Metin Özbek kimdir? Metin Özbek kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Öğretim Görevlisi Metin Özbek hayatı araştırılıyor. Peki Metin Özbek kimdir? Metin Özbek aslen nerelidir? Metin Özbek ne zaman, nerede doğdu? Metin Özbek hayatta mı? İşte Metin Özbek hayatı...

Öğretim Görevlisi Metin Özbek edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Metin Özbek hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Metin Özbek hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Metin Özbek hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1948

Doğum Yeri: Çorum

Metin Özbek kimdir?

1948 yılında Mecitözü’nde (Çorum) dünyaya geldi. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü’nden mezun oldu. 1970 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla doktora yapmak üzere Paris’e gitti. 1971 yılında Paris’te Institut de Paleontologie Humaine’e araştırıcı olarak girdi. Bu arada Paris VII Üniversitei’nin doktora programına kaydoldu. 1972 yılında D.E.A (Diplome d’Etudes Approfondies en Sciences Biologiques) sertifikası aldı. 1974 yılında “Deformation cranienne artificielle chez les Chalcolithiquez de Byblos.Modification consecutive le crane” adlı teziyle Doktorat de 3 eme cycle unvanını aldı. 1976 yılında Bordeaux I Üniversitesi (Bordeaux) Biyolojik Antropoloji Bölümü’nde “ Hommes de Byblos Etude comprative des anciens habitants de lage des Metaux au Prıche Orient” adlı teziyle Devlet Doktorasını (Docteur es Sciences) unvanını aldı. 1977 yılında Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nde Dr.Asistan olarak göreve başladı. 1978 yılında Öğretim Görevlisi oldu. 1981 yılında hazırladığı “ Orta Doğu Tarih Öncesi Toplumlarında Dişlerin Antropolojik Yönden İncelenmesi” adlı teziyle Doçent unvanını aldı. 1988 yılında Profesörlüğe yükseltildi.

Metin Özbek Kitapları - Eserleri

  • 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi
  • Dünden Bugüne İnsan
  • Irklara Veda
  • Beslenme Kültürü ve İnsan
  • Çayönü'nde İnsan
  • Sapiens’ten Önce İnsan Vardı
  • Dişlerle Tarihöncesine Yolculuk
  • İnsan ve Irk

Metin Özbek Alıntıları - Sözleri

  • Çiğneme sistemimizin temel anatomisini anne ve babamızdan atalarımızdan kalıtım yoluyla almamızdır. (Dişlerle Tarihöncesine Yolculuk)
  • Eski Mısırlılar Dünya'da 4 ırkın varlığına inanıyorlardı. (İnsan ve Irk)
  • Erişkinlerin ortalama ölüm yaşı 35'tir. Erkeklerde ortalama ölüm yaşı 37,kadınlarda 33'tür.Demek ki, ortalama insan ömrü o çağlarda günümüze oranla çok düşüktü. Anadolu'da bugün ortalama insan ömrü 65 yılı geçti.İlk köy hayatına başlayıp,çiftçilik ve hayvancılığa dayalı geçim ekonomisine geçtiğimizde, ömrümüz oldukça kısa imiş;örneğin Çatal Höyük toplumunda 32, Aşıklı'da 36, Yunanistan'da 30, Kıbrıs'ta 34 ve lran'da 25 idi.Son 10.000 yıl içinde ortalama insan ömrü iki kat arttı. Cilalı Taş Devri'nden sonra asıl önemli artış Orta Çağ'dan itibaren oldu. (Çayönü'nde İnsan)
  • Zamanımızdan aşağı yukarı 2000 yıl öncesinde yaşamış Yunanlılar, kendilerini seçkin ve yetenekli bir topluluk olarak görmekte; diğer bütün toplumları hangi renkten ve kültürden olursa olsun "barbar" diye tanımlamaktadır. Hatta, Yunanlılar, daha da ileri giderek, bazı toplumların doğuştan hür, diğer bazılarının ise köle olarak dünyaya geldiklerini söyleyecek kadar ırk ayrımı yapıyorlardı. (İnsan ve Irk)
  • Dünyaca ünlü Paris metrosu 1900'lü yılların başında inşa edilirken Afrika'dan getirilen yüzlerce siyah derili karın tokluğuna yerin onlarca metre derinliğinde çalıştırılmıştır. Avrupa endüstri devrimi, Afrika'nın sömürülen insan gücü ve doğal kaynaklarının üstünde yükselmiştir. İktisatçılar, XIX. yy' da İngiltere'de başlayan sanayi devrimine Liverpool'da kurulan köle alım-satım merkezilerinin önemli katkıda bulunduğuna işaret ederler. Çağdaş sanayinin çarkları ilk kez siyah derilinin kan ve alın teriyle dönmeye başladı, dersek bir ölçüde gerçeği dile getirmiş oluruz. (Dünden Bugüne İnsan)
  • İnsan sınırsız bir bilme, öğrenme ve araştırma gereksinimi duyar. Doyuma ulaşmasının ve kendini güven içinde hissetmesinin temel kaynağı bilgidir. İnsan, biyolojik örüntüsüyle kendini aşan bir canlıdır. Onun varoluşu ne üreyip çoğalmasıyla gerçekleşmiştir, ne de ölmekle noktalanmıştır. İnsanı diğer canlılardan farklı kılan bir yönü, geçmişten geleceğe bir devamlılığa sahip olduğunun bilincinde bulunmasıdır. (Dünden Bugüne İnsan)
  • Eski insan topluluklarının akrabalık ilişkilerini belirlerken ve bugünkü topluluklar arasında yakınlık derecelerini saptarken diş sistemine başvurulur. Bu nedenle adli tıpta önemli bir başvuru kaynağı olarak kullanılmakta hatta başlı başına bir adli diş alanı gelişmiştir. Diş taçları ve kökleri boyutsal açıdan değerlendirilip bu konuda çeşitli diş ölçümlerinden endisler geliştirilmiştir. (Dişlerle Tarihöncesine Yolculuk)
  • unutmamalı "anlatılan, senin hikâyendir".. (Dünden Bugüne İnsan)
  • Mademki yeryüzünde değişik iklimler görülüyor o halde, değişik fiziksel özelliklere sahip ırkların da bulunması doğaldır. (İnsan ve Irk)
  • Evrim kuramı bir türün başka bir tür içinden türediği şeklinde yorumlanmamalı. Fosil kayıtlardan ve moleküler genetik alanındaki bulgulardan anlaşılacağı üzere, evrimde kesinti olmadığına göre, Darwin'in de haklı olarak vurguladığı gibi evrim sürecinin, önceden var olan herhangi bir türden doğal ayıklanma(seçilim) yoluyla yeni yan türlerin(alttürlerin) ortaya çıkması şeklinde işlediği düşünülmeli. Bu arda eski türler yaşamlarına devam etmiş ya da yok olmuş olabilir. (50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi)
  • Dişlerin iriliği, biçimi ve çiğneme yüzeyinin görüntüsü temelde genlerimiz tarafından belirlenir. (Dişlerle Tarihöncesine Yolculuk)
  • İnsan ve şempanze hiçbir zaman aynı evrim çizgisi içinde olmadı ve insan şempanzeden evrimleşmedi. Bir başka deyişle spesifik anlamda 'şempanze insanın ata türü olmadı.' Şempanzenin ve insanın dahil olduğu aileler aşağı yukarı 7 milyon yıldan bu yana bağımsız ve ayrışık evrim süreçleri izledi. Ortak atayı temsil eden türlerden bazıları evrim geçirerek şempanzeyi, diğer bazıları da insan ailesinin ilk cinslerini meydana getirdi. Ortaklığımız sadece üst aile düzeyinde, üçüncü zamanın miyosen zaman dilimi içinde sınırlı kaldı. Sonuç olarak şempanze insanın atası değil, kuzenidir. (50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi)
  • Fransız hükümeti son yıllarda bebeklerine vegan diyeti uygulayan ailelere ceza vermektedir. Vegan tarzı bir beslenme alışkanlığı insan türüne hiç uygun sayılmaz. Vegan diye bir diyet yoktur; bu tarz beslenme sadece kişisel bir tercihtir. (Beslenme Kültürü ve İnsan)
  • avcılar öldürdükleri gorillerin ellerini kesip kül tablası olarak, başlarını ise koparıp hatıra eşyası olarak turistlere satar. (50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi)
  • Bir yabani bitkinin evcilleştirilmesi, bilinçli ya da bilinçsiz olarak söz konusu bitkinin genetik yapısının değiştirilmesiyle ilgili evrimsel bir süreçtir. Bu sürecin sonunda tarıma alınmış olan bitki artık doğal ortamda üreme yeteneklerini ve çevreye tohumlarını yayma stratejilerini kaybederler. Kendileriyle beslenen hayvanlara karşı fiziksel ve kimyasal savunma güçleri büyük ölçüde zayıflar. İyiden iyiye insana bağımlı hale gelirler. İnsan olmadan, üremelerini devam ettirmeleri mümkün değildir. (Beslenme Kültürü ve İnsan)
  • 20. yüzyılda hiçbir keşif, ailemizin en eski cinsi sayılan australopitekusların bulunuş haberi kadar yankı uyandırmamıştır. Böylece yeryüzündeki serüvenimizin eksik olan bir halkası daha tamamlanmış oluyordu. 4 milyar yıllık canlılar tarihini göz önünde bulunduracak olursak, kendi tarihimiz bunun içinde okyanusta bir damla gibi kalmaktadır. (Dünden Bugüne İnsan)
  • İnsan; duyan, düşünen, olaylar karşısında kafa yoran, bilimi ve sanatı yaratan, kendine özgü iyilik ve kötülük kavramlarına sahip, kanunlar yapan, bunları uygulayan bir yaratıktır (Güvenç, 1991) (Dünden Bugüne İnsan)
  • Evcil hayvanların sütleri bağırsaklarımız için hiç de uygun değildir. İnek sütünün içinde insana alerji yapan proteinler bulunur. İneğin sütü, birkaç ay içinde yaklaşık 100 kiloya çıkan dananın beslenmesine yöneliktir. Yoğun biçimde büyüme hormonları içerir. İnek sütünde yer alan moleküllerin erişkinlere, çok içilmesi halinde, yarardan ziyade zararları dokunur. Ayrıca, bu besin maddesi süt şekeri dediğimiz laktoz içerir. Bunun ince bağırsaklarımızda parçalanıp glikoz ve galaktoza dönüşerek sindirilebilir hale gelmesi için de laktaz enzimine ihtiyaç vardır. Oysa, bu enzim bebeklikten itibaren azalmaktadır. Genetik kökenli olan (bu kişilerde laktaz enzimi doğuştan yoktur) süt hazımsızlığı ayrı tutulmakla birlikte, birçok insanın süte alerjisi bulunur. İçtiğinde hazmedemez, karnı şişer, sancılanır, hatta ishal olur ya da kusar. Okul çağında böyle sorunlar yaşayan çocuklarımıza ısrarla süt vermeyelim. Onun içerdiği birçok yararlı madde, hazmı daha kolay olan yoğurttan yapılan ayranda da bulunmaktadır. Üstelik mide ve bağırsaklarımız yoğurt, ayran, kefir gibi fermante olmuş ürünleri çok sever. (Beslenme Kültürü ve İnsan)
  • Eskiden bol oksijenli sularda üreyen balıkların lezzetine doyum olmazdı. Son zamanlarda lezzetsizliğini bir yana bırakalım, yağ dokularında biriken civa başta olmak çeşitli ağır metallerden dolayı kanser yapıcı bir özellik de kazanmışlar. (Beslenme Kültürü ve İnsan)
  • İnsanoğlu bugünkü beyin iriliğine 200 binyıl önce ulaşmıştı. O tarihlerden bu yana beynimizde daha fazla irileşme olmadı. (50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi)