Gökçer Tahincioğlu kimdir? Gökçer Tahincioğlu kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Gazeteci, Yazar Gökçer Tahincioğlu hayatı araştırılıyor. Peki Gökçer Tahincioğlu kimdir? Gökçer Tahincioğlu aslen nerelidir? Gökçer Tahincioğlu ne zaman, nerede doğdu? Gökçer Tahincioğlu hayatta mı? İşte Gökçer Tahincioğlu hayatı...

Gazeteci, Yazar Gökçer Tahincioğlu edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Gökçer Tahincioğlu hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Gökçer Tahincioğlu hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Gökçer Tahincioğlu hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1977

Doğum Yeri: Diyarbakır

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo Televizyon Anabilim Dalı’nda, “Askeri Darbeler Öncesi ve Sonrası Medya Özgürlüğü” konulu teziyle yüksek lisans eğitimini tamamladı. 1997’de çalışmaya başladığı Milliyet gazetesinde halen Ankara Haber Müdürü olarak görev yapmaktadır. Çağdaş Gazeteciler Derneği İzzet Kezer Fotoğraf Ödülü, Musa Anter Basın Şehitleri Yılın Haberi Ödülü, Abdi İpekçi Yılın Haberi Ödülü, Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Rafet Genç Haber Ödülü sahibidir. İki dönemdir Çağdaş Gazeteciler Derneği yönetim kurulu üyesidir.

Gökçer Tahincioğlu Kitapları - Eserleri

  • Kiraz Ağacı
  • Mühür
  • Beyaz Toros
  • Devlet Dersi
  • Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?
  • Kayıp Adelet

Gökçer Tahincioğlu Alıntıları - Sözleri

  • Herkes eksik parçasını arıyor, öyle değil mi? Yaralandığı yerden yaşamını yeniden kuruyor. (Kiraz Ağacı)
  • –“Küçük değil misin Baran, faşizm nedir biliyor musun sen?” –“Bilmeyecek ne var abi, işte desen ki bir kediye niye böyle miyavlıyorsun, burada sadece kuş gibi ötülür, miyavlarsan suçtur. Kedi de korkudan kuş gibi ötmeye çalışıyorsa işte faşizmdir o abi.” (Mühür)
  • "Geçti artık, göğsümde kuş barınmaz, anladım... " (Kiraz Ağacı)
  • “Unutursak kalbimiz kurusun. Kalptir Roboski. Ölümü kuru bir haber gibi karşılayanlarla, bir çocuğun kantine tost borcunu ödemek için gittiği kaçakta parçalanmasıyla parçalananların hazin mücadelesi. Roboski, cezasızlık denilen kültürün tam ortasındadır. Devletin bekası söylemleri ile ezilenlerin, ötekilerin, bir başka yaşama şansı verilmeyenlerin yer aldığı bir terazi. Tartıya konulduğu buzlaşmış bir beyinle kalbin, zulümle merhametin, ayaz ile serin ikindilerin. Tarafınızı doğru seçmelisiniz. Kalp ki gerçekten kırılabilir. Bir gün kalbinizin kırılabileceğini bilmelisiniz. Dedim ya Roboski kalptir, bu öyküyü kalbinizle dinlemelisiniz.” (Devlet Dersi)
  • Tek bir hakkın olsa, unutmayı mı yoksa hatırlamayı seçerdin.... (Mühür)
  • Ve insan, yaşamı boyunca ne yaparsa yapsın, en çok unutmak istediğini anımsıyordu. (Kiraz Ağacı)
  • Birileri bir yerde şiddeti öğrenmesin diye çocuğuna oyuncak silah bile almazken kurşunla,roketatarla,keskin nişancı muhimmatiyla,bombayla olmuslerdi (Devlet Dersi)
  • Zira, ''hesap sorulamama'' üzerine kurgulanmış büyük bir toplumu günahlardan sadece ''unutmadan'' değişmek kurtarabilir. (Devlet Dersi)
  • "Bir hakkın olsa, tam şu yaşında tek bir hakkın, unutmayı mı yoksa hatırlamayı seçerdin? " (Kiraz Ağacı)
  • Belli ki nasıl büyüyen bir çocuğun kalbinde kalıyorsa haksız yere çatılmış bir kaş, haksızlığa uğrayan bir gencin kalbinde nasıl büyüyorsa dalga dalga bir öfke ve nasıl anlayamıyorsan dışarıdan olanı biteni sadece gelip geçen günler içinde seslerini duyduğunda, yaşam akıp geçse de geçmiyordu gönül yarası da. (Mühür)
  • “Çocuklar bir ülkede, küçük elleri ters kelepçede, küçük kolları havada, küçük ayakları tekmelerle boğuşuyorsa ve hesabı sorulamıyorsa, o ülkenin üzerini kırmızıyla işaretleyin.” (Devlet Dersi)
  • “Aşk” dedikleri kavuşmayı beklemenin ve kavuşamamanın toplamıdır. Kavuşmayı beklerken heyecanla doludur kalbin, kavuşamadığında hüzün. Kavuşanın aşkının konuşulduğu pek görülmemiştir. (Mühür)
  • Uzak yollardan geçerken bazen, birilerinin neden unutulmuş o toprak parçasında yaşamayı tercih ettiğine şaşarsın. Ceylan'ın ailesi, birilerinin geçerken bile görmediği bir uzaklıkta yaşıyordu. Diyarbakır-Bingöl sınırında, Lice'ye bağlı Şenlik Köyü'nün Hambaz mezrası. Haber bültenlerinde sadece ölümlerle duyulabilecek bir coğrafyanın kanlı uzantısı. ''Teröre müzahir'' bir alanın ''potansiyel terörist'' insanları. (Devlet Dersi)
  • Erken büyümek zorunda kalsalar da çocuklar eninde sonunda bütün kâbuslarını annelerine anlatmak isterdi. (Mühür)
  • Özlemi gelip vurdu kalbine. (Kiraz Ağacı)
  • “Onlar çalışmak zorunda kalan, oynayamayan, okuyamayan, güvenceleri olmayan, bir küçük ışıkla sevinen, büyük bir karanlığa mahkum edilen çocuklardı. Daha dün şanssız doğmuş bebeklerdi. Daha bebek bebeklerdi. Pres makinaları kaderleriydi. Ve “kader”, bazı ülkelerde, başa gelen her şeyi açıklamaya yeterdi. Ahmet öldü. 13 yaşındaydı. Değişmedi hiçbir çocuğun kaderi.” #AhmetYıldız (Devlet Dersi)
  • Acılar dinmez. Sadece unutulabilir. (Devlet Dersi)
  • "Şimdi anlıyordu ki çocukluk, kendini kandırarak hayata devam edebilme ustalığıydı." (Kiraz Ağacı)
  • “Diyarbakır’da 2006’da yaşananlar, bütün failleri cezasız bırakılsa da bir gün bütün hikayeleri yazılacak ve bir ülkenin karanlık tarihinde ilk sıraları alacak büyük bir cezadır. Kafatasından çıkan gaz fişeği bile çalınan Mahsum Mızrak’ın hikayesi de o toplumun çekmesi gereken cezaların en başındadır.” (Devlet Dersi)
  • "... Mesele hapishane koşullarının iyileştirmek ya da yargıya yönelik birtakım düzenlemeler yapmakla sona ermeyecek. Bu faşist zihniyet ve düzen varlığını devam ettirdiği sürece bunlar yaşanmaya devam edecek. Ta ki 'doğayı ve hayatı sarsacak' o vakit, sıyrılıp gelene kadar... " (Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?)