Osman Çakmakçı kimdir? Osman Çakmakçı kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Çevirmen, yazar Osman Çakmakçı hayatı araştırılıyor. Peki Osman Çakmakçı kimdir? Osman Çakmakçı aslen nerelidir? Osman Çakmakçı ne zaman, nerede doğdu? Osman Çakmakçı hayatta mı? İşte Osman Çakmakçı hayatı...

Çevirmen, yazar Osman Çakmakçı edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Osman Çakmakçı hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Osman Çakmakçı hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Osman Çakmakçı hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 5 Şubat 1965

Doğum Yeri: Trabzon

Osman Çakmakçı kimdir?

İstanbul Özel Darüşşafaka Lisesinde parasız yatılı okudu. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümünden sonra İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi.

Yeryüzü Düşleri (4 sayı, 1989-1990 ve Göçebe (7 sayı, 1995-98) dergilerini yayımladı. İstanbul'da yaşıyor. Açık Radyo'da 'Kitap Kullanma Kılavuzu' adında bir program hazırladı.

James Joyce ve Kafka'dan çeviriler yaptı.

İlk şiiri 1982'de lise dergisinde çıktı.

Şiir ve yazılarını Geniş Zamanlar, Gösteri, Milliyet Sanat, Virgül, Sombahar, Ludingirra, Kitaplık, Göçebe, Yeryüzü Düşleri gibi dergilerde yayımladı.

Şiirde yalınlığa ve doğrudan ifadeye önem verdi. 'Şiirsellikten kaçan ve daha çok insanın yeryüzündeki duruşuna, dünyayı algılayışına işaret eden şiirlerinde ölüm ve yalnızlık gibi konuları felsefî açıdan dile getirdi.'

Eserleri

Şiir: Zakkum Avı (1991), Uçuşan Ağaç (1996), Kör Yazı (1999)

Çeviri: James Joyce - Bütün Şiirler (1995), Franz Kafka-Aforizmalar (1995), Franz Kafka-Mavi Oktav Defterleri (2000)

Osman Çakmakçı Kitapları - Eserleri

  • Konuşmanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog
  • Aşağılık Sanat
  • Köryazı
  • Bir Hiçlik Anatomisi
  • Radikal Kitaplar
  • Oğul
  • Ezeli İhanet
  • Yaşamanın İmkânsızlığı Üzerine Bir Diyalog

Osman Çakmakçı Alıntıları - Sözleri

  • Yazık ruhlarını barındıracak bedenleri olmayanlara Yazık bir varlıktan yoksun aşkla kavrulanlara Yazık uzandıklarında elleri boşluğa savrulanlara Yazık kavruk ve donuk tenleri soyulanlara Bu sonsuz görüntüler kalabalığında (Oğul)
  • Gidiyorum yokluğumu da götürüyorum (Bir Hiçlik Anatomisi)
  • “Kendimi anlamlı kılmam için neden ille de büyük bir anlama muhtacım? Gözün bakışı anlamlıdır, bakışın ya da gözün kendisi değil.” (Yaşamanın İmkânsızlığı Üzerine Bir Diyalog)
  • Beckett'in en önemli sorusu belki de tek mutlak gerçek üzerinde odaklanıyor: Ölüm nedir? Bu soruyu doğal olarak şu soru izliyor: Yaşamın anlamı nedir? Bu soru, şu gerçek fark edilince kendiliğinden ortaya çıkıyor: İnsan ölmeye yazgılı bir yaratıktır. Öyleyse şu: İnsan doğumla ölüm arasındaki o kısacık zaman süresince bu dünyada konaklar. "Mutsuzluğa doğuş, uzam ve zaman içinde bitip tükenmek bilmeyen bir sürükleniş, onarılmaz bir yalnızlık ve tedirginlik ve sonra önlenemeyen yok oluş..." (Radikal Kitaplar)
  • Şiir sanatıyla, sanat olarak bir alıp veremediği yok Birhan Keskin'in. Onunla uyum içinde akıp gidiyor ve huzurla deviniyor içimde. Şiirin, bir sanat olarak, olanakları (ki bu şimdiye kadar kazanılmış ve yerleşmiş ve dolayısıyla klişeleşmiş olanaklardır aynı zamanda) yetiyor Keskin'e; bu olanaklardan memnun ve bu olanakların yarattığı imkânlar Birhan Keskin'in bir şair olarak kendisini ve dünyayı anlatmasına yetiyor. Anlatmak yerine dışa vurmak demek isterdim, zira bence şair ve şiir anlatmaktan ziyade dışa vurur, tıpkı kaynayan sütün kabarması gibi kaynayan şiir de kabarır ve yapısal, biçimsel ve anlamsal olarak bütün halinde dönüşüme uğrar. (Radikal Kitaplar)
  • Anlamak, sözcüklerle değil, duyarlılıkla mümkündür. (Konuşmanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog)
  • Kimse böyle olsun istememişti İhmal etmesin kimse gövdesini (Bir Hiçlik Anatomisi)
  • Aslında her okuduğumuz romanla, şiirle, gördüğümüz filmle sürekli yeni kişilikler ediniriz. (Konuşmanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog)
  • “Ben hâlâ konuşmanın, bir insanın anlatmak istediklerini bir başkasına tam olarak aktarabilmesinin imkânsız olduğuna inanıyorum. Ama yine de seninle, daha önce başkalarıyla olduğu gibi, konuşmak istiyorum; hem de karşılıklı birbirimize akmayı deneyerek.” (Konuşmanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog)
  • Hüzün senin yüzün Ben yüzsüzüm. (Bir Hiçlik Anatomisi)
  • ...toplumsal anonimliğin, kolektif bilincin kuşaktan kuşağa taşıyıcıları olan masallar aslında, ne kadar olağandışı olurlarsa olsunlar yine de gerçek hayata gönderiyorlar bizi; orasıyla ilgili bir yargının, bilincin oluşmasını sağlıyorlar. (Radikal Kitaplar)
  • Öznenin onu yanlış yönlendirebilecek birikimini düşünme sürecine katarak düşünme daha başlamadan onu yönlendirmemesi gerek. Daha en başından düşünmenin sınırlarını belirler, onu bir kanal içine sokarsak düşünme eylemi taraflılaşır, sakatlanır. (Radikal Kitaplar)
  • Bedeninin duvarlarına sürülecek İçi dışa boca ederek Kendi içine düşecek (Oğul)
  • Bilirim kimsesizligi Onun için şiddetle sarılırım Olmadıklarını bilirim (Bir Hiçlik Anatomisi)
  • Orta yerinde kaldık dünyanın İçe dönük, mağrur ve melankolik Bağrımız boydan boya delik deşik. (Oğul)
  • Dünya yuvarlak değil Irmak denize kavuşmuyor Yol bir yere varmıyor Deniz mütemadiyen karaya vurmuyor Ağaç âh o kimsesiz göğe uzanmıyor Kimse kimseyi sevmiyor Kimse kimseyi anlamıyor Zifiri karanlık aynada Sır sûreti tutmuyor Ne yandan baksam Boşluk sızmıyor Uzattığım ellerim Ellerine uzanmıyor Dünya yuvarlak değil Dünya dönmüyor. (Oğul)
  • İnsan ruhu müze değildir, her gelene açılmaz. (Konuşmanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog)
  • “Uzaklaşırken şeffaflaşır beden havaya karışır hafifleyerek keskin kenar yumuşar” (Oğul)
  • Anlam İnsan'la ortaya çıkmıştır. Doğa'nın anlama ihtiyacı yoktur. (Yaşamanın İmkânsızlığı Üzerine Bir Diyalog)
  • Sanat gerçekliği genişletir ve var eder. (Konuşmanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog)