Hüseyin Yılmaz kimdir? Hüseyin Yılmaz kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Yazar Hüseyin Yılmaz hayatı araştırılıyor. Peki Hüseyin Yılmaz kimdir? Hüseyin Yılmaz aslen nerelidir? Hüseyin Yılmaz ne zaman, nerede doğdu? Hüseyin Yılmaz hayatta mı? İşte Hüseyin Yılmaz hayatı...

Yazar Hüseyin Yılmaz edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Hüseyin Yılmaz hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Hüseyin Yılmaz hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Hüseyin Yılmaz hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1 Ocak 1960

Doğum Yeri: Gerger, Adıyaman, Türkiye

Hüseyin Yılmaz kimdir?

Hüseyin Yılmaz, Adıyaman vilayeti, Gerger kazasına bağlı Çobanpınar Köyü doğumlu... Nüfusa kaydı, 01/01/1960 diye düşülmüş. Doğru mu? Belli değil... Belli değil, çünkü ilk okulu bitirirken kaydını kendisi yaptırır. Evden kulağına 1960 doğumlu olduğu fısıldanmıştır. Günün ne ehemmiyeti var, yılbaşı en rahat akılda kalanı. Bölge insanın ekseriyeti de aynı gün doğumlu değil mi? Hiç değilse hemşehrileriyle kayıtta bir birlikteliği var.

İlk okulu köyünde bitirir. Köyde elektrik yok, yol yok, su yok. Güzel bir tabiattan başka ne vardı ki zaten? Hâlâ öyle... Tek fark, haşarı çocukların kafasını andıran yara bere içinde bir yol, elektrik, bir de telefon.

İlk okul dördüncü sınıfta Kitaplık Kolu Başkanlığına seçilince küçücük okul kütüphanesine adımını atar . Elinin uzandığı ilk kitap, Binbir Gece Masalları. Gördüğü ilk kıza vurulan köylü çocuğunun ilk sevgilisidir Binbir Gece.

Gerger Orta Okulu’nda arkadaşları arasında ilk öne çıktığı ders edebiyat olur. Kompozisyonda her zaman sınıf birincisidir. Hocasının da teşvikiyle küçük küçük denemeler, hikâyeler, hâtıralar karalamaya başlar.

Lise tahsili için Adıyaman’a gelir. İkiz kardeşi ile birlikte Adıyaman lisesine yakın bir yerde tek göz bir oda kiralar. Yarı aç yarı tok tam üç yıl. Ömrünün en güzel demleri olması gereken üç yıl sefâlet içinde geçer.

Lise yılları izm’lerin cirit attığı yıllar. Yılmaz ‘ın da arayışları olur... Kısa sürelerle teknesini farklı farkyı limanlara yanaştırır. Bu arayışlar onu daha çok okumaya, daha çok düşünmeye sevkeder. Lise son sınıfta bir İstanbul gazetesinde ilk yazıları neşredilir. Dünün taşra çocuğu artık gazete sayfalarında ismini okumakta, alışık olmadığı vaadler dünyasına kanat çırpmaktadır.

Bahtına Üniversite İmtihanlarında iş olsun kabilinden yazdığı Bursa İktisat Fakültesi düşer. Tek tesellisi hülyâlarıının şehrine gidecek olmasıdır. Bursa’yı ne kadar bilir, bilir miydi? Hayır... Sadece coğrafya dersinde yeşil bir şehir olduğunu okumuş ve kelimenin büyüsüne kapılmıştır.

Bursa yılları, yazarlığını pekiştirdiği yıllardır. Muhtelif gazete ve dergilerde yazıları daha sık görülür.Bir ara okulu dışardan bitirme düşüncesiyle, aldığı bir dâvete de uyarak, İstanbul’a kapağı atar. Kabiliyetlerinden faydalanılmak için çağrıldığı gazetede sadece dokuz ay kalabilir. Bizans yadigârı entrikaların tezgahı İstanbul’da fazla tutunamayınca okulunu bitirmek için Bursa’ya döner.

1986’da askerliğe gitmeden kısa bir süre önce ve beş parasızken evlenir. Meriç kıyılarında bir köy karakolu komutanı olarak askerî vazifesini yaparken bir taraftan da kitap yazmaktadır. İlk kitabı “Hüzün Çiçeği”nin mühim bir kısmı Sarıcaali Köyü karakolunun Meriç’in muhteşem manzarasına bakan bahçesinde yazılır. Yazar ilk kitabına nakış nakış Bursa’yı işler...

Askerlik sonrasında İstanbul’a yerleşir. Üç yıla yakın bir kısmı Zaman gazetesi olmak üzere beş yıl kadar gezetecilik yapar. İyi bir araştırmacı ve iyi bir yorumcu olarak dikkat çeker. Fakat dik başlılığı bir harami gibi sürekli yolunu kesmektedir. O da eğilmesinin beklendiği her yerde kapıyı çarpıp çıkmayı tercih eder. Bu ruh hâli belki de ona yetiştiği coğrafyanın mirasıdır.

1992 yılında bütün hedef ve ideallerine sırt dönüp bir ticâri tezgahın başına geçtiğinde henüz otuziki yaşındadır. Arkasında dokuz kitap, bir yığın yazı, konferans ve televizyon programı ve kendi çapında şöhret bırakmıştır.

Ben ne yaptım, deyip uyandığında arkasına bir on yıl daha atmıştır. Kısmen dünyayı kazanmış, ama bu onun ruh dünyasını tatmin etmemiş, acılarını dindirmemiştir. Düşünmek için yaratılmış olduğunu düşünen yazar, zaman zaman bir ilk mektep mezunun ticarî başarılarının arkasından şaşkınlıkla bakmıştır. 92’de bıraktığı yere dönmek için kolları sıvar, ama on beş kayıp yılı vardır. Tek tesellisi kitapların yol göstericiliği yerine bu onbeş yılda hayatın kılavuzluğundan ders almış olmasıdır. Küçücük bir teselli, yoktan iyi...

Elif Öğretmen, bu çeyrek asrın olgunlaştırdığı meyvedir. Bir bakıma Doğu Gerçeği ve Müslüman Kürtler’in tamamlayıcısı bir roman. Yazar, bu ülke ve milletin birlik ve saâdetine hizmet edecek bir unsur olarak gördüğü romana, Elif Öğretmen’e kırk yıllık meşguliyeti olan Kürt Meselesini taşır. Lirik bir şiiri andıran bu romanı yazar, hayatının bir yerde varlık sebebi olarak görüyor.

Hüseyin Yılmaz Kitapları - Eserleri

  • Elif Öğretmen
  • Hüzün Çiçeği
  • Ayasofya
  • Dinler Tarihinin 100'ü
  • İnkılap Kurbanları
  • Kalbimdeki Yabancı
  • Rejim Düşmanı Rıza
  • Doğu Gerçeği ve Müslüman Kürtler
  • Öldükten Sonra Allah Diyen Bakan
  • Cumhuriyetin İlk Yıllarında Devlet Terörü
  • Dinler Tarihinin 200'ü
  • Kader
  • Hasretimsin
  • Siirt İlinin Demografik Yapısının Türkiye İle Karşılaştırılması ve Bölgesel Kalkınma Açısından Yorumlanması
  • İhtilal Diplomasisi ve Osmanlılar
  • Rejim Düşmanı Rıza
  • İttihad-ı İslâm ve Hilafet

Hüseyin Yılmaz Alıntıları - Sözleri

  • İskilipli atıf hoca bu vatanın mübarek şehitlerindendir. İstiklal Mahkemesi nde yer yüzündeki bütün hukuk sistemlerinin Reddedeceği bir mantıkla ZULMEN idam edilmiştir. Bu şapka uğruna işlenen bir çok cinayetten sadece bir tanesidir. (İnkılap Kurbanları)
  • "Anlatılmadık çok şey var, ama benim değil, senin anlatamadıkların...Fakat sen anlatamazsın ki..." (Hüzün Çiçeği)
  • Bu değişikliğin, üç beş yıla sığdırılan bu alt üst oluşun tek istinat noktası var: Kuvvet... İtiraz edenleri ya istiklal mahkemelerinin merhametlice bağları bağrına basmış; yahut namluların ateşi selamlamış, saygıyla. Akşam sofralarında konuşulanlar ertesi gün bu mazlum ve mağdur millete "kanun" diye takdim edilmiş. Bu hal o kadar vazgeçilmez bir itiyat haline alır ki, İsmet İnönü bile dayanamayıp "Sarhoş kafa ile devlet idare edilmez…" der. Der, demesine de, ilk solugu İstanbul'da almak zorunda kalır zira Ankara'da kalmaya yüreği yetmemiştir (İnkılap Kurbanları)
  • "Bu dünya iyilere göre değil zaten..." (Hüzün Çiçeği)
  • İyisi mi sadece, 'beni gördükten sonra ölmüştü.' de. Anlayacaklar. (Elif Öğretmen)
  • " Kimse kaybetmek için savaşmaz; ölümü hiçe saydıran,zafer düşüncesidir,ölme zevki değil." (Ayasofya)
  • Ah biz kadınlar, bütün erkeklerin birbirinden farksız, olsa olsa birinin diğerinden daha katlanılmaz olduğunu, ne zaman öğreneceğiz!.. (Hüzün Çiçeği)
  • Büyük çınarların altından geçerken, içinde sevgi ile gülümseyen bir çift yeşil gözün tesirinden ancak sıyrıldı. (Hüzün Çiçeği)
  • Hayat ve kalabalık...Kalabalıkta hayat ne kadar fakir, ne kadar aldatıcı, fakat ne kadar güzel! (Hüzün Çiçeği)
  • Her suç içimizde cezasını da uyandırır.Kurtulmanın yegane yolu cezayı çekmektir. (Hüzün Çiçeği)
  • Kitap,en basit tarifiyle bir mananın ifadesi demektir. Öyle ise birşeyler ifade eden herşey kitap gibidir,yeter ki okumasını bil...! (Hüzün Çiçeği)
  • Kelimelerden bir dünya inşa etmek istiyorum. (Elif Öğretmen)
  • Biz kadınlar böyleyiz ama, elimizdekileri kaybetme endişesi hemen her zaman sevinçlerimizin önüne geçer. (Elif Öğretmen)
  • Biliyor musun, Fikret? Bazen böyle çekilmez olurum. Ne dediğimi, ne yapmak istediğimi, hatta ne düşündüğümü ben de bilmem. Tereddütler içinde yaşarım, o sırada benim için hiçbir şey doğru değildir, hiçbir şeyden emin olamam... Fırtına gibi birşey... Tereddüt fırtınası!.. Yazık ki bu fırtınaya çok sık yakalanırım, benimle yaşamakta ciddi isen aklında bulunsun. Sonra böyle zamanlarda elimde olmadan kırıcı olurum. Aslında bu hınç benim kendi içime, kendi varlığımadır; ama başkasından çıkarırım. Çünkü hiçbir zaman gücüm bana yetmemiştir, kendime karşı daima mağlup yaşadım. (Hüzün Çiçeği)
  • Hayat her yerde hayattır ve yaşanmaya değerdir. (Hüzün Çiçeği)
  • Asırlarca dünyayı titreten imparatorluğun çocuklarını, yarım asır, Anadolu topraklarında korku bekler. Sünepe, pısırık, silik ve kaypak nesiller yetişir. Birbirini kovalayan cinayetler, karanlık bir saatte, sokakta işlenen cinayetler değildir artık. Dekor farklı, cani farklıdır… hemen her yerde alelacele, derme çatma sehpalar kurulur ve bir sürü mazlum o darağaçlarında can verir. FAİL: İSTİKLAL MAHKEMELERİ (İnkılap Kurbanları)
  • Hayırlı Olsun. Ayasofya Cami:) (Ayasofya)