Tevfik Uyar kimdir? Tevfik Uyar kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Yazar Tevfik Uyar hayatı araştırılıyor. Peki Tevfik Uyar kimdir? Tevfik Uyar aslen nerelidir? Tevfik Uyar ne zaman, nerede doğdu? Tevfik Uyar hayatta mı? İşte Tevfik Uyar hayatı...

Yazar Tevfik Uyar edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Tevfik Uyar hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Tevfik Uyar hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Tevfik Uyar hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1985

Doğum Yeri:

Tevfik Uyar kimdir?

1985 doğumludur. Lisans eğitimini İTÜ Uçak Mühendisliği bölümünden, Yüksek Lisans eğitimini ise İKÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İşletme Yönetimi Programı’ndan almış, tez çalışmasını davranış bilimleri alanında yapmıştır. Halen İşletme doktora ve Sosyoloji lisans öğrenimine devam etmektedir.

Açık Bilim Dergisi’nin kurucu editörlerinden biridir ve halen yayın yönetmenliğini yapmaktadır. Bir dönem Açık Bilim Radyo Programı’nın yapımcılığını ve sunuculuğunu gerçekleştirmiştir. Bilimsel kuşkucu yazı grubu Yalansavar üyesidir. Akademik hayatına İstanbul Kültür Üniversitesi’nde havacılık ve insan davranışları üzerine verdiği derslerle devam etmektedir.

Ödüllü bilimkurgu öykülerine sahip olan ve üç adet yayımlanmış kitabı ve bir adet de çevirisi bulunan Uyar, çeşitli sektörlerde yer alan şirketlere yönetim, pazarlama ve sürdürülebilirlik danışmanlığı yapmakta, kritik düşünme, emniyet yönetimi, insan faktörleri ve tüketici davranışları konularında eğitimler vermektedir.

Tevfik Uyar Kitapları - Eserleri

  • Safsatalar
  • Astrolojinin Bilimle İmtihanı
  • Tek Kişilik Firar
  • Kızıl Sürgün
  • İz Odası
  • Firardan Sonra
  • Çözülme

Tevfik Uyar Alıntıları - Sözleri

  • Salınım yapan bir şey, dengede durandan daha istikrarlıdır bence. İstikrar hareketle olur. Olduğu yerde duran şeye 'istikrarlı' diyemeyiz. (Tek Kişilik Firar)
  • Ya sen de sen olmaktan çıkarsan? (Kızıl Sürgün)
  • Şans eseri boş taksi çevirdim hemen. -Üçüncü havalimanı tarafına çek. -Vizen var mı abi? Sonra yokuş yapmasınlar. -İstanbul'da para vizeden daha çok geçer koçum, cama gelene bunları ver ve gaza bas. Bir şey demene gerek yok. E-5 denilen yeri atlayabilmek için Halkalı'nın ara sokaklarına girdik. Kanal İstanbul'un paralelinden gidiyorduk. Taksici: -Diğer yerleri barikatlarla tıkamışlar, Sağlık sigortası meselesinden sokaklar durulmuyor hâlâ. dedi. Durulmaz tabii garibanların sigortasını patronlara meze ettiler. Sonra da millet para kazanmak için kamera önünde şebeklik soytarılık yapıyor Çelınçbuk' ta.Cinayet işleyenini de bugün duyacağız, biraz daha gecikirsem. Bu sırada birkaç TOMA'yı hızımızı kesmeden geçtik. Yavaşlayınca jandarma şüpheleniyor ama hızlı giden taksiye kimse dokunmaz. (Tek Kişilik Firar)
  • Topraktan gelen her şey toprağa gitti. Su yaşamın kaynağıydı oysa... Güneşin ateşi can verirdi yaşama. Âlemler hava verirdi birbirine... (Tek Kişilik Firar)
  • Peki astrolojinin - astrologlar dışında- herhangi birinin hayat kalitesini artırdığı görülmüş müdür? (Astrolojinin Bilimle İmtihanı)
  • Vergiler yüksekmiş de vatandaşa zulümmüş de... Aynısını teröristler de söylüyor. (Safsatalar)
  • Tamam, Özlersin buraları. Şu boğazın kıyısında çay içmeyi, vapura binip martılara ekmek atmayı, güneşin doğuşunu, ayın batışını... Özlersin elbet... Herkes özler...ama insan zaten yalnızlığı da özler. Anlıyor musun? (Kızıl Sürgün)
  • Kadınların cadı diye yakılmadığı, madencilerin fıtratında ölmenin bulunmadığı, memlekette yaşanan her tür olumsuzluğun dış mihraklara yüklenmediği, insanların her söylenene inanmadığı ve sorguladığı bir dünya. (Astrolojinin Bilimle İmtihanı)
  • İnsanlar, bir şahsa ait tek bir kötü özelliği, o şahısta genelleştirme eğilimindedirler ve bu fenomene "şeytan etkisi” adı verilir. Şeytan etkisi bir zihinsel kısayoldur (höristik); yani bir konuyu enine boyuna düşünmek yerine, az bir zihinsel çaba sarf ederek genelde doğru ama zaman zaman hatalı çıkarımlara neden olan, zihnimizde kodlanmış bir alışkanlık... (Safsatalar)
  • Kitlesel olmadıkça ölümler insanlara dramatik gelmiyordu demek. (Tek Kişilik Firar)
  • Sürgün uzakta olmak değil, "çaresiz" olmaktı. (Kızıl Sürgün)
  • A şahsı X iddiasında/davranışında. B şahsı da X iddiasında/davranışında. B şahsı kötüdür. -------------------------------------- O halde A şahsı da kötüdür ve X yanlıştır. (Safsatalar)
  • Dille iletişim kurabilmemiz, başka sosyal becerileri de doğurur. Bu sosyal becerilerin bir kısmı kimseye bir zararı olmadan, kullanan herkese fayda sağlayabilir. Fikirleri yayma, başkalarını motive etme, bir paniği engelleme, öğretme, yetiştirme gibi sosyal beceriler, yaşama değer katan, hayat kalitemizi yükselten, işlerimizi kolaylaştıran becerilerdir. Madalyonun diğer tarafı da var elbet. Yalan söyleme, dolandırma, aldatma, iftira, duygularin istismarı... En az bir tarafa yarar sağladığından, bu “kötü” eylemleri de bir “beceri” olarak anmak durumundayız. Zira bunları “becerebilenlerin" gemilerini yürüttüğü, haksız kazanç elde etseler dahi yanlarına kâr kaldığı bir dünyada yaşıyoruz. İyi ya da kötü tüm bu eylemler dilin icadıyla ortaya çıkmıştır. (Safsatalar)
  • "...gitme muhabbetinin" ardından bu kadar hızlı ve daha duygusal bir veda, aylardır ölmesi beklenen dermansız bir hastanın bir gece uykusunda ölmesi gibiydi... (Kızıl Sürgün)
  • Safsatalar, birilerini ikna etmek, tartışmada önce çıkmak, rakibin itibarını sarsmak gibi amaçlarla kasıtlı ve bilinçli bir şekilde yapılabildiği gibi, hatalı akıl yürütme ve bilgisizlik sonucunda tamamen bilinçsiz ya da art niyetsiz biçimde ortaya çıkabilir. (Safsatalar)
  • Diyor ki, yumuşatıcıyı yarım ölçek koymalıymışım... Her şeyin bu kadar iyisini biliyor madem kocasını kaçırmasaymış elinden. Haksız mıyım kardeş? (Safsatalar)
  • sen kafanın içinde de yaşayabilirsin o yaşayamaz (Kızıl Sürgün)
  • Madem bir yanlış yaptığımızda ya da bir yanlışa gereken tepkiyi veremediğimizde duyduğumuz rahatsızlığa vicdan azabı diyoruz, o halde safsata yapılarak dile getirilmiş bir fikir karşısındaki çaresizliğimizin yarattığı o rahatsızlığa da "mantık azabı" diyebiliriz. (Safsatalar)
  • Bir şeylerin doğrusunu anlatmak, kötünün ne kadar kötü olduğunu herkesin idrak etmesini sağlamak için çabalıyorlardı ama gerçekten de hiçbir şey değişmiyordu. (Kızıl Sürgün)
  • İnsan böyle bir varlıktı işte. Kendi bir suç işledi mi, aynısına maruz kalmaktan korkmaya başlayıverirdi. Dikenli yollara girmenin aslında ne kadar kolay olduğunu görmek dehşete düşürürdü insanı. (Kızıl Sürgün)