Mehmet Ali Ağaoğulları kimdir? Mehmet Ali Ağaoğulları kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Yazar Mehmet Ali Ağaoğulları hayatı araştırılıyor. Peki Mehmet Ali Ağaoğulları kimdir? Mehmet Ali Ağaoğulları aslen nerelidir? Mehmet Ali Ağaoğulları ne zaman, nerede doğdu? Mehmet Ali Ağaoğulları hayatta mı? İşte Mehmet Ali Ağaoğulları hayatı...

Yazar Mehmet Ali Ağaoğulları edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Mehmet Ali Ağaoğulları hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Mehmet Ali Ağaoğulları hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Mehmet Ali Ağaoğulları hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 6 Nisan 1950

Doğum Yeri: Edirne, Türkiye

Mehmet Ali Ağaoğulları kimdir?

Mehmet Ali Ağaoğulları 1950 yılında Edirne'de doğdu. Saint-Joseph Erkek Lisesi'nden sonra Strazburg Institut de l'Etude Politique'i bitirdi (1973). Aynı yıl Paris'teki Sorbonne Üniversitesi'nde yüksek lisans çalışmalarına başladı. 1979'da aynı yerde Doctorat d'Etat (devlet doktorası) derecesini alan Ağaoğulları, siyasal teoriler bilim dalında 1987'de doçent, 1993'te de profesör oldu. 1980 yılından beri Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde "Siyasal Düşünceler Tarihi" dersleri vermektedir.

Mehmet Ali Ağaoğulları Kitapları - Eserleri

  • Sokrates'ten Jakobenlere Batı'da Siyasal Düşünceler
  • İmparatorluktan Tanrı Devletine
  • Kent Devletinden İmparatorluğa
  • Tanrı Devletinden Kral Devlete
  • Kral - Devlet ya da Ölümlü Tanrı
  • Kral-Devletten Ulus-Devlete
  • Ulus - Devlet ya da Halkın Egemenliği
  • Fransız Devrimi'nde Siyasal Düşünceler ve Mücadeleler 1789 - 1794
  • Fransız Devrimi’nde Siyasal Düşünceler ve Mücadeleler - Cilt 3
  • Fransız Devrimi’nde Siyasal Düşünceler ve Mücadeleler - Cilt 2

Mehmet Ali Ağaoğulları Alıntıları - Sözleri

  • "Eğer prens kurnaz ve kötüyse, bir tiranlık oluşturur; gaddarsa, devleti bir mezbahaya dönüştürür; cimriyse, uyruklarının derilerini soyar; savurgansa, çevresindeki bir düzine sülüğü doyurmak için uyruklarının kanını emer. Ve eğer aptal ve cahilse, daha da kötüsünü yapar." (Kral - Devlet ya da Ölümlü Tanrı)
  • gelecek kaygısıyla önündeki uzaklara bakan insan,her gün ölümün,yoksulluğun ya da bir başka kötülüğün korkusuyla içini kemirip durur;bu yürek sıkıntısı,belki uyku dışında ne son bulur ne de yatışır. (Kral - Devlet ya da Ölümlü Tanrı)
  • Prensin kendisine egemenliğin kötü etkilerinden korumasının tek yolu, tanrısal yasalara uygun davranmasıdır. Bir bakıma, din, iyi siyasetin tek güvencesidir. (Kral - Devlet ya da Ölümlü Tanrı)
  • Ona göre gönüllü kulluğun yerleştirilip sürdürülmesinde asıl önemli rol, hükmetme gücünden buyurma gücüne dönüşen siyasal iktidar tarafından oynanır. Bu gerçek kavranıldığı zaman, gönüllü kulluğun biri "ideolojik koşullanma", diğeri "güçsüzleşme" diyebileceğimiz iki nedeni belirgin bir biçimde ortaya çıkar. (Tanrı Devletinden Kral Devlete)
  • "Devletlerdeki iç savaşların temelinde genellikle eşitsizlik vardır; çünkü insanlar haklı ve eşit olana erişme uğrundaki mücadelelerinde bölünürler. (Sokrates'ten Jakobenlere Batı'da Siyasal Düşünceler)
  • Jean-Jacques Rousseau 28 Haziran 1712’de Cenevre’de doğdu. XVI. yüzyılda Fransa’dan kaçıp İsviçre’ye sığman bir Fransız Protestan ailesinden gelen babası, Rousseau’nun doğumundan önce altı yıl boyunca İstanbul’da saray saat­ çiliği yapmış olan bir Cenevre yurttaşıydı. Annesini sekiz günlükken kaybeden Rousseau ciddi bir eğitim görmedi; ama babası sayesinde Fransız ve Yunan edebiyatının baş­ yapıtlarını tanıdı ve daha sonraları bir Protestan papazdan Latince ile Klasikler’i öğrendi. On yaşından sonra babası ile dayısının evi arasında gidip gelen ve on iki yaşındayken çırak olarak çalışmaya başlayan Rousseau, 1728 yılında Cenevre’den kaçıp ömrünün sonuna kadar sürdüreceği “gezginci” yaşamına başladı. (Ulus - Devlet ya da Halkın Egemenliği)
  • Daha açıkçası siyasal iktidarın, bir başka deyişle prensin , kralın ya da imparatorun özerk olduğu alan olan iktidarın kullanımına (potestas‘a) ilişkindir. Oysa iktidarın ilkesi (auctoritas) Kilise’nin başı olan papanın elindedir. (Tanrı Devletinden Kral Devlete)
  • Fiziksel olarak güçlü olan bir insan bir başkasını öldürebilir, ama onu sürekli bir şekilde kendisine tabi kılamaz. Oysa birilerinin zenginliğe ya da üretim araçlarına sahip olmaları, bundan yoksun olan diğerlerinin yaşamlarını sürdürebilmek için eknomik gücü elinde bulunduran kişilere itaat etmelerine, La Boétie'nin deyişiyle "gönüllü kulluk" içine girmelerine neden olur. Daha açıkçası, "kölelik bağları insanların karşılıklı gereksinimler sonucunda oluştuğu için, bir insanı, daha önce başka bir insandan vazgeçemeyecek bir duruma getirmedikçe kul edip köleleştirmek olanaksızdır." (Rousseau) (Ulus - Devlet ya da Halkın Egemenliği)
  • Roma artık bir "siyasal toplum" olmaktan çıkmıştır. Çünkü tek bir siyasal özne vardır, o da imparatordur; geri kalan insanların hepsi birer uyruktan başka bir şey değildir. Bundan sonra hukukçu Ulpianus'un getirdiği anlayış bütün imparatorluğa hakim olur: "Prenceps'in iradesi yasadır; çünkü halk bütün imperium ve bütün kıtasını ona devretmiştir." Her şeyin imparatorun iki dudağı arasından çıkan söze bağlı olduğu, kamusal hak ve özgürlüklerin yok edildiği ve insanların her bakımdan yaşam derdinde düştüğü bir ortamda Birgül artık kimsenin olmayan siyaset hakkında düşünmediği açıktır (İmparatorluktan Tanrı Devletine)
  • "Bir yandan yasaların horlanması öte yandan başvurulan şiddet hareketleri" demokratik niteliklerin yok olmasına neden olur ve böylece demokrasi oklokrasiye (Plato'nun aşırı yasası demokrasi olarak adlandırdığı ayak takımının yönetimine) dönüşür. (İmparatorluktan Tanrı Devletine)
  • Demokrasi, yurttaşların suskunluğu üzerine değil, " çok sesliliği" üzerine kuruludur; siyasal kararlar, farklı görüşlerin ortaya atılıp tartışılmasıyla alınmaktadır (Kent Devletinden İmparatorluğa)
  • "Bugün, ne denirse densin, Fransızlar, Almanlar, İspanyollar, İngilizler yoktur artık; yalnızca Avrupalılar vardır. Hepsi aynı zevklere, aynı tutkulara, aynı göreneklere sahiptirler... Hepsi aynı koşullarda aynı şekilde davranırlar; çıkarcı olmadıklarını söylerler, ama düzenbazdırlar; kamusal iyilikten söz ederler, ama yalnızca kendilerini düşünürler; ... sadece lüks hırsına ve altın tutkusuna sahiptirler; parayı veren ilk kişiye kendilerini satmaya hazırdırlar" (Considerarions sur legouvernemenrde Pologne. ll. s. 347). (Ulus - Devlet ya da Halkın Egemenliği)
  • Erdem, aslında acıdan kaçmamayı göze alabilmektir. Sadece hazza yönelen ve belki de onu iyiye götürecek acılardan kendini uzak kılan insanın erdemli olması zordur. (Sokrates'ten Jakobenlere Batı'da Siyasal Düşünceler)
  • "Benlik sevgisinin [amour-propre] kölesi ve kurbanı olan herkes yaşamak için değil, fakat başkalarını yaşadığına inandırmak için yaşar." (Ulus - Devlet ya da Halkın Egemenliği)
  • Romalılar inançlarını yitiriyorlardı; daha doğrusu geleneksel değerlerin yerini paranın, lüks yaşamın ön plana yerleştirildiği yeni değerler alıyordu. (İmparatorluktan Tanrı Devletine)
  • Bilgelik bir şey bilmediğinin bilincinde olmaktır der Sokrates.. (Kent Devletinden İmparatorluğa)
  • Bodin, çeşitli toplumsal faktörlerin, örneğin dinsel, düşünsel, sanatsal ya da ekonomik alanlardaki değişikliklerin de ulusal karakterin değişmesine yol açacağını ve böylece devletin bir başka egemenlik biçimine doğru verileceğini kabul eder. (Kral - Devlet ya da Ölümlü Tanrı)
  • Aristokratların gözünde halkın yönetimi , çoğunluğun zorbalığından başka bir şey değildi; halk ise, aristokralara kin beslemeyi sürdürüyodu. ......... Artık demokrasi , toplumun çeşitli sınıflarının birlikte yönetime katıldığı bir rejim değil, fakat "demos sınıfı" nın kendi dışındaki soylular sınıfı üzerinde kurduğu egemenlik olarak görülüyordu. Bu anlamda demokrasi, yalnızca belli sosyal kesimlerin çıkarını gözeten bir sınıf iktidarıydı. (Kent Devletinden İmparatorluğa)
  • "toplumsal değerlerin yıkılıp yerine yenilerinin konamadığı bir toplum, aşırı bireyci öğretilere yeşerebilecekleri uygun bir ortam sağlıyordu." (Kent Devletinden İmparatorluğa)
  • "Doğal olarak bütün insanlar bilmek isterler" Aristoteles (Kent Devletinden İmparatorluğa)