Merdan Yanardağ kimdir? Merdan Yanardağ kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Türk gazeteci ve yazar. Merdan Yanardağ hayatı araştırılıyor. Peki Merdan Yanardağ kimdir? Merdan Yanardağ aslen nerelidir? Merdan Yanardağ ne zaman, nerede doğdu? Merdan Yanardağ hayatta mı? İşte Merdan Yanardağ hayatı...

Türk gazeteci ve yazar. Merdan Yanardağ edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Merdan Yanardağ hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Merdan Yanardağ hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Merdan Yanardağ hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1959

Doğum Yeri: Sivas/Divriği

Merdan Yanardağ kimdir?

Sivas'ın Divriği ilçesinde dünyaya geldi. Eğitim hayatı İstanbul'da 12 Eylül Darbesin den sonra tutuklandı ve hapis yattı. Gazeteciliğe 1985 yılında başladı. Gazetecilik hayatı Günaydın Gazetesi'n de muhabir olmasıyla başlayan Yanardağ; Sabah, Güneş, Gündem, Aydınlık gazetesinde ve Söz dergisinde çeşitli görevlerde bulundu. Birçok televizyon kanalında editör, program yapımcısı/sunucusu, haber müdürü, genel yayın yönetmeni ve genel müdür gibi farklı görevlerde bulundu. Bianet'e makaleler yazdı. 1996 senesinde ÖDP'nin kurucuları arasında Yanardağ da vardı. Bu partiden 2001 yılında ayrıldı. SoL gazetesinde de köşe yazarlığı yapan Yanardağ, halen Yurt gazetesinin Genel Yayın Yönetmenidir.

5 Ağustos 2013'te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon davasında 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hüküm Yargıtay'da kesinleşmemiş olmasına rağmen tutuklandı Muğla Cezaevinde 1 yıl yattıktan sonra serbest bırakıldı. Basın ve yayın hayatına devam etmekte.

Eserleri 

Kadro Hareketi (1988-2009, 2 Baskı)

MHP Değişti mi? / Ülkücü Hareketin Analitik Tarihi (Gendaş Yayınları, 2002)

Milliyetçilik MHP Faşizm (Aykırı Yayınları, ortak kitap, 2002)

Yeni Muhafazakarlar (Çivi Yazıları, 2004)

Türkiye Nasıl Kuşatıldı / Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası (Siyah Beyaz Yayınları, 2006, 21 Baskı)

Bir ABD Projesi Olarak AKP (Siyah Beyaz Yayınları, 2007, 3 Baskı)

Medya Nasıl Kuşatıldı? (Siyah Beyaz Yayınları 2008, 3 Baskı)

Ergenekon ve Sosyalistler (Siyah Beyaz Yayınları, 2009, 2 Baskı)

Türkiye Neden Feda Edildi? (Destek Yayınları, Eylül 2013)

Merdan Yanardağ Kitapları - Eserleri

  • Liberal İhanet
  • Bir ABD Projesi Olarak AKP
  • Türkiye Neden Feda Edildi
  • Darbe İçinde Darbe
  • Türkiye Nasıl Kuşatıldı?
  • 1. Cumhuriyetin Sonbaharı
  • Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası
  • Kadro Hareketi
  • Yeni Muhafazakarlık Neo-Conlar
  • Kuşatılan Türkiye
  • Medya Nasıl Kuşatıldı?
  • Operasyon Partisi
  • MHP Değişti Mi?
  • Ergenekon ve Sosyalistler
  • Yeni Muhafazakarlar (Neo-Cons)

Merdan Yanardağ Alıntıları - Sözleri

  • Kendisini, “Kutb-ul Aktab”, yani kalbinden geçeni Tanrı’nın yerine getirdiği insan, ilan eden ve izleyicileri tarafından “müçtehid”, yani dinde içtihad yapan, kuralları değiştirme ve yeni kurallar koyma yetkisi ve birikimine sahip bir yüksek makam/şahsiyet olarak nitelendirilen Fethullah Gülen, “Ilımlı İslam” projesinin hayata geçirilmesine adaydır. Burada “Kutb-ul Aktab” ve “müçtehid” kavramları ile tarif edilen makam ise, peygamberlikten bile yüksek bir konuma işaret etmektedir. Çünkü Fethullah Gülen’e atfedilen yetenek ve verilen yetkiler, kutsal kitaplarda peygamberlere bile tanınmamıştır (Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası)
  • Yüksek yargı kurumlarını ele geçirerek, yargının tamamını yeni rejimin ilkeleri temelinde yapılandırmak isteyen AKP iktidarı, gizlemediği bu hedefine de 12 Eylül 2010 referandumdan sonra ulaşacaktı. (1. Cumhuriyetin Sonbaharı)
  • - “Yeni muhafazakârlık, özgür akla ve bilimsel bilgiye karşı bir saldırıdır. Bu özelliğiyle bir tür “ortaçağa dönüş” ideolojisi olarak da değerlendirilebilir. Neo-Con akımın son çözümlemede burjuva demokrasisini bile reddeden seçkinci ve faşizan özünün kendi kaynaklarından yola çıkılarak sergilenmesi, başlı başına bilimsel bir değer taşımaktadır.” (Yeni Muhafazakarlık Neo-Conlar)
  • İslam'ın Arabi yorumundan çok "Doğucu" bir yaklaşımı esas alan Necip Fazıl, Ak-Genç'liler üzerinde de önemli bir nüfuza sahipti. (Bir ABD Projesi Olarak AKP)
  • “Devrimleri ‘demokratik’ yapan şey, onların yönteminden çok tarihsel anlamı ve özüdür. Yarattığı toplumsal, ekonomik ve kültürel sonuçlardır. Belirleyici olan biçimleri değil, toplumsal ve siyasi içerikleridir.” (Türkiye Neden Feda Edildi)
  • Bu durumda, ortada özgür ve eleştirel akıl değil, sınırlandırılmış bir akıl vardır. Açarak ifade edersek; kutsal, tartışılmaz, sorgulanamaz ve dolayısıyla kanıtlanamaz, yani sadece inanılan ( iman edilebilir ) kutsal metinlerin çerçevesi içinde hareket edebilen ve kendisine o sınırlar içinde özgürlük tanınan bir akıl ve irade söz konusudur. Akıl değil, kutsal nakil esastır. Bilimsel kuşkuculuk ve sorgulama yoktur. (1. Cumhuriyetin Sonbaharı)
  • “Türkiye hepimizin gözleri önünde bir cinayete kurban gidiyor. Kimsenin işlenmesini istemediği bu cinayete yine herkes istemeden katkıda bulunuyor. Susarak, korkarak, kayıtsız kalarak, cinayetin işleneceğine inanmayarak, tehlikeyi işaret edenleri ‘paranoyak’ olarak suçlayarak ya da ülkeye ve topluma ihanet ederek.” (Türkiye Neden Feda Edildi)
  • ...bilinir ki , gücün doruğuna ulaşılan an, aynı zamanda inişin de başladığı noktadır. (Yeni Muhafazakarlık Neo-Conlar)
  • Fethullah Gülen 98 yılında hastalığını bahane ederek Amerika’ya gitmesi sırasında, “Artık Türkiye’deki işimiz bitmiştir. Sahip olduğumuz kurumları elimizden alsalar dahi, buradaki örgüt oluşumunu tamamlamıştır, kendini amorti etmiştir, durdurulma imkanı yoktur” dedi. Bunu 2001 yılında da tekrarladı. İşte böyle bir tehlikeli eşikteyiz. (Fethullah Gülen Hareketinin Perde Arkası)
  • Potansiyelleriniz, tarihiniz, ilerici birikiminiz çok büyük. Ama bir umutsuzluk hali, bir çaresizlik durumu var. Yön duygusu kaybı hemen her yerde fark ediliyor. Türkiye’de bir umut krizi var. Bunu gördüm. Bence en önemli sorun budur. (Darbe İçinde Darbe)
  • AKP, Batı ve ABD ile çatışarak iktidar olamayacaklarını anlayan ve bu nedenle emperyalizmle sınırsız bir işbirliği yapmaya karar veren islamcıların partisidir. Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ikilisinin liderliğindeki AKP, kendi dar dinci programlarını ancak ABD ve Batı’ya teslim olarak hayata geçirebileceklerini anlayan islamcıların örgütüdür. (Darbe İçinde Darbe)
  • Kaybedecek bir şeyi olmayanlar özgürlüklerini bir parça ekmek uğruna satabilirler. (Yeni Muhafazakarlık Neo-Conlar)
  • Bir toplum bu kadar da salak yerine konulmaz ki! (Liberal İhanet)
  • 28 Şubat 1997’den sonra genel olarak devlet, özel olarak da TSK, diğer NATO ülkelerinden farklı olarak gecikmeli şekilde de olsa (Kürt savaşı nedeniyle) Soğuk Savaş dönemini kapatmaya çalıştı. Bu nedenle İslamcılar ile devletin güvenlik aygıtları arasındaki ahlaksız ilişki sonlandırılmak istendi. İşte 28 Şubat denilen hikâye bundan ibaretti. İslamcıların devletle girdikleri sembiyotik ilişkinin bitirilmek istenmesi ve ulusal tehdit değerlendirmesinin değiştirilerek “irtica”nın öncelikli ve baş tehdit olarak tespit edilmesi dinci çevrelerde bir paniğe yol açtı. Soğuk Savaş bitmiş, komünizm küresel ölçekte bir tehdit olmaktan çıkmış, ancak devlet yapılanması ve toplumsal dokuda bu dönemde yaşanan bozulma (dinselleşme) yerinde kalmıştı. (Liberal İhanet)
  • AKP iktidarı, ideolojik bir akrabalık içinde olduğu, yakın tarihte lojistik sağladığı, silah ve üs verdiği başta Suriye olmak üzere bölgedeki İslamcı terör örgütleriyle samimi, kararlı mücadele edemez. Etmeyecektir de. (Darbe İçinde Darbe)
  • Sistemin onayını al, imkânlarını kullan, sonra "Ben yokum" deyip diklen! Arkasından Saddam'ın Batı adına İran'la savaştıktan sonra Kuveyt'i işgal etmesini andırırcasına Suriye "Bizim iç meselemizdir, birkaç hafta sonra Beni Ümeyye Camii'nde namaz kılacağız" diye silahla rejim devirme ve müdahale arzularını açığa vur. Bu ilk günden yanlıştı. Bugün faturası hepimize kesiliyor! (Bir ABD Projesi Olarak AKP)
  • Bir tarih dersidir ve bilinir; kendi devrimini yarım bırakanlar ancak kendi mezar kazıcılarını hazırlar. Cumhuriyeti kuranlar bunu yaptı, yıktıkları ortaçağ düzeninin güçleriyle uzlaştı. Dahası sol korkusu nedeniyle özellikle 1952’de NATO’ya girişle birlikte kendi devrimlerine ihanet etmenin bedelini ödediler. (Darbe İçinde Darbe)
  • Zulmün, adaletsizliğin, savaşın ve sömürünün kaynağı olan faşizme, kapitalizme ve emperyalizme karşı göğüs göğüse bir mücadelenin verildiği 1970’li yıllarda, Ahmet Altan’ın bu kavgaya katılma cesareti gösteremediği biliniyor. Kompleks, bu. Sokakta tarih yapılırken siz onun dışındaysanız, bu eziklik yaşam boyu sizi izler. Ahmet Altan’ın dramı da buydu. Altan hayatı camdan izlemenin ezikliğini yaşıyor. (Liberal İhanet)
  • Demokrasiler kapitalist toplumlarda adaletsizlik ve eşitsizliklerin üzerini örten bir şal gibidir. Çünkü burjuva demokrasileri insanlarda soyut bir eşitlik duygusu yaratarak sermayenin siyasal ve toplumsal egemenliğini gizleyen bir işlev görür. (Darbe İçinde Darbe)
  • Şu anda bu örgüt her kurum ve kuruluşta barındırdığı üyeleri vasıtasıyla, yani doktor doktorla, mühendis mühendisle, avukat avukatla, emniyetçiler ile yine emniyetçiler iletişim kurarak örgütlenmektedir. Fethullah Gülen’in ilişkisi kesinlikle tespit edilemez. Ancak bu fikirleri vilayet imamları, şehir imamları, bölge imamları, semt imamları taşır ve örgütü yönetir. Hatta kıtaların imamları vardır, yani Asya imamı, Amerika imamı gibi... Ulaklar ve kuryeler vasıtasıyla, Fethullah Gülen’den almış oldukları talimatlar ile örgütü yayıyor ve yönetiyorlar. (Türkiye Nasıl Kuşatıldı?)