Wolfgang Borchert kimdir? Wolfgang Borchert kitapları ve sözleri

BİYOGRAFİ

Alman Şair, Oyun ve Öykü Yazarı Wolfgang Borchert hayatı araştırılıyor. Peki Wolfgang Borchert kimdir? Wolfgang Borchert aslen nerelidir? Wolfgang Borchert ne zaman, nerede doğdu? Wolfgang Borchert hayatta mı? İşte Wolfgang Borchert hayatı... Wolfgang Borchert yaşıyor mu? Wolfgang Borchert ne zaman, nerede öldü?

Alman Şair, Oyun ve Öykü Yazarı Wolfgang Borchert edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Wolfgang Borchert hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Wolfgang Borchert hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Wolfgang Borchert hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 20 Mayıs 1921

Doğum Yeri: Hamburg, Almanya

Ölüm Tarihi: 20 Kasım 1947

Ölüm Yeri: Basel, İsviçre

Wolfgang Borchert kimdir?

Wolfgang Borchert, zorlu bir hayatın izlerini eserlerine başarıyla yansıtmış bir yazar olarak XX. yüzyıl edebiyatının en önemli isimlerinden biridir. Borchert, Heinrich Böll ve Wolf Dietrich Schnurre'yle birlikte yıkıntı edebiyatının temsilcilerinden biri olarak kabul ediliyor.

1921 yılında Hamburg'da dünyaya geldi. 15 yaşındayken şiir yazmaya başladı. 17 yaşına geldiğinde ise oyuncu olmak istediğine karar vermişti. 1941 yılının mart ayında Hannover Bölge Tiyatrosu'yla bir anlaşma yaptı. Ancak aynı yılın haziran ayında askere çağrılınca güzel günler sona erdi. 1942'de askerdeyken kendi kendini yaralamakla suçlandı, ama beraat etti. 1943 yılına kadar hayatı savaşın ortasında ya da ayrılıkçı ifadeler suçlamasıyla, hücrede geçti. Tifüs şüphesi ve sarılık nedeniyle ordudan terhis edildikten sonra, bir süre kabare sanatçısı olarak çalıştı. Bu kez de Goebbels'i bir parodisine konu edindiği için dokuz ay hapis cezasına çarptırıldı. Berlin'de yakalanmasının ardından Borchert'e yeniden cephe yolu görünmüştü. 1945 yılında birliği Fransızlara teslim olunca, ordudan kaçmayı başardı. Hamburg'a döndüğünde ağır hastaydı. 1946 yılında şiirleri "Fener, Gece ve Yıldızlar" adı altında bir kitapta toplandı. O dönemde "Karahindiba" başta olmak üzere 24 kısa hikâye kaleme aldı. Borchert onu ölümsüzleştiren tiyatro oyunu "Kapıların Dışında"yı 1947 yılında bir hafta içinde yazıp bitirdiğinde sağlığı artık iyiden iyiye bozulmuştu. Üç hafta sonra radyo oyunu olarak yayımlanan bu eserin ardından da tam 22 hikâye yazdı. "Kapıların Dışında" onun ölümünden bir gün sonra, 21 kasım 1947'de, ilk kez Hamburg Oda Tiyatrosu'nda seyircilerle buluştu.

Wolfgang Borchert Kitapları - Eserleri

  • Kapıların Dışında
  • Hayır De!
  • Ama Fareler Uyurlar Gece
  • Fener, Gece ve Yıldızlar ve Ölümünden Sonra Yayımlananlar
  • Fener, Gece ve Yıldızlar
  • Bu Salı
  • Dışarda Kapının Önünde ve Seçme Kısa Hikâyeler
  • Bütün Nesirleri
  • Üzgün Sardunyalar

Wolfgang Borchert Alıntıları - Sözleri

  • Biz bowling oyuncuları Ama gülleler de biziz Devrilen kukalar da Ve gümbür gümbür öten Oyun yeri, yüreklerimiz. (Bu Salı)
  • Bağlılığa ve derinliğe sahip olmayan bir nesiliz biz... Şanssız nesiliz biz, yurtsuz, vedasız... sevgimiz acımasızdır ve gençliğimiz gençsizdir. (Bütün Nesirleri)
  • Korkuyoruz! diye bağırıyorum. Yaşamak istiyoruz! diye bağırıyorum. Tahtadan ve umuttan kulübelerde yaşamak! (Bu Salı)
  • Senin olduğun yer hoştur her zaman. (Bütün Nesirleri)
  • Sen, havaalanındaki pilot. Yarın sana kentlerin tepesine yakıp yok eden bombalar yağdırmanı emrederlerse, yapacağın bir tek şey var: HAYlR de! (Hayır De!)
  • Ve ardından iskeleti gösterdi. Gülme bak, dedi, ama işte buyum ben. Aklın alıyor mu ha? Sen nasılsa beni tanıyorsun. Kendin söyle, burada yatan ben olabilir miyim? Söyle, olabilir miyim? Bu, bana müthiş yabancı bir şey değil mi ha? Benden hiçbir şey yok ki bunda. Kimse dünyada tanımaz beni böyle. Ama ben buyum. (Bu Salı)
  • İnadımdan belki? İnattan gülüyor, yemek yiyor, uyuyor, sonra yine uyanıyorum. Sadece İnadımdan. (Bütün Nesirleri)
  • Evet, hiç değilse ben ölünce bir fener olsam; tek başıma geceleri, uykulardayken dünya, gökte ayla senli benli sohbete dalsam. (Fener, Gece ve Yıldızlar)
  • “kokun...” diye fısıldadım ben sesimi daha da alçaltarak; “sen sevgi gibi kokuyorsun...” (Ama Fareler Uyurlar Gece)
  • Öyle koşar gibi yürümen gereksiz , arkandan geleceğim nasıl olsa. (Üzgün Sardunyalar)
  • Ve sardunyalar , onlar da tıpkı kız gibi üzgündü. Hiç değilse öyle kokuyorlardı. (Üzgün Sardunyalar)
  • "Sonunda rüzgar kalacak yalnızca. Tümü silinip gidince ortadan, gözyaşları, açlık, motor sesi ve müzik, tümü gidince, yalnızca rüzgar kalacak. Taşlar, caddeler, hatta ölümsüz sevgiler yok olacak, bir tek o sürdürecek yaşamını. Ve karla kaplı mezarlarımızın üstündeki çıplak çalılarda avutucu ezgilerini söyleyecek. Ve yaz geceleri o güzelim çiçeklere kur yapacak, dans etmeleri için çalıp söyleyecek; bugün, yarın, her zaman." (Ama Fareler Uyurlar Gece)
  • İşte böyleyiz biz, yanılsamalardan uzak, kafalarında akla gelmedik büyük hayallerle yaşayan biz insanlar. (Ama Fareler Uyurlar Gece)
  • Deniz feneri olsaydım gecede, Fırtınada ışıktım balıklara, vapurlara, kayıklara ne yazık ki ben kendim batmak üzre bir gemiyim! (Fener, Gece ve Yıldızlar ve Ölümünden Sonra Yayımlananlar)
  • Rüzgarla kopup gelen bereketli topraksın sen, balıktan ve çiçekten bir çocuksun sen. (Fener, Gece ve Yıldızlar ve Ölümünden Sonra Yayımlananlar)
  • Ve kimseler işitmiyordu cılız çığlıklarını. Tanrının yüzü yoktu da. Onun için kulakları da olamazdı kuşkusuz. İşte buydu onların en büyük öksüzlüğü: Kulaksız Tanrı. Tanrı sadece soluk aldırtıyordu kendilerine: Zalim ve yüce. (Bu Salı)
  • Hemen bir şeyler bulup söylemeliyim. Yoksa daha bekleyeyim mi ? Belki konuşursam her şey biter. (Üzgün Sardunyalar)
  • "Bu kalp, sesi kısılana kadar bağırdı da çığlığını hiç kimse duymadı." (Kapıların Dışında)
  • Savaş bitince, asker evine döndü.Ama ekmek bulamadı yiyecek.Derken birine rastladı, ekmek vardı elinde.Adamı vurup öldürdü. Kimseyi öldüremeyeceğini bilmiyor musun, dedi yargıç. Neden öldürmeyeyim, diye sordu asker. (Ama Fareler Uyurlar Gece)
  • Neden, ah söyle, neden bu denli ufak bizim kalbimiz? Uyu, yavrum, gör güzel düşler bu, her halde karanlık geceden: ki bu kadar yalnızız. (Fener, Gece ve Yıldızlar)