Fethullah Gülen hastalığı neydi, ne yaptı, neden gündemde? Fethullah Gülen kimdir? Nereli, kaç yaşındaydı?
Twitter'da Fethullah Gülen'in öldüğüne dair taziye mesajları ve paylaşımların yapılmasının ardından hayatı ve kariyeri merak konusu oldu. Fethullah Gülen hakkında en çok aranan sorular ise şöyle 'Fethullah Gülen kimdir? Fethullah Gülen aslen nereli, kaç yaşındaydı? Fethullah Gülen gerçekten öldü mü, rahatsızlığı neydi? Fethullah Gülen neden öldü, nasıl öldü? Fethullah Gülen neden gündemde, ne yaptı? Fethullah Gülen gerçekten terörist mi?' İşte Fethullah Gülen hakkında merak edilenler..
Twitter'da Fethullah Gülen'in öldüğüne dair taziye mesajları ve paylaşımların yapılmasının ardından hayatı ve kariyeri merak konusu oldu.
Fethullah Gülen hakkında en çok aranan sorular ise şöyle "Fethullah Gülen kimdir? Fethullah Gülen aslen nereli, kaç yaşındaydı? Fethullah Gülen gerçekten öldü mü, rahatsızlığı neydi? Fethullah Gülen neden öldü, nasıl öldü? Fethullah Gülen neden gündemde, ne yaptı? Fethullah Gülen gerçekten terörist mi?"
İşte Fethullah Gülen hakkında merak edilenler..
Fethullah Gülen kimdir?
Fethullah Gülen veya doğum ismiyle Fetullah Gülen (d. 27 Nisan 1941; Pasinler), Gülen Hareketi lideri olan Türk vaiz, yazar ve eski imamdır. 2016'da kapatılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının kurucularından biri ve vakfın onursal başkanıydı. 28 Şubat sürecinde, dönemin Ankara Emniyet Müdürlüğü; Gülen ve örgütlenmesi hakkında bir rapor hazırladı.
Rapora göre, Gülen bir örgütün lideriydi ve liderlik ettiği örgütün mensupları Türk emniyet birimlerine sızmaktaydı.
Emniyet Genel Müdürlüğü bu raporu aldıktan 3 gün sonra, 21 Mart 1999'da; sağlık problemlerini sebep gösteren Gülen, Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti. O tarihten bu yana Pensilvanya eyaletindeki Saylorsburg kasabasında yaşamaktadır.
Bazılarına göre, Gülen'in amacı bilim, eğitim ve dinler arası diyaloğu kucaklayan bir İslam versiyonunu teşvik etmektir. Bazılarına göre ise Gülen'in gayesi; devlet kurumlarına sızıp Türkiye Cumhuriyeti'ni ele geçirmek ve İslam hükümlerini egemen kılan teokratik bir İslam diktatörlüğü kurmaktır.
28 Ekim 2015 tarihinden beri, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan "en çok aranan teröristler" listesinin kırmızı kategorisinde yer almakta, Fethullahçı Terör Örgütü ve Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) lideri olmakla suçlanmaktadır.
15 Temmuz 2016'da, Pensilvanya'dan Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bulunan takipçilerine verdiği emirle 16 Temmuz 2016 sabahına karşı Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini yıkmak için bir darbe girişiminde bulunduğu iddia edildi. 17 Temmuz 2016'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'li yetkililere ''O zatı (Gülen'i) artık bize teslim edin" çağrısında bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı yetkilileri, 27 farklı suçlamadan dolayı, ABD'ye resmî olarak yedi kez Fethullah Gülen'in iadesi için talepte bulunulduğunu belirtmiştir. Fethullah Gülen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından; "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme", "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etme", "Cumhurbaşkanına suikast", "dolandırıcılık", "resmî belgede sahtecilik", "sınav sorularının çalınması", "usulsüz dinleme", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama", "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçlarını gerçekleştirmek ile suçlanmakta, ayrıca 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimin bir numaralı faili olduğu ifade edilmektedir.
Ayrıca Fethullah Gülen, Gülen Hareketi'nin darbe girişimi öncesi işlediği iddia edilen suçlar ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimi olmak üzere hakkında açılan 45 davada bir numaralı sanık olarak hâlen yargılanmaktadır. 50'yi aşkın kitabı, çeşitli dergilerde dini konularda yazdığı makaleleri ve birçok vaazı yayımlanmıştır. Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesi bilmektedir.
Biyografi ve Kariyeri
Erken yaşamı
Erzurum'un Pasinler ilçesi Korucuk köyünde 27 Nisan 1941'de doğan Gülen'in babası Ramiz Bey cami imamı, annesi Refia Hanım ev hanımıdır. Gülen, altısı erkek, ikisi kız, sekiz kardeşin ikincisidir.
Eğitimi
1945'te Kur'an öğrenmeye başlayan ve kısa zamanda Kur'an'ı hatmeden Gülen, 1946 yılında ilkokula başlamıştır. Babasının 1949 yılında Alvar köyüne imam olması ve ailesinin oraya taşınması nedeniyle ilkokulu bırakmak zorunda kalmış, sonradan Erzurum'da dışarıdan girdiği imtihan ile ilkokul diplomasını almıştır. Babası Ramiz Efendi'den Arapça dersler, Hasankale'de bulunan Hacı Sıtkı Efendi'den tecvid ve Kur'an dersleri alan Gülen, 1951'de hafızlığını tamamlamıştır. Gülen, 1954'te Erzurum'daki Kurşunlu Camii medresesinde Alvar İmamı Muhammed Lütfi'nin torunu Sâdi Efendi'den medrese dersi almıştır. İki buçuk ay içinde Emsile, Bina ve Merah'ı metin ezberleyerek okuyan ve İzhar'ı bitiren Gülen'in Kâfiye okumasına lüzum görmeyen Sâdi Efendi onu Molla Câmi'ye başlatmıştır. 1955'ten 1959’da Edirne'ye gidinceye kadar Osman Bektaş'tan fıkıh ve din eğitimi almıştır.
Gençlik dönemi
Askerlik öncesi ve sonrasında Edirne Üç Şerefeli Cami'de toplam dört yıl süre ile imamlık yaptı. Askerlik acemi eğitim dönemini Ankara Mamak ve usta erlik dönemini İskenderun'da tamamladı.
Askerlik sonrasında, 1963 yılında, Erzurum'a giderek bir yıla yakın ailesinin yanında kaldı. Bu sırada Komünizmle Mücadele Derneğinin 2. şubesinin Erzurum'da kuruluşunda yer almış yönetimine girmiştir
Edirne'deki görevi sırasında Dar'ul-Hadis Camii'nin imam odasında özel sohbetler başlattı. 1965'te Kırklareli'ne tayin olup burada bir yıl vaizlik yaptı. 1966'da İzmir'deki Kestanepazarı Camii vaizliğine atanan Gülen, 1971 yılına kadar buradaki görevine devam etmiştir.1968 yılında resmî görevlendirme ile ilk kez Hacca gitmiş; ve gezici bölge vaizi olarak da Ege Bölgesi'nin çeşitli il ve ilçelerinde vaaz ve sohbetlerde bulunmuştur.Bu dönemlerde Turgut Özal ile de tanıştı. Turgut Özal ile tanışıklığının 1960'ların ortalarında olduğunu ifade eden Gülen, Turgut Özal hakkında "sık sık Bornova camiinde vaaz yaptığımda, vaaz dinlemeye gelirdi" demektedir.
1971-1980
5 Mayıs 1971 tarihinde, 12 Mart döneminde askeri cuntanın isteğiyle TCK'nın 163. maddesinden tutuklandı. 7 ay tutuklu kaldıktan sonra, 5 Kasım 1971 tarihinde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı ve 1974 yılında beraat etti. 23 Şubat 1972 tarihinde Edremit vaizliğine atandı aynı zamanda Manisa ilinde de vaizlik görevlerine devam etti. Gülen, daha sonra İzmir'in Bornova ilçesi vaizliği görevine atandı.
1975 ve 1976 yıllarında Anadolu’nun bazı şehirlerinde Kur'an ve İlim, Darwinizm, Altın Nesil, İçtimaî Adalet ve Nübüvvet isimli konferansları vermiştir. İlk sayısı Şubat 1979'da çıkan Sızıntı dergisinde önce başyazıları, daha sonra orta sayfa yazılarını da yazmaya başladı.
1981-1990
1980'de 12 Eylül Darbesinden sonra askeri cuntanın İzmir ve Ege Ordu Sıkıyönetim Komutanlıkları tarafından yakalanma emri yayımlandı. Aynı tarihte İzmir'i terk etti. Anadolu'da çeşitli illerde dolaştı, dost ve akrabalarında kaldı. 20 Mart 1981 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığındaki vaizlik görevinden istifa etti.
1986'da Hacca giderek hacı oldu.
Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 25 Temmuz 1986 günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında Fethullah Gülen için şunları söyledi:
"Fethullah Hoca isimli bir adam türedi. Bana, Atatürk'e ve tüm ilericilere küfrediyor. Yakalandı, mahkemeye verildi. Fakat mahkeme kendisini serbest bıraktı. Ayrıca ortalıkta Mahmut Hoca diye bir şahıs daha görülmeye başladı. Mahkeme onu da serbest bıraktı. Bu gelişmeler, bu gibi mürtecileri cesaretlendiriyor."
İlk sayısı 1 Temmuz 1988'de çıkan ve üç aylık periyotlarla yayın hayatına devam eden Yeni Ümit dergisinde başyazılar yazmaya başladı. 1989'da İstanbul ve İzmir'de Diyanet İşleri bünyesinden bağımsız, gönüllü olarak vaazlarına yeniden başladı. Üsküdar'da Yeni Valide Külliyesi'nde 13 Ocak 1989 tarihinden 16 Mart 1990 tarihine kadar (62 hafta) verdiği vaazlar, daha sonra Sonsuz Nur adıyla üç cilt hâlinde kitaplaştırıldı. 1992 yılına kadar gönüllü olarak vaazlarını sürdürdü.
1991-2000
1990'lı yıllarda Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz, Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Turgut Özal, Abraham Foxman, Morton Abramowitz, Papa II. Ioannes Paulus gibi tanınmış din ve siyaset adamları ile görüşmeler yapmış, Amerika'da hayatını kaybeden Cumhuriyet Halk Partisinin eski genel sekreterlerinden Kasım Gülek'in cenaze namazını Gülek'in vasiyeti üzerine kıldırmış ve çeşitli gazetelerde röportajları yayımlanmıştır. 12 Eylül 1980 Darbesi'nin lideri, Türkiye'nin 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile de görüşmek istemiş, Evren bu isteği reddetmiştir. Tekrar görüşme isteğinde bulunmuş ve Evren'e bir saat göndermiş fakat Evren saati almayıp teklifi yine reddetmiştir.
1995’te Sabah gazetesinden Nuriye Akman ve Hürriyet gazetesinden Ertuğrul Özkök'e; Türkiye'nin içinde bulunduğu durum, Başbakan Tansu Çiller ile görüşmesi, İslam, siyaset, kadın ve eğitim konularında röportajlar vermiştir. Bu yıllarda ayrıca Cumhuriyet gazetesi ve gazeteci Hikmet Çetinkaya'dan dava yoluyla almaya hak kazandığı 150 milyonluk tazminatları Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfına bağışlamıştır. 1997 yılında dönemin başbakanı Necmettin Erbakan tarafından Başbakanlık Konutu'na iftara davet edilmiş ancak bu iftara gitmemiştir.
1997 yılının son günlerinde onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı; Süleyman Demirel'e "Devlet Adamı Uzlaşma Ödülü", Bülent Ecevit'e "Siyaset Uzlaşma Ödülü" vermiştir. 28 Şubat sürecinde Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nuh Mete Yüksel, hakkında iddianame hazırlamıştır. Yıllar önce yaptığı konuşmaların görüntüleri art arda televizyon kanallarında yayımlanmaya başlanmıştır. Bu görüntülerde, "bürokraside nasıl yapılanmaları gerektiğini" anlattığı görülmüştür. Bülent Ecevit'in desteğine rağmen Genelkurmay, "Fethullah Gülen'i ve destekçilerini çok tehlikeli gördüğünü" ifade etmiştir.
1999 yılının mart ayında sağlık sorunları iddiası ile Amerika Birleşik Devletleri'ne giden Gülen, o tarihten bu yana ABD'nin Pensilvanya eyaletindeki Saylorsburg kasabasında yaşamaktadır. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un iddiasına göre de ABD; PKK lideri Abdullah Öcalan'ı Suriye ve Rusya'nın kontrolünden almak istedi. Başbuğ'un iddiasına göre ABD, 15 Şubat 1999'da Abdullah Öcalan'ı Türkiye'ye teslim ederken karşılığında da 21 Mart 1999'da Fethullah Gülen'i almıştır.
2000 sonrası
Türkiye'nin 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 2006 yılında yine Fethullah Gülen'i eleştirdi. "Gülen'in başka yollardan para kazandığını, dinci örgütler tarafından toplanan paralarla okullar yapıldığını, bu nedenle okulların ucuz olduğunu, okullara alınan çocukların beyninin yıkandığını" söyledi. Gülen'in, "cumhuriyetin temsili diye kravat takmadığını" belirtti. Bu açıklamalara Fethullah Gülen adına Gülen'in avukatı Orhan Erdemli bir basın açıklaması yaparak tepki gösterdi.
Haziran 2008'de ABD'den Foreign Policy ve Birleşik Krallık'tan Prospect dergilerinin İnternet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğu Dünya'nın ilk 100 entelektüeli listesinde yer almıştır. Ayrıca 2013 yılında Time dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 kişisinden biri olarak gösterilmiştir.
Hakkında açılan davalar
28 Şubat süreci devam ederken 1999 yılının haziran ayında ulusal televizyon kanallarında yayımlanan bazı video görüntüleri Türkiye'de laik düzen yerine şeriata dayalı bir İslam devleti kurmak için taraftarlarını teşvik ettiği suçlamalarına neden oldu. 2006 yılında Terörle Mücadele Kanununda (TMK) yapılan değişiklik sonrasında Gülen'in avukatlarının başvurusu nedeniyle yeniden görülmüş, 2008 yılında cürüm ve şiddete başvurarak teşekkül oluşturduğuna dair delil olmadığından beraat etmiş ve karar Yargıtay Ceza Genel Kurulunca da oybirliği ile onanmıştır.
Ocak 2008'de devlet kadrolarına sızdıkları yolundaki iddialara değinen Gülen, bir insanın kendi millet fertlerini yine kendi memleketindeki bazı müesseselere girmesi için teşvik etmesine 'sızma' denemeyeceğini söyledi:
Teşvik edilen insanlar da o müesseseler de bu ülkeye ait. Kastedilen manadaki sızmayı belli bir dönemde Türk milletinden olmayanlar yaptılar hatta belli yere kadar geldiler. Belki endişelerinin altında o sızıntıların fark edilmiş olabileceği endişesi var. Bir milletin ferdi, kendi milleti için var olan müesseselere sızmaz; hakkıdır girer oraya; mülkiyeye de girer adliyeye de, istihbarata da girer hariciyeye de.
30 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilen ve yaklaşık 10 saat süren Millî Güvenlik Kurulu (MGK) sonucunda Fethullah Gülen'e bağlı kurumlar ifade edilerek legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten paralel yapılanmalar olarak kaydedilmiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan alınacak bu karar için öncesinde "Onlarla ilgili çok daha farklı bir adımı atacağız. Çünkü bu operasyon öyle lokal değildir. Geneldir ve bunun adımını atacağız. Bu ay yapacağımız Millî Güvenlik Kurulu toplantısında benim de önemli bir gündemim olacak, o da bunların yanında ülkemizi tehdit eden hangi unsurlar varsa, bunlara yönelik Millî Güvenlik Belgesi'nin gözden geçirilmesidir" demiştir. Bu karar sonrasında MGK Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu tarafından Kırmızı Kitap veya Millî Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) olarak adlandırılan resmî kitaba Fethullah Gülen ile bağlantılı kurumlar PDY/PÖ (Paralel Devlet Yapılanması/Pensilvanya Örgütü) adı altında eklenmiş ve Fethullah Gülen devlet düşmanı olarak kabul edilmiştir. MGK'da alınan bu kararlar 24 Kasım 2014 tarihinde gerçekleştirilen Bakanlar Kurulunda onaylanmış ve böylece resmiyet kazanarak MGK Genel Sekreterliği'ne gönderilmiştir.
İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebini şu gerekçe ile uygun görüp, Fethullah Gülen hakkında yakalama kararı çıkardı. İstanbul merkezli paralel yapı soruşturması kapsamında Fethullah Gülen hakkında verdiği kararda, "Şüphelinin soruşturma kapsamında, örgüt kurarak yönettiği yönünde kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, 10 yılı aşkın süredir yurt dışında olduğu ve dönmediği, şüpheliye ulaşılamaması ve savunmasının tespitinin mümkün olmaması nedeniyle terör örgütü kurma ve yönetme suçundan hakkında yakalama kararı çıkarılması şeklinde hüküm kurulmuştur" ifadeleri yer aldı.
Fethullah Gülen Cemaatinin, "Molla Muhammed" olarak bilinen Mehmet Doğan ve grubuna yönelik soruşturmada kumpas kurduğu ve usulsüzlük yaptığı iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, Gülen'in "silahlı örgüt kurmak veya yönetmek" suçundan 15 ile 22,5 yıl, "resmî belgede sahtecilik" suçundan 3 ile 7,5 yıl ve "iftira" suçundan da 1 ile 4 yıl olmak üzere toplamda 19 ila 34 yıla kadar hapsi istenmektedir.İddianamede Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün, Ömer Köse ve Mutlu Ekizoğlu'nun aralarında bulunduğu 15'i tutuklu 32 kişi de şüpheli olarak yer aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da şüpheliler arasında yer aldığı kapatılan 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında usulsüzlükler yapıldığı ve şüphelilere kumpas kurulduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında Gülen hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Gülen, ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek’, ‘silahlı örgüt kurmak veya yönetmek’ ve ‘devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmekle suçlanıyor.
Gülen öğretisi
Öğretinin genel karakteri: Ezoterik bir anlayışla yapılanan Gülen öğretisi Said Nursi öğretisinin devamı ve tamamlayıcısı niteliğindedir. Kendisi, Said Nursi'yi sık sık "beyin yapıcımız" şeklinde tanımlamakta, inanç ve hareket tarzında öncü olarak kabul etmektedir.
Fethullah Gülenin kendisinin mehdilik konusunda bir iddiasının bulunup bulunmadığı bilinmiyor. Ancak kendisinin gerçekte 27.04.1942 olan doğum tarihini Nurcular arasında Deccal olarak kabul edilen Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm tarihi olarak veriyor ve Deccal öldü, Mehdi doğdu inancına telmihte bulunuyor. Yine dini anlamda en yüksek payelerden olan kendisinin "Allah ile görüşme" iddiası bulunmakta, bir kişinin çevresi onun Mehdi olduğuna inansa ve kendisi de buna kanaat getirse bile bunu ilan etme gibi bir görevinin bulunmadığını söylemektedir. Kendisi ve yakın çevresinin sır olarak saklanan bir başka inancı ise Fethullah Gülen'in mesihliğine inanılmasıdır.
Cemaat mensuplarına belirli bir aşamadan sonra verilen mesiyanik din öğretisiyle Gülen, normal insanlar tarafından anlaşılmasının mümkün olmadığı iddia edilen bilgileri, rüya ve cinler aracılığı ile direkt olarak metafizik bir kaynaktan aldığı varsayılan ezoterik bir kişiliğe büründürülür ve "kainat imamı" olarak anılır. Öyle ki; Gülen Cemaatine mensup olduğu iddia edilen dönemin 18. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi İlhan Karagöz çıkarttığı mahkeme kararı ile Gülen'i "Mehdi" ilan etmiştir.
- Yaratılışçılık: Gülen'e göre evren bir amacı ve maksadı olan yaratma fiilinin eseridir ve varolmanın gayesi Allah'ı bilmektir ve bilim bu amaca hizmet eden bir araç olarak değer kazanır. Fethullah Gülen'e göre evrim gibi yaratılış inancına karşıt görüşlere ihtimal vermek yıkıcı bir vesvese veya bir Darwin safsatasından ibarettir. Gülen'e göre Adem'in ilk insan olarak yaratılması ve Adem'in eğe kemiğinden Havva'nın yaratılması inancı sebep-sonuç ilişkisi kapsamında ele alınmaması gereken mucize yaratılışlardır. Evrim karşıtı fikirlerini Yaratılış Gerçeği ve Evrim adlı kitabında yazmıştır. Bu kitap, daha önceleri Darwinizm ve evrim karşıtı yaptığı toplantılardaki konuşmalarının derlenmesi ile hazırlanmıştır. Kitapta; biyoloji biliminin bir ''fantezi'' olduğunu iddia eden Gülen, en büyük biyoloji fantezisinin de evrim teorisi olduğunu ifade etmektedir.
- Şeriat ve laiklik: Konuşmalarında şeriattan sık sık şeriat-ı garra (parlayan şeriat) olarak bahseden ve şeriat için eleştirel ifade kullanmaktan şiddetle kaçınan Gülen'e göre, din, İslam ve şeriat eş anlamlı kelimelerdir. Ancak Gülen laik sistem içerisinde dinin %95'inin yaşanabileceğini, geriye kalan %5'lik kısım için kavga çıkartılıp insanların dinden ürkütülmemesini söyler. Bir başka konuşmasında ise laiklik ve demokrasiyi "Allah'ın bize bahşettiği bir nimet" olarak nitelendirir.
- Kadın: Tesettür konusunda Fethullah Gülen'in tutumu zaman içerisinde değişimler göstermiştir.Önceleri peçe ve eldiven kullanılarak kadınların tüm vücudunun örtülmesi gerektiği vaaz ve telkinleri yanında saçın bir telinin bile açılmasını büyük günah olarak ele alan Gülenson konuşmalarında başörtüsünü bir füruat olarak değerlendirmiştir.
- Mitoloji ve inanç: Gülen anlatımlarında Kur'an ve siyer kitaplarından alınmış şeytan, cin, melek gibi ruhanilereve Ashâb-ı Kehf, Hızır, Lokman, Adem, Havva, Nuh gibi kişilere ve bu kişilere ait olağandışı hikayelerine (mucize) gerçekten yaşanmış hayat dersleri olarak yer verir.
- Toplumsal yapı hedefi: Fethullah Gülen'in görünen amacı "altın nesil", "gül devri" gibi deyimleri ile idealize ettiği toplum ve idari yapıyı gerçekleştirmektir. Muhammed'in dönemi "asrı saadet" ifadeleriyle ideal hedef olarak sunulur. "Batı'dan bize intikal eden ve ruh yapımıza aykırı olmasına rağmen bize dayatılan, bir kısım cazip taraflarının bulunmasının yanında pek çok çirkin yanları da bulunan muasır medeniyetin bizim için fazla bir şey ifade etmediği söylenebilir. Hatta çoğu yerde başkaldırmaya kaymalar, bu medeniyete karşı tepkinin ifadesi olmuştur. İslam dünyası ondan ahlaksızlık, açık saçıklık, eğlence, istihlak (tüketim) esası üzerine müesses bir iktisadi sistem, israf ve kan-irin görmüş ve ürperti duymuştur/duymaktadır. Eğer önemli bir dönemde biz, biz olabilseydik onu kendimize benzetecek, yeniden şekillendirecek, tekniğini, fennini, ilmini, metodolojisini alacak ve zararlı yanlarını atacaktık ama heyhat!!!"Bu amaca eğitim yolu ile ulaşılabileceği, örnek hayatlar yaşanarak insanlara İslamın gerçek yüzünün gösterilebileceğini düşünür ve İslam'ın siyasi bir ideolojiye dönüştürülmesine şiddetle karşı çıkan bir anlayışa sahiptir.
Eleştiriler
İhsan Eliaçık ve Edip Yüksel'e göre Gülen'in yaklaşımlarının diğer standart İslam alimlerinden pek bir farkı yoktur. Ender Helvacıoğlu ise Gülen'i bilimsel olmamak ve gerçeküstü olaylara inanmakla eleştirir. Gülen'in 30 yıllık yol arkadaşı olduğunu iddia eden Nurettin Veren ise Gülen'in ve cemaatinin zaman içinde kadınlara, televizyona yönelik tutumundaki değişimi eleştirir. Ayrıca, Gülen'in heterodoks İslami gruplara karşı sözlerini saldırgan olarak değerlendirir.
Gülen Hareketi

Cemaatin kendisini bir sivil toplum hareketi olarak konumlandırması ile cemaatin her türden kurumsal faaliyetlerini de içine alan bir kapsam genişliğine ulaşmıştır.
Gülen Hareketi, Türkiye başta olmak üzere çeşitli ülkelerde eğitim ve sosyal amaçlı faaliyetler gösteren bir organizasyondur. Eğitimde Gülen tarafından "altın nesil" olarak ifade edilen bir insan modelini yetiştirme amaçlı ev, okul, dershane, kültür merkezleri, üniversite gibi kurumlar oluşturulmuştur. Ayrıca cemaatin bu faaliyetlerini finanse etmek için kullandığı, yardım organizasyonlarını gerçekleştirdiği çeşitli vakıf ve dernekleri ile ticari faaliyet gösteren basın yayın kuruluşları, hastaneleri ve finans kurumları mevcuttur.
Hareket, çeşitli toplum kesimlerince Türkiye içi ve dışında, eğitime, Türk kültürünü tanıtmaya, dinlerarası diyaloğa ve fakirlikle mücadeleye yaptığı katkılardan dolayı desteklenirken başka kesimlerince de laiklik için bir tehlike olarak görülmesinin yanı sıra siyasi ve ekonomik bir güç hâline gelmesi nedeniyle de eleştirilmektedir.
Bibliyografya
Gülen'in çeşitli konuları ele aldığı çok sayıda kitap, makale, kaset, görüntülü video ve şiirleri mevcuttur. Eserleri başta İngilizce, Arapça, Almanca, İspanyolca ve Rusça olmak üzere değişik dillere çevrilmiştir.
Gülen hakkında birçok biyografi ve inceleme kitapları yayımlanmış ve yurt dışındaki çeşitli kurum ve üniversitelerde hakkında akademik konferanslar yapılmış ve bu konferanslarda 200'den fazla tebliğ sunulmuştur.
Fethullah Gülen'e ait olan Kırık Mızrap adlı şiir kitabından alınan 11 şiir; 2005 yılında Ahmet Özhan tarafından Hüzünlü Gurbet albümünde yorumlanmıştır.
2013 yılında ise aralarında Natacha Atlas, Bahroma, Ely Bruna gibi ünlü sanatçıların bulunduğu 12 sanatçı Gülen'e ait 12 şiiri İngilizce olarak Rise Up - Colours of Peace adlı albümde yorumlamıştır.
Ödüller
- 1995 - Türk Ocakları Vakfı "Nihal Atsız Türk Dünyası Hizmet Ödülü" (Verilişinden 21 yıl sonra, 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin ardından 18 Temmuz 2016'da Türk Ocakları Merkez Yönetim Kurulu kararıyla iptal edilmiştir
- 1995 - Mehmetçik Vakfı "Teşekkür Beratı"
- 1996 - Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV) "Hoşgörü Ödülü"
- 1997 - Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) "Türk Dünyasına Hizmet Ödülü"
- 1997 - Türk Eğitim-Sen "24 Kasım Eğitim Özel Ödülü"
- 1998 - "Türk 2000'ler Vakfı Ödülü"
- 1998 - "Hamdullah Suphi Tanrıöver Türk Ocakları Kültür Armağanı" (Verilişinden 18 yıl sonra, 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin ardından 18 Temmuz 2016'da Türk Ocakları Merkez Yönetim Kurulu kararıyla iptal edilmiştir
- 1998 - "İpekyolu Vakfı Ödülü"
- 2001 - Türkiye Yazarlar Birliği "Üstün Hizmet Ödülü"
- 2007 - "Dünyanın En Büyük Entelektüel İnsanı
- 2010 - Leeds Metropolitan Üniversitesi (İngiltere)"Fahri Doktora Unvanı"
- 2012 - "Dünyanın En Etkili 500 Müslümanı", Kraliyet İslam Strateji Çalışmaları Merkezi, Amman, Ürdün
- 2013 - "Dünyanın En Etkili 100 Kişisi", TIME dergisi
- 2015 - "Gandhi-King-Ikeda Barış Ödülü", Martin Luther King Jr. International Chair, Morehouse College