Onur Bilge Kula kimdir? Onur Bilge Kula kitapları ve sözleri
Akademisyen, Araştırmacı Yazar,Felsefeci Onur Bilge Kula hayatı araştırılıyor. Peki Onur Bilge Kula kimdir? Onur Bilge Kula aslen nerelidir? Onur Bilge Kula ne zaman, nerede doğdu? Onur Bilge Kula hayatta mı? İşte Onur Bilge Kula hayatı...
Akademisyen, Araştırmacı Yazar,Felsefeci Onur Bilge Kula edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Onur Bilge Kula hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Onur Bilge Kula hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Onur Bilge Kula hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Tam / Gerçek Adı: Prof. Dr. Onur Bilge Kula
Doğum Tarihi: 1954
Doğum Yeri: Kayseri
Onur Bilge Kula kimdir?
Cengiz Topel İlkokulu' (1965), Kayseri Lisesi (1971), Ankara Üniversitesi (1978), Berlin Özgür Üniversitesi (1983) mezunu. “Kültürlerarası Eğitim İletişim” çalışmasıyla yüksek lisansını, “Almanya’da Türk Göçmen Kültürü ve Kültürlerarası Eğitim” çalışmasıyla doktorasını tamamladı (1986). 1988’de doçent, 1993’te profesör oldu.
Öğretim üyesi olarak Berlin Üniversitesi (1978-86), Çukurova Üniversitesi (1986-93), Mersin Üniversitesi (1993-2000) ve Hacettepe Üniversite’sinde görev yaptı. Bir süre dekan yardımcılığı da yaptığı Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Alman Dili ve Eğitimi Anabilim Dalı Başkanlığı ve Yabancı Diller Bölümü Başkanlığı (1988-93), Mersin Üniversitesi’nde SBE Müdürlüğü (1993-94) ve Yabancı Diller Bölümü Başkanlığı (1993-96), aynı üniversitenin; Fen-Edebiyat Fakültesi’nde dekanlık ve (1993-2000) ve Alman Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanlığı (1993-2001), daha sonra Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyeliği görevlerinde bulundu. Ertuğrul Günay’ın Kültür ve Turizm Bakanlığı döneminde Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü olarak görev yaptı.
Yazıları genellikle Cumhuriyet Bilim Teknik, Tarih ve Toplum, Bilim ve Ütopya dergilerinde yayımlandı. Ayrıca ulusal ve uluslararası Kongre ve Sempozyumlarda çok sayıda bildiri sunmuştur. Karşılaştırmalı edebiyat bilimi çerçevesinde Alman kültüründe Türk imgesi, Alman felsefe tarihi, kültür başlıca araştırma konularını oluşturmaktadır. Uluslararası Germanistler Birliği, PEN Yazarlar Derneği, Sosyal Demokrasi Vakfı, BESAM ve Edebiyatçılar Derneği üyesidir.
Onur Bilge Kula Kitapları - Eserleri
- Livaneli Kitabı
- Batı Felsefesinde Oryantalizm ve Türk İmgesi
- Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı 3
- Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı 1
- Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı 2
- Dil Felsefesi Edebiyat Kuramı - 2
- Kant-Schiller- Heidegger Estetik ve Edebiyat
- Dil Felsefesi Edebiyat Kuramı -1
- Marksist İdeoloji ve Edebiyat
- Avrupalılık Nedir? Türkiye Ne Kadar Avrupalıdır?
- Aydınlanma Eğitim Felsefesi
- Türkiye’de Aydınlanma ve Atatürk Devrimleri
- Avrupa Kimliği Ve Türkiye
- Anadolu’da Çoğulculuk ve Tolerans
- Kant Estetiği ve Yazın Kuramı
- Doğu’dan Batı’ya Aydınlanma
- Yazınsal Yapıt ve Ahmet Ümit Nasıl Okunabilir?
- Dünya Basınında Adalet Yürüyüşü 2
- Dünya Basınında Adalet Yürüyüşü 3
- Dünya Basınında Adalet Yürüyüşü 1
- Eleştirel Aydınlanma
- Demokratikleşme Süreci ve Eleştirel Kültür Bilinci
- Çoğulcu Düşünce Karşıt Kültür: Anadolu'da Karşıt Kültür Birikiminin Kökleri
- Alman Kültüründe Türk İmgesi 2
- Alman Kültüründe Türk İmgesi 1
- Alman Kültüründe Türk İmgesi 3
- Batı Düşününde Türk Ve İslam İmgesi
- Batı Edebiyatında Oryantalizm – II
- Batı Edebiyatında Oryantalizm – I
- Eleştirel Aydınlanma ve Sanat
- Marx, Benjamin, Adorno - Sanat ve Edebiyat
- Almanya'da Türk Kültürü
- Brecht, Lukacs, Bloch Sanat Ve Edebiyat
Onur Bilge Kula Alıntıları - Sözleri
- Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ide bir söz (Türkiye’de Aydınlanma ve Atatürk Devrimleri)
- 18. yüzyılda kendi gücünün sınırlarını gören Osmanlı İmparatorluğu, Batı açısından bir tehlike olmaktan çıkmıştır. Batı’nın Osmanlı’yı yenmesi ile birlikte, Atlantik Avrupa’sı, "Akdeniz Avrupa’sını" alt etmiştir. Henüz "sömürgeleştirilemeyen" Akdeniz Doğu'su, Avrupa’nın öz-anlayışının belirginleşmiş olmasından ötürü, artık her anlamda “öteki olanı" temsil etmektedir. Öte yandan, Avrupa bu yüzyılda "ekonomik üstünlüğünün" temellerini atmış, özellikle Kuzey Afrika’nın somürgeleştirilmesine ve kapitalist üretim tarzının başatlaşmasına koşut olarak, yenmesiyle birlikte, kendini dünyanın efendisi olarak görmeye başlamiştir. (Avrupalılık Nedir? Türkiye Ne Kadar Avrupalıdır?)
- Ayrıca, Kur'an'ın ve ezanın Türkçe olmasını savunan şu dizeler son derece önemlidir: "Bir ülke ki Camii'nde Türkçe ezan okunur / Köylü anlar manasını namazdaki duanın/ Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'an okunur/ Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Huda'nın/ Ey Türkoğlu işte senin orasıdır vatanın." (Türkiye’de Aydınlanma ve Atatürk Devrimleri)
- Söz konusu Avrupa(lılık) deneyimi 1960 yılından itibaren Türkiye'den, başta Almanya olmak üzere, Avrupa'ya doğru gerçekleşen iş göçüyle yepyeni "insani" bir boyut kazanmıştır. Artık yaklaşık dört milyon Türkiye kökenli insan Avrupa ülkelerinde yaşamaktadır ve yaşadıkları toplumunun ayrılmaz bir parçasını, kültürünün ise önemli bir rengini oluşturmaktadır. Türkiye kökenliler bu arada önemli bir Avruplalılaşma deneyimi de elde etmiştir. (Avrupalılık Nedir? Türkiye Ne Kadar Avrupalıdır?)
- Hegel'in kanısınca, "İslam fanatizminin ilkesi terördür." (Batı Felsefesinde Oryantalizm ve Türk İmgesi)
- Victor Hugo'ya göre "kanlı şan ve şeref yoktur." (Batı Felsefesinde Oryantalizm ve Türk İmgesi)
- Evrenin yansıması anlamında her şeyin iç içe geçmişliğinin de bir türevi olarak, insan şeylere ya da nesnelere ilişkin algılarını ve anlatımlarını eğretilemeye eğilimlidir. Eğretilemenin de yardımıyla belirginleşen imge dili ya da imgesel dil, Novalis'in söyleyişiyle, "iki kez güçlendirilmiş" dildir. Aşkın edebiyatın ya da şiirin konulaştırması, bu ünlü romantiğe göre, "aşkın dünyanın simgesel oluşturumunun yasalarını kavramayı kolaylaştıran" benzetme tarzının/ bilgisinin gelişmesine uygun ortam hazırlar. Eğretilemeler ya da onun özel biçimleri olan duyum-ikiliği (sinestezi), kişileştirme ve alegori gibi retorik figürler, bilinmeyeni benzeriyle anlatmanın aracı olarak kullanılırlar. Dolayısıyla, eğretileme ya da eğretilemeli anlatım, "bilgi oluşturma ve geliştirme" işlevi de görür. Gösteren ile özdeş olmayan imgelemsel tasavvurun içeriğini her yönüyle kullanarak tüketen, yazınsal-eğretilemesel buluş gücünün ürünü olan yazın/şiir, Jean Paul'un deyişiyle, "bakışı, nesneden alıp, nesnenin göstergesine çevirme yeteneği taşıyan tinsel özgürlükten" beslenir. (Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı 1)
- Herhalde mutluluk dedikleri de bu olsa gerek : Biraz güvenlik , biraz can sıkıntısı (Livaneli Kitabı)
- Dilin genel özelliği imgeselliktir. İmgeselliğin dile-içkinliğinin kaynağı, "sözcük tasarımlarının derinlemesine eğretilemesel, hatta simgesel olmalarıdır." Dolayısıyla, yazınsal/şiirsel imge biçimlerinin tözsel ya da öz-yapısal temeli, söz(cük)lerin, şeylerin ve görüngülerin "doğal simgeselliğinde" yatar. Örneğin, "düşmek, yükselmek, kaçmak, solmak, çıplak, örtük, görkem, derinlik, uçurum, bıçak, köprü, bağ, dağ" gibi sözcükler ya da sözcük tasarımları, "fizikseltinsel, psikolojik-gerçek simgesel tümel anlamın yoğunluğunu" gösterir. Bu bağlamda, örneğin, "yol", "dağ", "insan", "bayrak" gibi sözcükler, salt bir nes'neyi ya da görüngüyü değil, aynı zamanda "diğer yönleri bütünleştiren ve tümel duyusal deneyimden doğan simgesel tasarımı da " anlatırlar. Bu örnekleri sınırsız ölçüde çoğaltmak olanaklıdır. Sözcüklerin anlamlandırılmasında "simgesel öğe" ya da "tinsel tasarım" , bir başka anlatımla, "örtük anlam aktarımı", "değişmece/eğretileme, fiziksel anlamdan önce gelir." Simgesel ve örneksemeli tasarımlar ya da oluşturular, sözlerin/sözcüklerin içindedir. Bu açıdan bakıldığında, Jean Paul'un nitelemesiyle, dil, "solmuş eğretilemelerin bir sözlüğü" olmaktan çok, "canlı, simgesel ve örneksemeli dünyayı açımlamanın dolayımıdır." (Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı 1)
- İnsanlar, her şeyin "karşılıklı yansıtımını çok-yönlü ve ontolojik olarak gerekçelendirmeye" uğraşmıştır. Goethe'nin anılan sözlükte yer alan nitelemesiyle, "her var-olan, bütün var-olan şeylerin bir benzeridir/örneğidir. Bu yüzden var-oluş bize her zaman hem yalıtılmış hem de ilişkilendirilmiş olarak görünür. Örnekseme (analoji) iyice izlendiğinde, her şeyin özdeş bir biçimde örtüştüğü görülür. Örneksemeden uzak durulduğunda her şey dağılarak sonsuzlaşır." (Hegel Estetiği ve Edebiyat Kuramı 1)
- Ölüm için değil, yaşam için, insanın yaşam hakkı için, vicdanın özgürlük hakkı için, aklın emeği, emeğin kutsallığı için, barışın iyiliği için savaşılmalıdır. (Batı Felsefesinde Oryantalizm ve Türk İmgesi)
- Hıristiyanlık Avrupa’nın “kültürel zeminine”, İslâm ise “Türkiye’nin kültürel zeminine aittir.” (Avrupalılık Nedir? Türkiye Ne Kadar Avrupalıdır?)
- Kılıçdaroğlu geç harekete geçti, hatta belki de çok geç. Kılıçdaroğlu ve seküler CHP’si yargıdan geriye kalana güveniyorlardı ve yanıldılar. Bir yıl önce mecliste bulunan milletvekillerinin dörtte birinden fazlasının dokunulmazlıklarının kaldırılmasını birlikte kabul etmişlerdi. Bu oylamadan sonra, ilk olarak Kürt yanlısı muhalefet partisi HDP’nin siyasi yapısının neredeyse yok edilmesini, CHP ürkütücü bir şekilde kabullenmişti. Süddeutsche Zeitung 19 Haziran 2017 Mike Szymanski/Yorum/Politika Sayfası-İstanbul (Dünya Basınında Adalet Yürüyüşü 1)
- "Sözler/sözcükler minik arsen tüpleri gibidir; bunlar fark edilmeden yutulurlar; hiç etkileri yokmuş gibi görünürler; ancak, bir süre sonra sözcüklerin zehir etkisi ortaya çıkar." Bu sözleri söyleyen dil filozofu Victor Klemperer’dir. (Dil Felsefesi Edebiyat Kuramı -1)
- Anadolu'da "ilk selçuklu parasını bastıran" da sultan Mesud'dur. O zamana değin Anadolu Selçukluları, "Bizans ve İslam devletlerinin paralarını" kullanmıştır (Avrupalılık Nedir? Türkiye Ne Kadar Avrupalıdır?)
- “Candan geçmeden aşk sırrını bilmek olmaz; maldan geçmeden benlik fikrini koymak olmaz; maksat olmadan yalnız kendini sevmek olmaz; öyle aşk halk gözünden gizli olur.” (Türkiye’de Aydınlanma ve Atatürk Devrimleri)
- Kant'ın temel aldığı ırk kavramına göre, Avrupalılar, Doğululardan ve zencilerden üstündür. Avrupalıların üstünlüğü, en genel anlamıyla "Avrupalı aklın üstünlüğünden" köklenir. (Batı Felsefesinde Oryantalizm ve Türk İmgesi)
- "Yüzyıllar boyunca bir ulus üzerine etki eden her şey, o ulusun öz dilinde bulunur ve öz dili dolayımıyla oluşturulur; dil istenildiği gibi insana karşılık verir." (Dil Felsefesi Edebiyat Kuramı -1)
- Luther, İslâm’ı simgeleyen Türk’ün tüm Avrupa Hıristiyanlığına karşı bir yok etme eylemi içerisinde olduğunu öne sürer. Asya’dan gelen bu tehlike, “bir zamanlar Cengiz Han kişiliğinde, şimdilerde ise Osmanlı büyük sultanı, daha sonra Asyalı bir başka büyük tiranın” kişiliğinde somutlaşacaktır. (Avrupalılık Nedir? Türkiye Ne Kadar Avrupalıdır?)
- ... iyi bir roman eğlendirir, estetik zevk verir, bilgilendirir, eğitir, kaçışı sağlar ama aynı zamanda insana kendini gösterir. Evet, bütün iyi edebi metinlerin ortak özelliği, okuru, kendi ruhuyla yüzleştirmesidir. Ruhundaki iyi ve kötüyle, vahşi ve uygarla, kahraman ve korkakla, bayağı ve yüce olanla. Bu yüzleşmeden daha çarpıcı bir eğitim düşünemiyorum. (Yazınsal Yapıt ve Ahmet Ümit Nasıl Okunabilir?)