Özer Ozankaya kimdir? Özer Ozankaya kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Türk Toplum Bilimci (Sosyolog), Akademisyen Özer Ozankaya hayatı araştırılıyor. Peki Özer Ozankaya kimdir? Özer Ozankaya aslen nerelidir? Özer Ozankaya ne zaman, nerede doğdu? Özer Ozankaya hayatta mı? İşte Özer Ozankaya hayatı...

Türk Toplum Bilimci (Sosyolog), Akademisyen Özer Ozankaya edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Özer Ozankaya hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Özer Ozankaya hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Özer Ozankaya hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Tam / Gerçek Adı: Prof. Dr. Özer Ozankaya

Doğum Tarihi: 1937

Doğum Yeri: Kulp, Diyarbakır, Türkiye

Özer Ozankaya kimdir?

Özer Özankaya (d.1937 Kulp/Diyarbakır), Türk toplum bilimci(sosyolog), Akademisyen. "Türk Devrimi ve Yüksek Öğretim Gençliği" konulu araştırmasıyla bilinir.

1959'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirerek aynı fakültede Sosyoloji Asistanı oldu. ABD'de Syracuse Üniversitesi'nde "Türk ve Japon Çağdaşlaşma Deneyimlerinin Karşılaştırması" teziyle Sosyoloji Master Derecesi alan Ozankaya, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde sırasıyla 1966 yılında "Üniversite Öğrencilerinin Siyasal Yönelimleri" konulu teziyle doktor, 1970 yılında "Köyde Toplumsal Yapı ve Siyasal Kültür" konulu araştırmasıyla doçent ve 1978 yılında da "Türk Devrimi ve Yüksek Öğretim Gençliği" konulu araştırmasıyla profesör oldu. Prof. Ozankaya, Türk Sosyal Bilimler Derneği, Türk Sosyoloji Derneği, Mülkiyeliler Birliği, Türk Japon Kültürünü Araştırma ve Dayanışma Derneği gibi derneklerin de üyesidir. Çeşitli üniversitelerde ders veren Profesör Ozankaya, 1990 yılında kendi isteği ile kadrolu öğretim üyeliğinden ayrıldı. Şu anda Orta-Doğu Teknik ve Bilkent Üniversitelerinde öğretim çalışmalarını sürdürüyor. Prof. Ozankaya, İngilizce, Fransızca, Almanca ve Osmanlıca'dan birçok temel yapıtı da dilimize çevirerek yayınladı. Emile Durkheim'in İntihar, (3. Bsm, CEM Yayınevi, 2002), Max Weber'in Toplumsal ve Ekonomik Örgütlenme Kuramı (İMGE Yayınevi, 1994), E. H. Carr'in Tarih Yazımında Nesnellik ve Yanlılık (İMGE Yayınevi, 1992), George Sabine'in Yakın Çağ Siyasal Düşünceler Tarihi (4. Bsm. CEM Yayınevi, 2001), Şemseddin Sami, Kadın (Basın-Yayın Yüksek Okulu Yıllığı, 1981), Celal Nuri, Kadınlarımız (Kültür Bakanlığı Yayını, 1993) ve Celal Nuri, Türk Devrimi (Kültür Bakanlığı Yayını, 2002) bunlar arasındadır.

Atatürkçü Düşünce Derneği'nin kurucu üyesi olan 4. Genel Başkanlığını ve Genel Yönetim Kurulu Üyeliğini yapmış olan, Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi'nin kurucu üyesi ve Gen. Bşk. Yrd. olan Prof. Ozankaya'nın yukarda belirtilenler dışında yayınlanan bazı yapıtları şunlar:

1) Toplumbilim, 10. Basım, CEM Yayınevi, 1999 (Türk Dil Kurumu 1976 Bilim Dili Ödülünü almıştır.)

2) Türkiye'de Laiklik, 7. Basım, CEM Yayınevi, 2000.

4) Cumhuriyet Çınarı

5) Sosyalizmin Çöküşü kapitalizmin Zaferi Değildir

6) Dünya Düşünürleri Gözüyle Atatürk ve Cumhuriyeti

7) Atatürk's Legacy - Views by World-Famous Intellectuals,

8) NUTUK'tan Seçmeler, CEM Yayınevi, 2000.

Özer Ozankaya Kitapları - Eserleri

  • Toplumbilim
  • Dünya Düşünürleri Gözüyle Atatürk ve Cumhuriyeti
  • Atatürk ve Laiklik
  • Cumhuriyet Çınarı : Mustafa Kemal'i Atatürk Yapan
  • Karl Marx
  • Türkiye'de Lâiklik
  • Atatürk ve Laiklik
  • Cumhuriyet Çınarı
  • Toplumbilim Terimleri Sözlüğü

Özer Ozankaya Alıntıları - Sözleri

  • Oysa Atatürk Devletçiliği, kapitalizmin de, Marksizmin de tüm antidemokratik, insanı alçaltıcı, özgürlükleri yok edici nitelikleri bilinerek oluşturulan, gelişme etkinliklerini tüm yurt yüzeyine dengeli dağıtma gereğine göre davranan, gelir dağılımını emek harcayanların gönencini gözetecek biçimde düzenleyen bir sistemdi. (Toplumbilim)
  • Ülke ve ulusu kurtarmaya çalışmaların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu ve birer bilgin olmaları gerekir. (Atatürk ve Laiklik)
  • Ölüm korkunçtur ama bir anda geçer. Gelenek ise ölümsüzdür. Gelenek insanın her şeyine karışır, ona her yönden işkence eder. Gelenek tutsaklıktır. (Atatürk ve Laiklik)
  • İslamlığın ilk parlak dönemlerindr geçmişin ürünü olan sakat adetler bir süre için kendini göstermeye ve etkide bulunmaya gücü yetmemişse de, biraz sonra İslam gerçeklerine sarılmaktan, İslamiyet hareketlerine uygun hareket etmekten çok, geçmişin kalıntılarından olan adet ve inançları dine karıştırmaya başlamışlardır. (Atatürk ve Laiklik)
  • İşte cumhuriyet , Türk insanını okullarda “ ne , nerde , niçin , nasıl , ne zaman?” Diye sormaya alıştırmayı amaçladı ; “ kitaplar yazıyor diye, falanca büyük kişi buyurmuş diye , atalardan kalmış diye bir şeyi doğru saymamak gerektiğini “ anlattı ; “ ben de araştıracağım “ demeyi ve kimsenin ağızdan dolma tüfeği olmamayı bilmemizi istedi. (Cumhuriyet Çınarı)
  • Aydın sınıfı halkın düşünüş ve hedefi arasında doğal bir uyumluluk olmalıdır. Yani aydınlar sınıfının halka telkin edeceği ülküler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalı. Oysa bizde böyle mi olmuştur? O aydınların telkinleri ulusumuzun ruhunun derinliklerinden alınmış ülküler midir? Kuşkusuz hayır: aydınların içinde çok iyi düşünenler vardır. Ama genellikle şu yanlışınız da vardır ki araştırma ve incelemelerimize dayanak olarak çoğunlukla, kendi ülkemizi, kendi tarihimizi, kendi geleneklerimizi, kendi özelliklerimizi ve gereksinimlerimizi almalıyız. Aydınlarımız belki bütün başka ulusları tanır, ama kendimizi bilmeyiz. (Atatürk ve Laiklik)
  • Dietrich Schlegel: "Atatürk, sadece bir anıt olarak anılmayı hak etmemiştir. Atatürk o zaman ölürdü. Anıtlar, taş, bronz veya mermerden yapılmışlardır ve yaşamazlar. Atatürk'ün fikirleri dogmatikleştirilmeden derinlemesine ele alınırsa Atatürk yaşar." (Dünya Düşünürleri Gözüyle Atatürk ve Cumhuriyeti)
  • Avrupalıyı taklit etmek ve ilerlemek iddiasında bulunduğumuz halde, Avrupa'da yürürlükte olan yasalara uygunluk, ödüllendirme ve cezalandırma hükümlerinin uygulanması, sanayiyi ilerletme ve ticareti geliştirme, hukuk üstünlüğü ve ulusal görgü kurallarına uygunluğun sağlanması gibi ilerleme sağlayan etkenlerin hiç bir taklit edilmeyip, tiyatro yapmak, baloya gitmek, karısını kıskanmamak, taharetsiz gezmek gibi şeylere uygulamaya çalışıyoruz. (Atatürk ve Laiklik)
  • Kimi durumlarda ise gelenekler "gelişme"ye birer engel olarak belirirler. Örneğin Namık Kemâl, "Acaba bu dünyayı insanoğullarına gerçekten bir çile yeri etmeye, gelenek dediğimiz yanlış inançlar karışımından daha büyük hizmet etmiş bir şey var mıdır ?" diye sorarken, böyle durumları anlatmak istiyordu. (Toplumbilim)
  • Denilebilir ki faşizm de, dinci baskıcılık da, komünizm de Durkheim'ın doktriner saplantılar yerine, bilimsel yöntemin geçerlik ilkelerine dayalı toplumsal düzen gereğini ön sıraya çıkaran toplumbiliminden hiç hoşlanmadılar. Bütün dünyada olduğu gibi, özellikle Atatürk sonrası Türk toplumu için de bu gözlem yapılabilir kanısındayım. (Toplumbilim)
  • Ne denli zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir işleme layık olmaz... Öyleyse ya bağımızlık ya ölüm. İşte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası budur. Nutuk (Atatürk ve Laiklik)
  • İncelenen konuyu (olayı) başka olaylardan ayırteden özelliklerin belirtilmesine de gerek vardır. Bu gerçi araştırmanın sonunda tam olarak yapılabilirse de; a) bir tek araştırma bütün toplumsal gerçeği aydınlatamayacağından, konunun toplum bütünü içindeki yerini belirtmek, etkileşimlerini ve bundaki önem sırasını göstermek ve zaman boyutu içinde ele almak kaydıyla, kendini sınırlamalıdır; b) toplumbilimler alanında, günlük konuşmada konuşmada kullanılan deyimlerle bilimin teknik terimleri arasında karışıklık olasılığı yüksek olduğundan, araştırmanın başından başlayarak neyin incelenmekte olduğu iyice belirtilebilmek için o olayı başka olaylardan ayırdedici olan özelliklerini olanak ölçüsünde saptamak gerekli olmaktadır. (Toplumbilim)
  • Herbert Melzig, Atatürk'teki bilge kişiliği şöyle gözlemliyor: Eski çağın büyük filozofu Eflatun'un 'Ya krallar filozof, ya da filozoflar kral olsalardı!' yolundaki dileği 2000 yıllık bir tarihte gerçekleşmedi. Oysa 20. Yüzyılda ilk kez olarak Atatürk'ün kişiliğinde, Eflatun'un istediği gibi, sözcüğün tam anlamıyla bunu görüyoruz. Atatürk bir dahi, bir düşünür olarak bir ulusun, Türk ulusunun kaderini ele almış, bu ulusla atıldığı bağımsızlık savaşı ile başka ulusların haklarını koruyan bir barış ile insanlığa görkemli bir örnek vermiştir. (Toplumbilim)
  • Stanford Shaw: "Atatürk'ün bıraktığı en büyük miras, ülkelerin, geçmişte var olsun olmasın, gizemsel devlet ve imparatorlukları yeniden diriltmek yerine, kendi halklarının yaşam koşullarını iyileştirmeye çalışmaları gerektiği düşüncesidir." (Dünya Düşünürleri Gözüyle Atatürk ve Cumhuriyeti)
  • Osmanlı Türkiye'sinin sömürgeleşmesi süreci, Türk ekininin(kültürünün) de böylece bozulma süreci olmuştur. Çoğunluğu gayrimüslimlerden oluşan, küçük bir bölümü de Osmanlı yönetici zümre ailesinden gelen çocukların devam ettiği Galatasaray Sultanisi'nde çağdaş bilgiler öğretiliyorken, onun yanı başında rüştiye okullarında harita gösterilmesine karar verdi diye Reşit Paşa'nın idamı istenebiliyordu. (Toplumbilim)
  • Jacques Thobie: "Atatürk kadar saygın, yerini koruyabilen başka bir önder göremiyorum." (Dünya Düşünürleri Gözüyle Atatürk ve Cumhuriyeti)
  • Büyük Atatürk'ün dediği gibi: "Korkutma temeline dayalı ahlâk, bir erdem olmadıktan başka, güvenilebilir de değildir. Bu nedenle külturümüz uygar ilkelerle ve özgür düşüncelerle beslenip güçlendirilmelidir." (Toplumbilim)
  • Jacques Thobie: "Bence Atatürk'ün sürekli kalıcılığını yapan şey, baştan beri Kemalizmin, her sorunun çözümünü öngördüğü düşünülen bir ideoloji gibi biçimlendirilip ortaya konulmuş olmamasıdır. Tersine Mustafa Kemal'i bugün de özellikle Türkiye'de yararlı kılan şey, bence, pragmatist yanı, yani yaşamın değişen koşullarını hep göz önünde bulunduran bir düşünüş sahibi oluşudur." (Dünya Düşünürleri Gözüyle Atatürk ve Cumhuriyeti)
  • (Post-modernizm) dinsel ve etnik bağnazlıklar ve çatışmalar azdırılıyor. Geniş kitleler ırmaklar gibi yazılı ve sözlü-görüntülü yayınlar eşliğinde bilgisiz, habersiz bırakıp yanıltılıyor, değişik sansür yolları geliştiriliyor. Kitle iletişim araçları, tıpkı "Yanılmaz pazar" gibi, "yalnız başına yaşayan birey" yaymacasını yapıyor, demokratik yurttaşlık bilincini, yurttaş girişimi isteklilik ve becerilerini köreltici, düşünme yeteneğini yıkıp düşüncesi susturmaya yönelik bir ideolojik rol oynuyor. (Toplumbilim)
  • Winston Churchill Atatürk'ü "Büyük bir kahraman" olarak niteledi. John F. Kennedy için O, "20. yüzyılın büyük önderlerinden biri" idi. Ronald Reagen Onun için "yüce kişilik" diyordu. İsrail'in kurucularından Başbakan David Ben Gurion "Ondan daha büyük devlet adamı bilmiyorum" demişti. Hindistan'ın Başbakanı Jawaharhal Nehru Atatürk'ü "Modern Çağın yaratıcılarından birisi" sayıyordu. Dwight D. Eisenhower, Onu "Tüm dünyada bağımsızlığı için savaşanların esin kaynağı" olarak övüyordu. Fransa devlet başkanı Charles De Gaulle "Atatürk'ten öğreneceğimiz çok şey var... Dünya önderleri arasında en büyük başarıları elde eden kişilik Oydu. Çünkü ulusunu çağdaşlaştırdı" diyordu. (Dünya Düşünürleri Gözüyle Atatürk ve Cumhuriyeti)