Fredric Jameson kimdir? Fredric Jameson kitapları ve sözleri
Marxist Edebiyat Kuramcısı, Edebiyat Eleştirmeni ve Teorisyeni Fredric Jameson hayatı araştırılıyor. Peki Fredric Jameson kimdir? Fredric Jameson aslen nerelidir? Fredric Jameson ne zaman, nerede doğdu? Fredric Jameson hayatta mı? İşte Fredric Jameson hayatı...
Marxist Edebiyat Kuramcısı, Edebiyat Eleştirmeni ve Teorisyeni Fredric Jameson edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Fredric Jameson hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Fredric Jameson hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Fredric Jameson hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 1934
Doğum Yeri: Cleveland, Ohio, ABD
Fredric Jameson kimdir?
Fredric Jameson 1934 yılında Cleveland, Ohio'da doğdu. Marxist edebiyat kuramcısı, edebiyat eleştirmeni ve teorisyeni.
Jameson, Münih'de ve Berlin'de okudu. Yale Üniversitesinde, Jean-Paul Sartre üzerine doktorasını yaptı.
Jameson'ın, toplumsal ve tarihsel Bütünlük ("Bütünsellik") temelli Yeni-Marxizmi, Marksist politik ve teorik düşünce içinde, Hegel'in İçkin eleştiri (Immanennte Kritik) kavramının etkisinde ortaya konulmuştur. Bunun yanı sıra, Georg Lukács'ın, Ernst Bloch'un, Theodor W. Adorno'nun, Walter Benjamin'in, Herbert Marcuse'un ve Sartre'ın belirgin bir etkisi vardır. Jameson, 20.yüzyılın sonundaki koşulların tanımlanması olarak postmodernizmin çok tanınmış teorisyenlerinden biridir, ancak hicbir surette bir postmodern teorisyen degildir. Onun çalışmaları daha çok postmodern düşüncenin yadsınmasına yöneliktir.
1950'li yıllarda Amerika'da o zamana kadar cok taninmayan Bati marksizminin dogmatik olmayan bir yorumunun taninmasini sagladi. Böylece, Birlesik devletlerde Yeni Sol'un gelismesine katkida bulundu.
Jameson'ın "Marksizm ve Biçim" (Marxism and Form), Postmodernizm:Gec Kapitalizmin Kültürel Mantigi" (Postmodernism: The Cultural Logic of Late Capitalism) gibi kitaplarıyla bilinmektedir. Jameson, bir Marksist olarak geç dönem kapitalizm koşullarında Marksizmi eleştirel olarak yeniden kullanıma sokmaya yönelmiştir. Politika, Kültür ve Edebiyat üzerine kitapları yayınlamıştır. 2004 yılında ayrıca, almancada "Modernitenin Mitleri" adlı çalışması yayınlandı.
Duke Universitesi
Fredric Jameson Kitapları - Eserleri
- Postmodernizm
- Hegel Varyasyonları
- Ütopya Denen Arzu
- Siyasal Bilinçdışı
- Postmodernizm
- Dil Hapishanesi
- Zamanın Tohumları
- Kapital'i Sahnelemek
- Gerçekçiliğin Çelişkileri
- Modernizm İdeolojisi
- Brecht ve Yöntem
- Diyalektiğin Birleştirici Güçleri
- Marksizm Ve Biçim
- Biricik Modernite
- Kültürel Dönemeç
Fredric Jameson Alıntıları - Sözleri
- Kapital bir tarihsel toplum betimlemesi değildir;soyut kapitalizm kavramın yorumlanmasıdır. (Siyasal Bilinçdışı)
- Portoghesi’nin deyişiyle; "geçmişten ve onun sembollerinden bağımsız bir süreç" başlatma projesiydi modernizm; mimarlığı da, adaleti ve eşitliği sağlamak, toplumu değiştirmek, daha doğrusu düzene sokmak için bir araç olarak görüyordu. Sonuçta, mitik bir modern insan tasarımını esas alan modernizm, postmodernlere göre, ancak çirkin çağdaş kentler, beton bloklar çıkarttı ortaya. Örneğin L. Krier’ye bakılırsa, modernizm "çirkinlik, zavallılık ve kamu alanlarının yitirilmesi"ne yol açmıştı. Modern mimarlığın hâlâ en çok eleştirilen yanı, kuşkusuz "kent anlayışı". (Postmodernizm)
- ... insanlar tarihle ve toplumsal bütünlükle , güçleri fark edilemeyen şaşırtıcı bir kaos olarak karşılaşırlar. (Ütopya Denen Arzu)
- Bloch yaşamda ve kültürdeki geleceğe yönelik her şeyi yöneten ve oyunlardan patentli ilaçlara, mitlerden kitle eğlencelerine, ikonografiden teknolojiye, mimariden eros'a, turizmden şakalara, ve bilinçaltına kadar her şeyi kapsayan Ütopyacı bir dürtü olduğunu varsayar. (Ütopya Denen Arzu)
- öyle ki günümüzde... tez'i ilk başta ortaya çıkaranın antitez olduğunu doğrulama eğilimdeyiz (Hegel Varyasyonları)
- ... Sartre için gelecek, praksis ve tasarıyken, Heidegger için bir fanilik ve sahici ölüm vaadidir. (Ütopya Denen Arzu)
- Dilin ya katı olguyu yada görünüşün ötesini ifade etmesini isterler ama dil ancak bu iki karşıtlık arasındaki diyalektik ilişkiyi aktarabilir (Hegel Varyasyonları)
- ...modernite tüm tanıdık Nietzsche'ci ve Varoluşcu niteliklerle -Tanrı'nın ölümü, değerlerin sonu, Yabancılaşma vs- donandigi zaman Hegel'in bir düşünür olarak özgünlülğü de buharlaşır (Hegel Varyasyonları)
- Roman,nesli tükendikten çok sonra bile ideolojik mesajını vermeye devam eder. (Siyasal Bilinçdışı)
- Arzunun daima zamanın dışında,anlatımın dışında olmasıdır (Siyasal Bilinçdışı)
- Hegel'in bütün felsefi üretimi her türlü muhtemel Dolaysızlık kavramlarının öncelikle çürütülmesidir (Hegel Varyasyonları)
- Zaman, gevşemenin ve rahatlığın zamanı. Ama bu ‘ne olursa olsun’ realizmi, gerçekte paranın realizmi... (Postmodernizm)
- Olan şudur ki, bugün estetik üretim genelde meta üretimi ile bütünleşmiş durumdadır: Daha geniş ciro sağlayacak şekilde (giysiden uçağa kadar) sürekli daha yeni görünen ürünlerin imal edilmesine yönelik çılgın ekonomik zorunluluk, bugün estetik ilerleme ve deneyselciliğe giderek daha önem kazanan yapısal bir işlev ve konum atfetmektedir. (Postmodernizm)
- Hollywood sadece para kazanılan bir işin adı değildir,aynı zamanda geç-kapitalist kültürel devrimin,eski yaşam tarzının bozulup yerine yenilerinin geçmesinin adıdır. (Diyalektiğin Birleştirici Güçleri)
- Daha sonra, elbette bu tür çağdaş sanatta fotografinin ve fotografik negatifin rolü üzerinde bir anlayış geliştirmek zorundayız; elbette ki, izleyicinin şeyleşmiş gözünü içerik düzeyinde ölümle ya da ölüm saplantılarıyla ya da ölüm kaygısıyla arasında hiç bir şey yokmuş gibi küçük düşüren Warhol'un görüntülerine ölümcül niteliğini kazandıran, bu donuk -X - ışını zerafetidir.Gerçekten de burada, Van Gogh'un ütopik jesti tersine çevriliyor: Önceki yapıtta talihsiz bir dünya, Nietzscheci bir irade ve istencin bir edimi ile ütopik bir renk çeşitliliğine dönüşür. (Postmodernizm)
- 1980’de ressamların ve sinemacıların peşinden, mimarlar da Venedik Bienniali’ne kabul edildiler. Bu ilk Mimarlık Bienniali’ne hakim olan; düş kırıklığı havasıydı. Venedik’teki sergiye katılanların, tersine çevrilmiş avangard cepheler oluşturduğunu söyleyerek tanımlayabilirim bu havayı. Onların yeni bir tarihselciliğe yer açmak için modernlik geleneğini kurban ettiklerini söylemek istiyorum. Bu olay üzerine, Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin bir eleştirmeni bu özel olayın boyutlarını aşan, çağımızın teşhisi niteliğine bürünen şöyle bir tez geliştirdi: "Postmodernlik kendisini açıkça Karşı-Modernlik olarak sunuyor". Bu cümle entellektüel hayatın bütün alanlarına sızan, çağımıza özgü, duygusal bir akımı anlatıyor. Bu akım, aydınlanma sonrası, postmodern ve hattâ tarih sonrasına (post-his- tory) ilişkin teorilerin kapsamı içinde. (Postmodernizm)
- Dünyadaki her şey,bir kitaba varmak için vardır. Mallarme (Modernizm İdeolojisi)
- Roland Barthes'ın "gerçeklik efekti/etkisi" kavramıyla kastettiği de buydu; Barthes'ın formülasyonu gerçekçiliğin her türlü tözsel kavranışının (özellikle de içeriğe dayalı olanların) yerine,"gerçekçiliğin" eldeki metnin üretebileceği bir dizi muhtemel gösterge ve sinyallerden sadece bir tanesi olduğu bir semiyotik kavrayış öneriyordu. (Gerçekçiliğin Çelişkileri)
- İnsan dili bizim özgün ilişkimizi anlatacak doğru sözcüklere sahip değildir. Bireyselliğimizi kaybettiğimizi ya da komünal bir bireysellik içinde erittiğimizi söylemek de hepimizin ayrı bireyler olduğunu söylemek kadar yanlıştır. "Ben" zamiri şu anda kolektif olarak hepimizi ifade ediyor olsa da, "biz" zamiri de bir o kadar bizi anlatıyor. Bir açıdan, yani bilincin bütünlüğü bakımından, bizler gerçekten de tek bir bireydik; ama aynı zamanda birbirimizden çok farklıydık ve bu da keyif vericiydi. Yalnızca tek, komünal bir "ben" var olmasına karşın, aynı zamanda deyim yerindeyse çok çeşitli ve rengârenk bir biz de vardı: çok farklı kişiliklerden oluşan, her bir kişinin kozmik keşif girişimine yaratıcı bir şekilde kendi eşsiz katkısını sunduğu, ama herkesin ince bir kişisel ilişkiler ağı içerisinde birbirine bağlı olduğu bir grup. (Ütopya Denen Arzu)
- Baudrillard’ın, bu benzeşim zincirlerine, "hiperrealist” sisteme karşı önerdiği tek direniş yolu ise, sistemin kendi mantığını sonuna dek götürerek, radikal totolojflere dayalı, "katastrofik" bir strateji benimsemek; ölümüne oynamak... (Postmodernizm)