Gürgen Öz kimdir? Gürgen Öz kitapları ve sözleri
Türk oyuncu, yazar Gürgen Öz hayatı araştırılıyor. Peki Gürgen Öz kimdir? Gürgen Öz aslen nerelidir? Gürgen Öz ne zaman, nerede doğdu? Gürgen Öz hayatta mı? İşte Gürgen Öz hayatı...
Türk oyuncu, yazar Gürgen Öz edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Gürgen Öz hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Gürgen Öz hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Gürgen Öz hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 10 Mayıs 1978
Doğum Yeri: Zonguldak
Gürgen Öz kimdir?
Biyografi
10 Mayıs 1978'de Zonguldak'ta doğdu. Mühendis baba ve tarih öğretmeni annesi İstanbul'da üniversitedeyken tanışmış. Babasının görevi nedeniyle evlendikten sonra Zonguldak'a yerleşmişlerdir.
Ablası Yaprak ve Gürgen, ortaokul ile liseyi TED Zonguldak Koleji'nde okuduktan sonra üniversite için ailenin İstanbul'daki evlerine yerleşmişlerdir. Ablası Amerikan Dili ve Edebiyatı okurken, Gürgen de tarihe olan merakından dolayı İstanbul Üniversitesi'nde Sanat Tarihi ve Arkeoloji bölümünde okumaktaydı. Fakat çocukken oyun oynama duygusuyla oyunculuğa ve lisedeyken de okul tiyatrosunda tiyatroya başladığından; her şeyi olabileceği hayaller dünyası, aşık oldugu mesleği oyunculuğu öğrenmek için baba ve annesinden gizli "Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü", oyunculuk ana sanat dalı giriş sınavlarına girdi ve kazandı.
Okulda Prof. Zeliha Berksoy ve Müşfik Kenter başta olmak üzere birçok önemli hocanın öğrenciliğini yaptı. Konservatuvardayken yazdığı "Alman Satrancı" adlı oyunu kısa filme çekildi. Yurtiçi ve yurt dışında çeşitli ödüller aldı.
Okul yıllarında birçok oyunda da oynadı. Okul zamanı ve sonrası "Bakırköy Belediye Tiyatroları" ve "Devlet Tiyatroları"nda görev aldı. BBT'de, Yaşar Kemal'in yazdığı, Müşfik Kenter'in yönettiği, görev aldığı son oyun olan "Teneke"de başrolü üstlendi.
2001 yılında mezun olduktan sonra aynı bölümde tiyatro rejisi mastırına başladı. Prof.Zeliha Berksoy'la beraber, Bertolt Brecht'in "Üç Kuruşluk Opera" adlı eserini bölüm oyunu olarak sahneye koydu. Konservatuvarda iki yıl asistan hocalık yaptı. Bu sırada okul arkadaşlarının tiyatro grubuyla yurt dışında birçok festivale katıldı. Yurt içinde de birçok festival dışında 14.Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'ne katıldı.
Çeşitli dizilerde ufak roller aldıktan sonra televizyon kariyerine başladı. Okan Bayülgen'le çalışmaya başlayınca yoğunluk nedeniyle tez aşamasında yüksek lisans eğitimini yarım bırakmak zorunda kaldı. Bir yıl sonra "Bakırköy Belediye Tiyatroları"ndaki görevinden yine yoğunluk nedeniyle ayrıldı.
2007 yazında sona eren, Okan Bayülgen'in sunduğu Makina programında da Murat Akkoyunlu ile birçok tipleme yaparak, Türk halkının beğenisini kazanmıştır. Avrupa Yakası adlı dizide 'Cesur' karakterini canladırmıştır.Bu rolün kendisine uymadığını düşünerek diziden ayrılmıştır.2010 yılında TRT de yayınlanmaya başlayan ve halen devam eden SAKARYA FIRAT adlı dizide birkaç bölümlüğüne yer almıştır.
Gürgen Öz Kitapları - Eserleri
- Kötü Bir Gün
- Karanlık Köy
- Nevrotik
Gürgen Öz Alıntıları - Sözleri
- Parası olanın kişiliğine bakılmadan, her zaman ve her koşulda daha üstün sayılması. Daha çok saygı görmesi. İnsani erdemlerin ise yok sayılması. Oysaki önemli olan insanın insanlığı, şahsiyetidir. (Kötü Bir Gün)
- Yaralarım hep benimle. O yaralar ki ne kendimi ne de başkasını tam olarak sevmeme hep engel oldu. (Nevrotik)
- "Eee... Girmediniz mi içine? diye atıldı Kerem heyecanla. Serhat şöyle bir durdu." "Yok abi..." diye mırıldandı. Gözlerinde bir ürperti dolaştı. "Nasıl desem..."dedi ." Oraya kimseler gitmez. Kaybolan, o tarafa gidip de bir daha dönmeyen, bulunamayan çobanlar vardır. Bak bu Karadeniz insanı hırçındır, korkusuzdur. Hele ki dağ köylerinde yaşayanlar... Ama, onlar dahi dokunmaz o köye... Biz... Sadece oturup uzaktan seyre daldık... Nasıl anlatsam abi... böyle... hissediyorsun... gerçekten karanlık bir şeyler var o köyde... belki tüm o ölümler... acı... yani, sıkışmış bir enerji var orada... Derler ki ruhlar hiç terk etmedi orayı... huzursuzlar... köylerini asla bırakmak istemiyorlar... Dışarıdan geleni de içlerine hapsediyorlar, geri bırakmıyorlar... öyle derler... " Sayfa 20-21 (Karanlık Köy)
- "İnsan isteyince inan gerisini de hiç düşünmüyor. Ama bir konuda emin değilse, hep kötü taraflarına, risklerine odaklanıyor. Yani bırakamıyorsun kendini hayatın akışına." (Karanlık Köy)
- Çocuklar gördükçe uygulayan bir yapıdadır. (Karanlık Köy)
- “Karakterin kaderindir!” (Kötü Bir Gün)
- Karakterin her şeydir. (Kötü Bir Gün)
- Herkes ahlak bekçisi ama bence asıl durum çok ahlaksızca... Neden oluyor bu, çünkü kimse özgürce, tam anlamıyla istediği hayatı yaşayamıyorum. O zaman da herkes diğerinin hayatına karışmaya, yargılamaya, engellemeye, kıskançlığa, onunla ilgili konuşmaya başlıyor. (Nevrotik)
- İnsanlar çoğu zaman kendi cehennemlerini kendileri yaratmıyorlar mıydı zaten (Kötü Bir Gün)
- Biliyor musunuz çok gururlu bir insanın gururunu eğer çok sert bir biçimde kırarsanız öyle yaşamaktansa ölmeyi tercih edebilir. Bu insanoğlu var olduğundan beri böyledir. (Kötü Bir Gün)
- Markalar, imajlar ve güç öğelerine aşırı düşkünlük bir değer duygusu eksikliğinden kaynaklanır. Tüm bu saydıkların ise değer duygusunun somut olarak karşılığıdır. Kişi bunlara sahip ola- rak değer duygusu kazanacağınıi ve güçleneceğini sanır. Oysaki bu bir yanılsamadır. Çünkü insanın içinde bu duygu hiç düzelmediğin- den hep daha fazlasına sahip olmaya çalışır ve bu böyle devam eder. Sonunda kişi bunların esiridir artık." (Nevrotik)
- Kimse kendi hayatına bakmıyor, herkes diğeri ne yapıyor ona bakacak. (Nevrotik)
- Boş alanlar lazım bu hayatta... Nefes alacak alanlar, özgürleşecek alanlar. Kendinden dahi özgürleşeceğin alanlar. (Kötü Bir Gün)
- Jung'un da dediği gibi: "Dışa bakan rüya görür, içe bakan uyanışlar yaşar. (Kötü Bir Gün)
- Çünkü benlik, ne kadar bastırılırsa bastırılsın, hep su yüzüne çıkmak, kendini var etmek isterdi. (Kötü Bir Gün)
- "Ruhunda seni avlayan hayaletler var. Geçmişe dair kaçtığın, hesaplaşamadığın ne varsa hesaplaş Murat! Bu seni özgür kılacak. Bence o ağırlıklar tüm hayatını etkiliyor." (Karanlık Köy)
- Yaşadığımız bu kültürde, inan herkesin kendi içinde gitmek istemediği “Karanlık bir Köy” vardır... (Karanlık Köy)
- Yaralar, hele ki derin yaralar iyileşse de, izleri hep kalır bir şekilde. (Nevrotik)
- Tek istediği kendi olma özgürlüğünü eline alabilmekti. Kendi olmaya cesaret edebilmekti. Kendi benliğine sahip çıkmaktı. Asla kendi benliğinin kontrolünü başkalarına kaptırmak istemiyordu! (Kötü Bir Gün)
- Zihnin geçmişteki tamamlanmamış, yarım kalmış ‘acabalara’ takılı kaldıkça , ‘bugününü’ de yaşayamayacaksın sırf bu yüzden … Tamamlanmamışlıklarını tamamla. (Karanlık Köy)