Cemal Kaşıkçı kimdir, davası nedir? Cemal Kaşıkçı katili kim, kim öldürdü?

BİYOGRAFİ

Suudi Arabistan hükûmetine muhalif konumdaki gazeteci ve köşe yazarı Cemal Kaşıkçı cinayeti duruşmaları devam ediyor. 2018 yılında öldürülen gazeteci Kaşıkçı, hakkında merak edilen konular araştırılıyor. Peki Cemal Kaşıkçı kimdir? Cemal Kaşıkçı aslen nereli, kaç yaşında? Cemal Kaşıkçı ne zaman öldü? Cemal Kaşıkçı katili kim? Cemal Kaşıkçı'yı suudi prensi mi öldürdü? Cemal Kaşıkçı davasında son durum ne? Kaşıkçı soyadı nereden gelir? İşte Cemal Kaşıkçı hakkında merak edilenler..

Suudi Arabistan hükûmetine muhalif konumdaki gazeteci ve köşe yazarı Cemal Kaşıkçı cinayeti duruşmaları devam ediyor. 2018 yılında öldürülen gazeteci Kaşıkçı, hakkında merak edilen konular araştırılıyor.

Peki Cemal Kaşıkçı kimdir? Cemal Kaşıkçı aslen nereli, kaç yaşında? Cemal Kaşıkçı ne zaman öldü? Cemal Kaşıkçı katili kim? Cemal Kaşıkçı'yı suudi prensi mi öldürdü? Cemal Kaşıkçı davasında son durum ne? Kaşıkçı soyadı nereden gelir?

İşte Cemal Kaşıkçı hakkında merak edilenler...

Cemal Kaşıkçı kimdir?

Cemal Kaşıkçı (Arapça: جمال خاشقجي; doğum Cemal Ahmed Kaşıkçı, 13 Ekim 1958 – 2 Ekim 2018), Suudi gazeteci, köşe yazarı, yazar, eski Genel Müdür ve el-Arab News Channel'ın önceki Genel Yayın Yönetmeni.

Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın isteği üzerine 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan yetkilileri tarafından İstanbul'daki Suudi konsolosluğunda suikaste uğrayarak ölmüştür.

18 Eylül 2017'de Suudi Arabistan'dan kaçtı ve düzenli olarak ülkesi Suudi Arabistan ve Muhammed bin Selman hakkında eleştirel yazılar yayınladı.

Cemal Kaşıkçı, 11 Aralık 2018'de Time dergisinin "Koruyucular" olarak adlandırdığı bir grup gazeteci ile birlikte 2018 yılının kişileri arasında yer aldı. Dergi, Kaşıkçı için, "İktidarı eleştirenlerin nasıl bir vahşetle karşılaştığı hakkındaki doğruları tüm dünyaya söyledi. Bu yüzden de öldürüldü" ifadelerini kullandı.

Hayatı

1958'de Medine'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Suudi Arabistan'da gördü. 1982'de Indiana Devlet Üniversitesi'nden işletme yüksek lisans yaptıktan sonra ülkesine döndü.

1991'den 1999 yılına kadar el-Medine gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Ayrıca bu dönemde Afganistan, Kuveyt ve Sudan gibi ülkelerde muhabirlik yaptı. 1987-1995 yılları arasında Usame bin Ladin ile birkaç defa röportaj yaptı.[kaynak belirtilmeli] 1999'dan 2003'e kadar Suudi Arabistan'ın İngiliz gazetesi Arab News'te Yazı İşleri Müdür Yardımcılığı yaptı. Buradan el-Vatan'a geçtikten sonra iki ay boyunca Yazı İşleri Müdürlüğü yaptı ancak Suudi Arabistan'ın dini kuruluşları hakkında eleştirel yazılar yazdığı gerekçesiyle görevden alındı. Bunun üzerine ülkeyi terk eden Kaşıkçı, Londra'da büyükelçilik yapan Prens Türki al Faysal'ın danışmanlığını yaptı.

Nisan 2007'de ikinci kez el-Vatan'da Yazı İşleri Müdürlüğü görevinde bulundu. Mayıs 2010'da yazdığı bir başka eleştirel yazıdan dolayı istifa etmek zorunda kaldı. İstifasının ardından, El-Velid bin Talal tarafından Bahreyn'deki el-Arab News Channel'ın Genel Yayın Yönetmenliğine atandı. Ayrıca BBC ve Al Jazeera gibi kanallarda politik yorumculuk yaptı.

Eylül 2017'de Suudi Arabistan'ı terk ettikten sonra Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşamaya başladı ve The Washington Post gazetesinde köşe yazarlığı yaptı.

Öldürülmesi

Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Selman tarafından kılıçla doğranmasını tasvir eden bir karikatür

Kaybolması

2 Ekim 2018'de, evlilik amacıyla gerekli belgeleri almak için İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na girdiği belirlenen Kaşıkçı'dan bir daha haber alınamadı. Dışarıda Kaşıkçı'yı bekleyen nişanlısı Hatice Cengiz, konsolosluk kapısının kapanmasından sonra polise Cemal Kaşıkçı'nın kaybolduğu yönünde şikayette bulundu.

3 Ekim 2018'de Suudi yetkililer, Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıktığını söylemesine rağmen Türk yetkililer Kaşıkçı'nın içeride bulunduğunu ve hala kayıp olduğunu ifade etmiştir. Yetkililerin Cemal Kaşıkçı'nın konsolosluktan çıktığına dair kamera kaydı görüntülerini talep etmelerinden sonra Suudi makamları Reuters'a, kamera kayıtlarının çalışmadığını ifade etmiştir.

Tepkiler

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Suudi yönetiminin Cemal Kaşıkçı'nın bulunmasına yönelik soruşturmaya destek vermesini ve sonuçları hakkında şeffaf davranması gerektiğini ifade etmiştir.

Güney Carolina Senatörü Lindsey Graham ise Suudi yönetiminin bu olayda bir yanlışı varsa ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini etkileyeceğini ve bunun bedelleri olacağını ifade etmiştir.

Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık'ın Dışişleri Bakanlıkları ortak bir açıklama yayınlayarak; davanın ciddiliğini ve olayın aydınlatılması için güvenilir bir soruşturma gerektiğini, Suudi Arabistan'dan da ayrıntılı bir açıklama beklediklerini bildirmişlerdir.

Washington Post gazetesi ve diğer yayın organlarında cinayetin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi çerçevesinde uluslararası bir ekip tarafından araştırılması çağrısı yapılmasına rağmen bu konuda 2 Kasım 2018 itibarıyla herhangi bir adım atılmamıştır.

Cemal Kaşıkçı'nın oğlu Salih Kaşıkçı, ailesi adına Twitter'dan öldürenleri affettiğini duyurdu. Hatice Cengiz ise kimsenin katilleri bağışlamaya hakkı olmadığını ve katillerle azmettiricileri affetmeyeceklerini açıkladı.

Soruşturmalar

15 Ekim 2018'de Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasına yönelik soruşturmalar kapsamında, Suudi Arabistan tarafından verilen arama izni sonrası Türk yetkililer, 19:15'te Başkonsolosluk binasına giriş yaptı. Burada dokuz saat boyunca kriminal incelemelerde bulunan yetkililer, saat 04:25 civarında konsolosluktan çıkış yaptı.

Associated Press'in Türk yetkililere dayandırdığı habere göre, Kaşıkçı'nın öldürülmesine dair kanıtların bulunduğu iddia edildi.

26 Şubat 2021'de cinayetin raporu yayınlandı ve Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi talimatının Muhammed bin Selman tarafından verildiği ortaya çıktı.

Açığa çıkması

20 Ekim 2018 günü, kaybolmasından 18 gün sonra, Suudi Arabistan'ın resmi haber ajansı SPA'dan yapılan habere göre Cemal Kaşıkçı'nın konsoloslukta yaşanan arbede sırasında hayatını kaybettiği açıklandı.

Suudi Arabistan'da yayımlanan Kraliyet kararnamesiyle, Muhammed bin Selman'ın danışmanı Suud el-Kahtani ve Suudi Arabistan Genel İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed el-Asiri dahil üç istihbarat görevlisi daha bu olaydan dolayı görevinden alındı.

Suudi Arabistan vatandaşı 18 kişi hakkında ise soruşturma başlatıldığı kaydedildi.

Cemal Kaşıkçı suikastı

Suudi Arabistan hükûmetine muhalif konumdaki Suudi gazeteci ve köşe yazarı Cemal Kaşıkçı 2 Ekim 2018'de, Suudi Arabistan'ın İstanbul, Türkiye'deki başkonsolosluğunda, Suudi Arabistan hükûmeti ajanları tarafından düzenlenen bir suikast sonucu öldürüldü.

Arka plan

4 Haziran 2009'da, Kahire Üniversitesi'nde gerçekleştirdiği "A New Beginning" başlıklı konuşmasının ardından Barack Obama'nın; aralarında Cemal Kaşıkçı, Bambang Harymurti ve Nahum Barnea'nın da bulunduğu gazetecilerle yaptığı röportaj sırasından bir görünüm

Suudi Arabistan hükûmetine muhalif konumdaki gazeteci ve köşe yazarı Cemal Kaşıkçı, yazılarında Suudi Arabistan Kralı Selman ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı eleştirmekteydi.

Kaşıkçı ayrıca, Suudi Arabistan'ın Yemen'e askerî müdahalesine de karşıydı.

Farklı kaynaklara göre Haziran ya da Eylül 2017'de ülkesini terk ederek Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşti. The Washington Post'ta yayımlanan 18 Eylül 2017 tarihli ilk yazısında, Muhammed bin Selman ile ülkesinin gittiği yolu eleştirirken ülkede reform olması gerektiğini savunmaktaydı. Bu yazısında, o dönem Seçilmiş Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olan Donald Trump'ın aşırı coşkulu bir şekilde karşılanmasına karşı uyarılarda bulunduğu için Suudi Arabistan hükûmeti tarafından kendisinin Twitter'dan engellendiğini de ifade etti.

Bu yazısının ardından Kaşıkçı, Suudi Arabistan hükûmeti yanlısı bot hesaplar tarafından Twitter üzerinden tacize uğradı.

İlerleyen dönemde Kaçıkçı'nın öldürülmesiyle ilişkilendirilecek olan Suud el-Kahtani, Muhammed bin Selman tarafından resmî olarak, muhaliflerin sosyal medyadaki faaliyetlerine karşı sıfır toleranslı bir sansür uygulaması konusunda görevlendirilmişti.

Suikasta uğramadan önce Kaşıkçı, İnternet'teki tacizlerle mücadele ederek muhalefeti konsolide etme adına birtakım projeler başlattı ve Muhammed bin Selman'ı Suudi Arabistan'ı hatalı bir şekilde yönetmekle suçladı. Hükûmeti eleştiren bir diğer isim olan ve Kanada'ya sığınmış Ömer Abdülaziz ile birlikte çalışarak hükûmetin İnternet'teki propagandalarına karşı Arı Ordusu (Arapça: جيش النحل-Ceyşü'l Nahlu) adlı bir projeye girişti. Hükûmetin çalışmalarına benzer bir şekilde bu girişimde de bot hesaplar kullanılarak karşı bir propaganda yürütülecekti. "Muhalifler, siyasi mahkûmlar, ifade özgürlüğü, insan hakları ile ilgili konuşmak" istediklerini söyleyen Abdülaziz, "gerçekte nelerin olduğundan insanları haberdar etmek" istediklerini ifade etti.

Bu girişimle aynı zamanda, "Suudi Arabistan ile Orta Doğu'daki diğer baskıcı rejimlerde yaşayan insanlara" siber güvenlik sağlayarak bu kişilerin kendilerini özgürce ifade etmeleri de hedeflenmekteydi.

Ölümünden sonra yayımlanan köşe yazısında Kaşıkçı, "Arap dünyasının en çok ihtiyacı olan şey[in] özgür ifade" olduğunu belirtmekteydi.

İkili aynı zamanda gizli bir şekilde; Suudi liderlerin ülkeyi nasıl ikiye böldüğünü anlatan bir kısa film çekme, insan hakları takibi yapan bir web sitesi oluşturma ve "Şimdi Arap Dünyası için Demokrasi" adlı bir vakıf kurma çalışmaları da yürütmekteydi. Eylül 2018 sonlarında Kaşıkçı, planlarını görüşme amacıyla Londra'daki arkadaşlarıyla buluştu.

İlk kez Citizen Lab'in 1 Ekim 2018'de yayımladığı adli raporda, 2018 yazında Abdülaziz'in cep telefonunda bazı gözetim araçlarının olduğu bilgisine yer verilmekteydi. Raporda, "yüksek güvenilirlik derecesi"yle, bu cep telefonunda Pegasus adlı casus yazılım kullanıldığı ve bunun da "Suudi Arabistan hükûmeti ve güvenlik servisleriyle bağlantılı bir operatör" aracılığıyla gerçekleştirildiği sonucuna varılmaktaydı.

Bu sayede Suudi Arabistan hükûmeti, Kaşıkçı'nın özel fikirlerine ve Abdülaziz ile gerçekleştirdiği görüşmelere ulaşabilmekteydi. Kaşıkçı ile ilgili olarak Abdülaziz, "Cemal, halk arasında çok kibardı; fakat özel hayatında daha özgürce konuşmakta, veliaht prensle ilgili çok çok eleştireldi" ifadelerini kullanmıştı.

21 Eylül 2018'de Kaşıkçı, Arı Ordusu'na desteğini içeren bir açıklamada bulundu ve grubun ilk hashtag'i "arılar hakkında ne biliyorsunuz"u kullanarak "anavatanlarını severler ve onu, gerçek ve haklarla savunurlar" şeklinde bir tweet attı.

The Washington Post'ta yayımlanan 9 Ekim tarihli bir yazıda yer alan ifadelerinde nişanlısı Hatice Cengiz, Kaşıkçı'nın Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlığı için başvuruda bulunduğunu belirtti.

19 Ekim'de Wilson Center, Kaşıkçı'ya üyelik önerdiklerine dair bir açıklama yayımladı.

Arap propagandaları ile araştırmalarda bulunan ve iki yıl boyunca Suudi Arabistan hükûmeti destekçisi Twitter botlarını gözlemleyen Hamid bin Halife Üniversitesi yardımcı doçentlerinden Marc Owen Jones'un 22 Ekim tarihli ifadelerinde, "Ekim'de, bot hesapları ile veliaht prensi öven hashtag kullanımında aşırı bir artış oldu"ğundan bahsederken bu durumu "saçma" olarak tanımlamaktaydı.

Kaşıkçı'nın İstanbul'a gelişi ve kayboluşu

Kaşıkçı, Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşmesinin ardından Suudi Arabistan'ın, ülkesine dönerek tekrar sarayın basın danışmanı olarak görev yapması yönündeki girişimleri reddetmekteydi. "2018 başları ya da 2017 sonlarında" Kaşıkçı ile, Veliaht Prens Muhammed'in kardeşi Halid bin Selman arasında, Suudi Arabistan'ın Washington, DC Büyükelçiliğinde bir görüşme gerçekleşti.

Eylül 2018'de Kaşıkçı, Türk nişanlısı Hatice Cengiz ile yapacağı evlilikle ilgili bazı belgeleri almak için burayı bir kez daha ziyaret etse de, bazı belgeleri tamamlama adına, Cengiz'in ikamet ettiği ülke olan Türkiye'deki Suudi Arabistan diplomatik temsilcilerine gitme ihtiyacı ortaya çıktı.

Kaşıkçı, Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki Başkonsolosluğuna ilk ziyaretini 28 Eylül 2018'de, Suudi Arabistan'da yaşayan eşinden boşanmış olduğuna dair belgeleri temin etmek için gerçekleştirdi. Ziyareti öncesinde "ABD'deki arkadaşlarından güvenliğine dair teminatlar elde etmeye çalıştı" ve nişanlısına, bunun sağlanamaması durumunda Türk yetkililerle iletişime geçmesi talimatını verdi.

Eşinin daha sonra kullandığı ifadelere göre "nazik davranışlar ve misafirperverlikten çok memnun" olan Kaşıkçı'ya, 2 Ekim'de tekrar gelmesi üzerine bir randevu verildi.

29 Eylül'de Londra'ya giderek buradaki bir konferansta konuştu. 1 Ekim'de İstanbul'a döndü ve bir arkadaşına, kaçırılıp Suudi Arabistan'a geri gönderilebileceğine dair duyduğu endişelerinden bahsetti.

Diğer yandan, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasına göre 1 Ekim günü saat 16.30 (UTC+03.00) civarında üç kişilik Suudi tim, tarifeli bir uçuşla İstanbul'a ulaştı ve otele yerleşmesinin ardından Başkonsolosluğu ziyaret etti. Yine açıklamaya göre Başkonsolosluktan başka bir grup, Belgrad Ormanı ile Yalova'da keşif yaptı. Üç kişilik ikinci bir Suudi grup, tarifeli bir uçuşla 2 Ekim günü saat 01.45'te İstanbul'a ulaşmasının ardından otele yerleşti. Aralarında generallerin de yer aldığı dokuz kişilik Suudi bir grubun da özel bir uçakla şehre gelip ayrı bir otele hareket etti.

On beş kişiden oluşan grup, daha sonraları yayımlanan 2 Ekim 2018 tarihli CCTV kayıtlarına göre 09.50-11.00 saatleri arasında, ayrı ayrı Başkonsolosluk binasına giriş yaptı. Kaşıkçı ise 13.08'de Cengiz ile birlikte ulaştığı Başkonsolosluk binasına 13.14'te tek başına giriş yaparken Cengiz de dışarıda beklemekteydi.

Kaşıkçı'nın, 15.30'a kadar açık olan Başkonsolosluktan çıkmaması üzerine Cengiz, "içeri girmesinden 3-3,5 saat sonra" Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Başdanışmanı Yasin Aktay'ı arayarak durumu bildirdi.

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın 3 Ekim'de yaptığı açıklamada, "[kendilerindeki] bilgilere göre" Kaşıkçı'nın hâlâ Başkonsoloslukta olduğunu belirti.

4 Ekim'de Suudi Arabistan hükûmeti, Kaşıkçı'nın arka kapıdan Başkonsolosluğu terk ettiğini belirten bir açıklama yayımladı.

Suikast 

Çeşitli anonim polis kaynaklarına göre Emniyet Genel Müdürlüğü, Suudi Arabistan'dan getirilen 15 kişilik ekip tarafından Kaşıkçı'nın, Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki Başkonsolosluğunda işkence edildiği ve öldürüldüğünü tespit etti.

Anonim bir polis kaynağı, Kaşıkçı'nın cesedinin "parçalara ayrıldığı"nı ve başkonsolosluk binasından çıkarıldığını, tüm bunların da "görevin başarıyla tamamlandığını kanıtlama adına video kaydı altına alındığını ve bu kaydın ülkeden çıkarıldığını" ifade etmekteydi.

Anonim bir Suudi'nin ifadesine dayanarak Middle East Eye, Kaşıkçı'nın parmaklarının yanı sıra diğer bazı kanıtların da, görevin başarılı olduğunu gösterme adına Kaplan Takımı tarafından Riyad'daki Muhammed bin Salman'a götürüldüğünü yazdı.

21 Ekim'de İstanbul Valiliği tarafından yapılan açıklamada, Hatice Cengiz'in tüm gün boyunca aralıksız polis korumasında olacağı belirtildi.

22 Ekim'de altı Amerikalı ve Batılı yetkili, ülkesinin güvenlik konularından sorumlu olmasından ötürü Kaşıkçı'nın kaybolmasından Muhammed bin Salman'ın sorumlu olduğunu ve Merkezî İstihbarat Teşkilatı (CIA) Başkanı Gina Haspel'in, soruşturma üzerine çalışması amacıyla Türkiye'ye hareket ettiğini söyledi.

Ölümünün doğrulanması 

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından 19 Ekim'de yapılan açıklamada, ön soruşturmaya göre Kaşıkçı'nın Başkonsoloslukta karıştığı kavga sonucunda öldüğü bilgisine yer verildi. Bu, Suudi Arabistan hükûmeti tarafından Kaşıkçı'nın öldüğünü belirten ilk açıklamaydı.

Yargı süreci 

Suudi Arabistan 

Diplomatların ve Kaşıkçı ailesine mensup kişilerin katıldığı ancak konuşma izinlerinin olmadığı gizli bir dava gerçekleştirildi. Mahkeme, resmî anlatım olan öldürmenin önceden planlanmamış olduğu anlatımına sadık kaldı.

Suudi savcılara göre sorgulanan on kişi, delil yetersizliğinden ötürü serbest bırakıldı. Toplamda ise 11 kişi yargılanmıştı.

Dava kapsamında kamuya gizli bir şekilde gerçekleştirilen on duruşmada birkaç yabancı diplomat da, gizlilik yemini etme koşuluyla yer aldı. CNN, davanın kamuya açık bir şekilde yürütülmemesinden ötürü mahkemenin nasıl hüküm verdiğinin anlaşılmasının imkansız olduğunu belirtmekteydi.

23 Aralık 2019'da alınan karar doğrultusunda beş kişi, Türki Müşerrif eş-Şehri, Velid Abdullah eş-Şehri, Fehd Şebib el-Belevi, Mahir Abdülaziz Mutreb ve Salah Muhammed et-Tubeyki, Kaşıkçı'nın öldürdükleri gerekçesiyle idama mahkum edildi.

İsmi açıklanmayan üç sanık, "suçu gizlemek ve kanunları çiğnemek" suçuyla toplam 24 yıllık hapis cezasına çarptırıldı.

Suud el-Kahtani, herhangi bir suçlama olmamasından; Ahmed el-Asiri ile Muhammed el-Uteybi ise delil yetersizliğinden serbest bırakıldı.