Rıza Tevfik Bölükbaşı kimdir? Rıza Tevfik Bölükbaşı kitapları ve sözleri
Şair,Yazar Rıza Tevfik Bölükbaşı hayatı araştırılıyor. Peki Rıza Tevfik Bölükbaşı kimdir? Rıza Tevfik Bölükbaşı aslen nerelidir? Rıza Tevfik Bölükbaşı ne zaman, nerede doğdu? Rıza Tevfik Bölükbaşı hayatta mı? İşte Rıza Tevfik Bölükbaşı hayatı... Rıza Tevfik Bölükbaşı yaşıyor mu? Rıza Tevfik Bölükbaşı ne zaman, nerede öldü?
Şair,Yazar Rıza Tevfik Bölükbaşı edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Rıza Tevfik Bölükbaşı hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Rıza Tevfik Bölükbaşı hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Rıza Tevfik Bölükbaşı hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 1869
Doğum Yeri: Edirne
Ölüm Tarihi: 1949
Ölüm Yeri:
Rıza Tevfik Bölükbaşı kimdir?
Hece vezninde yazdığı şiirlerle tanınan Rıza Tevfik Bölükbaşı, felsefeye merakı nedeniyle Filozof Rıza olarak anılırdı. Tıp eğitimi gören Rıza Tevfik, Osmanlı döneminde milletvekilliği, Milli Eğitim Bakanlığı da yapan çok yönlü bir kişilikti. Politikadaki tutarsızlıkları ve ateşli kişilik yapısı nedeniyle olaylarla dolu bir ömür sürdü. Sevr Antlaşması’nı imzalayan Osmanlı delegesi olarak Yüzellilikler arasında yer aldığı için uzun yıllar sürgünde yaşadı; gurbet acısını, şiirlerinde dile getirdi. Sürgünde iken yazdığı "Uçun Kuşlar" isimli şiirinde yer alan;
"Uçun kuşlar uçun! Burda vefa yok!
Öyle akar sular, öyle hava yok!
Feryadıma karşı aks-i sedâ yok!
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır."
kıt'ası, o zamanki sıla özlemini dile getirir.
Rıza Tevfik Bölükbaşı Kitapları - Eserleri
- Serab-ı Ömrüm ve Diğer Şiirleri
- Felsefe Dersleri
- Darülfünun Felsefe Ders Notları
- Tevfik Fikret
- Bergson Hakkında
- Biraz Da Ben Konuşayım
- Serab-ı Ömrüm
- Ömer Hayyam ve Rubaileri
- Tekke Ve Halk Edebiyatı Makaleleri
- Gülşen-i Raz Hakkında Tetebbu'at-ı Felsefiyye
- Kamus-ı Felsefe
Rıza Tevfik Bölükbaşı Alıntıları - Sözleri
- Rûhumda ra'şelerle duran yâd-ı gam-nisâr Mahvetti âh!... Yıktı bütün kâinatımı. Gönlümde şimdi yâdın, o ömrün zevâlidir. (Serab-ı Ömrüm ve Diğer Şiirleri)
- Dinin en güçlü kanıtı, mantıksal kıyaslar değil, şefkattir;onun da dayanak noktası akıl değil, gönüldür. Din, hakir ve ümitsiz olan insanlığın zillet ve sefaletin davasına delil getirir; Onun ümide gönlü susamış olmasından kuvvet alır ve bundan ötürü harikulade bir ikna kudreti ile davasını kazanır. (Felsefe Dersleri)
- Sefaletin örtünmesi de örtünmemesi de aynı oranda berbattır. (Felsefe Dersleri)
- Kâinata hayran, sana meftunum; Envâr-ı hüsnünle mest ü meşhûnum. Bu gece bir mübhem hisle mahzûnum. Sen niçin dâima böyle gamsızsın? (Serab-ı Ömrüm ve Diğer Şiirleri)
- Derler ki bana bunca felâketle de şensin Eğlence edinmiş kederi tavr-ı metînin. Soldurmamış aslâ yüzünü baht-ı hazînin Fânîlere en ağlamayan belki de sensin. Hayfâ ki firâkıyle onun ahd-i şebâbım, Bir devr-i dil-âzâr-ı felâket gibi geçti. Güldümse de bir handeye şâyândı azâbım Güldüm. O gülüş benden eziyyet gibi geçti. (Serab-ı Ömrüm ve Diğer Şiirleri)
- Osmanlıca matbu bir kitapta "... Şeyheyn bu konuda.... demiştir" şeklinde bir ifade eğer bir felsefe kitabında geçiyorsa cümledeki Şeyheyn tabiri burda Aristo ve Aristoteles anlamında ;bu kavram edebi eserde geçiyorsa iki yaşlı adam ;bir Hanefi fıkhı kitabında geçiyorsa İmamı azam ve Ebu Yusuf, bir Sünni hadis kitabında geçiyorsa Buhari ve Müslim kastedilmekte, bir siyer kitabında bahsedilmiştir ise Ebuber ve Ömer el Faruk kastedilmektedir. Oysa Osmanlı Türkçesinden çeviri yaptığını sanan bazı filologlar metinde geçen Şeyheyn kelimesini "iki yaşlı adam" deyip geçince bu kavramın yer aldığı bilim dalında amaçlanan anlam tamamen buharlaşmış olmaktadır. (Felsefe Dersleri)
- ...biz, bu duyularımızla evrene baktığımız zaman ondaki saklı olan özsel hakikati değil, işimize yarayan, kendimizin bekasına hizmet eden yönleri, yüzeysel fenomenleri ancak kavrayabiliriz. Tabii ki, o algıları imal eden zihnimiz de, o bakış açısına bağlı olmaktan kurtulamadığı için, salt hakikati düşünemiyor, onu kendi arzusuna, kendi faydasına hizmetçi bir şekilde ancak tasarlayabiliyor. Bu yüzden, aradığımız hakikate bedel, onun özüne, aslına kesinlikle benzemeyen bir fikri sembol elde edebiliyoruz. (Bergson Hakkında)
- ......Platon bile kendi okulunun kapısına "matematik bilmeyen buraya giremez!" cümlesini yazdırmıştı.Oysa o zamanlar matematik felsefeden ayrılarak çoktan bir bağımsız bilim olmuştu. Fakat filozoflar o ilmi yine bir felsefe şubesi olarak değerlendirmeye devam ediyorlardı. (Felsefe Dersleri)
- Yunus'un toprağına Vardım yüzüm sürmeğe Sildim gönül pasını Yunuben aru geldim. Cûşa geldim çağlarım Âşık oldum ağlarım Canda coşan esrârı Döküp taşıru geldim. (Serab-ı Ömrüm ve Diğer Şiirleri)
- İnsan zihni, yapısı ve işleyişi kadroları bakımından her olguda bir neden arama ve çokluk alanını bir ahenki umumi haline dönüştürecek bir birlik ilkesi aramaya hem yetenekli hem eğilimlidir! (Felsefe Dersleri)
- Sevdimdi bir zaman seni, ey bî-vefâ güzel! Olmuştu rûşenâ bana ümmîd-i vuslatın. Sendin nazar-gehimde gülen çehre-i emel, Sendin o sâf bûsesi aşkın, saâdetin! Ben bilmedim şebâbımın en hoş zamânını, Sen bilmedin meâlini hubb u meveddetin. Hicrinle anladım o bahârın hazânını Gül-gonce-i ümîdimi soldurdu firkatin. Bilmem ki şimdi nerdesin; uçtun gözümden, âh Sensiz çekildi ufkuma bir perde-i siyah, Mâtem bıraktı fikrine fânî muhabbetin!. Özler bugün gönül yine, ey nâzenîn, seni Hâlâ, o hâtırât ile giryân eder beni -Şiddetli bir elem gibi- âzâr-ı hasretin! (Serab-ı Ömrüm ve Diğer Şiirleri)
- Sen içmiyorsan, içenleri kınama bari; Bırak aldatmacayı, iki yüzlülükleri; Şarap içmem diye övünüyorsun, ama, Yediğin haltlar yanında şarap nedir ki? (Ömer Hayyam ve Rubaileri)
- Sokrat'ın şu iki vecizesi en kıymetli cümel-i hikemiyedendir:
1- Kendini bil! (Gnothi seauton) Yani "en evvel kendi mâhiyetine nazar et" ve "hakikatini bil" demektir. Meşhur Delf Mâbedi ( Le Temple de Delphes) nin kapısı üzerinde yazılı olan bu mühim sözü Sokrates pek beğenmiş ve benimsemişti.
Bu vecize "men arefe nefsehu fekad arafe rabbehu" (nefsini bilen rabbini bilir) hadîs-i şerîfinin* mantûk-i münîfine tamamen muvâfıktır. Tasavvufta adeta bir düstur-ı hikmet olmuş ve bilcümle mutasavvıfîn bunun mânasını şerhetmekle uğraşmıştır.
*
(Kamus-ı Felsefe) - İnsan varlığının nedeni, ne tabiatta (nature) yani madde âleminde, ne de kendi ruhunda aranmalıdır. İnsanın iradesi hiç bir şeyi tahrik edemez.Bütün irademizde ve hareketlerimizde hakiki sebep Tanrı'dır. (Felsefe Dersleri)
- İnsanlar ümitsiz olurlarsa dine yönelirler. Bu pek tabiidir: Ve kupkuru bir felsefenin büsbütün soyut kavramlarla ilgili talimatıyla, dinin ümit verici ve avutucu telkinleri arasında gerçekten etki açısından pek büyük bir fark vardır. (Bergson Hakkında)
- "Biz, hakikatle bir an temastan uzak değiliz; onu görememekliğimiz nasıl oluyor?" (Bergson Hakkında)
- Mazhar oldu insan sırr-ı mübheme Can verdi zuhûru cism-i âleme Secde eylemedi iblîs âdeme Bu kıssadan biraz hisse kapsana! Âdem sûretinde Rahman göründü. Cemâlinde sırr-ı Kur'an göründü. Kudreti nutkunda ayân göründü. Tapacaksan bâri Hakk'a tapsana! (Serab-ı Ömrüm ve Diğer Şiirleri)
- Alemde hakiki varlık, yalnız değişmez atomlardır. Bunlar sonsuz bir hareketle kararsızdırlar. Kendilerinde maile yani meyledebilmek kabiliyeti vardır. Böyle olmasaydı birbirine Rastlayıp da kümeler oluşturarak çeşitli cisimlere varlık veremezlerdi. Ruhumuz dahi atomlardan oluşmuştur. Yalnız şu kadar bir fark var ki ruhî atomlar daha latif ve daha hareketlidir. Çünkü mahiyeti nâridirler, şekilleri dairevi,dolayısıyla mükemmeldir. (Felsefe Dersleri)
- İnsan zihni, daima sarkaç gibi iki zıt yöne gidip gelmekten bir an uzak değildir. Meşhur Spencer, bu sarkaç hareketini atomlarda, gök cisimlerinde, kalbimizin atışlarında, siyasi ve toplumsal olaylarda özetle her şeyde gördüğü için ona "evrensel ritim yasası" diyor. Birbirine zıt ve karşıt olmakla beraber zihinlere egemen olan iki önemli felsefe öğretisinin birbirini takip ederek itibara kavuşmasının da, bu evrensel yasanın gerektirdiği bir durum olması gerektir. (Bergson Hakkında)
- "Felsefeyi reddetsek de, felsefe yaparız, hatta kabulde inat etsek de felsefe yaparız." (Bergson Hakkında)