Arif Keskiner kimdir? Arif Keskiner kitapları ve sözleri
Türk yazar Arif Keskiner hayatı araştırılıyor. Peki Arif Keskiner kimdir? Arif Keskiner aslen nerelidir? Arif Keskiner ne zaman, nerede doğdu? Arif Keskiner hayatta mı? İşte Arif Keskiner hayatı...
Türk yazar Arif Keskiner edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Arif Keskiner hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Arif Keskiner hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Arif Keskiner hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 1938
Doğum Yeri: Osmaniye, Adana
Arif Keskiner kimdir?
1938 yılında Adana’nın Osmaniye ilçesinde doğdu. İlk ve ortaokulu Osmaniye’de okudu. İstanbul Sultanahmet Ticaret Lisesi’ni, ardından İstanbul Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu’nu bitirdi. Bu arada birçok işe girip çıktı. Askerliğin ardından bir süre arkadaşı Yılmaz Güney’le çalıştıktan sonra dört yıl Ağaoğlu Yayınevi’nin müdürlüğü görevini yürüttü. Daha sonra kitapçılık, spor yazarlığı ve İsveç’te muhabirlik, bulaşıkçılık yaptı.
Türkiye’ye döndükten sonra elliye yakın fotoromanın yapımcılığını, senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendi. Aynı dönemde filmciliğe başladı. "Otobüs", "Kapıcılar Kralı", "Selvi Boylum Al Yazmalım", "Maden", "Köşeyi Dönen Adam" ve "Piyano Piyano Bacaksız" gibi filmlerin prodüktörlüğünü yaptı. "Yılanı Öldürseler" ve "Piyano Piyano Bacaksız" filmlerinin senaryo yazımına katıldı. Halit Çapın’ın "Bay Alkolü Takdimimdir" adlı hayat hikâyesinden TRT’ye üç bölümlük ilk diziyi gerçekleştirdi. Ardından beş bölümlük "Bizi Güldürenler" dizisini yaptı. Kendi adına yaptığı on bölümlük "Anadolu Uygarlıkları" belgeselinden sonra iflas etti.
Daha sonra Sıraselviler’deki yazıhanesinde, herkesin Çiçek Bar ya da Arif’in Yeri dediği, tüm sinemacıların ve sanatçıların uğrak yeri olan Sinema Sevenler Derneği Lokali’ni açtı. On yedi yıldır buranın işletmeciliğini yapmaktadır. "Çiçek Gibi", Arif Keskiner’in maceralarını, dostluklarını anlattığı bir kitabıdır.
Arif Keskiner Kitapları - Eserleri
- Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar
- Çiçek Gibi
- Yine mi Çiçek
- Nazım'ın Evinde Vera'nın Sofrasında
- Elbette Çiçek
Arif Keskiner Alıntıları - Sözleri
- İyiye, doğruya, güzele selam durulacaktır. Ey ahali, gören var mı? Bulan var mı? (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- Demek Koca Sadık'ın oğlusun ha... Babanı çok severdim. Benim iyi dostumdu. Allah rahmet eylesin. Dürüst namuslu babayiğit adamdı. (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- O yüzden sağlıklı olduğunu söylüyor usta. "Doğada olan her şey insan içindir. Ama insanoğlu kendisine yaratılmış bu güzelim doğayı mahvetmek için elinden geleni yapıyor." diyor. (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman. Ama bugün cumaymış, yarın cumartesiymiş, çoğum gitmiş de azım kalmış, umurumda değil (Nazım'ın Evinde Vera'nın Sofrasında)
- Bu gün etrafımızda hala yoksulluk, açlık,sefalet yaşanıyorsa hem de dünyada çok zengin olduğu halde, insanlık için bir yüz karasıdır düşüncesinde. Bir insanın başka bir insanı aşağılaması, bir ülkenin, bir toplumun başka bir toplumu aşağılaması, bütün insanlığın aşağılanması değil de nedir? Farklı kültür ve renkte olan Küba’da sordum: ‘’Bir rengin başka bir rengi aşağılamasının cezası nedir?’’ diye ‘’Devrimin en ağır cezası verilir’’ dediler. (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- ‘’Ben destan, masal dilinden geliyor, dilin ne kadar büyük bir güç olduğunu biliyordum. Bir kişi bir roman yaratırken, önce dili yaratmak zorundadır. Kendine has bir dili olmayan bir roman, güçlü bir roman olamaz’’ Yaşar Kemal... (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- Ben yazmaya bilinçle, istençle başladım. Ben profesyonel destancılar geleneğinden geliyorum. Gılgamışlar, Evdale Zeynikeler, Dede Korkutlar… Hemoros’u sevmem, Stendhal’e büyük hayranlık duymam boşuna değildir. Gençliğimde en sevdiğim yazar stendhal’ dı. Belki de o ekmeğini yazarak kazanmıyordu Balzac gibi. Ama o herkesten daha çok profesyonel,eski destancılar soyundandı. Kızıl ile Kara, Parma Manastırı her zaman benim başucu kitaplarım oldular. Gençliğimde bir esere başlamadan önce hep stendhal’i okudum. (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- "Bu dağlar bizim dağlarımızdı. Yaylalar çok güzeldi. Ormanlarda çiçeklerin kokusundan geçilmezdi. Bugünlere geldik. Bugünler o günler değil. Bu ağaçlar o ağaçlar değil. Bu çiçekler o çiçekler değil. Kokuları kalmadı. Kokmaz oldular. Yaylalara girildi. Ormanlar kesildi. Ağaçlar şehirlere taşındı, ceviz ağaçları da başka ülkelere." (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- Vera Nazımı anlatıyor: Biliyor musunuz? O hala bu evde. Birlikte yaşıyoruz. Ben öldüğünü sanıyordum, yanılmışım. Görüyorum ki o benden ayrılmamış. Bu kadar yıl geçmesine rağmen hala bir yerlerden çıkıveriyor. Bazen tabloların tozunu alırken bir kağıt parçası düşüyor yere. Eğilip alıyorum. Bakıyorum. Bana yazılmış bir şiir. Bazen eskimiş bir koltuğun kılıfını değiştirirken, koltuğun içinden çıkıyor karşıma; Üç beş satır halinde. O zaman anlıyorum ki Nazım gitmemiş. Hala Burada. Benimle birlikte.’’Ben ölmedim, beni unutma’’ demek istiyor sanki. Ben nasıl unuturum ki onu? Nazım’ı anlamak o kadarda zor değil benim için. (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- Arkadaşım Erdoğan gemici’ nin elli yıl önce yazdığı bir şiirde söylediği gibi ; “En çok güvendiğim orospulardı, onlar da orospu çıktı “ (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- Kimi çekemeyenler ya da kitap okumayanlar, onun çok uzun yazdığından, kitaplarının kalınlığından söz eder; kimi de bir karıncanın yürüyüşünü on sayfa, bir kelebeğin uçuşunu yirmi sayfa anlattığından... Hatta bazen can dostu Ara Güler gibi, şaka yollu da olsa, "Adam öyle yazoor ki abi, bir damla gözyaşı, otuz sayfada yere zor düşoor" diyenlere de rastlarsınız. Oysa ben onun, bir çavlan gibi coşkulu akan diline, zengin Türkçesine hastayım. Onda, sözcükler dans eder doğayla... Dile gelir... Kanatlanır uçuşur... Türkü olur, bozlak olur, ağıt olur... (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- "Yine mi güzeliz, yine mi çiçek" diyorum kendi kendime. "Mutluluktan ölünür mü? Ölünür." (Elbette Çiçek)
- Doğada güzel olan her şey insan içindir. Ama insanoğlu kendisine yaratılmış bu güzelim doğayı mahvetmek için elinden geleni yapıyor (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- Bir yönü vardı: Kimse onun kadar sevgi dolu değildi dünyaya karşı, ama birdenbire de ölesiye küserdi insana, vurur, acayip bir renge bürünür, büzülür, eğrilir kalır ya da kaçardı bir süre. Daha tam karar verememişti sevgi ile öfke arasında. Kafası kızınca, tabanları ağrıyıncaya, yarılıncaya kadar kaçıyordu rastgele, sonra da uzun, korkulu düşlere dalıyordu 48 saat yumulup bir kenarda. (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- "Yıllardır bana, ‘Kendini yaz. Maceralarını anlat, senin de namın yürüsün’ dediler... Ne yapalım, yıllar sonra biz de, ‘Yazalım bari’ dedik. ‘Namın yürüsün’ muhabbetinden değil, Âşık Veysel misali, ‘Dostlar bizi hatırlasın’dan yola çıkarak... Başladık yazmaya... Yazdık da yazdık... (.....) Ne kadar sürer?.. Ne zaman biter?.. Bilmiyorum. Manitu, hepimize kolaylık versin." (Çiçek Gibi)
- Can yücel, bir zamanlar babasının büyük isminden rahatsız. Ne dense orada burada konuşup duruyor. Yaşar Abi, bir gün ona diyor ki: ‘’Bak Can,sen babanı iyi tanımıyorsun,Ben senden daha iyi tanıyorum.’’ O sıralar Cumhuriyet gazetesinde çalışıyor Yaşar Abi. Hasan Ali Bey de emekli olmuş, yazılarını ona götürüyor. Oturuyor sohbet ediyorlar; çok seviyor Yaşar Abi, Hasan Ali bey’i. ‘’ Zaten adamın anası bellenmiş, herkes bir taraftan saldırıyor. Cumhuriyet tarihinin en önemli bakanı, Köy enstitüleri kurmuş, dünya klasiklerini dilimize kazandırmış: daha sayayım mı? Yaptıklarını kimse yapmamış, bir de sen saldırma adama diyor Yaşar Abi, birazda Can Yücel’e kızarak. Bu konuşmadan on beş gün sonra gazeteye gidiyor ,Can yücel elinde bir kağıt masanın üzerine fırlatıp atıyor ve ‘’şunu bir oku bakalım!’’ diyor. Yaşar Kemal’e, küstah ve özgüvenli. Karşısına geçip oturuyor. Şiire bakıyor Yaşar Kemal: ‘’ Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim’’, Gözleri doluyor okuyunca. Kalkıp boynuna sarılıyor,’’Affet ulan, şimdi oldu işte’’ diyor. Yaşar Abi den bunu dinlerken ben de duygulanıyorum. İşte bu şiir. Yaşar Abi’ye göre Can’ın babasıyla barışmasının şiiriymiş. Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim Ben hayatta en çok babamı sevdim Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk Çarpık bacaklarıyla -ha düştü ha düşecek Nasıl koşarsa ardından bir devin O çapkın babamı ben öyle sevdim Bilmezdi ki oturduğumuz semti Geldi mi de gidici - hep, hep acele işi Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi Atlastan bakardım nereye gitti Öyle öyle ezber ettim gurbeti Sevinçten uçardım hasta oldum mu, Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul'a Bi helalleşmek ister elbet , değimi oğluyla! Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu, Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu, En son teftişine çıkana değin Koştururken ardından o uçmaktaki devin, Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için Açıldı nefesim, fikrim, canevim Hayatta ben en çok babamı sevdim. Can Yücel Binbir Renk Binbir Çiçek/ Arif Keskiner (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- En büyük acım, insanlara yalan söyledim, adımı değiştirerek kendimi sakladım. Benim Kemal Sadık Gökçeli olduğumu bir Abidin Dino, bir Arif Dino, bir de romancı arkadaşım Orhan Kemal biliyordu… Ortaokuldaki Türkçe öğretmenimle karşılaştım bir gün Adana’da. ‘’Yahu Kemal’’ dedi,’’ sen de gazetecisin bilirsin. Çok iyi bir yazar var Cumhuriyet’de kimdir acaba?’’ Yaşar Kemal’i övdü. Ona bile o yazarın ben olduğumu söyleyemedim. Öğretmenimin ismi Enver Mücen’di. Sonra İstanbul’a geldi. Ondan o kadar utanmıştım ki, onu nerede görsem kaçıyordum. Bir daha yüzüne bakamadım. Oysa onu ne kadar çok seviyordum. Ama yolumu ben seçmiştim. Fazla ağırıma gitmiyordu bana yapılanlar. (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)
- Hırsın, açgözlülüğün, ihtirasın, paranın ve popülizmin öne çıktığı; dostluğun, vefanın, emeğin, sanatın ve sanatçının unutulup göz ardı edildiği; güzelim heykellerin "ucube" diye parçalanarak yok edildiği günümüzde, Yaşar Kemal'in sanata, doğaya ve insana karşı bu saygın duruşundan, insanoğlunun öğreneceği çok şey olduğunu düşünüyorum. (Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal'li Anılar)