Ali Çetinkaya kimdir? Ali Çetinkaya kitapları ve sözleri
Türk asker siyaset ve devlet adamı. Ali Çetinkaya hayatı araştırılıyor. Peki Ali Çetinkaya kimdir? Ali Çetinkaya aslen nerelidir? Ali Çetinkaya ne zaman, nerede doğdu? Ali Çetinkaya hayatta mı? İşte Ali Çetinkaya hayatı...
Türk asker siyaset ve devlet adamı. Ali Çetinkaya edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Ali Çetinkaya hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Ali Çetinkaya hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Ali Çetinkaya hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi:
Doğum Yeri: 1878, Afyonkarahisar
Ali Çetinkaya kimdir?
Ali Çetinkaya (1878, Afyonkarahisar - 21 Şubat 1949, İstanbul), Türk asker siyaset ve devlet adamı. "Kel Ali" lakabi ile anilir.[1]
I. Dünya Savaşı'nda çeşitli cephelerde savaşmış bir subay; İzmir'in işgalinden sonra Kurtuluş Savaşı'nın askeri anlamda “ilk kurşununu atan” kişi olarak kabul edilmiştir.[2] Bayındırlık Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı görevlerinde bulunmuş bir siyasetçi; Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Ulaştırma Bakanı’dır.
Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda, TBMM I. II., III., IV., V., VI., VII. dönemlerde meclis üyesi olarak yer aldı.
Hukukçu olmamasına rağmen ikinci dönem Ankara İstiklal Mahkemesi başkanlığını yaptı. İzmir suikastı, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası davası gibi önemli davalara baktı. Bayındırlık Bakanlığı sırasında Ankara’daki resmi dairelerin çoğunu yaptırdı. Ulaştırma bakanlığı sırasında demiryolu politikasının savunucusu oldu.
Ankara İstiklal Mahkemesi başkanlığı görevinde İskilipli Mehmed Âtıf Hoca'nın idam kararını vermişti
Ali Çetinkaya Kitapları - Eserleri
- Malta'dan Mefharet Hanım'a Sürgün Mektupları
- Direniş 1919
- Askerlik Hayatım
- Çanakkale'den Cumhuriyet'e Adı Duyulmamış Kahramanlar
Ali Çetinkaya Alıntıları - Sözleri
- Hamdolsun sıhhat ve afiyetim yerindedir. Fakat bir insana yaşamak için sıhhat ve afiyet kifayet etmiyor. Her hâlde hürriyet, hayat istiyor. (Malta'dan Mefharet Hanım'a Sürgün Mektupları)
- Takdir-i hüda tedbir-i beşerle bozulmaz. (Allah’ın takdiri kulların çabasıyla bozulmaz.) (Malta'dan Mefharet Hanım'a Sürgün Mektupları)
- Fakat bilmem, zavallı memleket ve zavallı millet, acaba bu gibi yağma ve vurgunculuk günlerinin geçtiğini görmeyecek mi? (Malta'dan Mefharet Hanım'a Sürgün Mektupları)
- Sizi görmek, kavuşmak endişesinden başka ne endişem olabilir? (Malta'dan Mefharet Hanım'a Sürgün Mektupları)
- İşte bu memlekette namus ve istikamette sadakatin mükafatı! Böyle yurtsuz, mekânsız, on parasız, bir dilenci kadar muhtaç bir halde kalıyoruz ve belki ömrümüzü de böyle geçiririz. (Malta'dan Mefharet Hanım'a Sürgün Mektupları)
- İnsanın en sadık ve hayatına yegâne merbut (bağlı), dolayısıyla felaketinin, saadetinin şeriki (ortağı) ancak ailesi olabileceğini zaman ve vakalar bize pek vazıh (açık) olarak ispat etti. (Malta'dan Mefharet Hanım'a Sürgün Mektupları)
- Biz insanlar ne garip hilkatteyiz (yaratılıştayız). Biraz zor karşısında çabuk müteessir (üzülür) ve mülayemet (kolaylık) karşısında seviniriz. Halbuki Cenabıhakk, bizim idrak ve muhakeme etmeye muktedir olamadığımız bir şekilde daima azamet ve kudretini tecelli ettiriyor. (Malta'dan Mefharet Hanım'a Sürgün Mektupları)
- Millet, millet olur ve kendini idrak ederse onun için daima vatan, hürriyet, istiklal ve yaşamak hakkı tabii vardır. (Malta'dan Mefharet Hanım'a Sürgün Mektupları)