Süleyman Kocabaş kimdir? Süleyman Kocabaş kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Türk Tarihçi, Araştırmacı, Yazar Süleyman Kocabaş hayatı araştırılıyor. Peki Süleyman Kocabaş kimdir? Süleyman Kocabaş aslen nerelidir? Süleyman Kocabaş ne zaman, nerede doğdu? Süleyman Kocabaş hayatta mı? İşte Süleyman Kocabaş hayatı...

Türk Tarihçi, Araştırmacı, Yazar Süleyman Kocabaş edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Süleyman Kocabaş hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Süleyman Kocabaş hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Süleyman Kocabaş hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1950

Doğum Yeri: Kayseri, Türkiye

Süleyman Kocabaş kimdir?

İlkokulu Kayseri’de, Ortaokulu Pazarören’de ve Yüksek tahlisini de İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni bitirerek Yüksek Ziraat Mühendisi olarak memuriyet hayatını sürdürüp sonra da emekli olmuştur. İngilizce ve Osmanlıca biliyor. Çeşitli ulusal gazete ve dergilerde yazdı. Bugüne kadar Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi üzerine 54 kitap yayınlamıştır. Kitapları ilmi ve akademik titizlikle yazmaya özen göstermiştir. Üslubu akıcı, güven verici. Tarafsız ve objektif tarihçi olarak bilinir. 10 kitabı (Mısır) Arapça’ya, bir kitabı da Azerice’ye (Azerbaycan) çevrilmiştir."Kendi kendini yetiştiren bilim adamlarımız"dan olan Kocabaş, 1983'te Vatan Yayınları'nı kurararak, kendi kitaplarını yayınlamaya başladı. 2001 yılı sonu itibariyle adı geçen yayınlardan 28 adet kitabı çıktı. Kocabaş, evli ve üç çocuk babasıdır.

Süleyman Kocabaş Kitapları - Eserleri

  • Sarıkamış Faciası
  • Ermeni Meselesi
  • Alman Kapanı
  • Sultan II. Abdülhamid'in Hatıraları
  • Siyonizm ve Türkiye
  • Geçmişten Günümüze Söyledikleri ve Yazdıklarıyla İbretli Hatıralar (açıklamalı)
  • Milli Şef
  • Dönmelik Dönmeler; Türkiye'de Gizli Tarih II
  • Bir Kuşağın Dramı
  • Masonluk ve Masonlar
  • Tarihte Adil Türk İdaresi
  • Sultan Abdulhamid
  • İdamların İçyüzü
  • 31 Mart Olayı'nın İç Yüzü
  • Tarihimizin Arka Bahçesi
  • Tarihin Tekerrürü ve Türkiye'nin Kaderi
  • Menderes Dönemi
  • Sultan II. Abdülhamid
  • İngiliz Tuzağı
  • 1915 Çanakkale Savaşları ve Türk-Dünya Tarihindeki Yeri
  • Türkiye'de Politikada Şiddet'in Perde Arkası
  • Balkan Harbi Faciası 1912
  • Osmanlı İmparatorluğu'nu Yıkanlar
  • Tarihimizde Yanlışlıklar Geçidi 7-G-37
  • Misyonerlik ve Misyonerler
  • Yakın Tarihimizin Sosyal Depremlerinden 1944 Türkçülük Turancılık Olayı
  • Mustafa Kemal Paşa'dan Kamal Atatürk'e
  • Medeniyetler Analizi ve Türk-Batı Kavgası
  • Osmanlı İhtilallerinde Yabancı Parmağı
  • Geçmişten Günümüze Tarihimizin Arka Yüzü
  • Sorularla Merak Edilen Tarihimiz
  • Geçmişten Günümüze Bilinmeyen Tarihimiz
  • Geçmişten Günümüze Garip Tarihimiz
  • Tarihte Türkler ve Kürtler Arasında 6 Kader Birliği
  • Yakın Tarihimizin En Büyük Sosyal Depremlerinden 1944 Türkçülük Turancılık Olayı
  • Bilinmeyen Yönleriyle 28 Şubat Nasıl Başladı Nasıl Bitti? (Bazı Hatıralarım)
  • Türkiye'de Gizli Tarih IV - Gizli Yüzler Gizli İşler
  • Tarihte ve Günümüzde
  • Türkiye Nereye Gidiyor ?
  • Osmanlı İsyanlarında Yabancı Parmağı
  • Atatürk Dönemi

Süleyman Kocabaş Alıntıları - Sözleri

  • Sultan Vahdettin, tahta çıktığı günlerde, ülkenin genel hâlini başmabeyni Ali Fuat'a değerlendirirken şunları söylemişti: "Ben neticeyi iyi görmüyorum; ah şu işin içinden az zararla çıkabilsek." (Mustafa Kemal Paşa'dan Kamal Atatürk'e)
  • DP’li Mithat Perim’e göre; asamazlar propagandası yapanlar DP’liler değil; bizzat darbecilerin kendisi olup, idamların oluruna destek kazandırmak için bu propagandayı yapmışlardı. S:48 İdam kararlarını acele onaylanmasını sağlamak için Yassıada’dan bir helikopter kaldırılıyor. Evraklar Yeşilköy Havaalanından bir jet uçağı ile Ankara’ya getiriliyor. Mürtet Havalanına inen uçaktaki evraklar hemen bir helikopter ile GATA’nın bahçesine indiriliyor. Buradan bir araba ile idamları onaylamak için hemen toplanan MBK toplantı salonuna getiriliyor. S: 67 (İdamların İçyüzü)
  • "Artık suyun akıntısına gideceğim" (Sultan II. Abdülhamid'in Hatıraları)
  • Hareket Ordusu İstanbul'a, II. Abdülhamid'i Hal' etmek (tahtından indirmek) için geliyordu. Askerler bundan gafildirler. İstanbul'a "Meşrutiyet'i ve Padişah'ı koruyacağız" sahte amacı tekrarlanarak getirmişlerdi. Ordunun komutanı Mahmut Şevket Paşa, " Hal'in bizim tarafımızdan vuku bulacağını asker duyarsa isyan eder, mahvoluruz" diyordu. Ordu, İstanbul'da duruma hakim olunca, Meclis-i Mebusan'a haber gönderip, hal' işinin müzakeresini istedi. (Geçmişten Günümüze Bilinmeyen Tarihimiz)
  • Bir hükümdar için lazım olan şey, memleketin menfaatidir. Eğer bu menfaat Kanun-ı Esasi ilanında ise o da yapılır. Fakat iyi tatbik olunur mu, Türk'ün menfaati mahfuz (korunmuş) kalır mı? Burasını kestiremiyorum. (Sultan II. Abdülhamid'in Hatıraları)
  • Herşeyi üç paşalar idare ettiler.1. Dünya harbine girmeye Meclis i mebusan, padişah, kendileri dışında bütün kabine üyeleri ve bütün kamuoyu karşı olduğu halde, harbe bu üçlü girdi, onu bu üçlü idare etti ve mağlup oluncada 3 Kasım 1918’ de İstanbul’dan Alman denizaltısına binerek Berlin’e kaçtılar. (Sultan II. Abdülhamid'in Hatıraları)
  • Yavuz Sultan Selim, Mısır seferine giderken bir Yahudi’den borç alır. Yahudi borç yerine oğlunun Yeniçeri Ocağına alınmasını ister. Yavuz kabul etmez (Siyonizm ve Türkiye)
  • İşin esasına bakılırsa, Ermeni Meselesi ile mücadelenin içinde anavatan Anadolu'nun korunması bulunduğu için Türkiye'yi bölmeye yönelik Ermeni Meselesi ile mücadele etmek bir nevi "Türk İstiklal Savaşı'nın Anadolu'da erkenden başlaması" demek oluyordu ki, bu mücadeleyi Sultan II. Abdülhamid başlatmıştır. Zaten, TC Devleti'nin kurucusu Mustafa Kemal Paşa'nın tarihi misyonu ve İnkılap hedefleri"nde yer alan "Anavatan Anadolu'yu kurtarmak" fikri de erkenden II. Abdülhamid'in şahsında ortaya çıkmıştı. (Tarihte Türkler ve Kürtler Arasında 6 Kader Birliği)
  • Türkler'in aydın ve okumuş kesiminin cephelerde kırılması sebebiyle bir de " bürokrasi boşluğu" doğmuş, memur yapacak adam bulamama sıkıntısı ortaya çıkmış, işte tam bu sırada bu boşluğu Selanik'ten mübadele ile gelen okumuş kariyer sahibi ve zengin dönme yahudiler doldurmuşlardır. Devrin başbakanı İsmet İnönü'nün meşhur bir sözü vardır: " Ankara garında bekler, İstanbul'dan gelen trenden inen her kravatıyı yakalar Dışişlerine memur yapardık". (Dönmelik Dönmeler; Türkiye'de Gizli Tarih II)
  • İnfazları İmralı Adası’nda yapılacağı için idam edileceklere, 80 mezar kazılması istenmiş, İstanbul Savcılığından 5 cellat ve 5 adet de idam sehpası talep edilmişti. Elde kadrolu tek cellat olduğu için İstanbul Savcısı “ben bu kadar celladı nerden bulacağım” diye sızlanmış. İmralı Cezaevi Müdürü Ahmet Acarol; “Bu emri 3 ay önce(Haziran 1961’de) yerine getirdik. Zeytin ağacı dikeceğiz diye 80 mezar kazdık” der. (İdamların İçyüzü)
  • 27 Mayısı facia haline getiren mahkeme safhası olmuştur. İhtilalin meşruiyetini ortaya koymak için suçlular ihdas edilmek ve bunlara mutlaka ceza verilmek istenmiştir. MBK Üyesi Suphi Gürsoytrak, 30-40 subayın önünde; “En az 50-60 kişiyi asmaz isek, ihtilalin meşruiyeti sarsılır” demiştir. Yine komite üyelerinden Mucip Ataklı; idam sayısının 50’den az olmamasının icap ettiğini söylemiştir. (Gazeteci Can Ataklı’nın Amcası) Bu ikisi, Mahkeme başkanı Salim Başol’u öğle yemeğine çağırarak; “Reis Bey, kararlarda 60’dan aşağı idam kararı verirseniz, biz, yani Milli Birlik Komitesi gayri meşru oluruz. Yani 59 kişi bizi meşru kılmaz…” s: 13 (İdamların İçyüzü)
  • Lozan'dan sonra, Rumlar ve Ermeniler'den boşalan sanayi ve ticaret alanlarını, bu alanlarda tecrübeli ve zengin Musevi ve Dönme Yahudiler doldurmuşlardı. Zira Türk, tarihi boyunca "vatan ve devlet" için cephelerde hep savaşan olmuş, sanayi ve ticaretle uğraşmaya vakit bulamamış, bu alanları azınlıklara bırakmıştı. (Dönmelik Dönmeler; Türkiye'de Gizli Tarih II)
  • Ermeni olaylarının büyüm sorumlusu İngilizlerdir. Otonom bir Ermenistan kurarak Rusya’nın yayılmasının önüne set çekmek istiyorlardı. (İngiliz Tuzağı)
  • Amerika'nın karşı gibi göründüğü, esasında karşı olmadığı "komünist terör" onun "can simidi" olmuştu. "Şeytanı" olmuştu. Şeytanı oluşu, "komünizm tehlikesi" söylemi etrafında menfaatlerinin daha iyi korunacağı düşüncesinden kaynaklanıyordu. Amerika "komünizm şeytanı, terörü" ile bir taşla iki kuş vurdu. Komünizmi, "hür dünya, insan hak ve hürriyetlerine saygılı dünya" denilen dünyada, bu hakların karşıtı gibi gösterip onu "terörist edebiyatı" ile tasfiye etti. Tabii ki bu arada, komünist ülkelerdeki vahşete varan uygulamalar da Amerika'nın eline aleyhte propaganda malzemesi verdi. İkinci olarak "komünizm terör tehdidi"ni dost ve müttefiklerin başında "Demokles'in kılıcı" gibi tutarak onları kendine bağladı. (Bir Kuşağın Dramı)
  • Sultan 2. Abdülhamit, Almanya'ya dayanmakla esasında bir tehlikeli sığınak( İngiltere ve Fransa'nın nüfusundan) kaçayım derken diğer bir tehlikeli sığınağın içine düşmüştü. (Sarıkamış Faciası)
  • Türkiye dört bir yandan kuşatılıyor. Adeta sarmal bir işgale tabi tutulmuş bir vaziyetteyiz. Beyinler, ruhlar işgal edilmiş düşünce melekeleri dumura uğratılmış... Direnme takati kalmasın diye ne gerekiyorsa yapılmış, aile yapısı tahrip edilmiş, manevi değerler hırpalanmış, milli duruş sergileyenler adeta linçe tabi tutulmuş... Zihinler kirletilmiş... Sanal işgale karşı direnme daveti 'marjinal talepler' diye yaftalanmış... (Tarihte Türkler ve Kürtler Arasında 6 Kader Birliği)
  • İbrahim Müteferrika Macar dönmesidir. 1674 de Kolejverde doğdu. Papaz olmak için kolejde okudu. Kalvenist olan kendisi 1692 de bir Osmanlı müfrezesi tarafından "fidye-i necat" için esir edildi. Kimse fidye vermediği için İstanbul'a getirilip esir olarak satıldı. Köleliğe tahammül edemeyerek Müslüman oldu İbrahim adını aldı. (Geçmişten Günümüze Bilinmeyen Tarihimiz)
  • … İnönü’nün samimimi olmadığı, idamları açıktan olmasa bile gizliden mutlak istediği yolunda yorumlar yapılır. S:35 İnönü ile MBK Üyelerinden Erek Acuner atışmış. İnönü idamlar ve infazlarını isteyince Acuner ona karşı çıkarak işlerine karışılmamasını istemiş. Bu tavır İnönü’yü kızdırınca Acuner ve İnönü bağrışmışlar. S:36-37 İnönü idamlara karşı olsa bile, engel olmadı görüşü dillendirilmiştir. S: 54 Menderes’in Avukatı Apaydın’a göre; “İsmet Paşa’nın idamların yapılmaması için gösterdiği çaba, kendisinin 27 Mayıs Hareketinin işbirlikçisi ve etkileyici rolünü gizlemek amacına yöneliktir. Yargılamalar, duruşmalar hukuka aykırı olarak yapılırken İsmet Paşa hiç itiraz etmemiş ve âdeta idamları beklemiştir.” S:60 birebir alıntı değildir. (İdamların İçyüzü)
  • Yassıada Mahkemesi Kararları 15 Eylül 1961’de açıklandı. TCK 146/1 Anayasayı ihlal ve 188. Madde şiddet kullanmaktan İdam cezası verilen 14 kişi şunlardı: Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Refik Koraltan, Agâh Erozan, İbrahim Kirazoğlu, Hamdi Sançar, Nusret Kirişçioğlu, Bahadır Dülger, Emin Kalafat, Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman. Ayrıca 31 kişiye daha idam cezası verilmiş, TCK 59’ a göre müebbet hapse çevrilmişti. Bayar, Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın idamları Yüksek Adalet Divanı üyelerinin oy birliği ile diğerlerinin kararları da oy çokluğu ile alınmıştı. S: 10-11 (İdamların İçyüzü)
  • Son zamanlarda yapılan araştırmalarda, matbaanın bize geç gelişinin "dini sebepler" e bağlanamayacğı, asıl sebeplerin sosyal kültürel ve ekonomik olduğu üzerinde durulmuştur. Matbaanın Avrupa'da icat edildiği ve kullanılmaya başlandığı günlerde, "Türkiye'de o devirde yüz binlerce hattat tarafından Avrupa matbaaların da onlardan daha fazla kitap teksir (çoğaltma) edilmekte ve orta halli Osmanlılar'ın hususi özel kütüphanedeki kitap sayısı da Batı'daki zenginlerinkinden fazla bulunmaktaydı." s:33 (Geçmişten Günümüze Bilinmeyen Tarihimiz)