Kurtuluş Kayalı kimdir? Kurtuluş Kayalı kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Siyaset Bilimcisi Kurtuluş Kayalı hayatı araştırılıyor. Peki Kurtuluş Kayalı kimdir? Kurtuluş Kayalı aslen nerelidir? Kurtuluş Kayalı ne zaman, nerede doğdu? Kurtuluş Kayalı hayatta mı? İşte Kurtuluş Kayalı hayatı...

Siyaset Bilimcisi Kurtuluş Kayalı edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Kurtuluş Kayalı hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Kurtuluş Kayalı hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Kurtuluş Kayalı hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1949

Doğum Yeri: Kırşehir

Kurtuluş Kayalı kimdir?

Kayalı, öğretmen anne-babanın çocuğu olarak 1949’da Kırşehir’de doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin (Mülkiye) Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Tarih ve siyaset konularında çalışmalarını sürdürdü. 27 Mayıs - 12 Mart dönemleri ordu ve siyaset ilişkileri üzerine bir doktora tezi hazırladı. 12 Eylül döneminde üniversiteden uzaklaştırıldı. Akademik hayatı inkıtaya uğradı.

Daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nde öğretim üyesi. oldu. Aynı zamanda ODTÜ ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde de lisans ve doktora dersleri verdi. Türkiye'nin Toplumsal Yapısı, Türk Sosyologları, Cumhuriyet Dönemi Tarih Anlayışları, Siyasal İletişim gibi derslerle, Türk Sosyolojisi ve Türk Sineması konusundaki birikimini öğrencileriyle paylaşmaya devam ediyor.

DTCF'de ana bilim dalı Türkiye Cumhuriyeti Tarihi'dir. Ancak sinema, edebiyat, mizah, Türk düşünce dünyası gibi kültürel ilgi alanlarının yanı sıra, sosyoloji ile de ilgilenmektedir.

Metin Erksan, Kemal Tahir, İdris Küçükömer, Behice Boran, Hilmi Ziya Ülken, Niyazi Berkes, Pertev Naili Boratav, Orhan Şaik Gökyay, Mustafa Akdağ, Baykan Sezer, Cemil Meriç, Said Halim Paşa, Sezai Karakoç gibi Türk kültür ve akademi dünyasının farklı isimleri üzerine çalışmaları vardır.

Kurtuluş Kayalı Kitapları - Eserleri

  • Türk Düşünce Dünyasında Yol İzleri
  • Ordu ve Siyaset
  • Metin Erksan Sinemasını Okumayı Denemek
  • Sinema Bir Kültürdür
  • Yönetmenler Çerçevesinde Türk Sineması
  • Türk Düşünce Dünyasının Bunalımı
  • Bir Kemal Tahir Kitabı - Türkiye'nin Ruhunu Aramak
  • Türk Kültür Dünyasından Portreler
  • Keşke Herkes Papağan Olsa
  • Eskimeyen Entelektüellere Yaslanan Türk Düşüncesinin Dinamikleri
  • Düşüncenin Coğrafyası
  • Türk Düşünce Dünyası 1

Kurtuluş Kayalı Alıntıları - Sözleri

  • Klasik faşizm tanımına göre, burjuvazinin hukuk dışı şiddete başvurmasının sebeplerinden en önemlisi gelişen proletarya hareketlerinin iktidar için ciddi tehlike teşkil etmesidir. [Kurtuluş Kayalı - Ordu ve Siyaset] (Ordu ve Siyaset)
  • Erksan'ın sanat alanını ilgilendiren önemli filmleri Gecelerin Ötesi, Susuz Yaz, Yılanların Öcü' dür. Özellikle sonraki filmleri Sevmek Zamanı, Öldüren Aşk ya da Kuyu, Kadın Hamlet gibi filmleri sanat alanından taşıyor gibi geliyor. (Metin Erksan Sinemasını Okumayı Denemek)
  • Türk sinemasının tartışmasız en iyi yönetmeninin zamanında sinema salonlarında gösterim şansı bulamamış ve fakat yine de kült olmayı başarmış bir filmi Sevmek Zamanı. Bir kızın aslından önce suretine vurulan delikanlı ile o suretin sahibi olan kızın modern zamanlarda yaşanan ve fakat modern olmayan aşkının hikayesi, bütün zamanların en iyi aşk filmi olmaya adaydır. Erksan, Sevmek Zamanı ile bir yandan halk hikayelerinden, masallardan aşinası olduğumuz türden Türk usulü bir aşk hikayesini perdeye yansıtırken diğer yandan izleyiciye böylesi bir aşkın günümüzde yaşama şansının bulunup bulunmadığını sorgulatmaya çallşır. Metin Erksan'ın sinemamızın en iyi yönetmeni olduğu yargısının niçin tartışılmaz olduğunu görmek için bile defalarca izlenebilir. Burcu Yılmaz, "Yazlık Film Önerileri", (Metin Erksan Sinemasını Okumayı Denemek)
  • Metin Erksan : "Türk sinemasını 1914'de 'Ayastefanos Abidesi'nin Yıkılışı'yla başlatırlar. Ben de çıkıp dedim ki, Manastır' da Manaki Kardeşler var. 1911 'de Sultan Reşat'ın Rumeli seyahatini Selanik'ten Manastır'a kadar izlemişler. Bu 1911'de çekildiğine göre Ayastefanos'tan öncedir, dedim. Birdenbire en kodaman bir sinema tarihçisi kudurdu. Gazeteye bir açıklama yaptı. Ben de onları biliyorum ama yazmadım. Rum oldukları için yazmadım, çünkü konu Türk sinemasıydı. Şimdi, düşünebiliyor musunuz? Bu kadar saçma sapan, bilim dışı bir saldırıya cevap bile vermedim. O adamın Türk sinema tarihi kitabı var. Bu olaydan söz etmiyor. Biliyorum diye yalan söylüyor. Kronolojisi var. 1895-1914 arasındaki dünyadaki ve Türkiye' deki sinema olaylarını yazmış. Orada da yok. Demek ki evvela yalan söylüyor. Bu olayı bilmiyor. Bir de ırkçılığa sığınıyor. Bir kere Manaki'yle kardeşi Osmanlı-Türk uyruğunda iki tane adam. Yani bu iş, Osmanlı topraklarında olmuş. Kaldı ki aynı adamın sinema sözlüğünü açıp bakın. Kriton İlyadis: sinema operatörü yazıyor. Yani Türkiye Cumhuriyeti tebaası, uyruğu olduğunuz zaman Türk film operatörü oluyorsunuz da Osmanlı uyruğu olduğunuz zaman Rum mu kalıyorsunuz? Düşünebiliyor musunuz siz, bir sinema tarihçisinin soytarılığını." Bu metinde ifade edilen düşünceler konusunda hiçbir şey söylememesi, cevap vermemesi Nijat Özön'ün, bile isteye, tahrifat yapabileceğini gösteriyor. Kanıtın daha alasına gerek yok ki. (Metin Erksan Sinemasını Okumayı Denemek)
  • Türk sinemasında bir ölçüye kadar yönetmen olması anlamında Lütfi Akad'a ve Yılmaz Güney'e birey denilebilir. Yılmaz Güney en olmadık metinlerle, neredeyse kimsenin tasvip etmeyeceği metinlerle kendini kabul ettirmiştir. Yılmaz Güney'in, tabiri caizse, Türk sinema kamuoyuna kendini söke söke kabul ettirmesinin gerisinde filmlerinin aldığı büyük kitlesel destek vardır. Sözü edilen kitlesel destek söz konusu olmasa Türk sinema yazınında belki Yılmaz Güney'e dönük bir destek olmazdı. Hatta bir durum olağanüstü önemli görünmelidir. (Metin Erksan Sinemasını Okumayı Denemek)
  • Sartre ile Cahiers du Cinema arasındaki en yakın bağlantı olan Astruc'un L'Ecran Français'de 1948'de yazdığı meşhur yazının başlığı "La Camera-stylo" idi. Kamerayı kaleme benzetiyordu. Bu bir anlamda sinemayı da sanat gibi görmek, sanat olarak nitelemek demekti. Godard, 1959 yılında yazdığı bir yazıda, artık örneğin bir Hitchcock filminin bir Aragon kitabı kadar önemli olduğunu ve yönetmenlerin artık sanat tarihinde yer aldıklarını söylüyordu. (Colin MacCabe, Godard) (Metin Erksan Sinemasını Okumayı Denemek)
  • Sinema yönetmenlerinin farklı bir tarafı var. Toplumların tarihsel ve sosyolojik tahlilinin çoğu zaman sinema yönetmenleri tarafından yapılmaları da mümkün. Bunun dünya çapında da böyle olması söz konusu. Örneğin, Avrupa düşüncesinden bahsedildiği zaman dönemin önemli düşünce adamları yanında Jean-Luc Godard'ın da adı anılıyor. Godard'ın yaptığı temel iş sinema pratiği. Bol sayıda film çekiyor. Godard bu eksende değerlendirildiğine göre pekala Türk yönetmenleri de aynı çerçevede mütalaa edilebilir. (Metin Erksan Sinemasını Okumayı Denemek)
  • 《 Kemal Tahir'in romanlarında en çok üstünde durduğu konu Osmanlılıktır. Bazılarının sandığı gibi Osmanlılığa bu ilgi onun "gerici"liğinden, "Osmanlıcı"lığından, geçmişe takılı kalmasından değil, Türk toplumunun dünya tarihine en önemli katkısı olan imparatorluk geçmişinin bilince çıkarılması gereğini ilk fark eden çağdaş yazarımız-düşünürümüz olmasından ileri gelmektedir. 》 (Bir Kemal Tahir Kitabı - Türkiye'nin Ruhunu Aramak)
  • ' ' En uğursuz, en pis hadımlık öğrenmemek, anlamamak, sepet gelip sepet gitmeyi kabullenmektir. ' ' * (Bir Kemal Tahir Kitabı - Türkiye'nin Ruhunu Aramak)
  • ..değişim olumlu karşılandığı zaman gelişme, olumsuz algılandığında da döneklik sıfatı kullanılmakta....döneklerle gelişenler birbirinin ikizidir. Ortak paydaları gündelik siyasete teşne olmalarıdır. (Türk Kültür Dünyasından Portreler)
  • Türk sinemacıları hakkında entelektüel kelimesi genellikle kullanılmaz. Açıkça itiraf edilmese de entelektüel sıfatının Türk sinema yönetmenine yakışmadığına dair bir önkabul vardır. Türkiye' de gereğinden fazla önemsenmiş yönetmenler açısından da durum budur. Hiç kimse Yılmaz Güney'e de entelektüel sıfatını yakıştırmaz. (Metin Erksan Sinemasını Okumayı Denemek)
  • 《 'Esir şehrin insanları'na konuştuğunun farkında olan bir vicdanın sesi. Yüzyıllara yayılan bitimsiz bir yıkılışı inatla durdurmaya çalışanların son temsilcilerinden biriydi. İnanmayın diyordu, sakın inanmayın, sizi yok etmeye çalışanlara inanmayın. Kendinizi, tarihinizi , haysiyetinizi kaybetmeyin(...) 》* (Bir Kemal Tahir Kitabı - Türkiye'nin Ruhunu Aramak)
  • Terakkiperver Fırka'nın daha tutucu kimseleri üye yapmaması, kapatılmasını önleyemedi. Gericilerle birlik olduğu iddiasına rağmen buna tevesül etmiş değildi. 1926 Haziran'ında Ziya Hurşit tarafından Mustafa Kemal'in öldürülmek istenmesi, Cumhuriyet Halk Fırkası'nın evvelden beri mücadele ettiği üç grubun yani İkinci Grup, Terakkiperver Fırka ve bazı İttihatçıların radikal bir biçimde etkisizleştirilmesi olanağını ortaya çıkardı. Bu dönemde keyfî bir biçimde İstiklâl Mahkemeleri çalıştırılmaya başlandı ve mebusların yasanın dokunulmazlığı nazar-ı dikkate alınmadı. Yirmi beş kadar mebus tutuklandı. Sorumlu tutulanlar arasında Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rıfat Bele'den başka iki general ve Avrupa'da olan Rauf Bey ile Adnan Adıvar (Halide Edip Adıvar'ın kocası) vardı. Hüseyin Avni ile Cavit ve Nazım Beyler de yargılandılar. Ne avukat tutmaya ne temyiz etmeye hakları vardı. Suçsuzluklarını ispat edemezlerse suçlu bilineceklerdi. Kaderleri Abdülhamid'in ve komitacı Jön Türkler'in Mustafa Kemal tarafından o kadar yerilen metodlarına benzer metodlarla elde edilmiş keyfî ve yüzeyde kalan delillere bağlı idi. Türkiye^de demokrasi anlayışı açıkca ortadaydı; karara itiraz eden iki mebusun eski hafif cezalarından vazgeçilerek haklarında idam cezası verildi. Rüştü Paşa hariç paşalar beraat ettiler. Cavit ve Nazım bey idam olundu. Ankara İstiklâl Mahkemesi de Hüseyin Avni, Salahattin ve Kara Vasıf hakkında beraat kararı verdi. [Kurtuluş Kayalı - Ordu ve Siyaset] (Ordu ve Siyaset)
  • Fethi Naci'nin gönülden katıldığım bir savı vardır; der ki: "Türkiye'nin gerçek tarihi romanlarda gizlidir." Kemal Tahir bu savın en mükemmel örneğidir. (Bir Kemal Tahir Kitabı - Türkiye'nin Ruhunu Aramak)
  • 1903 Talat Aydemir hareketi hükümetin CHP, YTP, CKMP ve bağımsızlardan oluşmasına ve AP'nin muhalefette bulunmasına rağmen gerçekleşti. 27 Mayıs'a karşı en müspet tutum içinde olan CHP, başından beri 27 Mayıs karşısinda mülayim bir cizgide durmaya çalışan CKMP ve YTP ile koalisyonda, ihtilal teşebbüslerini engelleme bakımından AP ile ortaklığına nazaran daha başarılı olma şansına sahipti. Özellikle AP’nin varlığını korumak amacı ile muhalefetini belli bir sınırda tutma kararlılığı, hükümetin olağan demokratik yönetime geçişteki çabasını güçlendirdi. Ancak tüm bu müspet şartlara rağmen, Türkiye bir ihtilal havasına ve partiler dışında çozüm arama noktasına geldi. (Ordu ve Siyaset)
  • ' ' Yahu ben, sanatımdan başka hiçbir şeye bağlı değilim. Roman da benim her aradığımı el yordamı ile bulabileceğim bir sanat dalı... Bütün hayatımı bu işe verdiğim hâlde, üstesinden gelemiyorum. Birçok yanlışım, birçok eksiğim var. Her gün yeni bir şey öğreniyor, sanat üzerindeki düşüncemi yeni baştan restore ediyorum. ' ' * (Bir Kemal Tahir Kitabı - Türkiye'nin Ruhunu Aramak)
  • 《 Gökalp'ın "Roman [ya da edebiyat] tarihten daha doğru bir tarihtir" sözü; edebiyat, tarihi daha doğru tarih yapar biçiminde anlaşılmalıdır; edebiyat yaşamaya yardım eder biçiminde anlaşılmalıdır. 》 (Bir Kemal Tahir Kitabı - Türkiye'nin Ruhunu Aramak)
  • Sait halim paşa'ya göre Osmanlı ve İslam toplumlarının üst kesimlerinin demokrasi yanlısı olduğunu , alt kesimlerin de aristokratik değerleri savunduğunu belirtmiştir. (Türk Düşünce Dünyasında Yol İzleri)
  • Türk yönetmenleri arasında üzerine en fazla araştırma metni yazılan kişi Yılmaz Güney' dir. Lütfi Akad hakkında da az olmayan sayıda metin yazılmıştır. Hatta yeni dönem yönetmenleri, örneğin Ömer Kavur ve hatta Nuri Bilge Ceylan üzerine bile Metin Erksan hakkında yazılandan daha fazla araştırma metinleri yayımlanmıştır. (Metin Erksan Sinemasını Okumayı Denemek)
  • Şerif Mardin’in yerli, Niyazi Berkes’in yabancılaşmış bir entelektüel olduğu gibi bir izlenim vardır.. Şerif Mardin İngilizce yazmasına rağmen Niyazi Berkes Türkçe yazmakta ısrar etmiştir. (Türk Kültür Dünyasından Portreler)