben, makinalar tarafından yapılmış azbuçuk modern bir malım! büyükşehir görmüşüm, atölye, usta, işçi, ücret, zam hatta grev görmüşüm! ben kadim zamandan kalma usullerle el değiştirmeye müstahak mıyım? (Güneşin Savrulduğu Yerden)
- kafalarını aynı Melo gibi yukarı kaldırırdı çocuklar. uzanırlardı. gözlerine gök dolardı, aydınlık dolardı. (Güneşin Savrulduğu Yerden)
- 15. Yüzyılın ilk yansı, müzikte Ortaçağ'dan Rönesans'a geçiş dönemidir. Özellikle ilk 50 yıl, dolu anlamıyla Rönesans Müziği'ni temsil etmez. Burgonya'lı ünlü besteci Dufay (Düfeyi okunur), yaşadığı 1400-1474 yıllan arasındaki eserleriyle Gotik dönemi aşmış ve Rönesans müziğini temellendirenlerden biri olmuştur (Müzik Tarihi)
- Wolfgang Amadeus Mozart’ın (1756-1791) Salzburg Başpiskoposu Colloredo ile kavgalaşarak henüz 25 yaşındayken saray müzikçiliğinden ayrılmayı göze alması (1781),bir müzikçinin tarihte ilk kez feodal aristokrasiye karşı gerçekleştirdiği “başkaldırı” kabul edilir. (Müzik Nedir, Nasıl Bir Sanattır ?)
- Böylece özdeyiş doğru çıktı: Büyük hırsızlar küçük hırsızları asarlar. Romalı senatör Cato'nun dediği gibi: Küçük hırsızlar zindana atılıp zincire vurulmuş, resmi hırsızlar ise altın ve ipeklilere bürünmüş... Ama Tanrı'nın son sözü ne olacak? Ezekiel'e dediği gibi yapacak: Prenslerle tüccarları, bir hırsızla bir diğer hırsızı, kurşun ve demir gibi kaynaştıracak ve kent yanıp kül olduğunda ne prens kalacak ne de tüccarlar... Martin Luther (1524) (İpek Halıya Ters Binen Kedi)
- "Türk budunu! Açsan,tokluk bilmezsin; Bir doysan, açlık bilmezsin." (Kocakurt)