Çetin Balanuye kimdir? Çetin Balanuye kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Felsefeci, Yazar Çetin Balanuye hayatı araştırılıyor. Peki Çetin Balanuye kimdir? Çetin Balanuye aslen nerelidir? Çetin Balanuye ne zaman, nerede doğdu? Çetin Balanuye hayatta mı? İşte Çetin Balanuye hayatı...

Felsefeci, Yazar Çetin Balanuye edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Çetin Balanuye hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Çetin Balanuye hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Çetin Balanuye hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi:

Doğum Yeri:

Çetin Balanuye kimdir?

Akdeniz Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesi. Lisans derecesini ODTÜ’den, Psikolojik Danışmanlık alanında aldı. İki ayrı yüksek lisans derecesine sahip olan Balanuye, bu çalışmalardan ilkini ODTÜ’de eğitim sosyolojisi alanında, diğerini Londra Üniversitesi’nde eğitim felsefesi alanında tamamladı. Doktora derecesini ODTÜ Felsefe Bölümü’nden aldı.

Felsefede özellikle “içkinlik” düşüncesi çerçevesinde Spinoza-Nietzsche-Deleuze ile gelişen minör bir geleneğe odaklanan akademik ve popüler çok sayıda yayımlanmış çalışması da olan Balanuye, Ethico-political Acts of Desire [Arzunun Etik-Politik Edimleri] ve Spinoza: Bir Hakikat İfadesi başlıklı kitapların yazarıdır.

Çetin Balanuye Kitapları - Eserleri

  • Spinoza'nın Sevinci Nereden Geliyor?
  • Spinoza
  • Spinoza
  • Naturans
  • Dışarıdan Düşünmek

Çetin Balanuye Alıntıları - Sözleri

  • Tarihimizi bu soruları sorabilir özel bir varlık olmamızın ödülü olarak kavrarız; sorusu olmayanın tarihi olmaz diye soylanmamız bundandır. Bu iki sorudan bazen ilkinin bazen de ikincisinin diğeri pahasına öncelenmesi de sözü edilmeye gelmez bir yanılgıdır. Öyle önemsiz bir yanılgı ki, “vardır” ile "var değildir" bilinen bütün savaşların görünmeyen iki mevzisini işaretler! (Naturans)
  • Algı, zihnin objeyle girdiği ilişkide pasif kaldığı bir durumu imler, oysa kavram, zihni edimsel (eylem halinde) kılmaktadır. (Spinoza)
  • "Var olan her şey ya kendisinde ya da başka bir şeyde (vel in se vel in alio) vardır." (Naturans)
  • Olmakta olan her şey, insan da dahil olmak üzere tek bir tözün değişik tarzlarından ibarettir. (Spinoza)
  • Biz insanlar her ne kadar aklımızla çok gurur duysak da, Spinoza’nın Ethica’nın dördüncü bölümüne başlık olarak seçecek kadar emin olduğu bir olgu vardır: Bizler fena halde duygularımızın esiriyiz!.. (Spinoza'nın Sevinci Nereden Geliyor?)
  • '' 70'lerde olsak bir sürü plak alırdım sana, 80'lerde açık hava sinemasına götürür, izledikten sonra muhallebi ısmarlardım, 90'larda mahallenin bütün güzel misketlerini kazanır dökerdim avuçlarına, 21.yüzyılda nasıl sevilir inan ki bilmiyorum, içim ısınmadı bu yüzyıla, bağışla.. '' (Spinoza)
  • İnsanlar akılları erdiği andan itibaren kendilerini arzuladıkları bir şeylere yönelirken bulmakta, böylece kendilerini oldum olası "amaçlı" olarak duymaktadır. Bunu çok derinlerde yatan ve kesinlikli bir hakikat sanarak, çevrelerinde olup biten her şeyde ve her varlıkta da bir tür amaçlılık, ya da yönelmişlik olduğunu düşünürler. Öyle ya, doğal çevrelerinde kendilerinin yaratmadığı onca varlık, besin, ya da obje vardır ve bunların hepsi adeta insanların amaçlarını (arzularını, gereksinimlerini) karşılamak için bulunmaktadır. Demek, bir güç bu şeyleri insanların amaçlan için yaratmış olmalıdır. İnsanlar giderek tüm evreni de bu insan merkezli amaç kavrayışı çerçevesinden görmeye başlarlar. Tanrı'yı, böylece, tıpkı kendilerini algıladıkları gibi, belli bir amaç ya da program uyarınca yaratan bir güç gibi hayal eder ve ona insanlara özgü olduğunu sandıkları (öfkelenmek, cezalandırmak, bağışlamak, karar vermek vb.) sayısız niteliği yakıştırırlar. Oysa, Spinoza'ya göre, Tanrı belli bir amaç, karar ya da plan doğrultusunda eyleyen bir varlık olamaz. Bu tez birinci bölümün pek çok önermesinde açıklanır ve kanıtlanır. Tanrı amaca yönelik eyleyen olamaz, çünkü amaca yönelik eylemek, amaçlanan her neyse onun evrende henüz gerçekleşmediği bir durumu kabul etmeyi gerektirir; bu bir eksikliktir ve Tanrı fikriyle uzlaştırılamaz. (Spinoza)
  • " ... sıradan insan, şaşırmadan hayal etmeye alışık olduğu benzer bir başka şeyi hatırlamak için hafızasına başvurur. Çünkü o, kendini şaşırtmadığı zaman, bir şeyi yeterince anladığını düşünür." (Spinoza)
  • Zihni kuşatan üç duygulanış vardır. Birincisi "arzu"dur. Diğer iki duygulanış ise "sevinç" ve "hüzün"dür. (Spinoza)
  • Dünyanın nasıl olması gerektiğini düşünerek neden öyle olmadığıyla uğraşma; olanı kavra ve buna vereceğin tepkiyi, olup biteni anlamlandırma tarzını değiştir, tutumlarını yönet. (Spinoza)
  • ...Napoléon'un ordusunu "kadın pelerinlerine, eski püskü halı parçalarına ya da yanık delikleriyle dolu paltolara bürünmüş bir hayaletler güruhu" diye tarif etmişti. Napoléon'un adamları, üniformalarındaki düğmeler dağıldıkça iliklerine işleyen soğukla güçten düşüp askerlik yapamayacak hâle mi gelmişlerdi? Düğmelerin yokluğunda askerler, ellerini artık silah taşımak yerine üstlerini başlarını kapalı tutmak için mi kullanıyorlardı. (Naturans)
  • Sahiden hayretler içindeyim, gerçekten keyifliyim! Benim öncüm varmış, hem de ne öncü! Spinoza'dan pek az haberim vardı: Beni ona götüren bir içgüdünün kılavuzluğudur. Yalnızca bütün eğilimi -bilgiyi en güçlü tutku kılmak benimkine benzemekle kalmıyor, öğretisinin beş temel vurgusunda bütünüyle kendimi buluyorum; bu en tuhaf ve en yalnız düşünür tam olarak şu vurgularında bana en yakın yerde duruyor: Özgür iradeyi, erekleri, ahlaki dünya düzenini, bencil olmayanı ve kötülüğü reddediyor ... (Nietzsche, 1969: 177) (Spinoza)
  • Vardığımız yer, henüz başlayacağımız yerdir. (Naturans)
  • Kötücül bir davranışın cereyan ettiği bir bedeni, aynı zararı tekrar tekrar vermekten alıkoyacak bir önleme kafa yormakla, o bedene acı çektirerek intikam almaya çalışmak arasında epeyce büyük bir fark vardır.. (Spinoza'nın Sevinci Nereden Geliyor?)
  • "Her bir şey ancak başka şeyleri etkileyip o şeyleri buna -kendi varoluşuna- ikna ettiği ölçüde vardır, bu sürdükçe var kalır ve gücünün yetmediği yerde de var olmaktan çıkar." (Naturans)
  • Gerçeklik, aydınlıkta kalandan ibaret olmadığı gibi, aydınlığın gösterdiği gibi de değildi. Sonsuz bir dönüşüm ve devinimin sahici kalıcılığı içinde sözde aynılıklarla meşgul olan insanı yadırgadı; Herakleitos için değişimle uzlaşmak felsefenin hakikatle kuracağı içten ilişkinin ta kendisiydi. (Naturans)
  • Hiçbir şeyi o şey iyi olduğu için elde etmeye çabalamaz ya da arzulamayız. Tam tersine bir şeyi elde etmeye çabaladığımız ya da arzuladığımız için o şeye iyi deriz (Spinoza)
  • Bir fikir zorunlu olarak bir bedenin parçası olacağı için,[...] tüm fikirler zorunlu olarak doğrudur. (Spinoza)
  • "İnsanların ortak kusuru, gizlilik gerektiği zaman bile, düşüncelerini başkalarına açmalarıdır." Kendisinden yaklaşık 250 yıl sonra bugün psikoloji olarak adlandırdığımız disiplini kuracak olan Freud, insanların bilinçaltı gizlerini hiç de ayırdına varmaksızın açığa vuruvermelerine yol açan dil sürçmelerini analiz edecek, üstü örtülmek ya da saklanmak istenenin konuşmacının ağzından bilinçsizce dökülüverdiğini gösterecektir. Spinoza bu analizleri çok erkenden sezmişçesine, insanların düşündüklerini isteseler de mutlak bir disiplinle saklayamayacaklarını öngörür. (Spinoza)
  • Her şey Doğa/Tanrı'dandır ve ondadır, ona içkindir ve öyleyse onun bir "dışarısı" yoktur. Etika'nın birinci bölümünün ilk tanımı bu düşüncenin kurulduğu ilk aşamadır: "Özü varlığı kuşatan, başka deyişle tabiatı ancak var olarak tasarlanabilecek olan şeye, kendi kendisinin nedeni (causam sui) diyorum." (Naturans)