Swami Vivekananda kimdir? Swami Vivekananda kitapları ve sözleri

Filozof Swami Vivekananda hayatı araştırılıyor. Peki Swami Vivekananda kimdir? Swami Vivekananda aslen nerelidir? Swami Vivekananda ne zaman, nerede doğdu? Swami Vivekananda hayatta mı? İşte Swami Vivekananda hayatı... Swami Vivekananda yaşıyor mu? Swami Vivekananda ne zaman, nerede öldü?

Filozof Swami Vivekananda edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Swami Vivekananda hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Swami Vivekananda hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Swami Vivekananda hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 12 Ocak 1863

Doğum Yeri: Hindistan

Ölüm Tarihi: 4 Temmuz 1902

Ölüm Yeri: Hindistan

Swami Vivekananda kimdir?

Swami Vivekananda Kitapları - Eserleri

  • Maya ve Yanılsama
  • Aklın Sırrı
  • Bilginin Sırrı - Jnana Yoga
  • Fiilin Sırrı
  • Sevginin Sırrı
  • Kendinize Güvenin
  • Patancali'nin Yoga Bilimi
  • Karma Yoga
  • Patanjali'ye Göre Konsantrasyon Güçler ve Özgürlük
  • Complete Works of Swami Vivekananda

Swami Vivekananda Alıntıları - Sözleri

  • Güçlü akıl, binlerce sorunun arasında yolunu balta ile yararak bulandır. (Sevginin Sırrı)
  • Bir keresinde bana çok yakın bir arkadaşım olmuştu... Bir yüzme havuzunun kenarında otururken avuçlarından birisini biraz su ile doldurdu ve bana uzatıp şunu söyledi: - Elimde tuttuğum bu suyu görüyor musun? Bu “sevgi”yi sembolize ediyor... Ben bunu şöyle görüyorum: Elini özenle açık tutar ve suyun orada kalmasına izin verirsen, her zaman orada kalacak ancak, parmaklarını kapamaya kalkar ve sahip olmaya çalışırsan bulduğu ilk aralıktan akacak... insanların sevgi ile karşılaştıklarında yaptıkları en büyük hata bu... buna sahip olmaya çalışırlar, talep ederler, beklerler... ve aynen elinizi kapadığınızda elinizden dökülen su gibi sevgi, aşk da sizden kaçar... çünkü sevgi özgür olmalıdır, onun doğasını değiştiremezsiniz... eğer sevdiğiniz insanlar varsa, onların özgür birer varlık olmalarına izin verin... verin ama beklentiye girmeyin... tavsiyede bulunun ama emretmeyin... “verir misin” deyin ama hiçbir zaman talep etmeyin... bu, gerçek sevginin sırrıdır... (Sevginin Sırrı)
  • "Duvarların hiçbir arzusu yoktur ve hiç ıstırap çekmezler. Bu doğrudur, fakat duvarlar asla evrilmez. Bu sandalyenin hiçbir arzusu yoktur, asla ıstırap çekmez; fakat her zaman bir sandalye olarak kalır. Mutlulukta, acı çekişte bir görkem vardır." (Bilginin Sırrı - Jnana Yoga)
  • Buda, "Bazı eski metinlerde yazdığı için inanmayın; ulusal inancınız olduğu için inanmayın, çocukluktan beri inandırılmış olduğunuz için inanmayın; ama akıl yoluyla çözüp, analizini yaptıktan sonra, bu inancın herkes için iyi olduğunu keşfettiğinizde, ona inanın, onu yaşayın ve başkalarının da onu yaşamasına yardımcı olun," demeye cesaret eden ilk kişidir. (Fiilin Sırrı)
  • Hata, tapınan kişilerin evrim geçirdiği kabul edilirken, Tapınılanın evrimin kabul edilmemesidir. Adanmışlarının evrimsel ilerlemesiyle O'nun da olumlu özelliklere sahip olacağı kabul edilmez. Bu demektir ki, bizler temsil ettiğimiz fikre istinaden nasıl gelişirsek, bu tanrılar da temsil ettikleri fikre istinaden gelişir. Bu, Tanrı'nın da gelişip gelişmediğini merak etmenize yol açabilir. O gelişemez. O değişmezdir. Aynı şekilde, gerçek insan da asla gelişemez; ancak insanoğlunun Tanrı hakkındaki fikri sürekli olarak değişmekte ve genişlemektedir. İlerleyen günlerde, her bir insan tezahürünün ardındaki gerçek kişinin hareket etmediğini, değiştirilmediğini, saf olduğunu, her zaman mükemmel olduğunu aynı şekilde kendi oluşturduğumuz tanrı fikrinin de yalnızca bir tezahür, kendi yaratımımız olduğunu göreceğiz. Tanrı hakkındaki fikirlerin ardında, asla değişmeyen, her zaman saf olan, sabit olan gerçek Tanrı vardır; ancak tezahür, her zaman ardındaki gerçeği giderek daha fazla oranda ortaya çıkararak, değişir. Ardındaki gerçeği daha çok açığa çıkarmaya ilerleme denir. Ardında giderek daha fazla gerçek saklandığında, bu geriye doğru gidiş olarak adlandırılır. Böylece biz gelişirken, tanrılar da gelişir. Sıradan bir bakış açısıyla baktığımızda, tekâmül ettikçe kendimizi nasıl ortaya çıkarıyorsak, tanrılarda kendilerini aynı şekilde açığa çıkartır. (Bilginin Sırrı - Jnana Yoga)
  • Hayatınızda keşke hiç yapmasaydım dediğiniz yüzlerce şey vardır ama aynı zamanda bu şeyler sizin en büyük öğretmenleriniz olmuştur. (...) Şimdiki halimle ben, tüm yaptıklarımın, tüm düşündüklerimin bir ürünüyüm. Bunda her eylem ve her düşünce etkili oldu; ve bu etkilerin toplamının bir sonucu olarak ben bu noktaya geldim. (Maya ve Yanılsama)
  • Kim kime yardım edebilir? Hiç kimse. Nerede ağlayan, üzülen, gökyüzünün ötesinden yardım dileyen zayıf bir kişi, bir düalist varsa, bu kişinin zayıflığının sebebi, göklerin de kendi içinde olduğunu bilmemesidir. Göklerden yardım istediğinde yardım gelir. (Bilginin Sırrı - Jnana Yoga)
  • Kişinin, dünyaya yardım etmek için doğduğunu düşünmesi düpedüz saçmalıktır; bu sadece kibirdir; kendini erdemmiş gibi gösteren benmerkezciliktir. (Fiilin Sırrı)
  • Bu dünyada ne çok acı ve sefalet var... (Maya ve Yanılsama)
  • Kişi gerçeği ister, gerçeği kendisi deneyimlemek ister. Vedalar, "Kişi gerçeği kavradığında, idrak ettiğinde, kalbinin en derinlerinde hissettiğinde, sadece o zaman, kişinin tüm şüpheleri kaybolacak, tüm karanlık dağılacak ve tüm çarpıklık düzeltilecektir," der. "Ey ölümsüzlüğün çocukları, en yüksek alemlerde yaşayanlar için bile yol bulunmuştur. Tüm bu karanlıktan dışarı çıkan bir yol vardır ve bu yol, tüm karanlığın ötesinde ki O'nu idrak etmektir. Başka yol yoktur." (Aklın Sırrı)
  • Karma Yoga'nın merkezi fikri budur. Karma Yogi en yüksek seviyeli idealin karşı koymama olduğunu anlayan kişidir; bu kişi karşı koymamanın, gerçekten sahip olunabilecek en yüksek seviyede tezahür eden güç olduğunu bilir; ayrıca kötülüğe karşı koyma olarak adlandırılanın da, bu en yüksek seviyeli güç olan karşı koymamanın tezahürüne yönelik yolun üzerindeki adımlardan biri olduğunu bilir. Bu en yüce idaele ulaşmadan önce, kişinin görevi kötülüğe karşı direnmektir; bu kişiyi bırakın çalışsın, bırakın savaşsın, bırakın yüz yüze çatışsın. Karşı koyma gücü kazandığında, ancak o zaman, karşı koymaması bir erdem olacaktır. (Fiilin Sırrı)
  • Özgür bırakmadığınız hiçbir şey gelişemez. (Bilginin Sırrı - Jnana Yoga)
  • 'İçimizdeki biz'i, düşünceler ileri sevk eder. Aklınızı en yüce düşüncelerle doldurun, bunları günlerce, aylarca duyun, bunlar üzerinde düşünün. Başarısızlıkları önemsemeyin; bu çok normaldir, bu hatalar yaşamın güzellikleridir. Hata olmadan, yaşam nasıl olurdu? Uğraş verilmeyen hiçbir şey, sahip olmaya değmez. (Bilginin Sırrı - Jnana Yoga)
  • Dünya, ruhsal olarak daha güçlü ve daha güçlü olmak için hepimizin egzersiz yapmak zorunda olduğu büyük bir ahlaki spor salonudur. (Karma Yoga)
  • Dışsal değişim yoksa uzay-mekan fikri de olamaz. Bir’den başkasının olmadığı yerde hareket ve nedensellik dediğimiz şey de olamaz. Bunu anlamalı, zihinlerimize kazımalıyız; nedensellik ancak Mutlak’ın, deyim yerindeyse, görüngü (fenomen) haline bürünmesinden sonra mümkündür. İrademiz, arzularımız ve bütün bu şeyler ancak ondan sonra mümkündür. Bana kalırsa Schopenhauer Vedanta’yı yorumlarken hatalıdır çünkü her şeyi iradeye bağlar. Schopenhauer Mutlak’ın yerine iradeyi koyar. Oysa Mutlak, irade olarak sunulamaz çünkü irade değişken ve görüngüseldir; zaman, mekan ve nedensellik çizgisinin üstünde değişim ve hareket yoktur. Dışsal hareket ve düşünce adını verdiğimiz içsel hareket yalnızca çizginin aşağısındadır. Öbür tarafta irade olamaz, o yüzden irade bu evrenin nedeni olamaz. Daha yakına gelirsek, bedenlerimizde her hareketin irade kaynaklı olmadığını görürüz. Bu sandalyeyi kımıldatıyorum; bu hareketin nedeni benim iradem ve bu irade kas hareketi olarak tezahür ediyor. Fakat sandalyeyi hareket ettiren gücün aynısı kalbi, ciğerleri vesaireyi de hareket ettiriyor ama irademizle değil. Söz konusu güçlerin aynı olduğunu varsayarsak irade ancak bilinç düzeyinde devreye girer; bilinç düzeyine çıkmamış olanlara irade demek, onu yanlış isimlendirmek demektir. Bu yüzden de Schopenhauer’ın felsefesinde epey karışıklık vardır. (Maya ve Yanılsama)
  • Erdemin ve spiritüel idrak uygulamasının bir gramı, tonlarca saçma sapan konuşma ve ipe sapa gelmez duyarlılıktan daha önemlidir. (Sevginin Sırrı)
  • Görevimiz, mücadelesinde herkesi kendi en yüksek idealini yaşamaya teşvik etmek ve aynı zamanda ideali, gerçeğe mümkün olduğunca yaklaştırmaya çalışmaktır. (Karma Yoga)
  • Kendisi üzerindeki kontrolünü sağlamış olan kişiyi, dışarıdaki hiçbir şey etkileyemez; bu kişi için artık esaret yoktur. Bu kişinin aklı özgürleşmiştir. Sadece böyle bir kişi, dünyada iyi bir şekilde yaşamaya layıktır. Biz genelde insanların dünyaya ilişkin iki düşünceye sahip olduklarını görürüz. Bazıları karamsardır ve "Bu dünya ne kadar berbat! Ne kadar kötü!" derler. Diğerleri ise iyimserdir ve "Bu dünya ne kadar güzel! Ne kadar mükemmel!" derler. Kendi akıllarını kontrol etmemiş olanlar için dünya ya kötülüklerle doludur ya da en iyi haliyle, iyi ve kötünün bir karışımıdır. Bu dünya ancak biz kendi akıllarımızın efendisi olduğumuzda, mutlu bir dünya olur. O zaman geldiğinde, hiçbir şey üzerimizde iyi veya kötü olarak iz bırakmaz; her şeyin kendisine en uygun olan yerde, uyum içinde olduğunu keşfederiz. (Fiilin Sırrı)
  • Güçlü olan ırk zayıf olanı yiyip bitiriyor, peki güçlü olanın mutlu mu olacağını düşünüyorsunuz? Hayır, onlar da birbirlerini öldürmeye başlayacaklar. Bu dünyanın nasıl olup da cennete dönüşeceğini tasavvur edemiyorum. Gerçekler bunun aksini gösteriyor. Kuramsal olarak bunu aklım almıyor. (Maya ve Yanılsama)
  • Akıl ve sinirlerinizi, dünyanın size veya başka birine muhtaç olmadığı düşüncesini anlama yönünde eğittğinizde,fiilden dolayı acı duymayla ilgili hiçbir tepki gelişmeyecektir. Bir kişiye bir şey verip, bu kişiden minnettarlık dahil hiçbir şey beklemediğinizde, onun nankörlüğü size bir şey ifade etmeyecektir; çünkü zaten ondan bir şey beklememişsinizdir, verdiğinize bir karşılık alma hakkınız olduğunu asla düşünmemişsinizdir. (Fiilin Sırrı)