Hasan Bacanlı kimdir? Hasan Bacanlı kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Profesör Doktor, Yazar Hasan Bacanlı hayatı araştırılıyor. Peki Hasan Bacanlı kimdir? Hasan Bacanlı aslen nerelidir? Hasan Bacanlı ne zaman, nerede doğdu? Hasan Bacanlı hayatta mı? İşte Hasan Bacanlı hayatı...

Profesör Doktor, Yazar Hasan Bacanlı edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Hasan Bacanlı hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Hasan Bacanlı hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Hasan Bacanlı hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1961

Doğum Yeri:

Hasan Bacanlı kimdir?

1961 yılında doğan Prof.Dr. Hasan Bacanlı, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bölümü´nden 1982 yılında mezun oldu. Yüksek Lisans ve doktora eğitimimi aynı fakültede yapan Prof.Dr. Bacanlı, 1992’da yardımcı doçent, 1996 doçent ve 2002’de profesörlük ünvanı aldı.

1994’te Ohio Eyalet Üniversitesi´nde misafir öğretim üyesi olarak bulunan Prof.Dr. Hasan Bacanlı, 2003-2004 yılları arasında Talim Terbiye Kurulu üyesi olarak görev yaptı. 2014’ten bu yana Yeşilay Bilim Kurulu Başkanı olan Prof.Dr. Bacanlı, halen UNESCO Türkiye Milli Komitesi üyesi olarak görev yapıyor.

Yayınlanmış kitaplarının yanı sıra ulusal ve uluslar arası dergilerde yayınlanmış makaleleri bulunuyor.

Hasan Bacanlı Kitapları - Eserleri

  • Küçük Prens'in Peşinde
  • Eğitim Psikolojisi
  • Gelişim ve Öğrenme
  • UNDE SCIS Bilgi Psikolojisi Denemesi
  • Yetkin Öğretmenin Sınıf Yönetimi
  • Sosyal Beceri Eğitimi
  • İnsan Başkasıyla İnsan Olur
  • Yetkin Ailede Çocuk Yetiştirme
  • Değer Bilinçlendirme Yaklaşımı
  • Yetkin Problem Çözme
  • Düş Düş Üstüne
  • Özür ve Af

Hasan Bacanlı Alıntıları - Sözleri

  • İnsan sürekli olarak değişir (Yetkin Öğretmenin Sınıf Yönetimi)
  • Bilgi davranışın başlangıcıdır (Yetkin Problem Çözme)
  • Bir durum veya davranışın usta(ca) olup olmadığı dışardan bakınca anlaşılır, içerden değil. (Yetkin Problem Çözme)
  • İnsanlar birbirlerinden nefret ediyorlar çünkü birbirlerinden korkuyorlar. İnsanlar birbirlerinden korkuyorlar çünkü birbirlerini tanımıyorlar. İnsanlar birbirlerini tanımıyorlar çünkü birbirleriyle konuşmuyorlar. İnsanlar birbirleriyle konuşmuyorlar çünkü birbirleriyle iletişim kuramıyorlar. Martin Luther King (Sosyal Beceri Eğitimi)
  • Dostluklar acıları böler, sevinçleri çarpar (Küçük Prens'in Peşinde)
  • Davranışlar, genel olarak üç gruba ayrılarak ele alınmaktadır. -Bilişsel -Duyuşsal -Psikomotor (Eğitim Psikolojisi)
  • Okulda öğrenilen bilgilerin gündelik hayatla ilişkisi kesildi. (Yetkin Öğretmenin Sınıf Yönetimi)
  • Öğrenci öğretmenden sadece dersi öğrenmez, doğru insan olmayı da öğrenir, onun gibi bir insan olmak ister (Yetkin Öğretmenin Sınıf Yönetimi)
  • Becerikli insanlar daha az hata yaparlar (Yetkin Problem Çözme)
  • Eleştir-değiştir-geliştir-aş! (Yetkin Öğretmenin Sınıf Yönetimi)
  • "...Eğitimle ilgili birçok aptallık eğitimdeki halihazır felsefi ve Değer bilimsel karışıklığın kaçınılmaz yan ürünü olarak ortaya çıkar. Değerden arınık olmaya çalışmak, tamamen teknolojik olmaya çalışmak, sadece gelenek veya alışkanlığa dayanmaya çalışmak, eğitimi sadece telkin olarak tanımlamak. Bunların hepsi de değer karışıklığı, felsefi ve değerbilimsel başarısızlıktır." Abraham Maslow (Değer Bilinçlendirme Yaklaşımı)
  • İnsanlar kendilerine danışılmasından hoşlanırlar (Yetkin Problem Çözme)
  • Bütün gerçek problemler çözülebilir ve çözülecektir de. (Yetkin Öğretmenin Sınıf Yönetimi)
  • Genel olarak kabul gören anlayışa göre, kaygı nedeni belirsiz korkudur. Nedeni belli olduğu zaman hissedilen duyguya korku, nedeni belirsiz olursa kaygı denmektedir. (UNDE SCIS Bilgi Psikolojisi Denemesi)
  • Görülebileceği gibi, kavramlar "efradını cami, ağyarını mani" tanımlarına henüz sahip değillerdir; bu yüzden birçok noktada örtüşmektedirler. (Sosyal Beceri Eğitimi)
  • Kuşkusuz, aradıkları şeyi nadiren bulabilirler, çünkü yanlış şeyi aramaktadırlar. (Eğitim Psikolojisi)
  • Sevgi o kadar önemli ve olumlu bir duygudur ki, insanla ilgili bir şeyi suistimal etmek isteyen duygular öncelikle sevgiyi suistimal ederler. O yüzden gündelik hayatta sevgi olarak karşımıza çıkan duyguları biraz eşelediğinizde çok çeşitli duygularla karşılaşırsınız. Kendini değersiz gören bir kişi bunu telafi edebilmek için çevresinde Sevgi arayışına girebilir. Karşıdakine sevgisini verme ve göstermede yetersiz olduğunu hisseden kişi, karşıdakinin sadakatinden şüphelenmeye başlayabilir. Abartılmış bir benlik algısına sahip olan biri başkalarına verdiği sevginin onlara bir lütuf olduğunu düşünmeye başlayabilir ve onları nankörlükle, yani sevgisinin değerini bilememekle suçlayabilir. (İnsan Başkasıyla İnsan Olur)
  • Oysa yaşamın anlamı nasıl katıldığımızda ve ne katkıda bulunduğumuzda yatar. (Eğitim Psikolojisi)
  • İnsanlar beklerler ki arkadaşları onların hatırı için onların sevdiğini sevsin, sevmediğini sevmesin. Oysa bu , arkadaşın ölümü demektir. Hatta bazen kendilerine numara yapmasını isterler. ‘ en azından benim için seviyor görünsün’ derler. Yani sevdikleri onlar için yalan söylesin isterler. Oysa sevgi dürüstlüktür, sevdiğinin karşısında kendi olabilmektir.... (Küçük Prens'in Peşinde)
  • Hepimiz insan olduğumuzu, her şeyin en iyisini yaptığımızı düşünürüz, pardon sanırız. Ama ne yazık ki zannın çoğu yanlıştır. Bu anlamda kullandığımız avunma (pardon savunma) mekanizması da vardır: "beşer şaşar", " insan yanılır". Yani her zaman insanca davrandığımıza inanır hata yaptığımızı düşündüğümüz zaman da beşer şaşar harmanisine bürünürüz. Tabii, bazen kötü davranmışızdır, bu zaten zaman zaman olabilen bir şeydir. Burada "zaman" ile "zaman" arasındaki zamanın uzuuuuun olduğunu düşünmek isteriz. Akşamdaaaaaan akşama içki içip, bayramdan bayrama namaz kılan gibiyiz. Bilirsiniz, bir ayyaşa sormuşlar: -ne kadar içiyorsun? - akşamdaaaaaan akşama ( iki akşam arasındaki mesafenin ne kdar uzun olduğunu göstermek için birinci akşamı uzatarak) Aynen bunun gibi bizim de hatalarımız arasıda uzuuuuun zaman olduğunu düşünmek hoşumuza gider. Hepimiz akıllı, uslu, yardımsever vb yani "insan" olan varlıklarız. Hatta hemen hemen her zaman. Sadece ara sıra hata yaparız. Zaten hepimiz yakinen biliriz ki, "istisnalar kaideyi bozmaz". Oysa kazın ayağı öyle değildir, istisnalar başka bir kaide oluştururlar. (İnsan Başkasıyla İnsan Olur)