Alev İnan kimdir? Alev İnan kitapları ve sözleri
Yazar Alev İnan hayatı araştırılıyor. Peki Alev İnan kimdir? Alev İnan aslen nerelidir? Alev İnan ne zaman, nerede doğdu? Alev İnan hayatta mı? İşte Alev İnan hayatı...
Yazar Alev İnan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Alev İnan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Alev İnan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Alev İnan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi:
Doğum Yeri:
Alev İnan kimdir?
Alev İnan, İlkokul ve Ortaokulu, çocukluğunu geçirdiği Madrid'de İnternational Primary School ve Runnymede College'de okuduktan sonra
T.E.D Ankara Koleji'nden mezun oldu. İspanya'da okullar arası düzenlenen öykü yarışmalarında hem İngilizce hem İspanyolca yazdığı öykülerle çeşitli ödüller aldı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi, İngilizce Bölümünden mezun olduktan sonra A.B.D'de, San Diego State University' de İletişim okudu. Bu dalda iş hayatına atıldı. Halen yazdığı roman üzerinde çalışmaktadır.
Alev İnan Kitapları - Eserleri
- Sandığımdaki Tanrılar
- Anne İşıkları Açık Bırak
- Tilkinin Ziyafeti
- Mucize
- Şifacı
Alev İnan Alıntıları - Sözleri
- Haklı olmak ile nazik olma arasında seçim yapmanız gerektiğinde. Nazik olmayı seçin. (Mucize)
- "Sana bir şey söyleyeyim mi? Ne yaparsan yap bir yerlerde hep bir sökük vardır; altın sırmalarla işlenmiş olsan bile.." (Anne İşıkları Açık Bırak)
- "Biçareydi, bilmemenin bu denli korkutucu olabileceğini hiç düşünememişti.." (Anne İşıkları Açık Bırak)
- Çok uzun yıllar önce, iki kır çiçeği birbirlerine aşık olmuşlar. Bu çiçeklerden biri sevgilisini o kadar çok seviyormuş ki, baharda açtıklarında, her yeri donatan diğer çiçeklerden onu kıskanıyormuş. Bu kıskançlığa daha fazla dayanamayan çiçek, baharda açıp kalabalığın içinde kaybolmak yerine, kışın dondurucu soğuğunda açarak canından çok sevdiği sevgilisini daha çok görmeyi hayal etmiş. Sevgilisine, “Biz, diğer çiçekler gibi bu bahar açmayalım. Kışın ortasında, herkesin soğuktan kaçtığı karlı günlerde açalım ki, bütün doğa bize ait olsun, bir ömür birlikte olalım,” demiş. Diğer çiçek de sevgilisinin bu fikrini çok beğenmiş ve bir dahaki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği dondurucu soğukta açmaya karar vermişler. Çiçeklerden biri açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken, diğeri dayanamamış ve o yaz açmış. Bekleyen çiçek, sabırsızlık ve özlemle, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek açmış gözlerini dünyaya ve her yerde o güzel sevgilisini aramış. Kışın ortasında, hiçbir çiçeğin açmaya cesaret edemeyeceği bir ortamda, aşkı ile baş başa kalabilmek ve ona sevgisini gösterebilmek için beklemiş, beklemiş, beklemiş… Bir süre sonra ümidini yitiren çiçek, yaşadığı hayal kırıklığından dolayı boynunu eğmiş ve soğuğa daha fazla dayanamayarak ölmüş. O gün bugündür, karda açan ve sevgilisini bekleyen çiçeğe "Kardelen", sevgilisine sadık kalmayıp onu yarı yolda bırakan çiçeğe ise "Hercai" denmiş. (Mucize)
- "Tüm parasını pulunu markaya harcar, neden? Kendine yeni bir kimlik edinmek, köylü soyundan kurtulmak için. Biliyor musun? Düğününe çağırmadı onları. Adam kendi düğününe anne ve babasına çağırmadı.. Modern, şehirli karısının akrabalarından çekindi.. Hastalar diye bir bahane uydurmuş.." (Anne İşıkları Açık Bırak)
- "Düştü cansız başı Apollo'nun kollarından yeşil çimenlere, lekeledi üç damla kan toprağın can yeşilini ecel kırmızısına. Filizlendi o anda kanın ve toprağın birlikteliğinden,ölümle doğuşun dölünden,bir sümbül çiçeği tıpkı Hyakinthos'un görkeminde. " (Sandığımdaki Tanrılar)
- “Ama ben hiçbir yere, hiçbir şeye ait olmak istemiyorum. Ben kök salmak istemiyorum. Ve ben ölesiye korkuyorum; sonsuza dek tek bir yere sıkışmaktan ve yalnızca oraya ait olmaktan…” (Tilkinin Ziyafeti)
- "Çiçek canlıyken değerliydi; özellikle de tam koparacakken onun korkusunu koklamak gibisi yoktu." (Anne İşıkları Açık Bırak)
- Daha kaybımın acısını üzerimden atmadan kuaföre koşturmam ve bunu allı, çiçekli elbisemi üzerime geçirerek yapmış olmam hoş karşılanmamıştı o kesin, fakat en çok annemin hayran olduğu lepiska saçlarımı boyatmaya yeltenmem rahatsız etmişti onları. (Tilkinin Ziyafeti)
- "Hep seni düşündüm desem yalan olur, bu akşamki kavgamızı düşündüm desem o da yalan. Ben bütün akşam kendimi düşündüm. Neden böyle olduğumu, neden böyle davrandığımı düşündüm.." (Anne İşıkları Açık Bırak)
- "Şimdilerde insanların canları o kadar tatlanmış ki koca koca adamlar iğneden korkar olmuşlar. Tehlike karşısında kadınlarını korumak bir yana, ilk önce onlar kaçar, kutsal saydıkları hiçbir şey için dövüşmez olmuşlar.." (Anne İşıkları Açık Bırak)
- Tanrı’sının ve kadınlarının koşulsuz ve karşılıksız sevgileri ruhunun başa çıkamayacağı bir sevgi ifrazatı yaratmış, onu sevgi bıkkınlığı içinde boğmuştu. (Sandığımdaki Tanrılar)
- O kadar çok gözyaşı döktü ki kederin kabını fazlasıyla doldurdu, geriye kalanlar ise adeta bir kutlamanın ıslak konfetileri gibi kaldılar. Annemin ilerleyen illeti ile annesinin kurtuluşunu bir araya getirmeyi başaran en saygılı en yakışır en coşkun aracı keşfetmişti; gözyaşlarını. Bir de en estetiğini; çok güzel ağlıyordu Ayşegul (Tilkinin Ziyafeti)
- “İnsanlarla ilgili hiçbir şey beni şaşırtmaz.” (Tilkinin Ziyafeti)
- "Ve eridi zamanla aşkından zavallı Ekho,ta ki eti kemiği yok olana dek. Geride kaldı bir tek,ıssız dağları tekrarlarla inleten hüzünlü ve acınası sesi..." (Sandığımdaki Tanrılar)
- "Yanlış anlaşılmaktan, sevilmemekten, arkasından gülünmesinden ve de en önemlisi değer verilmemekten öyle çok korkardı ki, bazı zamanlar hiç konuşmamayı yeğler, ortam nasıl olursa olsun, bütün süreyi susarak geçirirdi.." (Anne İşıkları Açık Bırak)
- "Ürkütücü değil mi? Kendi kendine söz geçirememek.." (Anne İşıkları Açık Bırak)
- Kadın çok sevilmişti ve seviliyordu ve muhtemelen de hep sevilecekti. (Sandığımdaki Tanrılar)
- Kapamıştı gönlünü tüm insanlığa. (Sandığımdaki Tanrılar)
- "..biraz rahatla, bir gün hepimiz hastalanacağız, öleceğiz, bunun önüne geçemezsin, hiç birimiz geçemeyiz.." (Anne İşıkları Açık Bırak)