İmam Taberi kimdir? İmam Taberi kitapları ve sözleri
Müslüman bilim adamı İmam Taberi hayatı araştırılıyor. Peki İmam Taberi kimdir? İmam Taberi aslen nerelidir? İmam Taberi ne zaman, nerede doğdu? İmam Taberi hayatta mı? İşte İmam Taberi hayatı... İmam Taberi yaşıyor mu? İmam Taberi ne zaman, nerede öldü?
Müslüman bilim adamı İmam Taberi edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında İmam Taberi hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. İmam Taberi hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte İmam Taberi hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Tam / Gerçek Adı: Ebu Cafer Muhammed İbn-i Cerir el-Taberi
Doğum Tarihi: 838
Doğum Yeri: Amul
Ölüm Tarihi: 923
Ölüm Yeri: Bağdat
İmam Taberi kimdir?
Ebu Cafer Taberi (d. M.838/H.224), Amul - ö. M.923/H.310) Bağdad), Fıkıh, hadis, tarih, dil, tefsir ve kıraat ilimlerindeki çalışmalarıyla kendini kabul ettirmiş Müslüman bilim adamıdır. Tam adı "Ebu Cafer Muhammed İbn-i Cerir el-Taberi" (Arapça: أبو جعفر محمد بن جرير بن يزيد الطبري) olan alim, İran'da tarihi bir bölge olan Taberistan'da (günümüzde Mazenderan) doğduğu için 'Taberi' olarak ünlenmiştir.
En önemli eserlerinden ikisi, İslam dünyasında çok rağbet görmüş bir tefsir kitabı olan "Tefsir'ul Taberi" -(Türkiye'de "Taberi Tefsiri" ismiyle bilinmekte ve yayınlanmaktadır)- ve Taberi Tarihi'dir.
İmam Taberi Kitapları - Eserleri
- Taberi Tefsiri
- Tarih-i Taberi (4 Cilt Takım)
- Milletler ve Hükümdarlar Tarihi I
- Milletler ve Hükümdarlar Tarihi II
- Milletler ve Hükümdarlar Tarihi III
- Et-Tebsir fi Mealimi'd Din
- Taberî Tefsiri 1. Cilt
- Milletler ve Hükümdarlar Tarihi V
- Milletler ve Hükümdarlar Tarihi IV
- Tarihu’t-Taberi
- Muhtasar Meal Tefsiri
- Taberi Tefsiri 2. Cilt
- Milletler ve Hükümdarlar Tarihi 2
- Tarihu't Taberi 4
- Tarihu’t Taberi -3-
- Milletler ve Hükümdarlar Tarihi 1
- Tarihu’t Taberi -2-
İmam Taberi Alıntıları - Sözleri
- Teke tek vuruşmak üzere kalenin dışına çıktılar. İlk olarak dışarı çıkan kişi, cesaretiyle nam salmış Merhab'ın kardeşi Haris'ti. Haris'i gören müslümanlar geri çekildiler. Ali ise yerinden sıçrayıp Haris'in karşısına çıktı. Şiddetli bir vuruşma ve çatışma yaşandı. Sonunda Ali onu öldürdü. Yahudiler bozguna uğrayarak kaleye geri döndüler. Daha sonra Merhab çıktı. Üst üste iki zırh giymiş, iki kılıç kuşanmış ve başına iki sarık birden bağlamıştı. Elinde ise çatallı bir mızrak vardı. O ve Ali birbirlerine karşılıklı olarak birer darbe indirdiler. Ali bir darbe indirdi. Başının üzerine yerleştirdiği taş parçasını ve miğferini parçaladı ve kafasını ikiye ayırdı. Kılı. azı dişlerine kadar batmıştı. Yahudiler savaşçıları Merhab'a olanları görünce, bozguna uğramış olarak kaleye döndüler ve kapıları üzerlerine kilitlediler. (Tarih-i Taberi (4 Cilt Takım))
- "Rabbim bana yeter" de. O'ndan başka ilâh yoktur: O'ndan başka bir mâbud, tapınılacak bir zât yoktur. O'na dayandım: O'na güvendim, itimat ettim ve yardımına bel bağladım. O bana yardım eder ve destekler. O, büyük Arş'ın Rabbidir: O Yüce Zât her şeyin sahibi ve yaratıcısıdır. Bütün hükümdarlar onun kullarıdır. O, büyük Arş"ın sahibidir ve O'ndan aşağı derecede olan her şey O'nun saltanat ve hükümranlığı altındadır. (Taberi Tefsiri)
- "Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün değişmesinde, akıl sahipleri için şüphesiz deliller vardır." (Muhtasar Meal Tefsiri)
- Yusuf on yedi yaşında iken Mısır'a geldi, azizin, yani Mısır Devleti başvezirinin konağında on üç yıl kaldı. Otuz yaşını doldurduktan sonra Mısır hükümdarı Firavun onu vezir yaptı. (Milletler ve Hükümdarlar Tarihi II)
- Taberi, Özellikle Çinlilerin atasının Kabil olduğunu bir hadise dayanarak bize bildirir. "Şarabı, çalgıyı, kopuzu, telli çalgılara kıl takmayı, defe-davula deri geçirmeyi ve bunun gibi işleri ilk önce kim icad etti?" şeklindeki bir soruya Peygamber (s.a.v.)'in cevabı özetle şöyledir: "Bu sorduğunuz şeyler Kabil oğullarından kaldı. Kabil'in çocukları arasında çok zaman önce bir kişi vardı ki adına Yuan derlerdi. Yuan, şenliği, şadlığı seven bir kişiydi. Şeytan onunla arkadaş oldu. Onu bu gibi eğlencelere alıştırdı, şevklendirdi. Bu gibi çalgıları ona hep İblis öğretti. Öyle ki yaş üzümü sıkıp şira etti. Birkaç gün ekşiyinceye kadar onu bıraktı. Sonra küplere testilere koydu. Çengiler düzdü, eğlenceler kurdu. O şaraptan bir miktar ortaya koyar, herkese içirirdi. Biraz çalgı çalardı, biraz da kalkar oynardı. Onlara bu şeyler gittikçe hoş gelmeye başladı. Herkes bu Yuan gence yakınlaşıp, onunla dostluk ettiler. Sonra İblis, insan formunda geldi, onunla arkadaşlık etti, onunla birlikte yiyip içti. Yuan'ı, güzel sözlerle eğlendirmeye başladı, onun taşkınlıklarını daha da artırdı. İşte bunların hepsi o Yuan'dan kalmıştır. O Yuan'a da Şeytan öğretmiştir." (Milletler ve Hükümdarlar Tarihi I)
- Kusay, Mzüdelife'de bulunduğu vakit ateş yakmak adetini ihdas etmiştir. (Milletler ve Hükümdarlar Tarihi IV)
- Musa, Mişa'nın oğlu olup, rivayete göre Tanrı tarafından Musa bin İmran'dan önce peygamber olarak gönderilmiştir. (Milletler ve Hükümdarlar Tarihi II)
- "Muhakkak göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün değişmesinde, insanlar için faydalı şeylerle denizde akıp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip ölümünden sonra onunla yeryüzünü dirilttiği suda ve orada her canlıyı üretip yaymasında, rüzgarları estirişinde ve gökle yer arasında boyun eğdirilmiş olan bulutlarda, aklını kullanan bir topluluk için nice ayetler/belgeler vardır." Bakara/164 (Muhtasar Meal Tefsiri)
- Ölüm gelirse bir dem Bari ölürüz kılıçlar elde! Bir korku duyarsanız ölümden, Kurtulmaz ne köy nede belde... (Tarih-i Taberi (4 Cilt Takım))
- Abdullah b. Abbas diyor ki: "Resulullahın sahabilerinden biri bir kabirin üzerine, oranın kabir olduğunu bilmeyerek bir çadır kurmuştur. Sonra orada bir kimsenin Mülk suresini sonuna kadar okuduğunu işitmiştir. Sahabi Resulullaha gelip: "Ey Allahın Resulü, ben bir kabir üzerine bir çadır kurdum. Oranın kabir olduğunu bilmiyordum. Bir de ne göreyim, onun içinde birisi Mülk suresini okuyor. Sureyi sonuna kadar okudu." demiştir. Resulullah: "Bu sure, engel olan ve kurtarıcı olan bir suredir.Bu sure okuyanı kabir azabından kurtarır." (Taberi Tefsiri)
- Peygamber Efendimizin doğruluğuna ve nübüvvetinin gerçekliğine delil olarak, bu mûciz Kur'an yeter. Çünkü o, müşriklerin arasında yaşayan ve kendi milletlerinden olan bir adam olduğu halde Kur'an'ın benzeri sûrelerden on tanesini getirmeleri için onlara meydan okumuştu. Daha sonra bu on sûreyi bir sûreye indirmiş ve sadece bir sûre getirmelerini istemişti. Fakat onlar âciz kaldılar ve bunu yapamadılar. Kendilerinden bir adam olduğu halde, Peygamber Efendimizin yüz on dört sûreyi kendi kafasından uydurmasını, onlarınsa bütün meydan okumalara rağmen Kur'an'ın benzeri bir tek sûreyi meydana getirmekten âciz kalmalarını akıl kabul etmez. Edebiyat ve fesahat erbabı oldukları halde bunu yapamadıklarına göre, Hz. Muhammed Kur'an'ı kendi kafasından uydurmuş olamazdı. Kur'an'ı bir mucize olarak Peygamber Efendimize indiren Allah'ın şânı ne yücedir. (Taberi Tefsiri)
- Ali kapıya yöneldi ve kapıyı açıncaya kadar zorladı. İnsanların çoğu kalenin etrafındaki hendeğin öbür tarafında bulunuyorlardı ve onunla birlikte karşı tarafa geçmemişlerdi. Ali kalenin kapısını kavradı ve yerinden söktü. Onu hendeğin üzerine bir köprü gibi yerleştirdi. Ardından Müslümanlar kapnın üzerinden karşı tarafa geçtiler. Kaleyi ele geçirip sayısız ganimetler elde ettiler. İbn Amr şöyle der: "Biz yüce Allah'ın Haber'i Ali aracılığıyla bize açmasına şaşırmadık. Ama Ali'nin tek başına kale kapısını yerinden sökmesine, kapıyı kırk zira arkaya doğru fırlatmasına şaşırdık. Nitekim kırk kişi birden kapıyı yerinden oynatmak için uğraştıysalar da başaramadılar. Bu olay Peygamberimize haber verlince şöyle buyurdu: "Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, ona kırk tane melek yardım ediyordu." " (el-Emali, Şehy Saduk : el-İrşad, Şeyh Müfid : Biharu'l-Envar Allame Meclisi) (Tarih-i Taberi (4 Cilt Takım))
- 13- Sur'a bir defa üfürüldüğü zaman. 14- Yer ve dağlar yerlerinden kaldırılıp tek bir çarpışla darmadağın edildiği zaman. 15- Evet, işte o gün, mutlaka gerçekleşecek olan kıyamet kopacaktır. 16- Gök yarılacaktır. O gün gök, zayıf bir hale gelecektir. 17- Melekler göğün etrafındadırlar. O gün Rabbinin arşını o meleklerin de üstünde sekiz melek yüklenir.¹ (Taberi Tefsiri)
- Tanrı elçisi Müslümanlara, Beni Nazır'larla savaşa hazırlanmalarını emretti. Hazırlık bittikten sonra onların üzerine yürüdü, onların çevresine indi. Onlar kalelerine kapandılar. Tanrı elçisi onlara ait hurmalıkların kesilmesi ve yakılmasını emrett. (Milletler ve Hükümdarlar Tarihi V)
- Kusay Kabe ve Mekke şehrinin idaresini eline aldı. Kavmini konak yerlerinden Mekke'ye çağırdı, onları Mekke'de topladı, kavmi onu kendilerine hükümdar seçtiler. Böylece Kusay Ka'b bin Lü'ey oğullarından kavminin boyun eğdiği ilk hükümdar oldu. Kabe'nin perdedarlığı, hacılara su dağıtma, hacıları konuk etme, meclisi idare, savaşa giden askere bayrak dikme vazifeleri hep onun eline geçti. Böylece Mekke'nin bütün şerefi onun şahsında toplandı. (Okuyucu notu: Muhammed Peygamber’in başarısında, Mekke'yi sıradan bir tapınak merkezi olmaktan çıkarıp kutsal bir şehir olarak hazırlayan, Fihroğulları’nı da Kureyş'e (Köpek balığı) dönüştüren Kusay'ın önemli bir payının olduğunu kabul etmek gerekiyor. Kusay 4. kuşaktan Muhammed'in atasıdır.) (Milletler ve Hükümdarlar Tarihi IV)
- "Beni anın ki Ben de sizi anayım. Ve Bana şükredin, nankörlük etmeyin." Bakara/152 (Muhtasar Meal Tefsiri)
- Sayılan, her nesne ya çift, yahut tek olur. Sayılan varlık olduğu takdirde, ondan önce iki sayısının bulunması tabiidir. Bu ise, sayılan nesnelerin evveli ve başlangıcı olduğunu gösterir. Tek olduğu takdirde, onun evveli ve başlangıcı birdir. Bunlardan herbiri bu varlıkların başlangıcı ve evveli bulunduğunu gösterir. Evveli olan her varlığın ise bir yaradanı bulunması zaruridir. (Milletler ve Hükümdarlar Tarihi I)
- Kureyşliler her mevsimde hacıları konuk etmek için harcanan paraları kendi aralarında topladıktan sonra bunu Kusay'a teslim ederler, Kusay bu paralarla vakit ve hali müsait olmayan ve yiyeceği bulunmayan hacılar için yemek hazırlardı. Kusay bu yemeği hazırlamak için Kureyşi vergilere tabi tutarak: Ey Kureyş halkı; siz Tanrının komşuları, onun evinin ve kutlu bölgenin sahibisiniz. Hacılar ise Tanrının konukları, Tanrı evinin ziyaretçileridir. (Okuyucu Notu: Tanrının evi söylevi İslam öncesinde İslama girmiş bir kültürdür. İslam=İslam öncesi kültürü demek daha doğru olur.) (Milletler ve Hükümdarlar Tarihi IV)
- Varaka bin Navfel hristiyan dininden olup dini kitapları görmüş ve bunlarda İsmail oğullarından peygamber geleceğine dair haberleri okumuştu. (Milletler ve Hükümdarlar Tarihi IV)
- "Bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkü (egemenlik ve tasarrufu) Allah'ındır. Allah'tan başka hiçbir veliniz ve hiçbir yardımcınız yoktur." Bakara/107 (Muhtasar Meal Tefsiri)