Tarık Tufan kimdir? Tarık Tufan kitapları ve sözleri
Türk Yazar ve Senarist Tarık Tufan hayatı araştırılıyor. Peki Tarık Tufan kimdir? Tarık Tufan aslen nerelidir? Tarık Tufan ne zaman, nerede doğdu? Tarık Tufan hayatta mı? İşte Tarık Tufan hayatı...
Türk Yazar ve Senarist Tarık Tufan edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Tarık Tufan hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Tarık Tufan hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Tarık Tufan hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...Doğum Tarihi: 5 Haziran 1973
Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye
Tarık Tufan kimdir?
Tarık Tufan 5 Haziran 1973 yılında İstanbul'da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi. Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü Sosyoloji Bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayınlanmakta ve bazı televizyon kanallarında edebiyat-sohbet türünde programlar sunmaktadır. Yayımlanmış beş adet kitabının yanı sıra Uzak İhtimal ve Yozgat Blues filmlerinin senaristlerindendir.
Edebiyat alanında beş adet kitabı mevcuttur. Kitaplarında, günlük hayat içinde insanın varoluş, kimlik sorunlarını irdeler. Uzak İhtimal ve Yozgat Blues'un senaristlerindendir. Kitaplarındaki zarif ve naif anlatım üslubunu senarist olduğu filmlerde de görmek mümkündür. "Uzak İhtimal" filmiyle 2009 yılında İstanbul Film Festivali'nde "En İyi Senaryo" ödülünü kazanmıştır. Uzak İhtimal'in ardından senaryosunu yazdığı "Yozgat Blues" filmiyle 2013 yılında Altın Koza Film Festivali'nde "En İyi Senaryo" ödülüne layık görülmüştür.
Tarık Tufan Kitapları - Eserleri
- Ve Sen Kuş Olur Gidersin
- Bir Adam Girdi Şehre Koşarak
- Kekeme Çocuklar Korosu
- Düşerken
- Şanzelize Düğün Salonu
- Hayal Meyal
- Beni Onlara Verme
- Kraliçenin Pireleri
- Kaybolan
- Geç Kalan
Tarık Tufan Alıntıları - Sözleri
- İnsan anbean delirdiğini fark edebilir mi? (Şanzelize Düğün Salonu)
- Gözlerim biraz yorgun. İçinde bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler, bekleyişler… (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
- " Herkesin hicreti niyet ettiğinedir. " (Beni Onlara Verme)
- Susuyorduk öylece. Göz göze gelsek kör olacaktık. Konuşsak sözler bitecekti. (Kraliçenin Pireleri)
- Ne garip, insan doğruların ne kadar farkında olursa olsun kendisini kandırabilme gücünü asla yitirmiyor. Beynine dayanan silahın önemi yok. Yaşıyorsan buradan da kurtulabilme şansın var demektir. (Ve Sen Kuş Olur Gidersin)
- Velhasıl ölüyorlar. Kendi katilleriyle sevişiyorlar, kendi katillerine yemek pişiriyorlar, kendi katillerinin ellerini öpüyorlar bayramda, kendi katillerinin donlarını yıkıyorlar, kendi katillerinin çocuklarını doğuruyorlar, kendi katillerinin çocuklarını büyütüyorlar. (Beni Onlara Verme)
- Sen unutuyorsun diye bütün acılar geçiyor mu? (Kaybolan)
- "Annemin ölümünün dil bilgisi, grameri olmuyor ki Eda. İnsanın annesinin ölümü zaten hayatın anlatım bozukluğu." (Şanzelize Düğün Salonu)
- "Gitmek, biraz ölmektir." (Kraliçenin Pireleri)
- Ben kolayca incinirim bilirsin. Kolayca hasta olur, kolayca vazgeçerim zor olan ne varsa. (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
- “Kalk Kudüs’e gidelim sevgilim.” (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
- "Insanlar hep yanlış şeyi alkışlıyorlar." (Kaybolan)
- "İnsanı çürüten ölüm değil, hayattır." (Düşerken)
- İnsanın en ölümcül yarası, içinde anbean büyüyen gitme hevesidir. (Düşerken)
- Susuyor olmam, acı çekmediğim anlamına gelmez... (Ve Sen Kuş Olur Gidersin)
- Kadınlar kısa anlarda yaşarlar. Kinleri de, öfkeleri de, merhametleri de o anda açığa çıkan duygu durumundan fışkırır. Bunu saklamazlar. (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
- “Sen beni tutarsan hiç düşmem biliyor musun?” (Bir Adam Girdi Şehre Koşarak)
- İnsan, bir parça kandan ve çokça özlemden yaratıldı. İnsan, topraktan, sudan ve aşk acısından yaratıldı. (Geç Kalan)
- Annemin ölümünün dil bilgisi, grameri olmuyor ki Eda. İnsanın annesinin ölümü zaten hayatın anlatım bozukluğu. (Şanzelize Düğün Salonu)
- “Şimdi bulabildiğim tüm soru cümlelerini üst üste yığıp bulabildiğim en merhametli cevabın dizlerine yaslamak istiyorum başımı. Bulabildiğim en müşfik cümlenin önünde bir an olsun düşünmeksizin iyiden iyiye bitik, yorgun vücudumu yere bırakmak istiyorum. Uzanmak ve hangi günahtan kalma olduğunu kestiremediğim acıların yorgunluğunu bir parça olsun üzerimden atmak istiyorum. Uyumalıyım.Uzunca bir süre.Sınırların, para birimlerinin, zaman ölçülerinin değiştiği çağlara dek.” (Kraliçenin Pireleri)