Rıdvan Akar kimdir? Rıdvan Akar kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Türk Gazeteci ve Yazar Rıdvan Akar hayatı araştırılıyor. Peki Rıdvan Akar kimdir? Rıdvan Akar aslen nerelidir? Rıdvan Akar ne zaman, nerede doğdu? Rıdvan Akar hayatta mı? İşte Rıdvan Akar hayatı...

Türk Gazeteci ve Yazar Rıdvan Akar edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Rıdvan Akar hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Rıdvan Akar hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Rıdvan Akar hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1961

Doğum Yeri: Zara, Sivas, Türkiye

Rıdvan Akar kimdir?

Rıdvan Akar 1961’de Zara’da doğdu. Kabataş Lisesi’nden mezun oldu. Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü’nü bitirdi. 1987’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı. Doktora çalışmasına yine İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümü’nde başladı. 1984 yılında Türk Haberler Ajansı’nda gazeteciliğe adım attı. Söz, Ekonomik Panorama, Tempo dergileri ile Milliyet gazetesinde çalıştı.

“32. Gün” programıyla televizyon dünyasına giren Rıdvan Akar, Madalyon / Cumhuriyet’in Yabancı Tanıkları ve 12 Eylül / Türkiye’nin Miladı (M. A. Birand ve Hikmet Bilâ ile birlikte), Karaoğlan (Can Dündar’la birlikte) vd. belgeselleri yaptı. Halen CNNTürk Haber Müdürü olan Rıdvan Akar, aynı televizyonda “Hayatın Tanığı” adlı belgesel programı ve “Habere Dair” adlı haber programını hazırlayıp sunuyor.

Pek çok gazete, dergi, ansiklopedi ve internet sitesine yazı yazan Rıdvan Akar; Varlık Vergisi / Tek Parti Döneminde Azınlık Karşıtı Politika Örneği, İstanbul’un Son Sürgünleri / 1964’te Rumların Sınırdışı Edilmesi (Hülya Demir’le birlikte), İşini Bilen Bir Memur: Engin Civan / Bir Prensin Hisseli Hikâyesi (Jale Özgentürk’le birlikte), 12 Eylül / Türkiye’nin Miladı (M. A. Birand ve Hikmet Bilâ’yla birlikte), Aşkale Yolcuları / Varlık Vergisi ve Çalışma Kampları, Lider Portrelerinde Türkiye (ed. Seyfi Öngider vd.), İ Poli ton Poleon / İstanbul Kentler Kenti, Ömrümden Uzun İdeallerim Var vd. kitaplara imza attı. Bir Irkçının İhaneti Rıdvan Akar’ın ilk romanıdır.

Rıdvan Akar Kitapları - Eserleri

  • Beşiktaş'ın Dervişi Süleyman Seba
  • Bir Dünya Kurmak-Hüsnü Özyeğin’in Yaşam Öyküsü
  • Baba Hakkı
  • İdealler Gerçekleşirken...
  • Bir Irkçının İhaneti
  • Aşkale Yolcuları
  • Rıza Güral'ın Tornası
  • Varlık Vergisi

Rıdvan Akar Alıntıları - Sözleri

  • Eğitim güçtür. Eğitim haktır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, bazı çocukların, sahip olabileceği tek güç, tek fırsattır. Eğitim, sadece okumaya-yazmaya, sayı saymaya, bilgi edinmeye değil, öncelikle kendi gücünü keşfetmeye ve hayatta kalmaya yarar! Çocukları nasıl soğuktan korumak için giydiriyorsak, yorulmasınlar diye kucağımızda taşıyorsak... Kendi ayakları üstünde durabilsinler diye çocuklarımızı eğitimle desteklemek gerekir. (İdealler Gerçekleşirken...)
  • Yıllar sonra, o maçta oynayan ve sonraki yıllarda da ABD Milli Takımı kaptanı olan Walter Bahr Beşiktaş ile ilgili şöyle diyecekti: "O yıllarda, Philadelphia Nationals takımında oynuyordum. St. Louis'de, Beşiktaş'la bir maç yaptık. il Dünya Savaşı'ndan çıkmıştık ve kendimize çok güveniyorduk. Amerikalıların, dünyanın en iyi askerleri ve sporcuları olduğuna inanıyorduk. Fakat Beşiktaş bizi 5-0 yendi. Herkes o kadar büyük hayal kırıklığına uğradı ki, adeta şok olduk. Bu sonucu asla beklemiyorduk. Futboldan ben bile soğudum. (Beşiktaş'ın Dervişi Süleyman Seba)
  • “Bir ülkenin en önemli değeri onu sonsuza kadar yaşatacak olan çocuklarıdır. Onları ne kadar iyi yetiştirirseniz, ülke o kadar güçlü olur.” (İdealler Gerçekleşirken...)
  • İnsanlarla yaşadım, insanı öğrendim. İnsanlarla yaşadım, insanlığı öğrendim. İnsanlarla yaşadım, İnsanlardan nankörlüğü gördüm. Dostlarım, dostlarım... Ama ben dostlarımdan çok korkarım. (Beşiktaş'ın Dervişi Süleyman Seba)
  • Behire hanım bu zor günlerde çocuklarına bakabilmenin kıt kanaat geçinmenin kimseye muhtaç olmadan yaşamanın derdindeydi. Bu güngörmüş kadın için "ele güne muhtaç olmamak" ilk koşuldu. Kimbilir belki de bu nedenle aile, kendi kendilerine yetebildiklerinin bir vesikası olarak soyadı kanunundan sonra "YETEN" soyadını benimseyecekti. (Baba Hakkı)
  • Hakkı'nın elleri başlı başına bir lisandır. Havaya kalktığı zaman hakem düdüğünü çalmadan yapamaz. Göğüste kavuştuğu zaman zaferi, arkada kavuştuğu zaman mağlubiyeti ilan ederler. Eğer Hakkı ellerini beline korsa müdafa oyuncuları pek yanına sokulmamalılar. (Baba Hakkı)
  • “ Ekonomik zorluklar aşılır, siyasi krizler çözülür. Ancak çocukları harcanmış bir toplumu yeniden onarmak mümkün değildir.” (İdealler Gerçekleşirken...)
  • Meşhur bir hakemimize idare ettiği bir Bjk-Gs maçından sonra sormuşlar: " Hakkı bugun çok sert oynadı bir çok faullerine göz yumdun az düdük çaldın. Neden?" Hakem şu cevabı vermiş: " Azizim delikanlının bakışı ve yürüyüşü bile faul hangi birine yetişeyim çalayım?" (Baba Hakkı)
  • "Kartal'ın yıllardır öne eğik başı bu defa havaya kalkacak... Kartal kanatlarını açacak..." (Baba Hakkı)
  • İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye bir yandan savaş dı­şı konumunu sürdürmeye çalışırken, bir yandan da olası saldırılara karşı savunmasını güçlendirmeye çalışıyordu. Bu dönemde bütçe harcamalarının yansından fazlası mil­li savunma harcamalarına ayrılmıştı. Devletin kaynakları­nın yarısı orduya gidiyordu. Milli savunma harcamaları, bütçe harcamalarının 1940'da yüzde 53'ü, 1941'de yüzde 55'i, 1942'de yüzde 54'ü, 1943'de yüzde 52'si, 1944'de ise yüzde 51'iydi. Ülkenin kaynaklarının böylesine büyük bir oranının ekonomi dışı kalması, yaşanan ekonomik kri­zi daha da ağırlaştırıyordu. (Aşkale Yolcuları)
  • "Disiplin" ve "otorite"kavramları Hakkı Yeten'i yalnızca futbol hayatında değil, mesleki ve özel yaşamında da tanımlayan en önemli karakter özellikleri oldu. Antrenmana en erken o geldi, en son o terketti sahayı... (Baba Hakkı)
  • "Vergisini vermeyenlerin çalıştınlacakları yerler belli oldu. Bunlar: Deveboynu geçidi, Van ve civarı, Erzurum Zigana Dağı, Bitlis, Elazığ, Kopdağı, Diyarbakır, Siirt ve Palu'dur. " Yine aynı günlerde basın, çeşitli projelerde çalıştınl­mak için insan gücüne duyulan ihtiyaçtan sözediyordu. "Zigana dağının açılması için 100 bin kişiye ihtiyaç var." (Aşkale Yolcuları)
  • “Baba Hakkı hem başkan, hem kaptan, hem oyucuydu. Aynı zamanda da seyirci. Hakemin ürktüğü tek futbolcu da o oldu sanırım. Beşiktaş’ın Mao Zedung’u.” (Baba Hakkı)
  • Çünkü bir ülkenin büyüklüğü nüfusuyla, kentleriyle dağıyla taşıyla değil, kültür ve sanattaki başarısıyla ölçülüyor. İnsana yatırım, kültür ve sanata yatırımla eşdeğerdir. İnsana yatırım istiyoruz; sanata, kültüre, düşünceye, eğitime... (İdealler Gerçekleşirken...)
  • "Beşiktaş denilince, Hakkı geliyor akla. Zaferler kazandırdı, kafa, vücut, ayakla..." (Baba Hakkı)
  • "...Saçları beyazlasa da keten gibi Seni sevmek mümkün mü, Beşiktaş... Hakkı Yeten gibi..." (Baba Hakkı)
  • özyeğin gençlere,"Kendinize güvenin"diyordu."Ne istediğinizi,ne yapmak istediğinizi bilin.Aklınızı kullanın.Öncelikle inanmayı,sonra çalışmayı ve hiç vazgeçmemeyi seçin.unutmayın ki yaşam 100 metrelik bir yarışa değil,42 kilometrelik bir maratona benzer.Bu maraton sırasında iniş ve çıkışlarınız tabii olacaktir.Siz hedefe vardığınızda başarıyı elde edeceğinizi bilerek hareket edin.Hayal kurmaktan da asla vazgeçmeyin." (Bir Dünya Kurmak-Hüsnü Özyeğin’in Yaşam Öyküsü)
  • Almanya 1935'de çıkan ırkçı Nürnberg yasalarıyla. Yahudilerin sahip olduk­ları şirketleri izlemeye alıyordu. Bu firmalarla aynı sektörde iş yapan Alman firmalarından vergi dairelerinden tica­ret odalarından ve bu firmalara yerleştirilmiş casuslardan elde edilen istihbarat yoluyla, bu firmaları ucuz flyatlarla Almanlara devretmeleri için Yahudilerin zorlandıkları gö­rülüyordu. Bu süreçte Nazi Partisi ve devletin kurumlan birlikte çalıştı. Böylece 1933 ile 1935 arasında Yahudile­rin sahip olduğu firmaların yüzde 20 ile 25 arasındaki bö­lümü Alman ırkından olanlar tarafından satın alındı. (Aşkale Yolcuları)
  • Aşkale'de tuvalet temizleyen Moiz adında bir Musevi ile karşılaştım. Çok yoksuldu ve 60 bin lira vergi konul­muştu. "Yağcı" diye bilinirdi. Ne iş yaptığım sordum. Kepenklere yağ sürerek geçimini sağlarmış ve komisyon onu yağ tüccarı sanmış. Kısacası haksızlığı yaşadık. Erzurum ve Aşkale'deki bir çok arkadaşım hemen Türkiye'yi terk et­tiler. Hatta bize ·de "aptallar, bize onca yapılana rağmen kalıyorsunuz" dediler. Ancak biz kalanlar bu vatanın ço­cuğuyduk ve ölülerimiz bu topraklarda yatıyordu. Çünkü bu memleketi seviyorduk. Gidenier de hala buraları özler ve arar. (Aşkale Yolcuları)
  • Çocuklarla iletişim insana bambaşka şeyler kazandırıyor. (İdealler Gerçekleşirken...)