Atilla Yayla kimdir? Atilla Yayla kitapları ve sözleri
Akademisyen ve Yazar Atilla Yayla hayatı araştırılıyor. Peki Atilla Yayla kimdir? Atilla Yayla aslen nerelidir? Atilla Yayla ne zaman, nerede doğdu? Atilla Yayla hayatta mı? İşte Atilla Yayla hayatı...
Akademisyen ve Yazar Atilla Yayla edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Atilla Yayla hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Atilla Yayla hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Atilla Yayla hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 3 Mart 1957
Doğum Yeri: Kırşehir, Türkiye
Atilla Yayla kimdir?
3 Mart 1957’de Kırşehir, Kaman’da doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden lisans (1980), yüksek lisans (1982), doktora derecesi aldı (1986). Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Hacettepe Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptı (1986-2000) Profesör Yayla Gazi Üniversitesinde uzun yıllar öğretim üyesi sıfatıyla bulunmuştur. TDV, LDT, TSİD, MontPelerin cemiyeti gibi kurumlarda üyelikleri vardır. Liberal Düşünce Topluluğu kurucularındandır ve uzun süre başkanlığını yürütmüştür. Yorktown Internet University ve Center for New Europe üyesidir. Britanya ve ABDde birkaç defa farklı üniversitelerde ziyaretçi öğretim üyesi olarak bulunmuştur. Yeni Şafak ve Zaman gazetelerinde yazıları yayınlanmıştır. İngiltere Buckingham üniversitesinde misafir öğretim üyeliği yapmıştır. Atilla Yayla, Sinan Çetinle birlikte Plato Film Okulunu meslek yüksek okuluna dönüştürerek, Gazi üniversitesi öğretim üyeliğine son vermiştir. Halen Plato Meslek Yüksekokulu Müdürlük görevini yürütmektedir.
Atilla Yayla Kitapları - Eserleri
- Liberalizm
- Siyaset Bilimi
- Kemalizm
- Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler
- Siyaset Teorisine Giriş
- Siyasi Düşünce Sözlüğü
- Liberal Bakışlar
- Gizli Aşk
- İktisat ve Hayat
- Hayek'in Sosyal Teorisi : Özgürlük Yolu
- Devletçi Zihniyet ve Piyasa Ekonomisi
- Hangi Liberalizm
- Hayek'in Liberalizm Anlayışı
- Fikir Hareketleri ve Liberal Düşünce Topluluğu
- Özgürlüğün Peşinde
- Anayasa Teorisine ve Hukukuna Giriş
- July 15: The Glorious Resistance Of Turkish Democracy
- Demokrasiyi Koruma Klavuzu
- Diren Demokrasi
- Piyasa Medeniyeti
- Islam, Civil Society and Market Economy
- Political Science
- Sosyal ve Siyasal Teori
- İki Cumhuriyetin Kavgası
Atilla Yayla Alıntıları - Sözleri
- Bütün basın-yayın araçlarının birer devlet işletmesi olduğu ülkelerde, hemen hatırlanacak bir sözle, gazeteciler, sadece, “yönetimi övmekte sonsuz derecede özgür”dürler (Liberalizm)
- "Sistemli ve tutarlı bir teori hüviyetinde bir Kemalizmin M. Kemal hayatta iken mevcut olmadığı, Kemalizmin sonradan geliştiği, bundan dolayı M. Kemal'in Kemalist olmadığı söylenebilir. Bu yorum doğruysa, M. Kemal'in ölümünden sonra onun adına yapılan ve izleri veya kökleri onun hayatta olduğu dönemde bulunmayan uygulamalardan M. Kemal'e bir fatura çıkarmak elbette hatalı bir akıl yürütme olur." (Kemalizm)
- Toparlarsak, doğa durumundaki insanın mülkiyet hakkı iki yerden kaynaklanır: Emeğini, dolayısıyla kendisinin bir parçasını nesneye katmasından ve yaşamak için sahip olmak zorunda olmasından. (Liberalizm)
- Tanımlama sorunundan sonra, benim Kemalizmin sistem içindeki yerine itirazımın ana sebebine gelmek istiyorum. Bu sebep, M. Kemal'in yapıp ettiklerinden ve söylediklerinden bağımsızdır ve herkesi ve her dönemi bağlaması gereken genel bir ilkeye dayanmaktadır. Ben, bir faninin, yani bir insanın, bir ülkede, kendinden sonra gelen bütün insanların neye inanıp, nasıl düşünüp, nasıl yaşayacaklarını belirleme gücüne sahip olmadığına inanıyorum. Böyle bir ilkenin varlığına yahut bunun olanaklılığına inanırsak, o zaman Atatürk'ten önce de bu özelliğe sahip insanların yaşadığını ve Atatürk'ün de onların sözleriyle ve davranışlarıyla belirlenmiş bir çizgiyi izlemeye mahkum olduğunu kabul etmemiz gerekir. Aksi takdirde, tarihi ve beşeri hayatı Atatürk'le başlatmış oluruz. Bu imkansızdır. Bunu kabul etmek, yani tarihi Mustafa Kemal ile başlatmak, aynı zamanda tarihi onunla sınırlandırmak anlamına gelir. Bu da imkansızdır. Ama farkında olarak ya da olmayarak, bu yapılmaktadır. Tarih Atatürk'le başlatılmakta ve bitirilmektedir. Kendinden sonra gelenlerin hayatlarını değiştirilmez -en azından ana çizgileri değiştirilmez- biçimde belirleyen bir insana da artık, insan veya normal bir insan deme imkanı kalmaz. Böyle bir varlık ya Tanrı'dan doğrudan doğruya emir ve ilham alan bir peygamber veya Tanrı'nın ta kendisi olabilir. Mustafa Kemal'le ilgili övgü söyleminde işi bu noktaya taşıyanların olduğunu biliyoruz. Bence bu, uzak durulması gereken zararlı bir aşırılıktır. Ama ne yazık ki aşırılık, olması gerektiği gibi, zaman içinde azalmamakta, artmaktadır. Bugün, Atatürk'e övgü furyası, O'nu karikatürleştirecek ve hayat ve icraatlarından yeterli derslerin alınmasını imkansızlaştıracak bir seviyeye taşınmıştır. (Kemalizm)
- "20'nci yüzyıl insanlık tarihinin en kötü yüzyıllarından biridir. 20'nci yüzyıl bir totalitarizm çağıdır. Sırayla önce sosyalist totalitarizm, sonra faşist totalitarizm ve Nazi totalitarizmi doğmuştur." (Kemalizm)
- "Bir fikrin yaygın kabul görmesi onun doğruluğunu delil teşkil etmez." (Gizli Aşk)
- Kurucu rasyonalist teoriler , ister Rousseau'nun "genel irade"ye dayanan toplumunda , isterse Marx'ın sosyalist sisteminde olsun , kollektivisttir ve bireyi kollektiviteye feda etmeye yakındır , hazırdır. (Liberal Bakışlar)
- Son yıllarda çok sözü edilen grup haklarına da, ancak ve ancak bireylerin somut hakları yoluyla ulaşabilir. Bir grubun tek tek bütün üyelerinin belirli bir hakla donanması, sonuçta onların oluşturduğu grubun da o hakka sahip olması demektir. Buna karşılık, tersi durumda aynı şey söz konusu olmayabilir. Bir gruba bütün olarak bir hakkın verilmesi o grubun üyelerinin tek tek o hakka mutlaka sahip olduklarını göstermez. Değişik bir ifadeyle, birey hakları (veya bireylerin haklardan mahrumiyetleri), grup haklarından (veya grupların haklardan mahrumiyetlerinden) daha somuttur. (Siyaset Teorisine Giriş)
- Bireylerin özgürlüğüne saygı ve bu özgürlüklerin muhafazası , geniş bir bireysel haklar yelpazesini oluşturan ve koruyan bir sistemi gerektirir. (Liberal Bakışlar)
- Totaliter sistemlerde kitle iletişim araçları gerektiğinde tarihi değiştirmek; kişileri, olayları yok etmek ; geçmişi yaşanmamış yapmak; ideolojinin "doğru"larını "gerçek" olarak insanlara kabul ettirmek için kullanılır. (Liberal Bakışlar)
- "Kemalizmle ilgili okuma, düşünme ve tartışmalarımın beni ulaştırdığı genel sonuç, resmi propagandanın inanmamızı istediğinin aksine, Kemalizm demokratikleştirici, insan haklarına saygılı bir ideolojimsi - konum olmaktan çok otoriteryen, totoliteryen bir duruşa ve bakışa yakın durduğuydu. Ortak medeniyet paradigması açısından değerlendirildiğinde Kemalizm ilerlemeden çok gerilemeye tekabül etmektedir." (Kemalizm)
- (...) Ancak Türkiye'de cumhuriyet fikri muazzam derecede abartılmıştır, halen de abartılmaktadır. Bu abartma çabaları, siyasal sistemlerle ve bu sistemlerin meziyetleri ve kusurlarıyla özel olarak ilgilenmeyen insanların yanıltılmasına yol açabilmektedir. Cumhuriyet fikri ve tatbikatı ne sadece 20. yüzyılda ne de sadece Türkiye topraklarında ortaya çıkmıştır. Antik Yunan'dan günümüze cumhuriyet olayının fikri ve pratik izlerini sürmek mümkündür. Ayrıca, cumhuriyet fikrinin veya sisteminin mutlaka ve herkes için olumlu bir anlam taşıması gerekmez. Cumhuriyet sistemini tatbik eden ve sonra bundan vazgeçen ülkeler de vardır. Hollanda, krallıktan cumhuriyete geçmiş, sonra cumhuriyetten memnuniyetsizlik duyarak krallığa dönmüştür. Bu tür geçişler, gelişgidişler, cumhuriyetin de netice itibariyle siyasi modeller arasında bir model olduğunu ve insani hayatın amacını değil sadece araçlarından birini teşkil ettiğini gösterir. Bir ülkenin rejiminin cumhuriyet olması o rejimin iyi, kötülük ve yanlışlıktan uzak, her yönüyle arzuya şayan olduğunu ispatlamaya yetmez. Bu konuda anlamlı ve isabetli bir yargıya varmamızı asıl sağlayacak olan, cumhuriyetin varlığı veya yokluğu değil, hangi değer sistemine oturduğudur. İnsanlık çeşit çeşit cumhuriyetler görmüştür. Sovyetler Birliği, ABD, Çin Halk Cumhuriyeti, İran İslam Cumhuriyeti, Libya, Küba, Çavuşesku'nun Romanya'sı ve hatta Nazi Almanya'sı cumhuriyet sisteminin örnekleridir. Bu çeşitliliğin ve dünyada tarihi ve güncel olarak çeşitli cumhuriyet tiplerinin realize edilmesinin yarattığı sonuçlar, cumhuriyet rejimlerinin de tasnif edilmesini ve bazılarının benimsenip bazılarının yerilmesini ve reddedilmesini gerektirmektedir. Başka türlü ifade edersek, sırf cumhuriyet olması bir rejimin kıymetli ve takdire şayan kabul edilmesini sağlamaya kifayet etmemektedir. (Kemalizm)
- İktisatçı Thomas Mayor'a göre, insanlar milyonlarca yıl boyunca, yaklaşık elli kişiyi kapsayan küme topluluklarında yaşadı. (Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler)
- ... Diğer taraftan, Spencer, insanların acılarını, sıkıntılarını, yaşanan sefaleti kişisel gayretlerle azaltmaya, gidermeye çalışmanın saygıya lâyık bir davranış olduğunu ve bazı insanların bunu yaptığını söyler. Fakat "başarısız" insanların sefaletini gönüllü bireysel çabalarla veya grup faaliyetleriyle gidermekle, "kanun yoluyla zorlamalar yaparak" gidermeye çalışmak arasında muazzam farklar vardır. İlkinde, bu gayretlerin maliyeti gayret sahibi bireylerce karşılanır. İkincisinde ise, başarısız kimselerin sefaletinin kanun yoluyla(marifetiyle) giderilmesini isteyenlerin çoğu, bunu, ortaya çıkacak maliyeti büyük ölçüde başkalarına, az miktarda da kendilerine yükleyerek yapmayı teklif ederler. Fakirlerin yanlış yollarla korunması, bu iş için bazılarının sırtına ağır yükler bindirilmesi yanında, genellikle gerçekten ihtiyaç içinde bulunan ve yardımı hak edenlerin değil, bulunmayan ve yardımı hak etmeyenlerin korunmasına yol açar. (Liberalizm)
- Gördüğünüz gibi rekabet büyük bir toplumsal dayanışma aracı. Çünkü hepimiz bir tek şey üretiyor, sayamayacağımız kadar çok şey tüketiyoruz. Tükettiğimiz şeylerin fiyatının düşmesi ve kalitesinin yükselmeyi rekabete bağlı. Bu yüzden rekabet dayanışmayı yayan, genişleten bir araç. En büyük yararı da fakirlere. (Gizli Aşk)
- Modernliğin bir nispet meselesi olduğunu unutmayın. Her zaman dilimi ondan önceki zaman dilimlerine göre moderndir, yani son zamana daha yakındır. Gözden kaçırılmaması gereken bir diğer nokta, modernin modern olmayandan, modernin modern öncesinden tamamen kopuk, bütünüyle yeni ve farklı olamayacağıdır. Bu eșyanın tabiatina, ontolojik gerçekliğe aykırıdır. Modern öncesi, modern ve post-modern ayrımı zamanın kendisinin değil biz insanları yaptığı ayrımdır. Zaman böyle bir muameleye tabi tutulduğunu bilseydi belki de kızardı. (Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler)
- Her mahallede bir milyoner yaratacağız. (Gizli Aşk)
- "insanlar iyi şeylere çabuk ve kolay alışırlar. Yüksek hayat standartlarına da alıştılar. Üstelik bu standartların neredeyse kendiliğinden sürebileceğini ve herkese kolayca sağlanabileceğini de sanmaya başladılar." (Siyaset Bilimi)
- Zenginliğin kaynağı da, artışını sağlayan da üretimdir. (Gizli Aşk)
- Özel mülkiyet özgürlüğün garantörüdür. (Kemalizm)