Güzide Sabri Aygün kimdir? Güzide Sabri Aygün kitapları ve sözleri
Türk yazar Güzide Sabri Aygün hayatı araştırılıyor. Peki Güzide Sabri Aygün kimdir? Güzide Sabri Aygün aslen nerelidir? Güzide Sabri Aygün ne zaman, nerede doğdu? Güzide Sabri Aygün hayatta mı? İşte Güzide Sabri Aygün hayatı... Güzide Sabri Aygün yaşıyor mu? Güzide Sabri Aygün ne zaman, nerede öldü?
Türk yazar Güzide Sabri Aygün edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Güzide Sabri Aygün hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Güzide Sabri Aygün hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Güzide Sabri Aygün hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 1886
Doğum Yeri: İstanbul
Ölüm Tarihi: 1946
Ölüm Yeri: Giresun
Güzide Sabri Aygün kimdir?
1886 yılında İstanbul’da doğdu. Hoca Tahir Efendi’den edebiyat dersleri aldı. Eğitiminin büyük bir kısmını özel dersler oluşturdu. Çoğunlukla İstanbul’da geçen duygusal aşk romanları yazdı. İlk romanıMünevver 1899'da Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edildi ve 1901'de kitap olarak basıldı. Bu ilk roman Sırpçaya da çevrildi. Bir sonraki romanı Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi 1905 yılında yayımlandı ve Ermeniceye çevrildi. Nedret romanı Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi eserinin devamı niteliğindedir. Bazı eserlerinden sinema filmi de yapıldı. Hem Osmanlı İmparatorluğu hem de Cumhuriyet dönemlerinde aktif ve popüler bir yazar olduğu söylenebilir. 1946 yılında Giresun’da öldü.
Güzide Sabri Aygün Kitapları - Eserleri
- Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi
- Nedret
- Necla
- Yaban Gülü
- Hüsran
- Hüsran
- Münevver
Güzide Sabri Aygün Alıntıları - Sözleri
- Ben, büyük ve derin duygularla beslenen aşkların, acılarında ve fedakârlıklarında büyük bir zevk ve lezzet olduğunu düşünüyorum. (Nedret)
- Hayatın bu kadar acı anları olduğunu hiç bilmiyordum.. (Yaban Gülü)
- “Kalp acılarına zaman kadar şifalı bir ilaç yoktur.İnan bana” (Necla)
- Gözlerinizde öyle derin manalar var ki... Bana hayatımın acı taraflarını anlatıyor.. (Yaban Gülü)
- "Tahammüle karar vermiş insanların derin tevekkülü ruhuma sinmişti." (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Çocukluk hatırası bizim için ne kadar hoştur değil mi? Sonra bu hatıraların ne müstesnaları vardır! Bayram sevinçleri, kır hayatları, uzak yerlere gezintiler... (Nedret)
- Bazı hisler vardır ki bilmeden kendi kendine kalbe yerleşir. (Nedret)
- Artık anlıyorum ki bu aşk benim için bir felaketle neticelenecek. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Ben çalıştıkça açılırım, meşgul oldukça yaşarım. Yoksa hayat başka türlü avutulmuyor... (Nedret)
- İnsan bu kadar kolay mı bulur, bu kadar kolay mı sevebilir? (Nedret)
- Bakışları onun en gizli arzularına, en saklı hislerine karşı kapalı ve kayıtsız kalmış, hiçbir zaman kocasının ruh eşi, hayat arkadaşı olamadığından bihaber yaşamıştı. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Allahım, bu esaret ne kadar dehşetliymiş! Ben ise hiç böyle düşünmemiştim. Hayallerimde ne kadar aldanmışım! (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Bazı tesadüfler vardır ki insan hakikat olduğuna ihtimal veremiyor. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- "Bazen sessizlik, en ahenkli dizelerden daha büyük ve daha geniş anlamları ifade edebilir." (Nedret)
- Artık karanlık koyulaşıyordu. Ay karşıdaki yüksek dağların arkasında batıyordu. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- İrademin dışında bir çekimle oradan ayrılmamak istedim. Ne yapacağımı bilmiyordum. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Onun siyah gözleri, benim sevdalı gecelerim… Onun gülüşleri, benim nurlu sabahlarım… Onun solgun siması, benim hüzünlü bir mehtabımdı. (Nedret)
- Ne kadar acı verici olursa olsun artık bu rüyadan uyanmak istemiyordum. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Her kadın zannettiğiniz gibi yüce gönüllü değildir. (Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi)
- Eğer şair olsaydım en yüksek şiirlerimi, ruh açıcı parıltılarıyla gözleri kamaştıran aylı gecelerde yazardım. (Nedret)