Cahit Koytak kimdir? Cahit Koytak kitapları ve sözleri
Yazar, Şair, Çevirmen Cahit Koytak hayatı araştırılıyor. Peki Cahit Koytak kimdir? Cahit Koytak aslen nerelidir? Cahit Koytak ne zaman, nerede doğdu? Cahit Koytak hayatta mı? İşte Cahit Koytak hayatı...
Yazar, Şair, Çevirmen Cahit Koytak edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Cahit Koytak hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Cahit Koytak hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Cahit Koytak hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 29 Ocak 1949
Doğum Yeri: Erzurum, Türkiye
Cahit Koytak kimdir?
29 Ocak 1949 yılında, Erzurum’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini aynı şehirde gördü. Yüksek öğrenimini İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Fakültesinde tamamladı ve bu fakülteden 1974 yılında kimya yüksek mühendisi olarak mezun oldu. Kısa bir süre mühendislik, sonra uzun yıllar serbest ticaret yaptı. 1994 yılından itibaren 15 yıl bir özel TV kuruluşunda, sinema yayınını yönetti. İngilizceden, Fransızcadan kitaplar çevirdi. Şiirlerini Diriliş, Kelime, Yöneliş, Yedi İklim, Kayıtlar, Gergedan, Defter, Kaşgar, Hece, Yansıma, Le Poete Travaille, Kitaplık, Kırklar, Merdiven Şiir, Anlayış, BirNokta, Yeniyazı vb. dergilerde yayınladı.
Cahit Koytak Kitapları - Eserleri
- İlk Atlas
- Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 1
- Gazze Risalesi
- Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 3
- Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 2
- Alçak Sesle ve Divanece
- Yeni Başlayanlar İçin Metafizik
- Yalnızlık Sanatı
- Dudakta Bekletilen Şarkılar
- Ölüme Çare Ya Da Şen Maneviyat
- Cazın Irmakları
- Rüzgarların Yağmurların Irmakların Mimarisi
Cahit Koytak Alıntıları - Sözleri
- Hakikate ermek, Kendini de dünyayı da okuyup, anlayıp yutmak, ve dürüp kaldırmak mıdır defteri? Yoksa kendinde ve dünyada anlaşılmaz olanın gövdesinden kendine yeni bir K E N D İ L İ K yontup çıkarmak mı ? (Yeni Başlayanlar İçin Metafizik)
- ve bilmek için içinden geçenleri bir şairin, biz okurlar, biz bir gecelik hanlarda bitişik oda komşuların senin, daha ne çok yolcu tanımamız gerekiyor, kim bilir! daha ne çok oda, ne çok sahne! içlerinde yolları, yolcuları birbirine sorduğumuz, birbirine yorduğumuz daha ne çok rüya, ne çok gerçek! ne çok rahim, ne çok sancı ve daha ne çok ölü doğan İsa! (Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 1)
- yolların ortasında, çokluklar arasında kendimizi kimsesiz hissedince, yanımıza, yöremize, sonra içimize bakmayı ve görmeyi öğrenelim diye mi bir ve bütün olanı orada? (Yeni Başlayanlar İçin Metafizik)
- gündüz işimde, gece düşümde daha tepmedigim yollar var kendi içimde. (Alçak Sesle ve Divanece)
- "Hangisi daha yakın olurdu, Ve daha yakıcı, anlatmak için Şiir'le Hakikat arasındaki Trajik ilişkiyi? Bir kralın bir sokak yosmasına Duyduğu aşk mı, Bir sokak yosmasının Bir krala duyduğu aşk mı? Doğru ikili bu değil, bence, Çok görüldü, okundu; Halk başka trükler arıyor, Başka ikililer! Bir fahişenin bir yalvaca Duyduğu aşk, peki? Yahut bir yalvacın Bir fahişeye? Bakın, bu sonki tutar işte, Bakın, bu siler süpürür piyasayı, Aşkların en katıksızı derim ben buna, Aşkların en romaneski!" (Dudakta Bekletilen Şarkılar)
- De ki, “Dualarınız da olmasa, Rabbim niye kayırsın sizi?” (Alçak Sesle ve Divanece)
- Yalnızlık Kayzer'den daha güçlüdür ve Roma'dan daha uğultulu.. (Yalnızlık Sanatı)
- bütün bu uykular, bu uyanışlar, bu rüyalar, gerçekler, oyunlar böyle akıp giderken, akıp giderken üstümüzden ve içimizden, kimden öğreneceğiz, peki, ne olduğumuzu, niye olduğumuzu, sen olmasan? çünkü peygamberleri kovduk ve azizlerimiz sirklere kiralandı! (Yeni Başlayanlar İçin Metafizik)
- "yolcuyu anlatırken, bana hem yolu, hem yolculuğu yaşatan şiirden hoşlanıyorum ben. yolun tozunu toprağını, yolcunun kafasından zorunu anlatırken, varacağı menzili bana kendi içimde aratan şiirden hoşlanıyorum ben. ..." (Rüzgarların Yağmurların Irmakların Mimarisi)
- konuş ve razı olma daha azına yeryüzünü iste, yeryüzünün bütün çocukları adına (Gazze Risalesi)
- Kitaplar devirerek bulamadığın şeyi Sokakları arşınlayarak Bulabilirsin belki! Bunun için karşına çıkan yüzleri Tanrının yeryüzündeki Ayak izleriymiş gibi okumasını öğren; Ve kulak verip çözümlemesini, Onun ayak sesleriymiş gibi, Vuruşlarını her dilde, insan kalbinin. (Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 2)
- herkes söylenecek ne çok şey buldu ve söyleceğini ne güzel söyledi ya ben? ben ne aptım, peki? konuşma sırası bana gelince, ters çevrilmiş tespih böceği gibi, önce kollarmıın, bacaklarımın kalabalığında güç bela dilimi arayıp buldum sonrada ya evet, evet dedim, her şey ytıpatıp sizin dediğiniz gibi her şey tıpatıp sizin bildiğiniz gibi, siz aramasanız da, bayanlar, baylar siz aramasanız da, gerçeği ona götüren yol, döne kıvrıla sizin ayaklarınız altından geçiyor. öyle değil mi ama, öyle değil mi bana gelince, ben yolun kıyısında, bu kayanın altında ve ucunda kalemin öyle kıvırlmış düşünüyorum, düşünüyorum da, yol öyle olmuş böyle olmuş, fark eder mi diyorum, kendi kendime, fark eder mi, sen duruyorsan ve yol senin kıyından geçiyorsa (Ölüme Çare Ya Da Şen Maneviyat)
- Başka başka yüzleri Kullanmaya o kadar İhtiyaç duydular ki dunyada, Kendi yuzlerini hiç Tanımaya vakitleri olmadı. (Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 3)
- "Sana da başkalarına da yetecek kadar sus ki, Susuşun nâra olsun, konuşman çare olsun." (Yeni Başlayanlar İçin Metafizik)
- Çevrende, insan, melek, şeytan, Kimsenin olmadığına eminsen, O zaman kendinle ve sesini alçaltarak Tanrıyla konuşmana izin verilmiştir. Böyle anlarda sakın tez canlılık edip de Bildiğin hünerler, sevdiğin sözcüklerle Bir şeyler söylemeye çalışma O'na! Bunlar şiire benzese de, yapma bunu; Bekle, ilk adımı O atsın! Bekle, bir iç kanama gibi Tanrı Yüreğini sızlamaya başlasın! Bekle, ciğerlerini doldursun, Boğazını yakarak yükselsin çenene kadar Ve tuzuyla dilini buruştursun! || Cahit Koytak, Yoksulların ve Şairlerin Kitabı (Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 2)
- İki sualin varsa, Ve sayısız cevabın, İşin pesini bırakma, Bir gün felsefen de olacak! (Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 2)
- Hayır, hayır, bin kere hayır Ne satarım, Ne kiraya veririm, Ne de rehin bırakırım İnce, şair ruhumu! Olsa olsa, çırak veririm belki, Çırak veririm onu şeytana, Öğrensin diye acıların künhünü Bu alev ustasından iyice, Girip cehennemin dibine. (Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 3)
- Lareks ağacından yapılmış şu paslı demir rengi çit, Şu, sarmaşıklarla örtülü alçak bahçe duvarı Ve bütün bu çimen çiçek, Bu yer, bu gök... Ne kadar çok omuz var, Allahım, Baş konup ağlanacak! Ne çok kucak, Ne çok rahim Kıvrılıp uyunacak Doğuncaya kadar yeniden! (Yalnızlık Sanatı)
- dükkanını, tezgahını dağıtmış, kaderinin çullarına sarınmışsın. dünya senin evin ve çıkınındaki hiçbir şey satılık değil.. (Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 1)
- Hayat verilir ve alınır, sanat verilir ama alınmaz asla geri. (Rüzgarların Yağmurların Irmakların Mimarisi)