Julia Kristeva kimdir? Julia Kristeva kitapları ve sözleri
Edebiyat teorisyeni, psikanalist, yazar ve filozof. Julia Kristeva hayatı araştırılıyor. Peki Julia Kristeva kimdir? Julia Kristeva aslen nerelidir? Julia Kristeva ne zaman, nerede doğdu? Julia Kristeva hayatta mı? İşte Julia Kristeva hayatı...
Edebiyat teorisyeni, psikanalist, yazar ve filozof. Julia Kristeva edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Julia Kristeva hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Julia Kristeva hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Julia Kristeva hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 24 Haziran 1941
Doğum Yeri: Sliven, Bulgaristan
Julia Kristeva kimdir?
Julia Kristiva (24 Haziran 1941, Sliven), edebiyat teorisyeni, psikanalist, yazar ve filozof. 1965'ten beri Fransa'da Paris'te yaşamakta ve çalışmalarını esas olarak burada yürütmektedir.
Julia Kristeva, 1970'li yıllardan itibaren çağdaş aydınların en saygın isimlerinden biri olmanın yanı sıra, eleştirel felsefenin de en önemli dayanaklarından birisi olmuştur. 1973 yılından beri Denis Diderot Üniversitesi'de profesör olarak kürsüye sahiptir. Dilbilim,
Julia Kristeva Kitapları - Eserleri
- Samuraylar
- Kadın Dehası
- Kara Güneş - Depresyon ve Melankoli
- Korkunun Güçleri: İğrençlik Üzerine Deneme
- Ruhun Yeni Hastalıkları
- Bizans'ta Cinayet
- Melanie Klein
- Aşk Hikayeleri
- Simone de Beauvoir Aramızda
- Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik
- Hannah Arendt
Julia Kristeva Alıntıları - Sözleri
- "Hayal gücü eksikliği insanların var olmasını engelliyor." (Kadın Dehası)
- Eğer "Anne" bir kişi değilse, kimse yoktur. (Ruhun Yeni Hastalıkları)
- Nasıl ki yoksa ebedi yansısı olmayan bir hayvan; kah şefkatli kah acımasız tanrının gazabına uğramayan gözbebeği de yoktur iğrenç ve aşağılık Victor Hugo, La Legende des siecles (Korkunun Güçleri: İğrençlik Üzerine Deneme)
- ''Depresyon analizi, kendinden yakınmanın ötekine yönelik bir nefret olduğu ve kuşkusuz bu nefretin de akla getirilmeyen bir cinsel arzunun taşıyıcı dalgası olduğu gerçeğinin açıklığa kavuşturulmasından geçer.'' (Kara Güneş - Depresyon ve Melankoli)
- "'Erkek' ne kadar gerçeğin ve aslında basit bir zaaf olan uyanıklıktan 'taraf' ise, 'kadın' sürekli dünyayı değiştirmek istemekten kendini alamıyordu, çünkü o 'anarşistti'." (Kadın Dehası)
- ''İçinde yaşadığımız zamanın söylemimizin zamanı olduğu göz önüne alınırsa, melankolik kişinin yabancı, yavaşlayan, ya da dağılan sözü, onun merkezsiz bir zamansallık içinde yaşamasına yol açar. Bu zamansallık akmaz, önce-sonra vektörü tarafından yönetilmez, bir geçmişten bir amaca doğru yönlendirilmez. Yoğun, ağır ve kuşkusuz fazla acı ya da fazla sevinçle yüklü olduğu için travmatik bir an, depresif zamansallığın ufkunu kapatır ya da daha doğrusu, her türlü ufku ve perspektifi ortadan kaldırır. Geçmişe saplanmış, aşılmaz bir deneyimin cennetine ya da cehennemine gerileyen melankolik kişi tuhaf bir bellektir: Her şey geçip gitti, der gibidir, ama ben o geçip giden şeye sadığım, ona çivilenmişim, bir devrim olanağı yok, gelecek yok... Aşırı şişmiş, abartılı bir geçmiş ruhsal sürekliliğin tüm boyutlarını işgal eder.'' (Kara Güneş - Depresyon ve Melankoli)
- İki kişi arasındaki aşk buluşması iki çocukluğun anlaşmasıdır. Öyle olmasa, pek bir şey ifade etmez. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik)
- ''Arzunun ne anlama geldiğini bilmemek, arzunun kendisine sahip olmamak demektir.'' (Kara Güneş - Depresyon ve Melankoli)
- Tanrı'ya inanmak birçok çifti dengelemişe benziyor. Bütün sorun, günümüzde Tanrı inancı kaybolmuşken onun yerini kimin alacağı. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik)
- Kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur… (Simone de Beauvoir Aramızda)
- Canımı yakanlardan intikam almayı düşünmedim hiç Hayat benden daha yaratıcı... (Simone de Beauvoir Aramızda)
- Sezgi bir affetmedir, armağan sunumudur. (Ruhun Yeni Hastalıkları)
- Varlığın kuralsız, zıvanadan çıkmış bir içeriden ya da dışarı dan kaynaklandığını sandığı, tahammül ve tahayyül edilebilir olasılığın dışına defedilmiş bir tehdide karşı o şiddetli, karanlık isyanlarından biridir iğrenme. (Korkunun Güçleri: İğrençlik Üzerine Deneme)
- (...) aşk temelde bireysel ve dolayısıyla da ölçüsüz değil midir, bu nedenle de partnerleri sadece sonsuzlukta buluşmaya mahkûm etmez mi? (Aşk Hikayeleri)
- Ülkede Simone de beauvoir & sartre tadında başlayan ilişkilerin safiye & faik gerçeğine dönüşmesi ... (Simone de Beauvoir Aramızda)
- İşte aşkın mümkün bir tarifi: İnsan birbirini ancak çocuk olarak tanırsa sever. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik)
- iki kişi arasındaki aşk buluşması iki çocukluğun anlaşmasıdır. öyle olmasa, pek bir şey ifade etmez. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik)
- Sır gibi ve gizemli Yahudi ("Yahudi gizemlidir, onun tuhaf davranışları vardır...") kavranılamaz bir iktidara sahiptir. Yahudinin her yerdeliği yalnızca uzamla sınırlı değildir, yalnızca bizim yaşadığımız mekanlarda değildir, derimize işlemiştir, hemen en yakınımızdaki ve bize en benzeyen kişidir, asla ırkını ayırt edemediğimiz kişidir, kimlik şaşkınlığı: "Ne sahip oldukları ve sahip olabilecekleri yüzleri tanıyoruz ne de nasıl davrandıklarını." Böylece Yahudi zamanın tümlüğünü ele geçirir, kendisine hem geleneği hem de aileden ve toplumdan oluşan grubun servetini devralma şansını garanti eden bir soyun, bir tür soylular sınıfının mirasçısı, devamcısı ve bunlardan yararlanacak kişiye dönüşür: Her küçük Yahudi güzel bir kariyer yapmaya yarayacak tüm olanakları daha doğduğu anda beşiğinde bulur... Yahudi, Birin ve Ötekinin, Yasanın ve Hazzın, Var Olan kişi ile Sahip olan kişinin şu tahammül edilemez birleşmesi olduğun dan dolayı tehditkar hale gelir. Yahudi karşıtı ntezi buna karşı kendini savunmak için bu nesneyi [objet] iğrencin [ab-ject] yerin de konumlandırır. Yahudi: Atığın ve arzu nesnesinin, kadavranın ve yaşamın, dışkısalın ve zevkin, öldürmeye yönelik saldırganlı ğın ve en nötrleştirici iktidarın birleşmesidir - "Ne biliyordum?" "Ya Yahudi olmakya da ölmek gerektiğini"... içgüdülerimle ve tar tışmasız bir şekilde biliyordum!"48 Yahudi, egemen konumuna yerleştirilmiş şu dişil, şu başkalaşmış e ndi, şu çok anlamlı şey, benzer ile öteki, özne ile nesne ve hatta içerisi ile dışarısı arasında ki katı ayrım çizgilerinin kaybolduğu şu sınır haline gelir. Demek ki Yahudi, hem korku hem de büyülenme nesnesidir. Bizzat iğ rençliğin kendisidir. Yahudi iğrençtir: kirlidir, çürümüştür. Onun la özdeşleşen, onunla kardeşçe ve ölümcül bir şekilde kucaklaşmayı (sınırlarımı yitirdiğim kucaklaşmayı) arzulayan ben, kendimi aynı iğrençliğe, çürümüşlüğe, dışkısallığa, dişilliğe ve edilgenliğe indirgenmiş olarak bulurum: "iğrenç Celine". (Korkunun Güçleri: İğrençlik Üzerine Deneme)
- "Umutsuzluğun anlamını aramaktansa, umutsuzluktan başka anlam olmadığını itiraf edelim." (Kara Güneş - Depresyon ve Melankoli)
- Arzu ve haz içine kök salmış, bir yandan da gerçekte sadece simgesel ya da imgesel bir biçimde alevlendirmek amacıyla bunlardan vazgeçebilen aşk, kabul edeceğiniz gibi narsisizmle idealleştirme’ ’in iki ucu arasında hüküm sürer. Yüce Benlik idealleştirilmiş bir öteki’de yansıdığında kendini gösterir ya da kendini göklere çıkarır veya parçalanır ve yok olur: Bu idealleştirilmiş öteki yücedir, kıyaslanamazdır, benim ona layık olmayabileceğim kadar o (bana?) layık bir kimsedir, ve yine de bizim bölünmez birliğimiz için yaratılmıştır. Tüm aşk söylemleri narsisizmi işlemiştir ve pozitif, ideal değerler içeren kodlardan oluşur. (Aşk Hikayeleri)