Seray Şahiner kimdir? Seray Şahiner kitapları ve sözleri
Türk Öykü Yazarı Seray Şahiner hayatı araştırılıyor. Peki Seray Şahiner kimdir? Seray Şahiner aslen nerelidir? Seray Şahiner ne zaman, nerede doğdu? Seray Şahiner hayatta mı? İşte Seray Şahiner hayatı...
Türk Öykü Yazarı Seray Şahiner edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Seray Şahiner hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Seray Şahiner hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Seray Şahiner hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 1984
Doğum Yeri: Bursa, Türkiye
Seray Şahiner kimdir?
1984 yılında Bursa'da doğdu, İstanbul'da büyüdü. İlköğrenimini Oruçgazi İlköğretim Okulu'nda, ortaöğrenimini Pertevniyal Anadolu Lisesi'nde tamamladı. 2007 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü'nden mezun oldu. 2011'de Marmara Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü'nden, Sinema Anabilim Dalı'nda yüksek lisans derecesi aldı.
'Aylık Paldır Kültür Dergisi Hayvan'da ve Birgün Gazetesi'nde çalıştı. Uzun süre gitar ve resim dersi aldı, izcilik ve dağcılık yaptı. Dönemsel olarak, garsonluk, konfeksiyonda el işçiliği ve makinecilik yaptı.
2006 yılında Varlık Dergisi'nin düzenlediği Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri'nde, "Gelin Başı" isimli öykü dosyası "Dikkate Değer" bulundu. 2007 yılında "Gelin Başı" isimli kitabı Can Yayınları'nca yayımlandı. https://1000kitap.com/yazar/Sirri-Sureyya-Onder 'e senaryo asistanlığı yaptı. 2008'de İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda sahnelenen 'Yedi Tepeli Aşk' oyununda, "Gelin Başı" kitabında yer alan üç öyküsü sahnelendi. 2010-2011 sezonunda "Gelin Başı"ndaki öykülerden uyarlanan "İadesiz Taahhütsüz" adlı oyun, Tiyatro Boyalıkuş tarafından sahnelendi. 2011'de ikinci öykü kitabı 'Hanımların Dikkatine' Can Yayınları'nca yayımlandı.
Seray Şahiner Kitapları - Eserleri
- Antabus
- Kul
- Ülker Abla
- Hepyek
- Gelin Başı
- Hanımların Dikkatine
- Reklamı Atla
Seray Şahiner Alıntıları - Sözleri
- “Kocası karısına tecavüz etti,” diye haber okudunuz mu? Evliyken olan tecavüzü kimse tecüvüzden saymaz. Cilve falan sanıyorlar herhal: tecoş! Aaa, ben de kocama laf ettirmem. Ne de olsa nikâhlı tecavüzcüm! (Antabus)
- "Çalışınca her dakikanın kaç lira ettiğini hesaplıyorsun. Taksimetre gibi..." (Hepyek)
- Dalga boyu aşmıştı, ha bir karış, ha beş karış... (Kul)
- Başkasının derdi devadır:Bakar bakar, ‘Benden kötüleri de var.’ deyip haline şükreder, kendi derdini unutursun . Vah vah , tüh tüh deyip kafi merhameti gösterdiğin an görevin biter. (Antabus)
- Yoksulluğunu gelir kapısı, yenikliğini peşinat, haklılığını koz olarak kullanmayanlardan korkmazlardı. (Hepyek)
- “Bak oğlum,” diyecekti,“küçükten işe girmiş kızdan kaçacaksın bir, bu yaşa kadar okumuş kızdan kaçacaksın o da iki. Bunların gözü açılmış olur. Söyletme oğlum beni... (Antabus)
- Umut etmek iyiydi, insanın içinde bir ses oluyordu. (Kul)
- “Bir de baktık süt şişesi kadar bir şey, kafası şeftali kadar. Bu muymuş ayol, dedim, iki gün bizi uğraştıran? Hapşırsan burnundan çıkar.” (Gelin Başı)
- "Namus, namus" diyenden korkacaksın asıl. (Hanımların Dikkatine)
- ..ama bu insan milleti, ölü için son görev yapmaya diriye yardım edeceğinde olduğu gibi kaçmaz. Toprağın altına gömülenden, yere düşenden çekindiği gibi çekinmez insanlar...niye? Ölünün başka bir şey isteme ihtimali yok! (Ülker Abla)
- Erkek kısmı bu, iyi davransan yüz bulduğundan, kötü davransan ağrına gittiğinden musallat olur. (Ülker Abla)
- Kırkından sonra zurna öğrenen mezarda peşrev yaparmış. (Hepyek)
- Söylensinlerdi. O da bir sahiplenmeydi. (Hepyek)
- Birini anlamaya çalışmadan, varlığını kabul etmeyi lütuf olarak gördükçe empati sandığımız şey folklorik hassasiyetlerden öteye geçemiyor. Faşizm kuşaktan kuşağa, kulaktan kulağa dille bulaşan bir hastalık. Belki ben haksızlık ediyorum... Öfkelendiğinizde aklınıza gelen ilk “küfrü” düşünün. Fiili, mesleği, zümreyi karşımızdakine sövgü olarak kullanmanın aslında kimlere hakaret olduğunu... Küfür öğesi olarak kullandığımız insanların iyi yönlerine haber değeri atfettikçe genelev balkonuna asılı tanga don ipi gibi iki arada kalmaktan kurtulamayacağız (Reklamı Atla)
- Ölüm varlığı kanıtlamakta, yaşamdan daha kuvvetliydi bu âlemde. (Hepyek)
- Komşularla fazla içli dışlı olmadı hiçbir zaman ama eve yeni eşya alırsa nispet yapmaya çağırırdı.Parmakla gösterilmek isterdi;herkes baksın,"vallahi bu Reyhan Hanım'ın mahareti,asaleti kimselerde yok"desin... (Hanımların Dikkatine)
- Dediklerimi dinleyip halinize şükredişiniz beni size borçlu kılıyor. Benim en ufak neşemde , umudumda size bir özür borcum var. (Ülker Abla)
- İnsan bu kadar iç sesle kendi başına mücadele edemez ki. Bir yere aktarmak lazımdı. (Gelin Başı)
- Kadın dediğin, mutfakta aşçı, salonda hanfendi, yatakta orospu, mutfakta ölü, salonda ölü, yatakta ölü, sokakta ölü olacak! Evde öldürülürse aile kavgasına, sokakta öldürülürse fıtrata kurban gitmiş olacak. Kocası tecavüz ederse, aile içi mesele, tecoş; yoldan geçen adam tecavüz ederse tahrik indirimi. . Kadın haklı beyler... Kadın öldü beyler... Doğrulmuş çükünüze güvenerek iradesini elinden aldığınız, doğrulmuş silahınıza güvenerek canından ettiğiniz kadınlar size ölürayak son güzelliğini yapar; mutlaka ölmeyi, tecavüze uğramayı hak edecek bir hafiflik yapmıştır da bir iyi hâl indirimi hediye ediverir size. Evet kadınlar gerçekten çok narin, çok anaç, çok fedakar yaratıklar... (Reklamı Atla)
- “Şu kadınlar erkekleri kendilerine bağlamak için yaptıkları beyin mesaisini başka şeylere harcasalar, dünya çok başka bir yer haline gelirdi.” (Gelin Başı)