Orhan Duru kimdir? Orhan Duru kitapları ve sözleri
Türk Yazar ve Gazeteci Orhan Duru hayatı araştırılıyor. Peki Orhan Duru kimdir? Orhan Duru aslen nerelidir? Orhan Duru ne zaman, nerede doğdu? Orhan Duru hayatta mı? İşte Orhan Duru hayatı... Orhan Duru yaşıyor mu? Orhan Duru ne zaman, nerede öldü?
Türk Yazar ve Gazeteci Orhan Duru edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Orhan Duru hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Orhan Duru hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Orhan Duru hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 18 Aralık 1933
Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye
Ölüm Tarihi: 25 Ocak 2009
Ölüm Yeri: Şişli, İstanbul, Türkiye
Orhan Duru kimdir?
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nden mezun oldu. Mezuniyetten sonra bir süre aynı fakültede, asistan olarak görev yaptı. 27 Mayıs Darbesi'nden sonra, bu görevinden uzaklaştırıldı. Bir süre veterinerlik yaptı. Gazeteciliği kendine meslek olarak seçti. Ulus, Cumhuriyet, Milliyet, Güneş ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. En son Interstar TV'de haber müdürlüğü yaptı. Bu görevden sonra, yazarlık yapmaya devam etti.
Yazar ve çevirmen https://1000kitap.com/yazar/sezer-duru 'nun eşidir.
Bir süre tedavi gördüğü Surp Agop Hastanesi'nde 25 Ocak 2009 saat 02.30'da vefat etti.
Orhan Duru ayrıca İngilizce science-fiction sözünü Türkçeye bilim-kurgu olarak tercüme eden, kullanan ve bu sözcüğü Türkçeye kazandıran kişidir. Bu kullanım daha sonra Türk Dil Kurumu tarafından resmileştirilmiştir.
Orhan Duru Kitapları - Eserleri
- O Pera'daki Hayalet
- Bırakılmış Biri
- Durgun ve İşsiz
- Ağır İşçiler
- Yoksullar Geliyor
- Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye'nin Kurtuluş Yılları
- Denge Uzmanı
- Sarmal
- Öykü Yazmanın Sırları
- Küp
- Az Roman
- Bir Büyülü Ortamda
- Ecevit'in Çilesi
- Mavi Gezi
- Ferit Edgü - Yüksel Arslan'a Gençlik Mektupları 1957-72
- Şişe
- Fırtına
- Boğultu
- Roman Medyadan Önce Gelir
- Şişe
- İstanbulin
- Hormonlu Kafalar
- Yeni ve Sert Öyküler
- Tango Geceleri
- Öykü Yazmanın Sırları
- 27 Mayıs Günlükleri
Orhan Duru Alıntıları - Sözleri
- Gidip gelme bir ölüm verin beye. (Bırakılmış Biri)
- "Çılgınlık bu!." dedi Tolon..."Çılgınlık bu... Şirket'le savaşamazsınız. Ellerinde her çeşit silah var. Nükleer silahlar, bakteriolojik silahlar, zehirli gazların en öldürücüleri. Hiçbir şey yapamayız." Güldü Anuk. "Bir şey unutuyorsun. Şirket'in askerleri, orduları kimlerden oluşuyor? Yoksul çocuklarından... Sen de öyle değil misin? Kökenini yadsıyacak mısın? Şirket'in o korkunç öldürücü silahlarını kim kullanacak? Kim yönlendirecek onları? Bunların hepsi düşünüldü. Yoksullar saldırıya geçtiğinde tüm kuzeyde yaşam duracak. Ya Yalvaç'ın safına geçecekler ya da yok olacaklar.." (Yoksullar Geliyor)
- Bir yakınma ülkesi bu yerler. Herkes yakınıyor. Herkes ağlıyor trahomlu gözlerle ya da yaşlar yuvarlanıyor şark çıbanı izi olan yüzlerin üzerinden. (Küp)
- "Kadın olmayan yerde tarih olmaz. Tarih olmayan yerde de kadın olmaz." (Ağır İşçiler)
- Ama en ilgi çekeni Dostoyevski gene de. Dostoyevski içinde birikenleri yazıyordu, belki de onun için böyle. Hem sonra hiçbir çıkar yol olmadığını da seziyordu. (Ferit Edgü - Yüksel Arslan'a Gençlik Mektupları 1957-72)
- Ama ben bir insanım. Bu nedenle direniyorum. Bundan doğal ne olabilir? (Bir Büyülü Ortamda)
- " Bu dünya iğrenç yalanlarla ve sömürmelerle dolu bir dünya..." (Ağır İşçiler)
- Bugün ayakta kalabiliyorsak bu Varoluşçu bir eylemdir ancak. (Öykü Yazmanın Sırları)
- Tek yol var. Kaosa dönmek. Yani her şeyin başlangıcına. (Öykü Yazmanın Sırları)
- ... Roma dönemi geçti barış içinde, Roma barışına uygun olarak ve bir yandan soyularak. Çünkü daha o tarihte bulmuşlardı Romalıların, barış içinde sömürü yolunu... (Mavi Gezi)
- Bir düşün bu insanların namaz kıldıklarını. Bu asık yüzle. Ne acıklı görünüş. (Bırakılmış Biri)
- Düşsüz yaşanmaz. Öyle derler. Her zaman düş gördüğümüzü, gördüğümüz düşü unuttuğumuzu, unuttuğumuz için bir daha anımsamadığımızı, anımsamadığımız için düş görmediğimizi sandığımızı söylerler. Oysa sorun böyle basit bir biçimde açıklanabilecek gibi değil. Belki bir abuk, subuklama. Kendi kendine söylenme. Derin bir içlem kapsamında, bilincimin derinliklerinde biliyorum ki, bir süre, uzunca bir süre, iki üç ay, belki daha uzun bir süre hiç düş görmedim. Beynimin düş katmanları çalışmadı ve durdum. Öylece durdum kazık gibi, duyarsız ve tepkisiz. Niye böyle oldu? (Tango Geceleri)
- ... şunu iyice biliyorum ki, bu toplulukta yaşamam için hayvanlaşmam, budalaca zeki olmam gerekecek. (Bırakılmış Biri)
- "Buz gibiyiz artık. Hiçbir şey şaşırtmıyor ulusumuzu." (Durgun ve İşsiz)
- Dünyanın sırrını çözdüğünü sananlardan çok çekti insanlık . (Öykü Yazmanın Sırları)
- Bakmayın,siz bizim böyle oturduğumuza.Derya dediğin uyur uyur uyanır... (Bırakılmış Biri)
- İçimde taş gibi bir sıkıntı vardır. Onu nasıl dağıtacağımı bilmem. (Bırakılmış Biri)
- "Üslup kendi anadilinde kekeme olmaktır." (Öykü Yazmanın Sırları)
- Yorgundu belki de. Yaşam savaşının yorgunluğu. Ne hırs vardı içinde ne de doğayı yenme tutkusu, ne de üstünlüğü doğanın öteki yaratıklarına kanıtlama istemi artık. (Şişe)
- Likyalılar geri çekilirken kentin demir parmaklıklı kapısı kapandığından Ksanthoslulardan bir bölümü dışarıda kaldı ve kılıçtan geçirildi Roma askerlerince. Bu olay üzerine Ksanthoslular çılgın biçimde ölüm duygusuna kapıldılar. Ya da kızgınlıkları olağanüstü bir düzeye ulaştı. Başladılar kendi evlerini yakmaya, önlerine ne gelirse ateşe vermeye. Öylesine ileri gittiler ki, özgür ya da köle, çoluk çocuk tüm Ksanthoslular kapıldı bu çılgınlığa. Kendilerini surlardan aşağı atanlar görüldü. Romalılar, Ksanthoslulara engel olmaya çalıştılar ancak bu kendini yok etme tutkusu bulaşmıştı herkese. (Mavi Gezi)